TAPUNUZ VAR DİYE EVİNİZİ KENDİNİZİN SANMAYIN * Tozkoparan’da Kentsel Zulüm…

İstanbul’da Güngören Belediyesi’ne bağlı Tozkoparan Mahallesi’nin riskli alan ilan edilmesinin ardından mahallede yaşayanlara, “30 gün içerisinde evleri terk edin” denildi.

Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’in haberine göre, Tepki gösteren mahalleli, Barış Parkı’nda eylem yaptı. Mahalleli, “Planlanan kentsel dönüşüm değil, rantsal dönüşüm” dedi.

Tozkoparan Mahallesi’nde riskli alan ilan edilen bölgedeki 900 haneye tahliye tebligatlarının gönderilmesi mahallelinin tepkisine neden oldu. “1 ay içinde nereye gideriz” diyen mahalleli dün Barış Parkı’nda eylem yaptı.Bize ‘bir ay içinde terk edeceksiniz, terk etmezseniz altyapıyı keseriz, kolluk güçleriyle sizi atarız’ dediler. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz. Neden gidelim, kim tapulu evini bırakır gider? Bizi tatmin edecek hiçbir açıklama yapmıyorlar. Karşımıza çıkıp muhatap almıyorlar bizi. Tehditle bir şey olmaz.”


Tozkoparan’da Kentsel Zulüm

Orhan Özkaya ( Arş-Yazar)


Yasa ve kural dışı halk sokağa atılıyor
Güngören’de kentsel dönüşüm bahanesiyle halka güvenlik güçlerinin uyguladığı terör, halkı çileden çıkardı. Hiçbir tebligat yapmadan, süre vermeden direkt olarak elektrik, su ve doğalgazın yani temel ihtiyaç maddelerinin) kesilmesi toplumu çaresizliğe ve cezalandırmaya yönelik keyfi bir uygulama halini almış. Yoksul halk kirasını mı ödesin, geçim derdiyle kıvranırken, pazarlardan son kalan erzakları mı düşünsün?

Burada oturan ve konutu kentsel dönüşüme tabi tutulan halk, asgari ücretli, işsiz, dar gelirli tam yoksul bireyler. Onlara maddi hiçbir destek vermeden, evlerini başlarına yıkmak için polis gücünü seferber etmek, duvarlar arasına sıkışmış iktidarın çaresizliğinden başka bir anlamı yok. Kentsel dönüşüm için kendi çıkardıkları yasalar, yönetmeliklere uymayıp, kendi keyfi hırslarını tatmin etmek… “Kendi yarattığı Taliban” saldırıyor, hukuki sürece ise fiili tecavüzlerle ve halkı polise dövdürerek, yerlerde sürüklenerek darp ediliyorlar.

Ülkemizin aydınlık geleceğini kadınlar belirleyecek
Ülkenin dört bir yanında direnen kadınlar, Atatürk ilkelerine en küçük bir duraksama duymadan, sırtlarında bebekleriyle, İnebolu, Kastamonu dağlarından kağnı gıcırtılarını bastırmak için, sırtlarındaki elbiseyi tekerleklere sarıp, sarmalayıp gece gündüz süzülmeleri sayesinde “Kurtuluş Savaşı” nın kazanılmasında en büyük pay onların sırtında yükselmiştir. Bunun gururu ve onuru yüreklerine kazınmıştır. Bugün de onların torunları İstanbul sokaklarında, Atatürkçülüğe, Laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine dil uzatılmasına karşı en ön safta mücadele ediyorlar. Ülkenin geleceğinde onların büyük payının olduğu çok net olarak görülüyor. Onların mücadelesi bütün dünyaya örnek olmuş, dünyanın her köşesinden yükselen mücadeleler, bitmek bilmeden sürüyorsa, bütün bu yoksul Türk kadınının “Kuvayı Milliye” örgütlenmesini izleri vardır.

Brezilya’da Covid19’a Bolsonaro’ nun gerici, faşist tutumuna karşı kadınlar “Bolsonaro defol!” sloganlarıyla sokaklarda, İspanya’da gerici yönetime karşı mücadeleleri sürüyor. Polonya’da kürtaj hakkı için mücadele ediyorlar, Lübnan’da Hariri soyguncusuna karşı direnişi kadınlar sürüklüyor. Kosova kışkırtmasını ABD ve Almanya büyük vaatlerle dağıtan NATO ülkeleri, kendilerini sınırsız imtiyazlarla donatan Balkan ülkelerine karşı, sözlerinde durmayarak, onların hayal kırıklığına uğramasına sebep oldular. Makedonya ve Arnavutluk bu eleştirilerin en yoğununun yapıldığı ülkeler.

Sosyalist hedefe ulaşamadan Rusya Devrimini yıktılar
Makedonya Başbakanı Jubco Georgievski, “Verilen sözün belirsiz bir zamana ertelenmesinden endişe duyuyoruz. İstikrar paktı sürekli olarak erteleniyor ” diye açıklamalarda bulundu. Romanya Devlet Başkanı Emil Constantinoscu da, “Batı’nın, barış ve istikrarın bir bedeli olduğunu anlaması güç görünüyor” diyerek sistemden şikâyet etmeye başlamaları, neo-liberalizmden vazgeçmeleri anlamını taşımıyor.

Yugoslavya’ya yapılan saldırıların destekçilerinden Arnavutluk Devlet Başkanı Recep Meydani de, ülkesinde yaşanan ekonomik güçlüklerden bahsetmeyi ihmal etmiyor. ABD ve İngiltere, yüz binlerce mülteciye ev sahipliği yapan Arnavutluk ve Makedonya, Kosovalı Arnavutlar’ ın ihtiyaçlarının karşılanması için çalışmalarını sürdürüyor. Halk, “ Evlerimizi alıyorlar. Davalar devam etmesine rağmen hukuksuz olarak elektriğimizi, doğal gazımızı kesiyorlar. Gerekirse mum yakıp oturacağız. Suyumuzu arabamızla taşıyacağız. Validebağ Yerinde kentsel dönüşümse eğer, bize yerinde evimizi versinler, sözleşme imzalayarak evimizden gidelim” diyerek isyanını dile getiriyor. İBB’ nin de kendilerine destek olamadığını, bu konuda yetkileri elinden alınarak halktan koparılmak istendiğini dile getiriyorlar.

Ordu, Atatürk’ün Afyon Garnizonu’ nda ki ordusu değil
İstanbul Belediyesi’nin kendilerini hiç yalnız bırakmadığını da aktarıyorlar. Boğaziçi üniversitesi öğrencilerinin burs ve kredilerinin kesilmesine karşı tüm öğrencilerin mağduriyetini gidermelerini öğrenmeleri onlar için de sevinç kaynağı olmuş. Bu nedenle belediyelere kelepçe vurulmaya çalışılmasa, halkla birlikte bütün sorunlar aşılabilecek… Muhalefetin tribünlerden inerek kendileri gibi helva kazanının başına geçmesini, sonuç alıcı işlere imza atmasını istiyorlar; sırtları polis copu, jandarma dipçiğiyle artık kabuk bağlamış duruma geldi.

Ordu Atatürk’ün Afyon Garnizonu’ nda hitap ettiği konumunu terk edeli, Tank Palet Fabrikasını, M. K. Enstitüsünü elinden yitirdi. Halkı, askere karşı Balyoz, Ergenekon darbeleriyle “askeri vesayeti” yıkıyoruz masalıyla uyuttular. Ordu’nun malları ve yetkileri birer birer elinden alınarak, kolsuz kanatsız bırakıldı. Ordu Evleri, Garnizonlar ve kışlalar konut sektörünün rant aracına sunuldu. Cumhuriyet’in nesi var nesi yok hepsi 67 milyar dolara yabancıların eline teslim edildi. Bu itirafları ilgili bakanlar iftiharla açıklamaktan zevk duydular. Hatta satmaya devam edeceklerini de bayan ettiler. Böylece işsizliğin çözüm yeri olan KİT’ ler, fabrikalar yok edildi. Tarımın en önemli yıldızı olan yerli tütün gelirleri, Torbalı’daki “yerli ve milli” şirketi temsilen, Philip Morris’e devredildi. Bu da Virginia tütün üreticisinin banka hesaplarına aktarılması demek oluyor.

This entry was posted in FAŞİZM, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *