DOĞA – ÇEVRE – EKOLOJİ * KAZ DAĞLARI VE TAKSİM GEZİ AĞAÇ KORUMACILIĞI * Ağaç Katliamlarına İsyan Sevgiyi Zirveye Taşıdı

Ağaç Katliamlarına İsyan Sevgiyi Zirveye Taşıdı

Orhan Özkaya <orhanozkaya9@hotmail.com> 01.01.2021

Kazdağları ağaç sevgisinin kaynağı oldu
Bu kazanımlar insan sevgisinin ne kadar ulaşılmaz noktalara taşınabileceğini gösterdi. İnsanı kucaklayan ağaçlar olmasa insan kendi özelliğinin farkına varamayacak; bebeklerinin yüzünü okşama duygusuna ulaşması ona bu sevgi seli ile armağan edildi. Kuşların onun yaprakları üzerinde, küçücük dallara tutunarak şarkı söylemesi, flüt sesine katılması, keman çalarcasına tiz ve bas sesler çıkarma yeteneği ve notayı doğadan öğrenmesinin bir becerisi oluyor. İşte bu sevgi gece müziği ve sabah sessizliğini fısıldıyor. Rüzgâr bu güzel melodileri dünyanın öteki ucuna taşıyarak, diğer insanlara onun kokusunun, aromasının tadını duyumsatıyor. Yağmur bulutları üzerinde dolaşırken, yumuşak ve ıslak nem kokusu yapraklarına kadar işliyor, ıslanan gömleğinden, kabuklarından süzülerek köklerine kadar sızıyor. Bu duygu derinlikleri, genç insanlığı Taksim Parkı’nda dozerlerin, iş makinelerinin önüne atabiliyor, geceler boyunca nöbete kalmaya itebiliyor.
Ağaç dalları, kolları kuşlarla ve karıncalar dolu
Kuşlar kanatlarını çırpa çırpa o küçük dallara tutunuyor, ağacın kollarına, ellerine minik yavrularını bıraktığını anımsayarak, onları kanatlarıyla incitmeden öpüyor, gagasıyla bebeklerine taşıdığı yemeklerini ağızlarına sokuşturuyor. Çevresine bakışlar atarak ailesini toplamaya çalışıyor. İşte insan olmak ne kadar güzel bir duygu çağlayanı, şelaleden düşen sular kadar yüce, şırıl şırıl, yoğun seslerle dolu, anlayabilmek bile olanak dışı gibi.
Hele dinci, yobaz anlayışlar bu duygulara kapalı oldukları için sadece yıkım ve çoraklaşma getiriyor. Bu nedenle duyguların sarmalındaki genç insanlar bütün bu incelikleri ancak bilgiyle ve bilinçle kazanılabilmekte, bu donanımlar insanları daha da ileri düzeylere taşıdığı gibi direnç düzeyine etki ediyor, dikenli tellere, gaz bombalarına önem vermeden geleceği inşa etmeye çalışıyor, bu nedenle onlar daha iradeli ve dayanıklı hale geliyor. Ağaçlardaki kabuklar karıncaların kürkü, paltosu ve gömleği olmuş onları yağmurlara, kar ve doluya karşı koruyor, kolluyor.
Bütün ülke ağaç olmuş Taksim’e yürüyor
Bu anlamlı ağaç sevgisi insanları Taksim Parkı’na taşımakta, orada bulunan birkaç ağaçtan rahatsızlık duyanlar iş makineleriyle köklerinden sürükleyerek yok etmeye, darmadağın etmeye çalışıyorlarken gençlik yıldırımlar gibi yetişerek, gök gürlemesi şeklinde makinelerin önüne atlıyor. Yüz binler köprülere sığmayarak adeta taşarcasına Kadıköy’den, Beşiktaş’ tan, Karaköy, Topkapı’dan ve Kazancı Yokuşu’ndan büyük derlenişe, isyana el vermeye geliyor.
Ülkenin genel havası; oksijen deposu ağaçlarının yaprağını, kuru bir dalını dahi terk etmemek niyetinde. Bu nedenle her yer ağaç olmuş fışkırıyor, kentlerin kaldırımları, caddeleri ve balkonları ağaç olmuş, dal olmuş, çiçek olmuş taşıyor. Sanki ağaçlar ayaklanmış yürüyor, meydanlara sığmıyor, kentler taşıyor. Ankara yollarına çıkmış, Somalı, Ermenekli madencilerle buluşmaya gelmiş gibiler. Sanki HES’ lerden, Kazdağları’ nın rüzgârını, Salda Gölünün esintisini, Cerahpaşa, Kirazlı Yayla, Validebağ, Atatürk Orman Çiftliği’nden Taksim’e taşıyorlar…
Anadolu halkı ağaç sevgini yüzyıllardır biliyor
Taksim’de halk çadır kurarak buraya kamp alanı yaptı, ülkenin aydınları, bilim insanları, sanatçıları, emekçileri, işçileri, köylüleri ve gençlik çığ gibi yığıldı nöbete; böceklere, karıncalara, ağaçtaki kuşlara, ona tırmanan kedilere ve anlayacağınız onu mekânı yapmış bütün börtü böceğe… Gençlik dünyadan gelen dostlarını, demokrat örgütleri konuk ediyor, onlarla halaylar çekerek müziğe eşlik ediyor. Ülkenin dört bir yanında gece gündüz halkın kalbi burada atıyor, Taksim’e koşmak istercesine havalara yükselip yükselip gökyüzünü yokluyorlar. Sanki yer çekimine karşı kafa tutmak istercesine…
Aslında kimilerine göre kesilen üç beş ağaçtan ibaret… Önemli olan betonlaşmaya açılan rant kapılarına engel olmamak, uysal koyunlar gibi kasaplara direnmemek. Oysa koyunlarda direniyor, ayaklarından sürüklenerek kasaba teslim oluyorlar… Yağmurlarla ıslanmış ağaçlar dünyanın yaşam alanı, habitatı, korumasız faunası ve florasının, canlı topluluğunun korunağı, sığınağı olmuş.
Dünya Taksim ağaçlarını belleğine kazıdı
İşte insanoğlu robotlara, yapay zekâlara ulaştığı bu çağda yeşil duygularını, yaprak yaprak açan oksijen depolarını korumak, onlardan vazgeçmemek vefasını gösteriyor. Fazıl Say dev piyanosuyla tarihin derinliğinden Beethoven, Mozart ve Tchaikovsky’ leri çağırıyor. Çünkü onlar yeşillikler içindeki tarih dolu konutlarında ilham kaynağı aramalarına gerek olmadan, tarihin sayfalarını notalarla doldurdu, nefes aldılar ve insanlığın nefesi oldular. Hâlâ onların nefesi, çağlar ötesinden günümüze taşınıyor.
Ataol Behramoğlu, Nazım’ı Taksim’e taşıyor, Kazancı Yokuşu’ undan içeri Parka doğru geliyorlar, yüreği ağaç olmuş, yapraklar titriyor, tüm börtü böcek susmuş Behramoğlu’nu dinliyor… Dört bir yanda gençler, sessizce çay, kahve servisi dolaştırıyorlar, tüm kâinat susmuş Nazım’ı dinliyor; Güneş’e yolculuk yapıyor sanki… Kediler ağaca tırmanmayı durdurmuş, sessizliğe ortak oluyor. Bütün dünya ağaç sevgini paylaşıyor… Taksim gerçekten böyle olmalı, ağaçlarla insanlar kucaklaşmalı, sevgiyi zirveye, kâinata taşımalı… Gelecek günler böyle kurulmalı…
This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, DOĞAL YAŞAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *