Çevre Suçları
Bölüm 1 – https://nacikaptan.com/?p=92877 – ORGANİZE SUÇ TARİHİ * YOLSUZLUK VE ÖZELLEŞTİRMELERİN SONUCU EKONOMİNİN ÇÖKMESİ VE TOPLUMUN YOKSULLUĞUDUR * “Tutto e Mafia in Turkey”
BAĞLANTILI YAZI https://nacikaptan.com/?p=93619 SUÇ DOSYALARI * TÜRKİYE’NİN NARCOS’U * Bölüm I-II-III-IV
yüzyılda organize suç örgütleri açısından en hızlı gelişen kâr alanlarından birisi de çevre suçlarıdır. Halkın ekolojiye ilgisi arttıkça, vahşi yaşamı, doğal yaşam alanlarım ve insan sağlığını korumaya yönelik kurallar da gelişmiştir. Fakat önde gelen organize suç örgütleri, çevre koruma yasalarının etrafından dolanabilmek için karmaşık planlar yaparak ve göze batmadan faaliyet göstermelerini sağlayacak, yolsuzluk ağlarını kullanarak, söz konusu kuralları istismar etmiştir. Örneğin İtalya’da, Camorra grupları toprak satın alıp kuşları çekebilmek için buralarda bir dizi yapay gölet ve göl oluşturdular; böylece, soyu tükenmekte olduğu için koruma altına alman türleri avlamak isteyenlere fırsatlar sunuyorlardı. Bu entrika, yerel yetkililere rüşvet vermeleri sayesinde, yıllarca hiçbir sorun çıkmadan devam etti.
Rus Organizatsiya Örgütüyse Bering Denizi’ndeki bazı balık türlerinin varlığını tehdit etmektedir. Yasadışı balık avlamaları ve AB’ye 1 milyar dolar değerinde yasadışı balık ithal etmeleri, zaman içinde bazı türlerin yok olmasına ve kurallara uyan balıkçıların gelir kapılarının kapanmasına yol açabilir. Cosa Nostra ve Triad grupları da, yasaklanmış kloroflorokarbonların ve çevreye zarar veren diğer maddelerin önde gelen tüccarları olarak nam salmıştır. En endişe verici olan yönelimse muhtemelen, toksik kimyasalların ve diğer atıkların organize suç grupları tarafından gelişmekte olan ülkelere yasadışı bir biçimde boşaltılmasıdır. Ölümcül arıklan kendi ülkelerinden alıp Afrika, Brezilya ve Filipinler’e boşaltan gruplar arasında Yakuza ve Sicilya Mafyası bulunmaktadır. Bazı durumlardaysa söz konusu arıklan ‘ihraç etmek’le bile uğraşmayıp, kendi ülkelerinin su kanallarına veya terk edilmiş madenlerine bırakmaktadırlar.
Mala Del Brenta-Venedik Mafyası
Modern İtalya’daki en güçlü organize suç örgütlerinden biri olmasına rağmen, Mala del Brenta hakkında yayımlanmış neredeyse hiçbir metin yoktur. Hatta, örgütün ünlü lideri Felice ‘Melek Yüzlü’ Maniero’nun 1993’te yakalanmasının grubun sonu anlamına geldiği varsayımından hareketle, bazı yazarlar Mala del Brenta’nın geçmişte kaldığından söz etmektedir.
Fakat bu tür bir ciddiye almama samimiyetten uzak görülmelidir. Bazen ‘Mafia del Brenta’ diye de anılan Mala del Brenta’nın kökenleri, doğası ve şu anda işlemekte olduğu suçlar, Napoli, Güney İtalya ve Sicilya sınırlarından uzakta bulunan İtalyan yeraltı dünyasına yönelik büyüleyici bir kavrayış imkânı sunmaktadır. İtalya’nın kuzeydoğu bölgesi Veneto ve onun başkenti Venedik’te faaliyet gösteren örgütün, sanat eseri hırsızlığından silah kaçakçılığına kadar her alanda yasadışı çıkarları bulunuyor. Direzione Investigativa Antimafia sadece birkaç yüz üyeyle görece küçük boyutuna rağmen, yılda yaklaşık birkaç milyar avro kazanan örgütün İtalya’da faaliyet gösteren bütün organize suç örgütleri arasında en yüksek gelire sahip beşinci yapılanma olduğunu tahmin ediyor.
Mala del Brenta adını, pek çok varlıklı Venediklinin 16. yüzyıldan itibaren yaşamaya başladığı, anakarada bulunan Brenta Riveriası’nın sakin sularından almaktadır. Grubu 1980’lertn başında Felice Maniero kurmuştu. Aklındaki fikir, Venedik ve Veneto’daki suç çetelerini daha birleşik bir yapı altında toplamaktı. Maniero, Camorra’nın hiyerarşik yapısı sayesinde tadını çıkardığı basandan ve Venedik folklorundaki ‘Hırsızlar Birliği’yle ilgili rivayetlerden esinlenmişti.
Hırsızlar Birliği’ne dair tarihsel ayrıntılar fazla güvenilir değildir, fakat birlik doğası ve faaliyetleri açısından Ortaçağ’da İspanya’da bulunan Garduna’ya benziyor olabilir. Birlik, Venediklilerin Avrupa ticareti üzerinde 15. yüzyılda kurduğu hâkimiyet zirve noktasındayken faaliyet gösteren bir hapishane çetesinden türemiş gibi görünüyor. Hırsızlar Birliği efsanesi ölmüş hırsızlar için dua eden Aziz Methodius ve Aziz Nicholas gibi kutsal kişilikler hakkındaki Venedikli Katolik inanışlarla iç içe geçmiştir.
Maniero’nun Mala del Brenta’ya kabul ettiği bazı Venedikli suç örgütleri, Hırsızlar Birliği’yle bağlantılı üyelik ritüellerine sahip olduklarını savunuyordu. Yeni üye kabul törenlerinde Camorra ve Mafya yeminleriyle törenlerinin yanı sıra bu ritüellerin de unsurları uyarlanıp benimsendi. Yaklaşık 40 kişilik bir çekirdek üye grubuyla yola çıkan örgüt hızla büyüdü ve gücü arttı. Örgütün vizyonu basit fakat etkiliydi. Eskiden rakip olan çeşitli çetelerin işbirliği yapıp birlikte hareket etmesi sayesinde, kentin kumarhaneleri ve gondollarına yönelik eski usul dolandırıcılıktan daha fazla kâr sağlanabilecekti.
Silah kaçakçılığı gibi yeni suç mecralarına yatırılacak olan bu kâr, aynı zamanda önceden epey sınırlı olan uyuşturucu trafiğini genişletmek ve kilit siyasetçilere, polise ve yargıçlara rüşvet vermek için de kullanıldı. Üyelik sadece Veneto bölgesinden gelenlere değil, dolandırıcılık, sahte belgecilik veya para aklama gibi konularda uzmanlık sahibi olan herkese açıkta. Mala del Brenta ayrıca örgütün korumasından yararlanmak isteyen uzman hırsızlara da çekici görünüyordu; sanat eseri ve aziz rölyefleri gibi dinsel parçalan çalmak kısa süre içinde örgütün kilit önemdeki suçlarından biri haline geldi.
1990ların başına gelindiğinde, Mala del Brenta 400’ den fazla asil üyeye sahipti ve bir kâr paylaşımı anlaşması yapmadan kendi bölgesinde faaliyet göstermeye kalkışan herkesi şiddet kullanarak ve kan dökerek sürüyordu. Mala del Brenta ayrıca nefesini ensesinde hissettiği kanun adamlarım öldürmekten korkmadığını da göstermişti.
Ne Felice Maniero’nun hapsedilmesi, ne de Ocak 2006’da 33 çete üyesine düzenlenen baskınlar Mala del Brenta’nın etkisinin altını oyamadı; örgütün Venedik kumarhanelerindeki ve meşru işlerdeki gücü yerli yerinde durmaktadır. Mala del Brenta, sanat eseri hırsızlığı ve Venedik’in 18. yüzyıldan kalma opera binası La Fenice’in 1996’da kundaklanması gibi kamuoyunca iyi bilinen suçları işlemeyi sürdürüyor, Büyüyen uluslararası bağlantıları ve uyuşturucu kaçakçılığıyla silah kaçakçılığından akan kâr sayesinde, Mala del Brenta 21. yüzyılda daha fazla tanınacaktır.
Sacra Corona Unita-Puglia Mafyası
İtalya’nın askeri polisinde -Arma dei Carabnieri- organize suçlara dair ayrıntılı bir bakış açısına sahip üst düzey yetkililerin sayısı az değildir. Ülkenin güney ‘topuğunda’ bulunan Puglia bölgesinde çalışan bir Capitone bana şöyle demişti: “Tabii ki Puglia’da da suç işleniyordu ancak durum, Camorra piçleri gelene dek, İtalya’nın diğer bölgelerinden çok farklıydı. Şimdi Sacra Corona Unita gibi bir suç ordusuyla savaşmamız gerekiyor ve bu onların yüzünden.”
‘Camorra piçlerine ve Sacra Corona Unita’ya (SCU) karşı garezine rağmen bu yetkili haklı olabilir. Dünyanın bütün diğer yerleri gibi Puglia’da da eskiden bir miktar organize suç işleniyor olsa bile, sorunun şu anki boyutu ve şekli Napoli ve Campania bölgesindeki Camorra gruplarıyla bağlantılı olaylardan kaynaklanıyor.
Raffaelle Cutolo 1970 yılında, Nuovo Camorra Organizzata (Yeni Organize edilmiş Camorra) diye bilinen yeni bir Camorra fraksiyonu kurmuştu. Bu fraksiyon, diğer Camorra gruplan ve Sicilya Mafyası’yla yaşadığı ihtilaflara rağmen hızla güçlü bir ‘suç birliği’ haline geldi. Yetkililerin 1979 yılında Nuovo Camorra Organizzata’nın kaçakçılık filosuna el koymasından sonra, Cutolo bazı adamlarım Puglia’ya gönderdi. Aklında, Nuovo Camorra Organizzata için kaçakçılık yapacak yeni bir suç grubunu -Nuovo Camorra Pugliese’yi- kurmak vardı.
Fakat 1983’e gelindiğinde, Cutolo’nun yolladığı adamların çoğu Puglia’nın Bugli ya da Lecce hapishanelerine düşmüştü. Bu kişiler içerideyken, Cutolo’nun yardımcılarından Giuseppe Rogoli hem Camorra üyelerinden, hem de Puglia’daki yerel suçlulardan oluşan bir hapishane çetesi kurmayı başardı. Üyeleri hapisten çıktığında, söz konusu çete Rogoli’nin liderliğinde Sacra Corona Unİta’nın başlangıç noktasını oluşturdu. Rogoli, o sıralarda Puglia’da ayrı ayrı faaliyet gösteren organize suç gruplarına birleşik bir liderlik sunmak için Camorra’nın örgütsel yapısını kullanmaya karar verdi. Bu gruplar o sıralarda kısmen küçüktü; bazıları küçük ölçekli kaçakçılık ve haraç kesmekte uzmanlaşmış aileler kadar bile büyük değildi.
Rogoli yeni grubuna dinsel sembollerden bir kılıf geçirdi. Rogoli diğer İtalyan organize suç Örgütünün geleneksel üyelik törenlerinden vazgeçmişti. SCU üyeleri aileye kabul edilirken ‘vaftiz’ ediliyordu. Bizzat SCU ismi bile mistik çağrışımlara sahiptir. Sacra Corona Unita, ‘Birleşik Kutsal Taç’ anlamına geliyor. ‘Kutsal’ yeni üyenin vaftiz olmasına İşaret etmekte, ‘Taç’ bir tespihi ve yan yana çalışan bireyleri temsil için kullanılmakta, ‘Birleşik’ de iki tahta parçasından yapılmış bir haçla tespihi birbirine bağlayan zinciri ifade etmektedir.
Bu tür ruhani betimlemelere rağmen, SCU esas olarak para kazanmaya inanıyordu. Bunu gerçekleştirmek için Puglia’daki bütün kaçakçılık operasyonları kontrol altına alındı. Bu durum ilk başta örgütün kârlı kaçak tütün işinin kontrolü dışında bir şeye sahip olmadığı anlamına geliyordu. Oysa 1989’da Yugoslavya’da iç savaşın patlak vermesiyle birlikte, uyuşturucu ticaretinin geleneksel karayolu rotalarının birçoğu kapandı. Böylece Puglia Avrupa uyuşturucu trafiğinde merkezi bir role sahip olmuştu. SCU, Camorra’yı, Sicilya Mafyası’nı ve ‘Ndrangheta’yı kendi bölgesinden uzak tutmak için büyük bir mücadele verdi. Zaman içinde diğer grupların çoğu SCU’nun otoritesini tamdı ve onun bölgesinden kaçak mal geçirmek için para vermeyi kabul etti. Tütün ve uyuşturucu trafiği üzerindeki kontrolden gelen muazzam kâr, Balkanlar’da yasadışı silaha yönelik devasa taleple birlikte katmerlendi.
Doğu Blok’unun çöküşüyle birlikte gündeme gelen insan kaçakçı-lığındaki patlama SCU için büyük bir şanstı. Yeni ortaya çıkmakta olan Arnavutluk mafyasıyla ittifaklar kuran SCU kısa süre içinde Avrupa’ya İtalya üzerinden yasadışı göçmen getirme faaliyetlerinin esas hâkimi oldu. Örgüt bunun dışında fuhuş için Arnavutluk’tan, Rusya’dan ve Doğu Avrupa’dan gelen kadınları pazarlamaktadır. Arnavutlarla işbirliği sayesinde SCU şu an İtalya, Avusturya ve Almanya’da dev bir suç imparatorluğuna sahip durumdadır.
Direziona Investigativa Antimafia şu an, gevşek bir konfederasyonun çatısı altında büyük ölçüde özerk olan, ancak Cupola’ya (en tepedeki mafya babalarından oluşan genel liderlik organına) itaat eden 47 SCU klanının bulunduğuna inanıyor. Fabio Franco gibi önemli Cupola üyelerinin son yıllarda yakalanmasına rağmen, Rugolo’nun ilk komuta zinciri piramidi polis saldırılarına karşı şaşırtıcı derecede dirençli olduğunu kanıtladı. Bu piramit, trequârtini (dörtte üç) tarafından desteklenen bir erimine (patron), santisi (azizler), sgarristi (infaz edenler) ve cammoristi’den (askerler) oluşuyor. 2 bin aktif üyesi ve yılda 6 milyar avrodan fazla hâsılatının yanı sıra Rus, Asyalı ve Kolombiyalı organize suç örgütleriyle olan bağlantıları düşünüldüğünde, Sacra Corona Unita İtalya ve dünya için büyüyen bir tehdittir.
https://kitapozeti.de/organize-suc-tarihi/
Pingback: ORGANİZE SUÇ TARİHİ – 1 * YOLSUZLUK VE ÖZELLEŞTİRMELERİN SONUCU EKONOMİNİN ÇÖKMESİ VE TOPLUMUN YOKSULLUĞUDUR * “Tutto e Mafia in Turkey” | Cumhuriyetimiz İçin