ZAYTUNG HABERİ DEĞİLDİR – AKP Gerçekleri * DEVLET NASIL YÖNETİLİYOR?

HAKKINDA UYARI YAZISI OLAN RUHSAR PEKCAN NASIL BAKAN YAPILDI?

Eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan için,Ticaret Bakanlığı’na bağlı Gümrükler Genel Müdürlüğü Özel Bürosu, beş yıl önce gümrük ve ticaret bölge müdürlüklerine e-mail göndererek, o tarihte bir iş kadını olan Pekcan’a karşı müteyakkız olmaları konusunda uyardı.Müteyakkız sözcüğü, ‘uyanık, tetikte ve dikkatli olmak’ anlamında kullanılıyor.

Neden mi müdürlerin tetikte olması istendi?

Pekcan’ın “Emine Erdoğan’ın yakınıyım” diyerek, vergisiz bir şekilde eşya ithal etme girişiminden ötürü…Uyarı şöyle;

“Ruhsar Pekcan isimli şahıs tarafından Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan hanımefendinin yakını olduğunu söyleyerek, vergi ödenmeksizin eşya ithali teşebbüsünde bulunduğu/bulunulacağı bilgisi gelmiş olup bu duruma karşı tüm bölge müdürlükleri ve bağlantı gümrük müdürlüklerinde görevli personelin müteyakkız olması hususunda uyarılması gerekmektedir.”

Ve, bu kişi 20 ay sonra bu uyarının yapıldığı bakanlığın başına adam seçmede usta olan cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bakan olarak atandı!!!

Sözcü/İsmail Saymaz

Tam kapanmışız. Öyle dediler.  43 maddelik ‘istisna’lar hariç!

O maddelere bakmadan da kolaylıkla tahmin edebilirsiniz “İstisnalar”ı. Sermaye kâr etmeye, fabrikalarda, inşaatlarda çalışanlar da ölmeye devam edecek.

Kısaca “kapanma” adı altında Rize İkizdere’de yeniden gündeme gelen Cengiz Holding başta olmak üzere, Limaklara, Kalyonlara, Kolinlere, Makyollara yol açıldı. Ki, bu şirketlere 10 yılda 128 kez vergi indirimi yapıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın açıkladığına göre geçen yıl bu şirketlerin silinen vergi borcu 9,5 milyar lira. Aldıkları ihale bedelinin toplamı ise 40,5 milyar.

Milyonlarca insana hiçbir sosyal ve ekonomik destek vermeden, açlığa terk ederken holdinglere rant aktaran iktidarın bu ‘cesareti’ gösterebilmesi ise ayrıca üzerinde durulması gereken bir boyut.

İnci Hekimoğlu

‘Neo Patrimonial Sultanism’ .

Demokratik bir hukuk devletinde bütün atanmışlar ve seçilmişler hem yasalara, hem genel ahlak kurallarına, hem de temel insan haklarına saygılı olurlar. Biz de ise demokrasinin en temel hesap sorabilirlik, ve hesap verebilirlik ilkeleri ayaklar altına alındığından elimizde olan giderek dayatmacı, zorba bir diktatörlüğe dönüşmekte olan bir ucubedir.

Hitlerin, Musollini’nin seçimleri takip eden dönemde yaşadıkları ve topluma yaşattıkları dönüşümün tam olarak bir benzerini yaşıyoruz. Rejimin adını tam olarak diktatörlük olarak koymak için tek eksik kaldı. Önümüzdeki seçimlerde seçim sandığını tekme atarak devirmemeleri, seçim sonuçlarını inkar etmeleri, iktidarı demokratik yöntemler ile terk etmekten kaçınmaları. Şunu belirteyim, bu toplumsal deney için çok fazla vakit kalmadı. Yaşayacak ve göreceğiz.

Ben doğrusu bu konuda AKP’nin, cemaatlerin, bunların silahlı ve silahsız militanlarının, partizanlarının, fanatiklerinin ciddi ciddi hazırlık yaptıklarını biliyorum. Pek çok kez buna ilişkin haberleri iletmiştim. Halkın önemli bir bölümü bu Sünni İslam Şeriatını dayatmaya yönelik bu zorbalıkları not aldığını, farkında olduğunu, ve top kendi ayağına geldiğinde değerlendireceğini belirtmek isterim.

İçki bazıları için bir yaşam keyfidir, bazıları için bir alışkanlıktır, bazıları için bağımlılıktır. Ne hükumetin, ne toplumun diğer kesimlerinin bu insanları tercihleri nedeniyle aşağılamaya, alay etmeye, hakaret etmeye hakkı yoktur. Devran döner. Bu işin karşılığı mutlaka olur.

Bu iş öyle Tuğçe Kazak gibi kaz kafalıların aşağılayarak söylediği gibi değildir. Sağınız solunuz her tarafınız bu tarz kaz kafalı insanlarla dolu. Ebubekir Sifil, Abdurrahman Dilipak ve bunun gibiler. Bu salakları kendinize rehber edinirseniz elbette toplumda kavga çıkar. Çıkacaktır da.

Yarın sizler kesinlikle, yeminle merhamete muhtaç olacaksınız.
bugünlerde yaşattıklarınızı misli misli yaşayacaksınız.
Hesabınızı iyi yapın.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc )