TARİHTEN DERS ÇIKARTMAK * FAŞİZM VE BAĞNAZLIK * İSPANYA İÇ SAVAŞI (Guerra Civil Española)

Franco , 1969’da Prens Juan Carlos ile

FAŞİZM VE BAĞNAZLIK * İSPANYA İÇ SAVAŞI

Naci Kaptan / 27 Temmuz 2022

“Yaşamak bir tepenin yamacında rüzgârla salınan bir buğday tarlasıydı.
Yaşamak gökyüzünde dolanan bir atmacaydı. Tahılın savrulduğu samanların
uçuştuğu harman yerinde, tozlar içinde duran bir toprak bir testideki suydu yaşamak. Bacaklarının arasındaki bir attı yaşamak, bir bacağın altındaki karabinaydı, bir tepeydi, bir koyaktı, bir dereydi kenarında, vadinin uzak kıyısında, tepelerin ötesindeki ağaçların uzandığı ……………………….

(Ernest Hemingway, ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR – 2007: 331)


İspanya İç Savaşı’nı anlatan filmlerden birisi de “Kelebeklerin Dili” (LA Lengua De Las Mariposas) adlı yapıttır. Bu yapıt 1999 yılında gösterime girmiştir. Jose Luis Cuerda filmin yönetmenidir. Filmin süresiyse 96 dakikadır. Filmin içinde olan bazı bölümler sizlere hiç de yabancı gelmeyecek, günümüzde ülkemizde yaşananlarla örtüştüğünü düşüneceksiniz.

Bu filmde kasabanın öğretmeni çok çeşitli alanlarda yeteneğe sahiptir. Çocuklara hem sınıf içinde dersleri hem de sınıf dışında hayatı öğretmektedir. Sınıfa bir gün öğretmenlerin dayak attığına inanan Moncho isminde bir öğrenci gelmiştir. Moncho’nun annesi kiliseye bağlı ve dogmatik inançları olan bir kadındır. Moncho’nun babası ise Azana’nın partisine mensup bir cumhuriyetçidir.
Öğretmenin kelebekler hakkında anlattıkları çocuğun çok ilgisini çekmiş, öğretmen, kelebeklerin hortumları sayesinde çiçeklerden aroma aldıklarını anlatırken çocuk çok büyük heyecana kapılmıştır. Öğretmen ve Moncho kelebekleri yakalayarak incelemiştir. Moncho, ders kitabını incelerken bir kuşu fark etmiştir. Bu kuşun adı da “Tilonorrinco” dur. İnanışa göre Tilonorrinco âşık olduğunda sevgilisine bir orkide çiçeği vermektedir. Kendisi de âşık olan çocuk Tilonorrinco ile kendi arasında benzerlik kurmuştur.
Öğretmen kasabadaki çocuklara kitap vererek düşüncelerini dar bir kutuya hapsetmemeleri gerektiğini söyler kitapların önemini “Kitaplarımız hayallerimizin donarak ölmemesi için bir sığınaktır” cümlesiyle vurgulamıştır.
Moncho’ya okuması için “Define Adası” adlı kitabı vermiştir. Çocuk bir cenaze töreninden sonra ailesinin insanlar öldükten sonra cehenneme gidebileceklerini anlattıklarını ve cehennemden çok korktuğunu öğretmene söylemiştir. Öğretmen İspanya’yı yaşanamaz hale getiren şiddet dönemine işaret eden sözleri söyler. “Cehennemi yaratan biz insanlarız, cehennemi cehennem yapan kin ve zulümdür.”
Öğretmen yıllarını eğitime harcamıştır ama hayatı da iyi yorumlayabilen birisidir. Ülkenin geleceğini iyi görmemektedir. Emekli olduğu gün okuldaki konuşması kasaba halkına uyarı niteliğindedir.

“Bahar geldiğinde yaban ördekleri çiftleşmek için yuvalarına dönerler. Onları hiçbir şey durduramaz. Kanatlarını kesin yüzerler, ayaklarını kesin akıntıya karşı kürek çeker gibi gagalarının üzerinde sürünüverirler, varoluşlarına has bir eğilimdir yaptıkları. Ömrümün sonbaharındayım ve bazı kuşkularım var. Örnek vermem gerekirse bir kurt asla bir koyunla yatmaz. Emin olduğum tek bir şey var. Sadece tek bir kuşağa İspanya’da özgürce yaşama imkânı verirsek onların ellerinden özgürlüğünü almaya kimse yeltenmeyecektir. Bu hazineyi onların elinden alacak hiçbir güç yok…”

Kısa süre sonra kasabada Franco güçleri ilerlemeye başlamıştır. Milliyetçilerin kasabada ele geçirdikleri ve kurşuna dizmek için kamyona bindirdikleri insanların arasında yaşlı öğretmen de vardır. Toplanan insanlar Cumhuriyetçiler ‘katiller’, ‘bozguncular’ avazlarıyla bağırırlar. Moncho’nun annesi kocasını ve çocuklarını Cumhuriyetçilere ve onların arasında bulunan öğretmene hakaret etmeye zorlamıştır. Moncho’nun babası hem kendi düşüncesinden olan hem de bir zamanlar Öğretmenler Cumhuriyetin bekçileridir” dediği kişiye gözyaşları içerisinde hakaretlerini sürdürür. Annesinin kışkırtmalarına daha fazla dayanamayan küçük çocuk diğer çocuklarla beraber öğretmeninin olduğu kamyonu taşlamaya başlar
“Kâfir”, “kızıl”, “kalleş” kelimelerinden sonra öğretmeninin ona öğrettiği kelimelerle “Tilinorrinco   Proboscis” diye öğretmenine bağırdığının farkına varmıştır. Burada çocuk ne yaptığını anlamış, hem öğretmeni hem de çocuk çok büyük üzüntü yaşamıştır.
Filmi gazete köşesinde değerlendiren Refik Durbaş “La Lengua De Las Mariposas” da geçen sahne ile dört yüz yıl önceki Pir Sultan Abdal’ın öldürülme sahnesi ile benzerlik kurmuştur.

İspanya İç Savaşı (İspanyolca: Guerra Civil Española)
 17 Temmuz 1936–1 Nisan 1939 tarihleri arasında, demokratik seçimle başa gelmiş İkinci İspanyol Cumhuriyeti’ne sadık Cumhuriyetçiler ile General Francisco Franco liderliğinde isyancı bir grup olan Milliyetçiler arasında yaşanmıştır. Savaşı Milliyetçiler kazanmıştır ve Franco, 1939’dan öldüğü yıl olan 1975’e kadar İspanya’yı yönetmiştir.
1937’de Milliyetçiler güney ve batıdaki kalelerinden İspanya’nın kuzey kıyı şeridinin çoğunu ele geçirdiler. Savaşın çoğunda Madrid’i ve Madrid’in güney ve batıdaki alanlarını kuşattılar. 1938 ve 1939’da Katalonya’nın çoğunu ele geçirince savaş Milliyetçilerin zaferiyle ve binlerce solcu İspanyol’un sürgüne gönderilmesiyle sona erdi. Sürgüne gönderilenlerin çoğu Fransa’daki mülteci kamplarına gitti. Savaştan sonraki süreçte General Francisco Franco önderliğinde faşist bir diktatörlük kuruldu ve bütün sol partiler Franco rejimi yapısı içinde tasfiye edildi. Savaş, İspanyol toplumunun uzun süreden beri çözemediği toplumsal sorunları su yüzüne çıkartmış, bu anlamda iç savaş sırasında her iki tarafın da kontrolü altındaki bölgelerde hukuk dışı uygulamalar yaşanmıştır.
İspanya’da yüzyılın başından 1939’a kadar yaşananlar, aslında, ‘iç savaş’ sözünün doğru bir ifade olmayabileceğini düşündürür. 1931’de Cumhuriyet ilan edilmiş, bundan memnun olmayan mülk sahipleri ve kilise her fırsatta ayaklanma çıkarmıştır. Dolayısıyla, daha doğru bir ifade, 1931 İspanya Cumhuriyet Devrimi ve krallığın restorasyonu olacaktır. Yüzyılın başından itibaren, İspanya’da sınıf mücadelesi yükselmiş, ayaklanmaları ve grevleri bastırmak için ordu, daha darbeden önceki yıllarda bile binlerce eylemciyi katletmekten geri durmamıştır. 1936’da ordu Franco yönetiminde darbe yaptığında, beklenmedik bir gelişme yaşanır: Cumhuriyetle birlikte haklarını almaya başlamış olan, mülk sahiplerinin mallarına el koyan halk silahlı bir direniş başlatır. Klasik anlamda başarılı bir askeri darbe, tepedeki siyasetçileri tutuklayıp yönetime el koyduğunu açıklar; halk da “yapılacak birşey yok” diyerek direnmez, hayatına hiçbir şey olmamışmış gibi devam eder.
Oysa İspanya’da böyle olmaz, bilinçli bir halk hareketi söz konusudur. Darbe olduğunda, halk, cumhuriyetçilerin yardımıyla, darbeye katılmayan ordu güçlerinin (özellikle Havacılar ve Denizciler) cephaneliklerindeki silahlara el koyarak silahlanır. Cumhuriyet karşıtı isyanın Madrid’de değil İspanyol sömürgesi Fas’ta başlaması da, bunu klasik darbe modelinden uzaklaştırır. Faşist komutanlar önce başkenti ele geçirmezler, her yeri ele geçirdikten sonra en son Madrid’e dayanırlar. Bu açılardan, yaşananlar, bir iç savaş değil, darbeye karşı silahlı direniş olarak adlandırılabilir.
Ayrıca, bu ‘iç savaş’ın İspanyolca adı ‘İspanyol İç Savaşı’ (‘Guerra Civil Española’) iken, Türkçe’ye ‘İspanya İç Savaşı’ olarak geçmiştir ve böylesi daha doğrudur; çünkü cumhuriyetçiler yalnızca İspanyollardan oluşmuyordu; kültürel haklar ve özerklik talebiyle Cumhuriyetçilerle birlikte savaşan Basklar, Katalanlar ve diğer milletler de vardı. Aynı biçimde, faşist tarafta, çok sayıda Faslı ve İtalyan paralı asker, Nazi destek gücü ve Salazar diktatörlüğünün gönderdiği Portekiz güçleri vardı. Faşistler faşistlere, sosyalistler sosyalistlere yardım ediyordu. ABD’nin petrol ve uçak başta olmak üzere cephane ve mühimmat desteği ise faşist ordu için adeta can simidi olacaktır. Amerikan yardımı, Guernica tablosunda da resmedildiği üzere, İspanya halkları üzerinde uçaklardan bırakılan tonlarca bomba olarak kendini gösterecekti.
Ön sıra soldan sağa: Karl Wolff , Heinrich Himmler , Franco ve İspanya Dışişleri Bakanı Serrano Súñer Madrid’de, Ekim 1940
İspanya İç Savaşı yaklaşık 3 yıl sürmüş ve 1939’un mart ayında milliyetçilerin, Madrid’e girmeleri ile sonuçlanmıştır. Milliyetçilerin 1939 Mart sonunda başkente girmesiyle İspanya’da uzun yıllar sürecek olan Franco diktatörlüğü başladı. Mart 1939’da Falanjistler, yarım milyon ölü-yaralı, bir milyondan fazla sürgün ve sınırsız tahribata sebep olarak ülkeye hakim oldular. Savaş sonrası cumhuriyetçilere karşı cadı avı başlatılır. Binlerce cumhuriyetçi başta Fransa olmak üzere başka ülkelere kaçar. Yüz binlercesi tutuklanır. Almanlar deneyim açısından en kazançlı çıkan ülke oldu. İspanya İç Savaşı, Hitler’in durumunu güçlendirdi. Fransa üçüncü bir faşist komşuya sahip oldu.
Ayrıca Akdeniz’deki bu gerginlik Hitler’in Orta Avrupa’da daha rahat hareket etmesini; Avusturya ile Çekoslovakya’yı ilhakını kolaylaştırdı. Öbür yandan Madrid’i, Berlin-Roma Anti Kominitern paktına yakınlaştırdı. 1940’ta Çelik Pakt adını alacak olan üçlü dayanışmanın temelleri de atılmış oldu. Bu savaşta Alman Kondor Lejyonu hava taktiklerini ve teorilerini deneme fırsatı buldu. Bunlar içinde en önemlisi 27 Nisan 1937 yılında Guernica’nın yoğun hava bombardımanı ile yok edilmesiydi.
İspanya’ya oldukça fazla miktarda tank ve zırhlı araç gönderilmişti. Ne var ki, bunlar, zırhlı birlik teorisine uygun olarak kullanılmadı. Tanklar, piyade destek elemanı olarak kaldı. Bu durum, batılı gözlemcilerin zihinlerinde yanlış imaj bıraktı ve onlar tankın stratejik bir unsur olmadığı yanılgısına düştüler.

İspanya İç Savaşı’na destek için çeşitli ülkelerden gelen solculardan Uluslararası Tugaylar oluşturulur. İç savaş, geleceğin siyasetçilerinin bir tür gençlik dönemi stajı olacaktır: İran’da Şah rejiminin son başbakanı olan ve Kerensky’ye benzetilen Şapur Bahtiyar (1914-1991), Batı Almanya Şansölyesi (1969-1974) ve 1971 Nobel Barış Ödülü sahibi Willy Brandt (1913-1992), Yugoslavya’nın Genelkurmay Başkanı Peko Dapčević (1913-1999), mini Avrupa devleti San Marino’nun devlet başkanı Ermenegildo Gasperoni (1906-1994), Macaristan’ın başbakanı Ferenc Münnich (1886-1967), Arnavutluk’un başbakanı Mehmet Şehu (1913-1981) vd. ülkelerinde siyasetin tepe noktalarına varmadan önce gençliklerinde İspanya’da savaşa katılırlar. Ayrıca katılanlar arasında çok sayıda şair, yazar ve ressam vardı.

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/200540
Doç.Dr. Ulaş Başar Gezgin – https://dunyalilar.org/ispanya-ic-savasi-darbe-direnis-tarihyazimi.html/
https://tr.wikipedia.org/wiki/İspanya_İç_Savaşı
This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM, GEÇMİŞİN İÇİNDEN, İrtica, Tarih, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *