Montreux (Montrö) Boğazlar Sözleşmesi ve Kanal İstanbul
Mahfi Eğilmez – Aralık 28, 2019
Montrö Boğazlar Sözleşmesi Neyi Düzenliyor?
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, yalnızca İstanbul Boğazından geçişleri değil Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve İstanbul (Karadeniz) Boğazı deniz trafiğini düzenleyen bir antlaşmadır. Sözleşmeyle, Karadeniz’e kıyısı olan ülkelere, diğer ülkelere göre bazı üstünlükler sağlanmakta ve Boğazların yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’ne bırakılmaktadır.
Aşağıdaki harita Boğazları, Marmara Denizini ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkeleri (Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan) gösteriyor.
Montrö Boğazlar Sözleşmesini İmzalayanlar Hangi Ülkeler?
Montrö Boğazlar Sözleşmesi, İsviçre’nin Montreux (Montrö) kentinde Fransa, İngiltere, Bulgaristan, Japonya, Sovyetler Birliği, Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya devletlerinin temsilcileri tarafından 20 Temmuz 1936’da imzalanarak yürürlüğe girmiş bir uluslararası antlaşmadır. Bu antlaşmayla Boğazların yönetimi Türkiye’ye geçmiştir.
Montrö Boğazlar Sözleşmesinden Önce Geçerli Olan Durum
1. Dünya Savaşının kaybedenlerinden olan Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri (İngiltere, Fransa ve Rusya) arasında 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandı. Antlaşma, Osmanlı Devleti’nin savaş gücünün ortadan kaldırılmasının yanı sıra Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi, Boğazların geçişe açılması ve Karadeniz’e serbest geçiş sağlanmasına ilişkin hükümler taşıyordu. Bu düzenlemeler kısa sürede yaşama geçirildi ve Osmanlı İmparatorluğu Boğazlar üzerindeki denetimini tamamen kaybetmiş oldu.
Boğazlar meselesi Lozan Antlaşması görüşmeleri sırasında en önemli sorunlardan birisiydi. Türkiye’nin ısrarlarına karşın Mondros Ateşkes Antlaşmasıyla İtilaf Devletlerine verilen tavizlerden geri adım attırmak mümkün olmadı. Boğazlar meselesi 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 23’üncü maddesinde yer alan hükme dayanarak ayrı bir sözleşmeyle düzenlendi. Bu madde şöyleydi: “Bağıtlı Yüksek Taraflar, Boğazlar rejimine ilişkin bugünkü tarihli yapılmış olan Sözleşmede öngörüldüğü üzere, Çanakkale Boğazı’nda, Marmara Denizi’nde ve Karadeniz Boğazı’nda, denizden ve havadan, barış zamanında olduğu gibi savaş zamanında da geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) serbestliği ilkesini kabul ve ilan etmekte görüş birliğine varmışlardır. Bu sözleşme, Yüksek Taraflar bakımından, sanki bu Antlaşmanın içindeymiş gibi, ayni güç ve değerde olacaktır.”
Görüleceği gibi Lozan Antlaşması’nın 23’üncü maddesi Boğazlar ve Marmara Denizindeki trafik konusunda Türkiye’ye bir yetki tanımamıştır. Lozan Antlaşmasının 23. maddesinde öngörülen Lozan Boğazlar Sözleşmesi Boğazlardan serbest geçişi, Boğazlar Komisyonunun kurulmasını, boğazların ve çevresinin askerden arındırılmış hale getirilmesini hedef alan ve Milletler Cemiyeti’nin (Birleşmiş Milletlerin ilk hali) garantisini sağlayan hükümler taşıyan toplam 20 maddelik bir sözleşmedir. Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nde şu üç ilke yer alıyordu: (1) Boğazların askerden arındırılması, (2) Boğazlarda gemilerin geçişini denetleyecek ve Milletler Cemiyeti’ne bilgi verecek yetkili bir Boğazlar Komisyonu’nun kurulması, (3) Askeri bakımdan Türkiye için tehlike oluşturacak durumlara engel olmak amacıyla Milletler Cemiyeti’nin (özellikle İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya’nın) garantisinin sağlanması. Bu düzenlemeler Türkiye’nin kendi toprakları içindeki Boğazlara egemen olamaması anlamına geliyordu.
Türkiye, o günün kritik koşullarında (özellikle kapitülasyonların kaldırılması gibi sıkıntılı konular karşısında) bu düzenlemeyi ileride yeniden gündeme getirilmek üzere kabul etmiş ve gerçekten de mücadelesini diplomatik alanda sürdürerek 1936’da Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin kabulünü sağlamıştır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Özeti
Montrö Boğazlar Sözleşmesinde yer alan başlıca düzenlemeler şöyledir:
Barış zamanında, ticaret gemileri, gündüz ve gece, bayrak ve yük ayrımı yapılmaksızın, sağlık kurallarının getirdiği kısıtlamalar dışında, hiçbir işleme tabi olmadan Boğazlardan geçiş özgürlüğünden yararlanırlar. Bu gemiler, Boğazların bir limanına uğramaksızın transit geçerlerken, Türk makamlarınca, alınması öngörülen vergi ve harçlardan başka, hiçbir vergi ya da harç ödemezler. Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlıdır.
Söz konusu vergi ve harçlar (geçiş ücretleri) geminin her bir net tonu için altın frank[i] olarak şöyledir:
İşlem |
Ton Başına Ödenmek Üzere (Altın Frank) |
Sağlık denetimi |
0.075 |
Fenerler, ışıklı şamandıralar ve geçit şamandıraları, ya da başka şamandıralar |
|
800 net tona kadar |
0.42 |
800 net ton üzeri |
0,21 |
Kurtarma hizmetleri (kurtarma sandallarını, palamar taşıyan füze istasyonlarını, sis düdüklerini, radyo farlarını ışıklı şamandıralarla, aynı türden başka tesisleri kapsar) |
0.10 |
Bu geçiş ücretleri altın Frank (o tarihteki İsviçre Altın Frangı / TL kuru üzerinden TL olarak ödenecektir.
Barış zamanında, Karadeniz’e kıyıdaş olsun olmasın, bayrakları ne olursa olsun, hafif su üstü gemileri, küçük savaş gemileri ve yardımcı gemiler, Türk hükümetinden gerekli izinleri almak kaydıyla ve gündüz girmek ve Sözleşmede yer alan hükümlere uymak kaydıyla yukarıdaki tabloda yer verilenler dışında hiçbir vergi ya da harç ödemeksizin, Boğazlardan geçiş özgürlüğünden yararlanacaklardır.
Karadeniz’e kıyıdaş Devletler, 15 bin net tondan yüksek bir tonajda bulunan savaş gemilerini tek başlarına, en çok iki torpido eşliğinde olmak koşuluyla geçirebileceklerdir.
Savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi için, Türk Hükümetine diplomasi yoluyla bir ön bildirimde bulunulması gereklidir. Bu ön bildirimin olağan süresi sekiz gündür. Karadeniz’e kıyıdaş olmayan Devletler için bu süre on beş güne çıkartılabilir.
Karadeniz’de bulunmalarının amacı ne olursa olsun, kıyıdaş olmayan Devletlerin savaş gemileri bu denizde yirmi bir günden fazla kalamazlar.
Boğazlarda transit olarak bulunan savaş gemileri taşıdıkları uçakları hiçbir durumda, kullanamazlar.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan devlet değilse, savaş gemileri sözleşmede belirtilen koşullarla Boğazlarda tam bir geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğünden yararlanabilirler. Savaşan herhangi bir Devletin savaş gemilerinin Boğazlardan geçmesi yasaktır.
Savaş zamanında, Türkiye savaşan devlet ise, savaş gemilerinin geçişi konusunda Türk Hükümeti tam yetkiye sahiptir. Bu hüküm Türkiye’nin kendisini pek yakın bir savaş tehlikesi tehdidi karsısında sayması halinde de geçerlidir.
Sivil uçakların Akdeniz ile Karadeniz arasında geçişini sağlamak amacıyla, Türk Hükümeti, Boğazların yasak bölgeleri dışında, bu geçişe ayrılmış hava yollarını gösterir.
Geçiş Ücretlerinde Değişiklik
Yukarıda Montrö Boğazlar Sözleşmesinde saptanan geçiş ücretlerini gösterdik. Montrö Boğazlar Sözleşmesinin yürürlüğe girdiği 1936 yılından 1983 yılına kadar, Türk Boğazlarından transit geçen (gidiş-dönüş) ticaret gemileri, Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ile Türkiye Denizcilik İşletmeleri veznelerine, altın frank üzerinden Sağlık Rüsumu, Fener ve Tahlisiye ücretlerini ödediler. Altın Frank dolaşımdan kalktıktan sonra ödemeler, özgün sözleşmede yer alan 0,290322 gram saf altın dolar üzerinden Türk Lirası ile yapıldı. 1983’de yeni düzenlemeyle hesaplamaya geçildi. 1983 yılında yapılan güncellemeyle şöyle bir tahsilat tablosu oluştu:
Tahsil Eden Kurum |
İşlem |
Net Ton Başına Alınacak Resim (USD) |
Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü |
Sağlık rüsumu (vergisi) |
0,08063 |
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü |
Fener Ücreti |
|
800 tonilatoya kadar |
0,338646 |
|
800 tonilato üzeri için |
0,169323 |
|
Tahlisiye Ücreti |
0,08063 |