Ne Ettiniz Ülkemize, Kötülükten Gayri * Cinayetin işlendiği mekânla “terör” arasında bağ kurulmaya çalışılıyor. Katile, “vatansever” dememizi, katletme gerekçesini “masum” görmemizi istiyorlar

Ne Ettiniz Ülkemize, Kötülükten Gayri

Cumhuriyet – Yüksel IŞIK – 23 Haziran 2021 Çarşamba


Sınırları “gök kubbeyle birleşen” büyük bir imparatorluk kuran İskender, Aristo’ya, fethettiği coğrafyaları yönetmek için ne yapması gerektiğini sorunca Aristo yanıtlamış:

ÇEKİLSİN TUĞLA, YIKILSIN DUVAR!

Hep böyledir. Muktedirin, iktidarını sürdürmesinin araçlarından biri, farklı toplulukların hassasiyetini kaşımak, duyarlılıklarını kışkırtmaktır. Dinsel inancının, etnik kökeninin, dünya görüşünün farklılığı, bir anda “kaşıma” gerekçesi olabilir. Gerekli kıvılcım ise hemen her iktidarın elinin altında bolca olduğunu, ses ve görüntü kayıtlarından, sosyal medya hesaplarından bir kez daha gördüğümüz, “meczup” olarak tanımlan kişinin elindedir.

“Meczup” lafın gelişi. Daha fazlasını merak ederseniz, “Bir tuğla çekerseniz, duvar yıkılır” tümcesiyle karşılaşırsınız. Bu tümce, “bütün yolları kapatma” amaçlı bir tehdittir. Ama nedense o zaman hiç kimse, “Çekilsin tuğla, yıkılsın duvar” diyememiştir. Bereket, “tuğla” çekilmese de “sızıntı” veren “boru” fazla büküldüğü için patlayıvermiştir.

PATLAYAN BORUNUN YAYDIĞI KOKU

Patlayan borunun yaydığı koku sayesinde gördük, çetelere koruma verilmiş. Çetelerin, “herkes için sır” olan yöntemlerle elde ettikleri rantlarla, mitinglerde kahveler dağıtılmış. Ortam, tam “kral çıplak” denecek hale gelmişken bir “meczup”, muhtemelen dikkat dağıtmak amacıyla, genç bir kadını katletmiş.

Senaryonun devamını acılı tarihimizden biliyoruz.

Cinayetin işlendiği mekânla “terör” arasında bağ kurulmaya çalışılıyor. Katile, “vatansever” dememizi, katletme gerekçesini “masum” görmemizi istiyorlar. “Vatanseverlik” ile “ihanet” sarkacı arasına sıkıştırdıkları toplumun üzerine, bazen “Kürt şahini” bazen “İslam’ın kılıcı” rollerine bürünen, kim olduklarını herkesin bildiği karanlık güçlerle geldiklerini biliyoruz.

Kahramanmaraş’ta, Madımak’ta, Çorum’da, Beşiktaş’ta, Gaziantep’te, Diyarbakır’da, Kayseri’de, Merasim Sokak’ta, Güvenpark’ta, Ankara Tren Garı’nda bomba olup üstümüze yağanlar onlardı. Adları farklı, yöntemleri aynıydı.

Neden? Çünkü ırkçılık, cahilliğin sığınağıdır.

Osmanlı’da, “idraksiz” diye aşağılamışlardı Türkmenleri. Aynı kafa bugün “Kürt’ten evliya, koyma avluya” sözüyle kışkırtıyor. “Böl, parçala, yönet” histerisine kapılmış o güç, hükümranlığını tahkim etmek için hayatının baharındaki masumların zamansız gidişine gözünü kırpar mı? Kırpmadı da!

Deniz Poyraz, kollandıkları herkes tarafından bilinen mafya ve çetelerin kol gezdiği, her bir tetikçi deşifre oldukça yerine yenisinin ikame edildiği bir ortamda öldürüldü. Cinayetin hedefinde kardeşliğimiz var. Bu nedenle muhalefetin, “dostlar alışverişte görsün” kınamasının, iktidarın “ama”lı, “fakat”lı, bahanelerin arkasına sığınmasına itiraz edelim. Orhan Veli’nin dizelerinden esinlenerek, onlara şöyle diyelim:

“Ne etti(niz) şu fani dünyada kötülükten gayri?”

YÜKSEL IŞIK – ESKİ ÇANKAYA BELEDİYESİ BAŞKAN YARDIMCISI


https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/ne-ettiniz-ulkemize-kotulukten-gayri-yuksel-isik-1846603

This entry was posted in FAŞİZM, TERÖR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *