AĞIT…

AĞIT…

SÖZCÜ – Yılmaz Özdil

Bu toprakların geleneğidir.
Kültürümüzün parçasıdır.
Bu milletin yaşam tecrübelerinden, yaşanmış çaresizliklerinden damıtılarak, yüzyılların imbiğinden süzülen trajik ezgidir.
Ölümlerin ardından hissedilen derin üzüntüyü anlatır.
Halk edebiyatının ürünüdür.
Elbette türküdür ama, söylenmez, yakılır.
Söylemek fiili hafif kalır.
Can evimizden vurulmayı anlatırız ağıtlarımızda… Kader’e isyan edemediğimiz için, felek’e karşı çaresizliğimizi haykırırız. Kelimenin tam manasıyla “kan ağlarız” ağıtların dizeleriyle, ağlamaktan gözümüze kan oturur dinlerken.
Geçit vermeyen dumanlı dağlara, geri dönülmeyen hasret yollarına, sarılırcasına avuçladığımız kara toprağa derdimizi yanarız.
Dövünürüz ağıtlarımızla, kara haberlerle iman tahtamıza vururuz, yürek yangınlarıyla saçımızı başımızı yolarız, sandıkta çürüyen çeyizlere, gözyaşlarını silen kınalı ellere, mahşere kalan düğünlere, kabire defnedilen hayallere hıçkıra hıçkıra yas tutarız.
Peki, hiç düşündünüz mü “ağıt” niye Türk geleneğidir?
Çünkü…
Bakın, yine yıkıldık, televizyon ekranları yine birbirinden değerli deprem profesörlerimizle doldu, dünya çapında biliminsanlarımız var, bilgi versinler diye apar topar ekranlara getiriliyorlar.
Halbuki, biliminsanlarımızın bugüne kadar anlatmadıkları hiç bir şey yok, binlerce defa anlata anlata dillerinde tüy bitti, bilimsel açıdan bilmediğimiz hiçbir durum yok, öngörmedikleri, nokta atışı adresini bile göstermedikleri, önceden uyarmadıkları hiçbir deprem yok.
İş işten geçmeden önce, testi kırılmadan önce kulak asan var mı?
O da yok.
Bakın, yine yıkıldık, televizyon ekranları yine Afad’tan Kızılay’a, Umke’den Akut’a, birbirinden yetkin uzmanlarımızla doldu, bilgi versinler diye apar topar ekranlara getiriliyorlar.
Halbuki, afet ve acil durumla boğuşan uzmanlarımız aynı şeyleri tekrar tekrar anlatmaktan, tekrar tekrar uyarmaktan bıkıp usandılar, bugüne kadar söylemedikleri hiç bir şey yok.
İş işten geçmeden önce, testi kırılmadan önce kulak asan var mı?
O da yok.
Burası deprem ülkesi.
Bu gerçeğimize uygun yönetilmemiz gerekiyor.
Yüzlerce ölüyoruz.
Binlerce ölüyoruz.
Onbinlerce ölüyoruz.
Tınlayan yetkili yok.
E çaresizce, bize ne kalıyor?
Ağıt.

https://www.sozcu.com.tr/2023/yazarlar/yilmaz-ozdil/agit-7582576/
This entry was posted in Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *