FATUM (KADER)

FATUM (KADER)

Naci Kaptan – 17 Ekim 2022

DİNİ ALANLARDA KADER

Notre Dame Katedrali (Fransızca: Cathédrale Notre Dame de Paris) Paris, Fransa’da bulunan dünyaca ünlü bir katedraldir. Paris’in diğer tüm önemli yapıları gibi Seine Nehri’nin kıyısında bulunur.
Güney kulesİ, katedralin “Emmanuel”‘ isimli en büyük çanını barındırır. Dökümü 1680-82 yıllarında yapılan Emmanuel, Notre Dame’ın en eski çanıdır. Ağırlığı 13 tondur. Yalnız tokmağı 500 kilodur.1631’de Emmanuel yeniden döküldüğünde kadınların ergimiş olan metale mücevherlerini attıkları ve çanın orijinal rengini buradan aldığı söylenir.
Çan kulesine gitgide daralan toplam 422 basamakla çıkılır. Bu kuleye döne döne çıkan dar merdivenlerinin yanındaki duvara kazınarak yazılmış ve zamanla silinmeye başlamış olan bir kelime olduğu söylenir; latince olan bu kelime “FATUM” dur. Anlamı ise KADERDİR.
Bu kader kelimesinin Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu romanındaki çirkin ve kambur zangoç Quasimodo tarafından yazıldığı rivayet edilir. Quasimodo Latince’de “eksik-tamamlanmamış adam” anlamına gelir. Quasimodo hergün 422 basamağı çıkarak katedralin en büyük çanı olan Emmanuel’i çalmaktadır ve zaman içinde çanın sesinden sağır olmuştur..
Quasimodo bir gün Esmeralda genç ve güzel bir kızla karşılaşır ve ona aşık olur. Çok çirkin ve kambur olması nedeniyle aşkı karşılık görmez ve bu nedenle Emmanuel Çanına çıkan kulenin duvarına FATUM “kader” yazar. Çirkinliği yaratılışındadır. Bunu değiştirmek olası değildir. Buna kader diyebiliriz. Bu şartlar altında Quassimodo kulenin duvarına doğuştan kambur ve çirkin olması ve aşkına karşılık bulamaması nedeniyle KADER/FATUM yazmakta haklıdır.

ÇALIŞMA VE EĞİTİM ALANLARINDA AKIL VE BİLİM

Görünen odur ki hangi din ve inanç ile bağlantılı olsa da kutsal sayılan alanlarda insan iradesinin ve bilimsel öngörülerinin dışında kalan olaylar için kader demek olasıdır. Fakat bilim öğretilen okullarda, üniversitelerde, çalışma alanlarında, fabrikalarda, tesislerde KADER yazısı ile karşılaşmak doğru değildir. Aydınlanmadan, bilimden, çağdaşlıktan yana olan eğitim alanlarında “KADER” yoktur. Bu alanlarda akılcı düşünce, bilim, kurallar dizisi, güvenlik vardır. Bu kurallar dizisi insan canını, çevreyi, doğayı korumak ve çalışma/can güvenliği, insan yaşamı için oluşturulmuştur. Bu alanlarda meydana gelen kazaların ve ölümlerin nedeni KADER değil, güvenli çalışma kurallarına uymamak ve bu yerlerde güvenli çalışma alanlarının oluşturulmamış olmasından kaynaklanır.
Türkiye’mizde meydana gelen, ağır can ve mal kaybına yol açan olayların tümü için ülkeyi yönetenler, sorumluluğu doğrudan KADER ve FITRAT diyerek Allah’a atıyorlar. Bu tavırlarını pekiştirmek için yanlarında onaycıbaşı olarak din adamı taşıyor ve toplumun tepkisini dualarla bastırmaya çalışılıyor. Keşke cumhurbaşkanı böylesi felaket alanlarına giderken yanında Diyanet İşleri Başkanını taşıyacağına konuyla ilgili mühendisleri, bilim adamlarını, STÖ önderlerini götürse…
Karar vericiler dere yataklarını imara açıyorlar, su daha da güçlenerek gelerek çevreyi yıkıyor ve yatağını geri alıyor. Dere yatakları kenarına tomruk depolama alanları yapıyorlar, dere gelerek bu tomrukları koç başı gibi kullanıyor, çevresini yıka yıka akarak intikamını alıyor. Evler, köprüler yıkılıyor, insanlar ölüyor ama onlar buna da Fıtrat ve Kader diyorlar. Nerede yanlış yaptık sorgulamasını yapmıyorlar.
Maden ocaklarını derinleştiriyorlar, diplerde daha çok metan gazı birikiyor fakat bu gazı 41 madencimizin hayatını kaybettiği Amasra maden ocağında olduğu gibi, atmosfere atacak havalandırma bacalarını gerektiği gibi yapmıyorlar. Sayıştay bu durumu raporlaştırarak uyarıyor, boşveriyorlar. İnfilak edici gazın biriktiği alanlarda grizu patlamaları oluyor ve dünyanın en zor, tehlikeli işini yapan madenciler ölüyorlar. Devleti yönetenler/Erdoğan, bu kazanın, ölümlerin nedenini araştırmak yerine maden ocağında “Kazanın KADERolduğunu söylüyor”
Kamudaki atamalarda liyakat, bilgi, deneyim yerine imam-hatip çıkışlı ve biat etmeye yatkın kişiler seçiliyor. Bu liyakatsız kişiler ve bunları atayanlar Devletteki derin çöküntünün ve ölümlerin nedenidir.

SONUÇ

Dünyadaki farklı bölgelerde sorumlu olan melekler her gün Tanrı’ya bilgi verirlermiş. Tanrı dinler, dinler ve sorarmış “Türkiye’de durumlar nasıl?” Her gün tekrarlanan bu ritüelden sonra Türkiye’den sorumlu olan melek sormuş “Tanrım hiç bir ülkeyi sormuyorsunuz ama sürekli olarak Türkiye’yi soruyorsunuz, neden?”
Tanrı gülümsemiş ” Türk’ler zora girdiklerinde suçu hemen bana atarlar. Kader derler, Fıtrat derler, Allah’ın işi derler, Ya sabır derler, öbür dünya derler, bir lokma bir hırka derler hatta enflasyonun, fiyatların, pahalılığın, işssizliğin bile sorumlusu olarak beni gösterirler. Mazlum insanları bana yönlendirirler. Hazırlıklı olmam lazım”
Naci Kaptan – 17 Ekim 2022
This entry was posted in Calisma Dunyasi - Is ve Emekciler, DİN-İNANÇ, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *