Ne ekersen onu biçersin!

Ne ekersen onu biçersin!

Sözcü – Murat Muratoğlu

Erdoğan, tembellik yapıp keyiften yan gelip yatan çiftçilere mesaj yolladı: “Ülkemizde ekilmedik tek karış yer bırakmayacak şekilde üretime yönelmelerini istiyoruz.”
Gerçeklerden biraz kopmuş ama iyi niyetli bir öneri… Bu neden daha önce kimsenin aklına gelmedi? Keşke “ek” demekle ekilseydi. Ne yapacağız ufak pürüzleri? Zaten çiftçilere sorsa ekmedikleri bir kulak arkalarının kaldığını söylerlerdi… Sahi niye ekmiyorlar ki?
Çiftçi ne ile ekecek? İşgücünü geçtim. Sabaha kadar çalışsın, geceler olmasın. Ya en ucuz gübre kaç para? Mazot kaç para? Tohum kaç para? Elektrik harcamayacak mı sulamaya? İlaç da atsa ne olur fatura?
Hem tarım arazilerini imara açıp beton ekip ev yapmak varken, maden sahası, taş ocağı kurmak daha kârlıyken kim uğraşacak ekin biçmeyle?
Hadi borç harç ekti diyelim. Mısır hasat zamanı geldiğinde mısır ithalatını, buğday hasat zamanı geldiğinde buğday ithalatını serbest bırakıyorlar. Neresi ucuzsa oradan alırım deyip el alemin çiftçisini kalkındırıyorlar. Sahi zamanında Suriye’den patates ithal ederek İç Anadolu’da patates üreticisinin ürününü tarlada bırakan kimdi? Çoğu analarını da aldı köylerini terk etti, gitti.
O beş müteahhide verilen garantiler çiftçiye verilse ülke ambara dönerdi. Ne zaman ki sektöre satılan mazot, Bodrum’da, Marmaris’te demir atan yatlara verildiği gibi ucuzdan verilir, tohum, gübre ve ilaç desteği gelir, alım garantili bir sistem geliştirilirse çiftçi eker de, biçer de…
Sen yap Kanal İstanbul’u tarım arazilerinin üzerine… Yanında Araplara konut, rezidans, site… Ne ekersen onu biçersin dediler mi daha önce?
Bundan 3 hafta önce kovulan Tarım Bakanı zat “Saman ithal ettiniz, buğday ithal ettiniz diyenlere karşı şunu söylüyorum; Türkiye’de para var ki ithalat yapabiliyor” demişti. Hastalıklı olan kesimlerin karantina altına alınması ayağıyla 25 ilde patates üretimi durduruldu. Şu şansa bakın ki kendisinin danışmanlığını yaptığı Kanadalı firma patates ithal ediyordu. Tesadüfün böylesi pek görülmedi.
Bakanın “paramız var” dediği de halkın vergileriydi… Cebinden veriyordu sanki… İşte o günlerden bugünlere gelindi. Hatayı bizzat yönetenlerin kıt bilgilerinde arayacaklarına, market lobisi, bakliyat lobisi, yağ lobisi, süt lobisi, yumurta lobisi, et lobisi… Sonu yok ki!
Zorlarsan, marketleri basıp depolara ceza yağdırırsan fiyatları alaşağı etsen… Gıda düşer ama karaborsaya düşer…
Ya tezgâh altlarında, kapı aralarında bulursun anca… Ya da oynarlar kalitesiyle, gramajıyla… Yiyemezsin ağız tadıyla… Keşke nutuk atmakla ekilip biçilseydi bağ, bahçe, tarla…Suriyelileri ödeyen devlet bizi de öder!
Ciddi ciddi, AKP eski milletvekili çıktı, Suriyelilerin ücretsiz hastane hizmeti almadıklarını, Suriyelilerin ücretini Sağlık Bakanlığı’nın ödediğini söyledi… Demek ben yanlış biliyormuşum. O paraların gökten zembille indiğini sanıyordum.
Milleti ahmak yerine koyup bildiğin dalga geçti. Bunlardan ne bekliyorsun ki? Durumu savunmak için söylüyor bir de… Bakanlık parayı nereden buluyor, bana onu de… Tedavi oldukları için bari para verelim üstüne… Bizi seçtiğiniz için teşekkürlerimizle…

Bundan sonra hastane girişlerinde sus yapan hemşirenin yanına Arapça “sen muayene ol, bakanlık ödesin” yazılsa tam uyum sağlanır ortama…Madem öyle bakanlığa söylesin bizim primleri de devlet ödesin, hastane için para istenmesin. Vatandaşı sayılırız sonuçta bu ülkenin… Hiç değilse Suriyelilere tanınan hak bize de verilsin.
Devlet, Suriyelilerin üreme sponsoru gibi… Kendi milleti randevu bile bulamıyorken hepsine paşalar gibi bakıyor. İster istemez insanın aklına Sağlık Bakanlığı tarafından ödenen para “hasta garantili hastane işletmecilerine mi gidiyor acaba” sorusu geliyor. Cevabını herkes biliyor.
Acaba kimdi o hastane işletmecileri? Beşli diye başlarsın AKP’ye yakın hangi müteahhit varsa altına onun ismini yazarsın, cevaba ulaşırsın.
Az buz değil, Suriyelilere yaklaşık 97 milyon poliklinik hizmeti verildiğini, 3 milyonun üzerinde yataklı tedavi hizmeti sunulduğunu, 2.6 milyon ameliyat gerçekleştirildiğini bizzat Sağlık Bakanı açıkladı. Parası bilin bakalım kimden çıktı?
İlla çıkıp birisi, ama biz o paraları Avrupa Birliği’nden alıyoruz diye bilmişlik yapacaktır. Alınan o parayla şehir hastanelerinin kantinini işlettirmezler adama… Fatura yine sana bana…

https://www.sozcu.com.tr/2022/yazarlar/murat-muratoglu/ne-ekersen-onu-bicersin-4-7037582/
This entry was posted in Ekonomi, TARIM - EKOLOJİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *