YOLSUZLUKLAR VE HUKUKUN YOK EDİLMESİ * SENEDE EN AZ 4 MİLYAR DOLAR BUHARLAŞIYOR

YOLSUZLUKLAR VE HUKUKUN YOK EDİLMESİ
SENEDE AN AZ 4 MİLYAR DOLAR BUHARLAŞIYOR

Naci Kaptan – 23 Ağustos 2022


KURUMLARDAN, GAZETECİLERDEN, EKONOMİSTLERDEN GÖRÜŞLER

Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2021 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi’ni yayımladı. Türkiye son 10 yılda en çok puan kaybeden ülkeler arasında yer alarak 38 puanla 180 ülke arasında 96. sıraya düştü. Yolsuzlukla mücadele eden ve 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren Uluslararası Şeffaflık Örgütü 1995’ten beri her yıl Yolsuzluk Algı Endeksi yayımlıyor. Endekse göre 131 ülke yolsuzluğa karşı 2021 yılında neredeyse hiçbir ilerleme kaydetmedi. 27 ülke ise son 10 yılda tarihi bir puan kaybı yaşadı. Bunlardan biri de Türkiye oldu. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre Yolsuzluk Algı Endeksi sonuçları, temel demokratik ilkelerin, hukuk devletinin ve medya özgürlüğünün yolsuzlukla mücadelede vazgeçilmez olduğunu gösteriyor. Cezasızlık uygulamaları yolsuzluğun yaygınlaşmasına ve sıradanlaşmasına yol açıyor.
Yargıya taşınan büyük ölçekli yolsuzluk iddiaları genelde soruşturma aşamasında kalıyor ve cezasızlık yaygınlaşıyor. Ayrıca bütçe şeffaflığı ve kamu kaynaklarının kullanımına ilişkin hesap verilebilirlik konusunda temel ihlaller bulunuyor. Hem medya kuruluşlarına ve gazetecilere hem de sivil topluma yönelik baskı ve yıldırma politikaları da artmış durumda. Endeksin hazırlanmasına katkıda bulunan kuruluşların yaptığı araştırmalara göre, yargı bağımsızlığı korunarak yolsuzlukla mücadele güçlendirilmeli, kamu-özel işbirliği proje, ihale ve sözleşme süreçleri şeffaf ve açık yürütülmeli, projelerin kamu maliyesine oluşturduğu yük toplumla paylaşılmalı.
Türkiye, tüm AB üyelerinin gerisinde. 2013’te Doğu Avrupa ve Orta Asya ülkeleri arasında endekste ilk sırada olan Türkiye, 2021’de aynı grupta yedinciliğe indi. Türkiye, Avrupa Birliği üyesi ülkelerle karşılaştırıldığında ise 27 birliğe üye ülkeden de düşük puan alarak Bulgaristan’ın ardından son sıraya yerleşti.
2020 ile kıyaslandığında ise 2 puan kaybederek 10 sıra gerileyen Türkiye bu sıralamayla ekonomik, sosyal ve politik istikrarsızlığın yoğun olduğu, demokrasi ile yönetilmeyen birçok ülkenin arkasında kaldı.

2021 Hukukun Üstünlüğü EndeKsi (Rule of Law Index) yayımlandı. Buna göre Türkiye, hukukun üstünlüğü konusunda 139 ülke arasında 117’inci sırada yer aldı. 2020 yılında 107’inci sırada olan Türkiye bir yıl için 10 puan birden geriledi. The World Justice Project’in (WJP) hazırladığı 2021 endeksinde hukukun üstünlüğü, devlet yetkililerin üzerinde kısıtlamalar, yolsuzlukla mücadele, şeffaflık, temel haklar, kişilerin can ve mal güvenliği, hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanması ve vatandaşların adalete erişebilirliği başlıkları ele alındı.
Türkiye orta-üst gelir grubunda sondan ikinci sırada
Adalet ve hukukun üstünlüğü anlayışında gelir grubuna göre sınıflandırma yapıldığında ise Türkiye, orta üst gelir grubunda olan 40 ülke arasında 38’inci sırada yer aldı. Devlet yetkilileri üzerindeki kısıtlamalar, gücünün sınırlandırılması konusunda ise Türkiye 139 ülke arasından 134’üncü sırada yer aldı. Türkiye yolsuzlukla mücadele konusunda ise 134 ülke arasında 69’uncu sırada yer aldı.
Şeffaflıkta 107, temel haklarda 133. sırada
Şeffaflıkta Afganistan’ın hemen üstünde yer alarak 107’inci sırada olan Türkiye, temel haklar konusunda 133’üncü sırada yer aldı. Yani sondan 8’inci sırada. Kişilerin can ve mal güvenliği başlığında ise Türkiye 83’üncü sırada yer aldı. Türkiye’yi Rusya takip etti.

Prof. Sencer Ayata anlatıyor; Türkiye, Yolsuzluk Endeksi’nde AKP döneminde nasıl 54. sıradan 96. sıraya geriledi; yozlaşmanın yöntemleri ve yaygın olduğu alanlar neler? “Siyasi ve ekonomik elitler arasındaki sınır muğlaklaştı; kaynak dağıtımı siyasi iktidarın ayakta kalmasıyla eş anlamlı hale geldi. Araştırmalara göre Türkiye’de yolsuzluk artıyor; bunun yöntemleri artık halk tarafından biliniyor”
Prof. Ayata: Türkiye’de ahbap-çavuş kapitalizmi işliyor; kayırmacı gelir ve servet transferleri, sosyal yardımlara ayrılan kaynakları geçti! “Yolsuzluk niteliği gereği gizli yapılır, bilgi karartmasının olduğu yerde çoğalır. Bu bakımdan toplumun doğru bilgilendirilmesi, bu amaçla medyanın yolsuzlukla alakalı her türlü bilgiyi açığa çıkarması büyük önem taşımaktadır”

Karar yazarı Mehmet Ocaktan: Türkiye’de yaşanan ahlaki çürüme, birtakım fetvalar ve dini argümanlarla meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. “İktidarın günahlarını örten, koruyup-kollayan bir takım fetvacılar ve hocalar bütün bir ülkenin kaderi üzerinde belirleyici rol oynayabilmektedirler” Eğer bugün modern bir demokraside yaşıyor olsaydık, yolsuzlukların, hukuksuzlukların, liyakatsizliklerin ayyuka çıktığı bir ortamda iktidar sivil muhalefetin tepkileri karşısında geri adım atmak zorunda kalırdı. Talihsizlik o ki Türkiye’de sivil muhalefet olmadığı gibi, iktidarı sınırlayacak denetim mekanizmaları da bulunmamaktadır. Haliyle böyle bir ortamda iktidarın günahlarını örten, koruyup-kollayan bir takım fetvacılar ve hocalar bütün bir ülkenin kaderi üzerinde belirleyici rol oynayabilmektedirler.”

Dünya yazarı Şeref Oğuz: Hırsıza, arsıza, “bize de konfor üretir” umuduyla göz yumduk, beton ekerek buğday yetişeceği yalanını seçtik. “Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek şimdi o yılanın bizi yutmasının pişmanlığını seçtik”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) Ankara-İstanbul Demiryolu 2. Kesim projesinde yolsuzluk yapıldığına dair belgeleri tespit ettiklerini öne sürerek yolsuzluk belgelerini “Yolsuzluk tutarı; 200 milyon 142 bin 539,74 USD” notuyla sosyal medya hesabından kamuoyu ile paylaştı. CHP’li Yavuzyılmaz, Twitter hesabından TCDD’de yolsuzluk yapıldığına dair belgeleri tespit ettiklerini açıkladı.

İBB’nin yeni yönetimi, belediyeye ait Medya A.Ş’nin 2018 yılında ihale ettiği “web sitesi yapımı ve organizasyon” işlerini mercek altına aldı. İBB Teftiş Kurulu’na bağlı müfettişler yaptıkları denetimde, ihale kapsamında yapılan ödemelerde usulsüzlüklere rastladı. Yapılan işlerin tamamına yakınının sözleşmeye uygun olmadığı ve yapılan 15 milyon 458 bin lira tutarındaki ödemenin kamu zararı yarattığı belirlendi. Dönemin harcama ve ihale yetkilisi olan eski İBB Genel Sekreter Yardımcısı ve şu anki Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da aralarında bulunduğu İBB görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunuldu.

Karar yazarı Taha Akyol, KONDA’nın “Türkiye 100 Kişi Olsaydı” başlıklı raporundan hareketle, “Dini inancım yok” diyenlerdeki artış olduğunu hatırlatarak, “Siyasetle ve kinle donatılmış bir din söylemi taraftarlarını motive etse bile, Peygamberimiz’in hadisindeki ‘korkutmayan müjdeleyen, zorlaştırmayan kolaylaştıran’ sıcak bir mesaj değil, kutuplaştırıcı bir atmosfer yaratacağı bellidir. Bu iktidar döneminde uluslararası şeffaflık indekslerinde ‘yolsuzluk algısı’ tavan yaptı… Yoksullaşmanın sebebi ‘nass’ olabilir mi? İşte insanlarda ‘din buysa…’ tepkisi oluşuyor” yorumunu yaptı.
“Müslümanların ciddi bir ‘din algısı’ sorunu vardır… Din adına kafa kesen, bomba atan nihilist manyaklar bir tarafa, Taliban insanlar için bir kurtuluş hissi verebilir mi? Aksine bir kabus gibi iç karartıyor. Yüksek din idrakindeki fazilet hissi ile Taliban’da şekillenen din anlayışının ne ilgisi var! Müslümanlar sorunları için şuna buna ‘kin’ duyacağına, öncelikle bu problemi düşünmelidir.
Eski fetvaları din sanan, tarihi formlarla din arasında ayırım yapacak yüksek düşünceden mahrum Taliban kafasıyla matematik, fizik, kimya, tıp, sosyoloji, ekonomi bilimleri mümkün mü?! Bu bilimlerle tanımış bir insanın Taliban tarzında ‘inanması’ mümkün mü?! Silahın varsa savaşmak, gücün yeterse kadın kırbaçlamak kolay! Zor olan; kullandığın modern araçları yapan endüstrinin temelindeki bilimsel ve felsefi düşüncedir.”

Uluslararası Şeffaflık Örgütü Türkiye Temsilcisi Oya Özarslan; Küresel düzeyde yapılan çalışmalar, dünyada enerji, yapım işleri, inşaat, madencilik, ilaç gibi sanayilerin yolsuzluğa karşı en açık sektörler olduğunu gösteriyor. Bu sektörlerdeki şirketlerin devletle ilişkileri, aldıkları ihaleler, özellikle de izin ve ruhsat aşamalarının bürokratik olması bunda etkili. Türkiye’de de benzer bir tablo söz konusu. DW Türkçe’ye 9 AralıkDünya Yolsuzlukla Mücadele Günü çerçevesinde konuşan Oya Özarslan, Türkiye’de küçük ölçekli yolsuzluklardan, büyük ölçekli yolsuzluklara kayma olduğunu ifade ediyor. Özarslan, “Uzun dönemli yükümlülükler içeren kontratlar, vergi afları, indirimleri, imtiyazlar, büyük ve mega projeler. Bunlardaki gerçekleşen miktarlar hem çok yüksek hem de siyasi ilişkiler dolayısıyla ayrıcalıklar tanınması mümkün” diye konuşuyor.
2004-2019 yılları arasında kamu ihale kurumunun yaptığı ihaleler arasında açık ihale sisteminin oranı yüzde 75’ten yüzde 63’lere kadar düştü. Kamu İhale Kurumu’nun verilerine göre 2021 yılının ilk dört ayında 920’den fazla ihale, acil durum gerektirdiği gerekçesiyle 21B kapsamında, yani pazarlık usulüyle yapıldı.Özarslan, “Son 10 yılda rüşvet gibi yolsuzluk suçlarına ilişkin soruşturmalara baktığımızda bunlara ilişkin verilen takipsizlik kararının yüzde 44’ten yüzde 54’e kadar çıktığını görüyoruz. İhaleler gibi ekonomik suçlara ilişkin verilen takipsizlik kararları ise yüzde 29’dan yüzde 47’ye kadar ulaşmış durumda” bilgisini veriyor.
Türkiye gri listeye girdi
Oya Özarslan, Türkiye’nin yolsuzlukları yeterince cezalandıramaması ve sorgulayamaması nedeniyle Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne bağlı (OECD) Mali Eylem Gücü (FATF) tarafından gri listeye alındığını hatırlatıyor. FATF, kasım ayında kara para aklama ve terörizmin finansmanının engellenmesinde yetersiz kaldığı gerekçesiyle Türkiye’yi gri listeye aldığını duyurmuştu.
Senede en az 4 milyar dolar kayıp
Dünya genelinde yolsuzluğun küresel gayri safi milli hasılanın en az yüzde 5’ine denk geldiğine yönelik araştırmalar mevcut. Peki yolsuzluğun varlığı Türkiye ekonomisi ve Hazine açısından neye mal oluyor?
Oya Özarslan, Türkiye’nin geçen seneki GSYİH’sinin 720 milyar dolar civarında olduğu düşünüldüğünde bu rakamın en az 4 milyar dolara karşılık geldiğini söylüyor. Özarslan, “4 milyar dolar; eğitime, sağlığa, barınmaya, okula, ihtiyacı olan kişilerin sosyal yardımına harcanabilecek iken yanlış ellere, gizli işlemlere, karanlık birtakım faaliyetlere gitmiş durumda” diyor.

Vergi uzmanı Nedim Türkmen‘e göre ise yolsuzluk; yatırımları, tasarrufları ve büyümeyi olumsuz etkilerken kayıt dışı ekonominin büyümesine yol açıyor. Türkmen, “Kamu harcamaları artıp kamu gelirleri azalırken kamu kesiminin finansman ihtiyacı artıyor ve dengeler bozuluyor. Bu da gelir dağılımı adaletsizliklerine yol açıyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler enflasyonu körüklüyor. Kayıtdışı ekonomi bunlara bağlı olarak artıyor” diye konuşuyor.
“Gelir eşitsizliği yolsuzluğun göstergesi”
Dünya rekabet liginde Türkiye’nin 61’inci sırada olduğuna işaret eden Türkmen, Ekonomist Thomas Piketty’nin kurduğu Paris merkezli Inequality Lab tarafından paylaşılan Dünya Eşitsizlik Raporu’nun 2021 sonuçlarına göre de Türkiye’de en zengin yüzde 10’luk kesimin yaratılan toplam gelirin yüzde 54’ünü aldığını belirtiyor. Türkmen, “Dünyada çok az ülkede bu kadar ciddi bir gelir eşitsizliği var. Bu da Türkiye’de yolsuzluğun geldiği noktayı net bir şekilde ortaya koyuyor” ifadelerini kullanıyor.

This entry was posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *