Orhan Bursalı – 22 -23 Ağustos 2021
obursali@cumhuriyet.com.tr
Güvensizlik uçurumunda iktidar.. Generaller içeride..
AKP’nin bir intikam ve iktidar düşerse okların kendisine de yöneleceği bir siyasi hesaplaşma davası…
Fakat bu dava sonucu tüm bunların ötesinde bir özellik taşıyor. Bu kararın bu döneme ilişkin siyasi anlamı, her şeyden daha önemli. Bunun üzerinde duracağım.
ÖNCE ŞU SAPTAMALARI YAPAYIM:
- Bu davayı FETÖ’cüler açmıştı.. Ama önemli olan AKP’nin ortaklığı. FETÖ-AKP iktidarı, o dönem bir ve tektiler.
- AKP – FETÖ işbirliği özellikle ordunun yapısını, hiyerarşisini tasfiyesine odaklanmıştı. Bu uygulama, “ordunun siyaset üzerindeki vesayetini bitirmek” çerçevesinde, gayri meşru, hukuki temelleri sıfır, sahte deliller üzerinden Ergenekon, Balyoz ve benzeri bir dizi dava ile sürdürüldü.
- Burada FETÖ, ordu içinde kendi subay çetesinin örgütlenmesinin önünü açıyor, onları yükselterek gerektiğinde darbe ile tüm siyasi yönetimi devralmak için onları etkin yerlere getiriyordu. AKP ile ortak çıkarları, ordunun, siyasetin tam kontrol altına alınmasında birleşiyordu.
- AKP kendine karşı çıkabilecek tüm odakları kendine bağlamak ve kimsenin karşı çıkamayacağı, tüm denetim odaklarını yok etmek, böylece her türlü keyfi yönetime geçmek istiyordu.
- FETÖ, RTE ve iktidarını özellikle 17 – 25 Aralık 2013’te büyük yolsuzluk ve rüşvetleri ortaya çıkaran operasyonla yıkmaya kalkışınca, AKP’nin lider takımının paçaları tutuştu, bu kez 180 derece dönüş yaparak FETÖ’yü “orduya kumpas kurmakla” suçladılar, Balyoz davasını tasfiye ederek suçsuz subayları serbest bırakmaya yöneldiler. Oysa bu davaların hepsi, AKP’nin de ortaklığıyla açılmıştı. Orduya kumpası kuran salt FETÖ’cüler değil, AKP’nin bizatihi kendisiydi de.
YARIM KALAN İŞİ TAMAMLIYOR
Bu hengâmede 28 Şubat davası askıya alınmıştı. Bu arada FETÖ’cüler orduda kanlı darbe kalkışmasında bulundular…
Sular sanki biraz durulunca AKP, FETÖ’cülere ihale ettiği 28 Şubat davasını, benzer şekilde FETÖ taktikleriyle sahte delilleri dosyaya sokarak, yargıyı ve hukuku yönlendirerek sonlandırdılar.
Bu dava, AKP iktidarı – FETÖ işbirliğinin geçmişten günümüze en somut kanıtlarından biridir. Evet, 28 Şubat davası yine orduya kurulan kumpaslardan biridir ve bu kez sürdürücüsü bizzat AKP iktidarıdır.
SİYASİ KAOS
28 Şubat öncesinde Erbakan ve Çiller iktidarı, ülkeyi bir kaosa sürüklemiş, devlet ve ordu içinde siyaset mafya-Gladyo işbirliğinin bekçisi ve bizzat parçası olmuşlardı. Ordunun o zamanki masum ve anayasal isteklerine bakın.. İktidarın anayasal düzeni nasıl parçalamakta olduğunu, 10 Kasım 1996’da Refah Partili Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe’nin şu konuşmasında da görün:
“Süslü püslü göründüğüme bakıp da benim laik olduğumu sanmayın. Zaman zaman içinde bulunduğumuz şartlarda, mecburiyet karşısında gittiğimiz yerde inancımıza küfredilirken.. Bütün değerlerimize küfredilirken içimize kan akıyor ama resmi görevimiz icabı orada bulunmak zorunda kalıyoruz. Tek parti rejiminin kalıntısı.. Bu düzen mutlaka değişmelidir! Ve Müslümanlar, sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, bu nefreti, bu imanı eksik etmeyin!” Tabii Erbakan’ın “Bu düzen kanlı mı değişecek, kansız mı?” sözü de var.
AKP iktidarı, aslında Erbakan ve Karatepe’lerin o zamanki ideallerini gerçekleştirmede, sözde uygarlık yuları kravatlarını da kullanarak epey adım attı…
İyi de emekli generallere karşı FETÖ ile işbirliği dönemindeki gibi yargı şiddetini hâlâ sürdürmesinin nedeni ne?
Yarın konuyu bu açıdan tartışacağım…
FETÖ kumpaslarını da dirilten iktidarın emekli askerlere şiddeti -2
Dünkü yazımın sonunda sormuştum: “İyi de emekli generallere karşı FETÖ ile işbirliği dönemindeki gibi yargı şiddetini hâlâ sürdürmesinin nedeni ne?”
Siyasi yargı şiddeti alabildiğine çalışıyor eski askerlere karşı. Asker dememe bakmayın, hepsi ordunun üst düzey yöneticileri olan emekli subaylar. Sapına kadar yurt ve Atatürk sevgisi ile yoğrulmuş hayatları var ve 100 yaşında bile gidip hapis yatacak cinsten… Dün sözünü ettiğim 28 Şubat kumpasının kurbanları…
Acaba iktidarın sahipleri onların durumlarında olsa nerede olurlardı, merak ederim…
BALYOZ DAVASI GERİ SARILIYOR
Siyasi yargı şiddetine ikinci örnek: FETÖ boğazını sıkınca Orduya kumpas kurdular diye bas bas bağıran iktidarın söz konusu kumpas davası olan Balyoz’da beraatların yedisi, iktidarın oluşturduğu Yargıtay’da bozuldu. Balyoz sanıklarının hemen hepsi tahliye edilmiş, davayı kumpas olarak gören siyasi iktidarın iradesi doğrultusunda mahkeme beraat kararlarını vermişti.
Ama iktidar, Balyoz’un FETÖ kumpası olduğu iddiasından yan çizdi ve davadan hüküm çıkarmak için kolları sıvadı. Orduya kurdukları ortak kumpastan beraat etmelerini içlerine sindiremediler.
BİNALİ BEY İŞARETİNİ VERMİŞTİ
Bunun işaretlerini, hakkında milyarlarca dolar serveti olduğu iddiaları havada uçuşan Binali Yıldırım, Yargıtay kararından önce vermişti. Demek ki oturup konuşmuşlar, kumpası canlandırma kararı almışlar… RTE’nin emanetçisi Yıldırım, karardan önce tıpkı FETÖ ve yargıçları, savcıları gibi konuşmaya başlamış, Balyoz’un bir darbe girişimi olduğunu birkaç kez söylemişti.
E, hani orduya kumpas kurulmuştu? Siyasetçinin tutarsızlığı ve yalanının bini bir para!
Arkasından Yargıtay, Balyoz kararlarını bozdu.
Yargıtay, Balyoz davasında yedi kişinin beraatlarını bozarken “Yedi kişi darbe teşebbüsünden değil, 3-12 yıl ceza öngören suç için ‘aralarında anlaşma yapmaktan’ yargılansın” dedi.
Şimdi Kartal Mahkemesi’nde sanırım 22 Ekim’de duruşmaları var.
YEDİ KİŞİ NASIL BİR ARAYA GELDİ?
Anımsatma için: Balyoz davası, biliyorsunuz, Yunanistan’dan yapılabilecek bir saldırıya karşı koymak için savunma senaryosunun tartışıldığı Birinci Ordu olağan seminerinde, sözde darbe planlandığı zırvası üzerine kurulmuştu. Fatih Camisi bombalanacaktı falan.. Şimdi bu iddiayı ileri sürenlerin bir kısmı, gazetecileri ve yargıçları dahil, kumpastan içerideler!
Peki, bu yedi kişi nasıl suç işlemek için bir araya gelmiş? Somut hiçbir iddia yok. Mahkeme nasıl karar verecek, merak konusu.
Seminere dönelim: Oraya katılan onlarca subay konuşma yaptı. Bunlar arasından altı kişi seçildi. “Suç örgütü lideri” olarak da Çetin Doğan’ı başlarına koydular, etti yedi.
Beşi general, ikisi albay.
Bu nasıl suç örgütü ise aralarında “çete başı” Çetin Paşa’nın 1. Ordu Karargâhı’ndan hiç kimse yok. Çetin Paşa’nın altındaki kolordu komutanlarından hiç kimse yok.
Biri Edirne’de, biri İstanbul’da tümen komutanları var. İstanbul’da iki farklı komutana bağlı iki tuğgeneral.. Biri Saray ilçesinde garnizon komutanı albay, diğeri İzmit’teki kolordu karargâhında…
SADECE İNTİKAM MI?
Hiyerarşik olarak birbirleriyle bağlı olmayan altı kişiyi Çetin Paşa örgütlemiş ve suç örgütü oluşturmuş. İddianın hiçbir maddi temeli yok. Tam bir zırvalık, hukuk yok, siyasi karara hukuk kılıfının giydirilme gayreti var.
Ama dedik ya oturup kararlaştırmışlar, birileri mahkûm olsun da Balyoz kumpasımız tamamen boşa gitmesin…
Bunun işaretini de “dolar milyarderi” iddialı Yıldırım’a verdirmişler.
Siyasetçi için siyasetin utanç verici durumlarını omuzlamak ne kadar zor!
Bu arada, yedi kişiden emekli korgeneral, Balyoz mağduru Metin Yavuz Yalçın dün vefat etti. Çetin Doğan da 28 Şubat kumpasından ömür boyu cezalı. Ne olur ne olmaz, ayağına bir kelepçe daha!
Siyasi hukuk şiddetine uğrayan emekli amiraller de var. Bu da üçüncü hukuk şiddeti…
Emekli askere bu siyasi saldırı sadece bir intikam davası mı?
Hayır tabii, arkada derin korkular var… Yarın bunu yazıp noktalayacağım.