14 MART TÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARININ TIP BAYRAMI KUTLU OLSUN.

Değerli doktorlarımız, değerli sağlık çalışanları,
Boş verin cumhurbaşkanlığı makamında bulunan zatın söylediklerine.
Biliyorum, kırıldınız, incindiniz, öfkelendiniz…Ben de çok kızıgınım…
Sadece sizler değil, aklı başında olan tüm insanlar sizinle aynı duyguları yaşadı.
Bir ata deyişimiz vardır; “BALIK BİLMEZ İSE HALİK BİLİR”
Sanıyor ki, sizlerin derdi sadece paradır…
Sizler HAK VE HUKUNUZU arıyorsunuz.
Meslekten doğan haklarınızın tanınmasını istiyorsunuz.
Vandallara karşı yasalarla koruma istiyorsunuz.,
Görev başındaki hastalıkların “Meslek hastalığı” olması gibi doğal isteğiniz var.
O zata düşen görev;
“Ey ülkemin yetişmiş, bilgili insanları gitmek istemenize üzgünüm,
oturalım, konuşalım, sorunları çözelim” demesidir.
Ama liyakat, devlet adamlığı, hoşgörü, bilgi gerek…
Türk halkı sizlerin değerini biliyor.
Fedakârlıklarınızı, özverilerinizi biliyoruz.
Sizlere ihtiyacımız var.
Boş verin O zatın söylediklerine…
Yakın geçmişte;
Ülkemizin yüz akı değerli diplomatlarımıza da “Monşer” demişti…
Daha sonraları, ülkemizin yüz akı gazeteci/yazarı değerli Bekir Coşkun’u kovdular…
Dünyanın dört bir köşesinde besteleri ile Türkiye’yi onurlandıran
evrensel müzik sanatçısı Fazıl Say’ı da kovdular.
Mersin’deki çiftçinin şahsında tüm çiftçileri “Anaları ile birlikte kovdular…
Sizlerden önce avukatları döverek, gazlayarak barolara kumpaslar kurdular…
İşçiyi, memuru, emekçiyi, madenciyi, öğrenciyi, öğretmeni ve hatta
Dünya çalışan kadınlar gününde Taksim’de, caddelerde kadınları bile
meydanlarda, yollarda dövdüler, gazladılar, perişan ettiler.
Bu gün de Taksim Meydanında beyaz önlüklü, ak saçlı değerli doktorlarımızın
Taksim Anıtına çelenk koymasını engellediler, sayıları 10-15 olan yaşlı doktorlarımızı
iterek, tartaklayarak tören alanına sokmadılar. Çok ama çok ayıp ettiler.
89 yaşındaki bir doktorumuzu iterek yere düşürdüler.
Sanırsınız ki ülke işgal altındadır. Ülkemizin değeri olan,
yaşlı başlı doktorlarımız polis tarafından cebir ve şiddet görmüştür..
Polise bu emiri vermiş olan tüm mülki amirleri kınıyorum.
Otokrasi, baskı, polis gücü, kleptokrasi, nepotizm ülkeye egemen oldu…
Erdoğan, içinde milyar TL donanımlar bulunan KENDİSİNE ÖZEL bir hastahane kurmuştur,
Ülkenin en bilgili doktorlarına büyük maaşlı devlet kadroları vermiştir.
Dünyanın en zengin ülkelerinde dahi Devlet başkanlarının,
kendisi için yaptırmış olduğu özel bir hastahanesi ve kadrolu özel doktorları yoktur.
Erdoğan’ın topluma, halka reva gördüğü ise;
Mesleğinde pişmemiş, tecrübe sahibi olmamış,
Pratisyen doktorlarla, Afgan’lı, Irak’lı, Suriye’li doktorlardır.
“Kişiyi düşmandan gelen kurşun değil, dosttan gelen söz öldürür derler.”
Değerli doktorlerımız, boş verin O zatın söylediklerine…
Gidici olan kendisidir.
Ettiği cumhurbaşkanlık yemine uymamıştır.
verdiği sözleri tutmamıştır.
Cumhur’u kucaklamak yerine,
sadece ve sadece siyaseten kendisini destekleyenleri
kucaklıyor ve zenginleştiriyor.
Boşverin O zata…
Az kaldı, biraz daha sabır…
Sizleri seviyoruz..
Naci Kaptan – 14 Mart 2022

TAYYİP ERDOĞAN ŞÖYLE DEDİ;

“Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlar. Değerli kardeşlerim, samimi konuşuyorum, dost acı söyler ama gerçeği söyler. Bu hastaneleri inşa eden biziz. Bu doktorları okutan, yetiştiren bu devlet değil mi? Soruyorum, bu devlet değil mi? Bu devlet sizi okuttu, yetiştirdi. Maliyeti en yüksek olan da hangi birimdir? Sağlıktır. Ama şimdi ‘Efendim işte az para veriyormuş’ . Sordum, en az alan ne alıyordur? 8 bin, 9 bin. En yüksek alan ne alıyordur? İşte 25 bin civarında alıyordur. Buna rağmen özel sektör çok daha büyük paralar verdiği için oralara kaçıp gidiyorlarmış. Bakın açık konuşuyorum. Açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteleri yeni bitiren doktorlarımızı buralarda istihdam ederiz, bunlarla beraber bu yola devam ederiz.”
Bir daha okuyorum Cumhurbaşkanı’nın söylediklerini. Özel sektöre çalışmaya giden hekimlere kızıyor (bu arada sanki özel sektörde çalışmak güllük gülistanlıkmış gibi). Konuşan kim? Cumhuriyet tarihi boyunca ülkenin yaptığı fabrikaları, limanları, bulduğu madenleri, çok kazanan kamu iktisadi teşekküllerini özelleştiren zat. Üstelik bunların satışından gelen 60 milyar doların hesabını da henüz alamadığımız bir iktidarın lideri.
Ülkesinde olup bitenlerden haberi yok herhalde Cumhurbaşkanı’nın. “Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlarmış, onlar da, üniversiteleri yeni bitiren doktorları istihdam ederlermiş.” Yine neresinden tutacağınızı bilemediğiniz cümleler. Bu ülkede her yeni mezun doktor, zaten mecburi hizmete gidiyor, uzman oluyor bir daha gidiyor, yan dal yapıyor bir daha gidiyor. Bu mecburi hizmetleri yapmazlarsa ne kamuda ne de özel sektörde hekimlik yapamıyorlar zaten. Hangi yeni mezunla hangi hizmeti verecekler acaba?
Yine aynı konuşmadan inciler: “Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve onları da ülkemizde istihdam ederiz.” Dedim ya ülkesinden haberi yok Cumhurbaşkanı’nın. Danışmanlarını derhal değiştirmesinde yarar var. Ülkeden her yıl 1000 civarında doktor başka ülkelere gidiyor veya gitmek için gerekli koşulları sağlamaya çalışıyor. Genç hekimler, son sınıf tıp öğrencileri TUS çalışmayı bırakmış, Almanca çalışıyor.
Her gün basında, sosyal medyada şiddete uğrayan hekimlerin haberleri, videoları paylaşılıyor, Cumhurbaşkanı ülkemize dönmek isteyen hekimlerden söz ediyor. Dönmek değil ama, kendi ülkelerinden kaçıp buraya gelmek isteyen Afganistanlı, Suriyeli, Pakistanlı hekimler var, kastınız buysa ve kendinizi yeterli eğitim alamamış bu hekimlere emanet edecekseniz diyecek bir şeyimiz yok tabii. Ama bilesiniz ki, biz bu ülkenin ilk Cumhurbaşkanı’nın “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözlerini gururla beyaz önlüklerimizin yakasında taşıyoruz her zaman.
Bir daha okuyorum Cumhurbaşkanı’nın söylediklerini. Özel sektöre çalışmaya giden hekimlere kızıyor (bu arada sanki özel sektörde çalışmak güllük gülistanlıkmış gibi). Konuşan kim? Cumhuriyet tarihi boyunca ülkenin yaptığı fabrikaları, limanları, bulduğu madenleri, çok kazanan kamu iktisadi teşekküllerini özelleştiren zat. Üstelik bunların satışından gelen 60 milyar doların hesabını da henüz alamadığımız bir iktidarın lideri.
Ülkesinde olup bitenlerden haberi yok herhalde Cumhurbaşkanı’nın. “Doktorlar az para aldıkları için ayrılıyorlarmış, onlar da, üniversiteleri yeni bitiren doktorları istihdam ederlermiş.” Yine neresinden tutacağınızı bilemediğiniz cümleler. Bu ülkede her yeni mezun doktor, zaten mecburi hizmete gidiyor, uzman oluyor bir daha gidiyor, yan dal yapıyor bir daha gidiyor. Bu mecburi hizmetleri yapmazlarsa ne kamuda ne de özel sektörde hekimlik yapamıyorlar zaten. Hangi yeni mezunla hangi hizmeti verecekler acaba?
Yine aynı konuşmadan inciler: “Gerekirse yurt dışından ülkemize dönmek isteyenleri süratle buraya davet eder ve onları da ülkemizde istihdam ederiz.” Dedim ya ülkesinden haberi yok Cumhurbaşkanı’nın. Danışmanlarını derhal değiştirmesinde yarar var. Ülkeden her yıl 1000 civarında doktor başka ülkelere gidiyor veya gitmek için gerekli koşulları sağlamaya çalışıyor. Genç hekimler, son sınıf tıp öğrencileri TUS çalışmayı bırakmış, Almanca çalışıyor. Her gün basında, sosyal medyada şiddete uğrayan hekimlerin haberleri, videoları paylaşılıyor, Cumhurbaşkanı ülkemize dönmek isteyen hekimlerden söz ediyor. Dönmek değil ama, kendi ülkelerinden kaçıp buraya gelmek isteyen Afganistanlı, Suriyeli, Pakistanlı hekimler var, kastınız buysa ve kendinizi yeterli eğitim alamamış bu hekimlere emanet edecekseniz diyecek bir şeyimiz yok tabii. Ama bilesiniz ki, biz bu ülkenin ilk Cumhurbaşkanı’nın “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözlerini gururla beyaz önlüklerimizin yakasında taşıyoruz her zaman.

Talat Kırış *  https://t24.com.tr/yazarlar/talat-kiris/14-mart-tip-bayrami-vesilesiyle-cumhurbaskani-na-cevap,34588
This entry was posted in FAŞİZM, Saglik, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *