Naci Kaptan / 10 Ocak 2022
Sene 1926;
Şarkışla’nın İstiklal Okulu’nda başöğretmen Cengiz Bey anlatıyor:
“Böbreklerimden çok rahatsızdım. Bir kağnı ile ve zorlukla Kayseri’ye, oradan da hemen o günlerde henüz gelmiş olan trenle Ankara’ya gittim. Bakanlığı sorarak buldum. Yapının arka kapısı önündeki küçük bahçede bir tahta sıraya iliştim. Sancıdan kıvranıyor, ne yapacağımı bilemiyordum. O sırada bir araba geldi, içinden iki kişi çıktı, bunlardan biri bana sordu:
– Siz kimsiniz?
– Öğretmenim…
– Öğretmen burada oturmaz, dedi.
Ben, yasak olduğunu sanarak, ayağa kalkarken acı duyuyordum. Konuşan kişi, “Hem de hasta öğretmen!” dedi. Bu iki kişi kolumdan tutarak beni içeriye götürdüler, bir koltuğa oturttular. Benimle ilgilenen kişi meğer Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati bey imiş. Çay getirdikten sonra durumumu sordu. Saymanlık müdürünü çağırttı. Bana para getirmesini söyledi.
– Teşekkür ederim, param var, dedim.
– Biliyorum, dedi.
Saymanlık müdürü para getirdi. O arada demiryollarına telefon edildiğini öğrendim. Yataklıda yer ayırmışlar. Anladım ki, beni İstanbul’a hastaneye gönderiyorlar. Bu sırada yazılı mektubu bana verirken “Bunu, İstanbul’da Cerrahpaşa Hastanesi Başhekimi’ne vereceksin” dedi.
Arabasıyla beni istasyona gönderdi. Beni aldılar, yataklıda ayrılan yerime yerleştirdiler. Bir demiryolu görevlisi, ne gereksinmem olursa ona bildirmemi söyledi. Bunlar olurken böbreklerimdeki sancı kesilmişti. Trendeki yerimde bu düşleyemeyeceğim ilgiden ve sevincimden ağlıyordum.
Bu güzel ülke ve eğitim, MİLLİ EĞİTİM BAKANI MUSTAFA NECATİ gibi, eğitimin ve öğretmenin değerini bilen cumhuriyet aydınlarının çalışmaları ve çabaları ile büyümüş ve yücelmiştir. Mustafa Necati TBMM’nin ilk üç döneminde milletvekilliği, Mübadele esnasında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, 1924 Anayasası’nın yürürlüğe konulduğu sırada Adalet Bakanlığı, Tevhidi Tedrisat sürecinde ve Harf Devrimi esnasında Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı yapmış siyasetçidir. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı döneminde (20 Aralık 1925 – 1 Ocak 1929) yaptığı hizmetleri ile Türk Milli Eğitiminde derin izler bırakmıştır.
Selam ve saygı olsun Mustafa Necati’ye, Vasıf Çınar’ar, Saffet Arıkan’a, Dr. Reşit Galip’e, Hasan-Âli Yücel’e, Nafi Atuf Kansu’ya, İsmail Hakkı Tonguç’a, Rüştü Uzel’e. Onlar Cumhuriyetin ilk yıllarında karanlığı yenip aydınlık saçmak için çalıştılar. Meşalenin ateşini, aydınlığını yükselttiler. Mustafa Necati, kapısına gelen öğretmenin koluna girer onu makamında ağırlar, dinlerdi.
NOT: Anektod Mustafa GAZALCI “MEB’e kilit” başlıklı yazısından alınmıştır.