ÖNCE KORKAKLAR ÖLÜR!

ÖNCE KORKAKLAR ÖLÜR!

Rıfat Serdaroğlu  – 26 Mart 2022

Mahir Ünal (AKP genel Başkan Yardımcısı); “Hazırlıklarımızı tamamlamak 19 yıl sürdü. Asıl şimdi başlıyoruz) dedi. Bazıları bu sözleri alay konusu yaptı, güldü geçti, yine saçmalamışlar diye düşündü!
Gerçekten saçmalamış mıydı, yoksa hazırlıklarını tamamlamış, her şeyi planlamış bir ekibin içinde olmanın verdiği güvenle bir meydan okuma mıydı bu sözler?
Geçmiş 20 yılda yapılanlara, Cumhuriyetin değerlerine vurulan darbelere, Cumhuriyetin kurumlarının yol edilmesine bakınca bu sözlerin bir meydan okuma olduğu kanısı ağır basıyor.
Türk Milleti, kendisine yapılan ihanetin hesabını soracak kadrolara en yakın zamanda mutlaka görev vermek zorundadır.
Türk Milleti; “Haini” , “Hırsızı” , “Din İstismarcısını” , “Sadaka Dolandırıcısını” , “Düşmanı” çok iyi biliyor ve tanıyor. Yarasa yuvasında yetişen bu yezitler Türk Tarihi ve Türk Milleti önünde, Demokratik Hukuk Devleti ilkelerine göre yargılanmalı ve hesaplarını mutlaka vermelidir.
Peki, başka suçlular yok mu? Görevinin gereklerini yerine getirmeyip Cumhuriyete yapılan saldırıları sadece seyreden ve her ay devletten maaş alan korkaklar ne olacak?
Eğer gerçek anlamda “Millet” olacaksak, içimizdeki ve dışarıdaki bazı hainlerin bizi bir daha sırtımızdan vurmaması için, Anayasa ve yasaların kendilerine verdiği görevleri yapmayanlardan da öncelikle hesap sorulması şarttır.
Hep merak etmişimdir;
Türk Ordusuna, cemaatin savcıları ve yabancı uzmanlar tarafından sahte dijital deliller üretilerek tuzak kurulmasına engel olmayan Komutan suçlu değil midir?
Türk Ordusunun Kurmay Subayları nasıl olur da, ilkokul mezunu sümüklü bir vaizin kurduğu tuzakları görmez?
Yaşları 74-90 arasında olan emekli komutanlara Savcılar tarafından yapılan saygısızlıkları engellemeyen Savunma Bakanı-Adalet Bakanı ve Genelkurmay Başkanı suçlu değil midir?
Tutuklanan silah arkadaşlarına hukuki destek vermeyen ve tutuklu yakınlarının problemleriyle ilgilenmeyen Komutanlar suçlu değil midir?
İyi de kardeşim, koskoca Türk Ordusu içinde bu Komutanlara görevini hatırlatacak, bir tane olsun Subay yok mudur?
Cübbeli Hocaya veya Menzilcilerin liderine müritlerinin sahip çıktığı kadar, Atatürk’ün İlke-Devrimlerine ve silah arkadaşlarına sahip çıkmaktan korkuyorlar mı? Bu kadar çürüdüler mi?
İktidar, yürürlükteki Anayasa ve yasaları göz göre-göre çiğnemekte, Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayan, uygulamayan mahkemeler için HSK gereğini yapmamaktadır. Her türlü yasal ve ahlaki değerler ayaklar altına alınmaktadır.
Hukuksuzluk normal sayılmakta, tutukluluk ceza haline dönüştürülmektedir. Türkiye Yüksek Yargısında ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bir tek cesur adam kalmadı mı?
İktidara “Ne yapıyorsun efendi? Bu gidiş iyi değil. Burası Hukuk Devletidir, kabile devleti değil?” diyecek yürekli bir Yargıç-Başsavcı yok mu?
Görevi Siyasi Partileri denetlemek olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamı boş mudur?
Türk Devletinden maaş alan resmi-sivil bürokratlar sizlerin Anayasaya ve meslek ahlakınıza bağlılığınız bu kadar mı? Siyasi irade sizler “Höt” dese, “Emredersiniz” diyecek kadar mı karakter zafiyetine uğradınız?
Atatürk İlkeleri, Lâik Cumhuriyet, Çağdaş Türkiye, gerçek Müslümanlık sizi ilgilendirmiyor mu? Sizi kullanan üstlerinizin kapağı AKP’ye atıp “dokunulmazlık” kazanmak için milletvekili olmaları size bazı şeyleri hatırlatmıyor mu? Niçin ağır cezalık suçlara ortak oluyorsunuz?
Aziz Türk Milleti;
Herkes kendi görevini gerektiği gibi yaparsa, herkes Anayasa ve yasalara bağlı kalırsa, kimse o ülkeyi maceraya atamaz. Kimse kimseyi zorla “Devlet Memuru” yapmıyor. Mademki bu devletin memurusunuz, adam gibi görevinizi yapacaksınız. Yapmazsanız en yakın zamanda sizler de, hainler gibi hesap verirsiniz.
Kimsenin görmezden gelmek-korkmak gibi bir hakkı yoktur. Görmemekle ve korkarak hem kendinize, hem yasalara, hem de görevinize ihanet edersiniz.
Bunları yapmazsanız ne mi olur?
Ya antropoloji ilmini ırkçılıkla karıştıran bir ilim ehli(!) Cumhurbaşkanlığı-Başbakanlık makamını ele geçirir, ya ellerinden on binlerce Türk evladının kanı damlayan Apo denen lavuk da yakında “Barış Güvercini” olur, ya da yobazın biri “Cihat Sancağını” açar ve ülkeyi Ortadoğu’nun bir çadır devletine döndürür!
Sağlık ve başarı dileklerimle
This entry was posted in Rifat SERDAROĞLU yazıları. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *