TÜRKİYE AFRİN VE EL BAP İLE AVUTULURKEN
Yeniçağ – Arslan Bulut – 30 Eylül 2021 Perşembe
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi’deki görüşmesi öncesinde “Suriye ile ilişkili birlikte attığımız adımlar büyük önem arz ediyor. Oranın da barışı yine Türkiye ve Rusya ilişkilerine bağlı.” dedi.
Öyleyse Suriye’de barışa engel olan nedir?
Türkiye, Suriye’nin geleceğini hep Rusya ile görüştü ama sahada ABD projelerini uyguladı. Türkiye, Rusya’ya İdlib’deki teröristleri etkisiz hale getirmek için söz verdiği halde bunu yapmadı. Türkiye, İdlib’de ABD’nin örgütlediği HTŞ denilen grubu Rusya’dan koruyor durumuna düştü!
Kendi yazı arşivimden hatırlatayım: ABD’nin, Türkiye’nin Afrin Harekâtı’na seyirci kalmasının sebebi, 2006 yılında Pentagon tarafından çizilen, Roma’daki NATO toplantısında Türk subaylarına gösterilen Büyük Orta Doğu Projesi haritasıdır.
Bilindiği gibi dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, “22 İslam ülkesinin haritası değişecek” demişti.
BOP haritasında, “Free Kurdistan” yani “Bağımsız Kürdistan” diye gösterilen bölgede Afrin ve El Bab’ın yer almadığı açıkça görülüyordu. Buna karşılık Kürdistan denilen bölgenin, Türkiye’nin de topraklarını kapsayacak şekilde ve “Fırat’ın doğusunda” yer aldığı görülüyordu. Haritada Afrin ve El Bab yer almadığı için, Kürdistan’a deniz çıkışı Karadeniz’den; Hopa Limanı’na denk gelecek şekilde verilmiş durumdaydı.
PKK’nın BOP haritasında Kürdistan içinde gösterilen Doğu ve Güneydoğu illerinde hâkim olması için yığınak yapması, hendekler kazarak kurtarılmış şehirler oluşturması, bunları uygulayabilmesi için de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin elinin kolunun bağlanması gerekiyordu. Açılım süreci, doğrudan doğruya, BOP haritasının hayata geçirilmesine hizmet ediyordu. Sonunda AKP bu politika yüzünden iktidarı kaybetti ama terörle mücadele başlatarak erken seçimle yeniden iktidar oldu.
Türkiye’nin Afrin Harekâtı, sadece ABD desteği değil Rusya’nın kendi kontrolündeki hava sahasını açması, burada bulunan askerlerini güneye doğru kaydırması sayesinde mümkün olabilmişti.
Suriye’de Fırat’ın batısını Rusya’nın, doğusunu ABD’nin kontrol etmesi, iki taraf arasında çok önceden kararlaştırılmıştı.
Türkiye’ye ise El Bab ve Afrin’de geçici bir oyun kurucu rolü bırakılmıştı.
Türkiye, ABD askerleri bulunan Menbiç’e ve 20 ABD üssü kurulan “Fırat’ın doğusu”na müdahale edemiyordu, hâlâ da edemiyor!
Diğer taraftan, TSK’nın Afrin harekâtından önce, 2018 yılı başında, Washington Enstitüsü için hazırlanan “Suriye savaşında sekteryanizm” başlıklı, 70 harita ile bölgedeki etnik ve dinsel grupların dağılımlarının incelendiği bir raporda, Afrin, Kürtlerin çoğunlukta olduğu ama Türkiye sınırında Türkmenlerin de yaşadığı bir bölge olarak gösteriliyor ve yakın gelecekte “Türkmenistan” olarak adlandırılabileceği belirtiliyordu.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Tillerson ise Tayyip Erdoğan ile yaptığı, resmî kayıt tutulmayan 3.5 saatlik görüşmeden sonra “Suriye’nin kuzeyinde kim nereye egemen olacak, önümüzdeki süreçte bunlara karar vereceğiz” demişti! Bu karar çoktan verilmiş ve gereği yapılıyordu.
YPG/PKK’nın içindeki Amerikan yetiştirmesi terörist “Mazlum Abdi” kod adlı Ferhat Abdi Şahin ise The Times’a, ABD Başkanı Joe Biden‘ın kendilerine “Sizi terk etmeyeceğiz” sözünü verdiğini söyledi. Bu söz, daha önce de Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanı General Kenneth McKenzie tarafından, bizzat Ferhat Abdi Şahin‘e verilmişti.
Toparlayacak olursak, El Bab ve Afrin harekâtları, Türk kamuoyunun aldatılmasına yaramış, Türk ordusu ve Türk Milleti, bu iki bölgeyle meşgul edilirken, Fırat’ın doğusunda PKK/YPG/PYD’ye 100 bin kişilik ordu kurdurulmuştur! Putin’in buna bir itirazı olmamıştır!
Kısacası, ABD ve Rusya, Suriye’yi bölüşmüştür ama ikisi de Türkiye’yi oyalamaktadır.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiye-afrin-ve-el-bab-ile-avutulurken-476957h.htm
