ABDUL’RECEP “İBN-İ” ABDÜLMECİT DESTANI

Dizelerin altındaki yazıyı okuduğunuzda “Abdülmecit” in ve onun varisleri olan AKP’nin ne kadar “kulaklarını çınlatacaksınız” ; merak ediyorum doğrusu…. Paylaşmanız umuduyla Esen kalınız…
dr.aydemir@web.de / 2.01.2021

ABDUL’RECEP İBN-İ ABDÜLMECİT DESTANI

Yirmi karı, sekiz ikbâl, üç gözde
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Hiç derman kalır mı, söyleyin dizde
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Peydahlamış dokuz oğlan, sekiz kız
Bu ne küheylanlık, bu ne biçim hız
Ayakta, yatakta kalmamış yalnız
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Yirmi iki yıl gibi kısacık ömre
Nasıl sığdı; “Hayret!!!” bu kadar zümre
Giyinip gezerdi (?!) yetseydi süre
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Zina yapma yollarını seçmekten
Saray sefasından, şarap içmekten
Mason gelip, yine Mason geçmekten
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Fen ve matematik çıkmış gündemden
El çekmemiş, cazibeden, endamdan
Açılmamış perde, yanmamış şamdan
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Anılmaz mı “böylesine” bir sultan
Tarihe “bu denli” şan veren kuldan
İster yamaçtan bak, istersen yoldan
“Boş günü” olmamış Abdülmecit’in
Ali DAL / 20.11.2011-ANTAKYA/HATAY
www.ulkemdergisı.com erzincan-kemaliye-egin-grubu@googlegroups.com

AKP ve ABDÜLMECİT

AKP Abdülmecit’i anıyor. Kimdir bu padişah, tanımaya çalışalım. Abdülmecit (1839-1861) Abdülmecit’in Babası İkinci Mahmut, anası ise“Bezm-i Âlem Sultan” takma adıyla meşhur Rusya asıllı Yahudi Leon’un kızı SUZİ’dir. Bezm-i Âlem Sultan adını, “kimliği gizlensin diye” İkinci Abdülhamit vermiştir. İkinci Mahmut’un anası (Abdülmecit’in ebesi) de “Valide Sultan Nakşidil” takma atlı Fransız AİMEE de Buc’dur.
Abdülmecit’i anma programı 17 Kasım’da başlandı. 17 Kasım’ın Abdülmecit ile hiç ilgisi yoktur, bu tarih Vahdettin’in Türkiye’den kaçış tarihidir. Yoksa AKP şimdilik açıkça Vahdettin’e oynayamıyor da takiyye mi yapıyor?
TBMM Başkanı Cemil Çiçek Atatürk’ü anma programı için milletvekillerine Ax4 kâğıdı ile davetiye gönderirken, Abdülmecit’i anma programına yaldızlı kâğıda basılmış tuğralı nefis davetiye gönderiyor.
Abdülmecit’in kişiliği ve yaptıkları
31’nci Osmanlı padişahı olan 1’nci Abdülmecit, tarihçi İsmail Hami Danişment ve Yılmaz Öztuna’nın ifadelerine göre, “içki iptilası, saray sefahati olan” biri idi. 20 karısı, 3 gözdesi, 8 ikbal’i, 8 kızı, 9 oğlu varmış. Karılarından biri sokak kadını imiş, bu yüzden Abdülmecit dillere düşmüş. Sonra bu kadın padişahı bırakıp başkasına kaçmış. Abdülmecit, “içki ve kadın düşkünü olduğundan genç yaşta” ölmüştür.
Abdülmecit, padişah olunca, “İngilizlerin baskısıyla” Mustafa Reşit Paşayı Sadrazam yapmıştır. “Mason olan Mustafa Reşit Paşa” sadrazam olur olmaz, İskoç Mason Teşkilatı üyesi Lord Rading ile birlikte “Osmanlı’nın büyük vilayetlerinde mason localarının açılmasını sağladı, İngilizlere, Hindistan’daki Müslüman’ları ezmesi için yardımcı oldu.”
Abdülmecit padişah olduktan sonra, “hem boşalan hazineyi rahatlatmak, hem “bazı dengeleri sağlamak için” anası Suzi’nin de fikriyle, “para karşılığında devlet makamlarını satmış, yabancıları devletin önemli makamlarına oturtmuştur.” Mesela Göksu’da kahvecilik yapan, okuma-yazma bilmeyen eski Yeniçeri askeri kahveci Arnavut Mustafa’yı “Paşa” yaparak “sır Kâtipliğine”, Mısır Çarşısı’nda baharatçılık yapan Bulgar Rıza’ya Müşir vererek “Cihan ser Askerliğine (Osmanlı Orduları Başkomutanlığı), Galata’da sandıkçılık yapan Hırvat soylu Boşnak Ahmet’e “Büyük Amiral” rütbesi vererek Kaptanı Derya (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı) lığa getirmiştir.”
“Gece gündüz sarhoş dolaşan” Abdülmecit, Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İsmail Paşa’nın evlatlığı Bezmara’ya İstanbul’da görür görmez nikâhına alıp adını “Bezmican” koyarak “Baş İkbal”liğe yüceltmiş, Vilma (Fransız), Virjin (Ermeni), Karolin (Yunan) gibi birçok yabancı kız ve rakkaselerle yatıp kalkmıştır.
Mustafa Reşit Paşa sadrazam olduktan kısa bir süre sonra kendisinin hazırlayıp padişaha onaylattığı “Gülhane Hatt-ı Hümayunu”nu (yönetimde büyük değişiklik ve yenilikler) 3.Kasım.1839 günü halka okumuştur. Buna göre: Yetki devri, devletin yapılanması, eğitim-öğretim esasları, azınlık hakları, tebaanın ırz, namus, can ve mal güvenliği gibi konularda devlet güvencesi getirilmiş, köklü değişikliklerin önü açılmıştır. Bu fermanı dinleyen Müslüman ahali kanaatini, “bundan sonra gâvura gâvur diyemeyeceksiniz” şeklinde özetlemiştir.
Abdülmecit ile birlikte, Fatih döneminden beri okutulan Fen, Matematik gibi dersler “din adamına lazım değil” düşüncesiyle medreselerin müfredatından çıkartılmış, din adamları cahil bırakılmıştır.
Gülhane Hattı Hümayunu “Islahatı Fermanına (18.Şubat.1556) temel olmuştur. Islahat fermanından sonra; Rusya içimizdeki Ortodokslara, İngiltere Protestanlara, Fransa Katoliklere karışır, yabancılar içişlerimize müdahale eder olmuştur. Bu gelişmelerden sonra yabancılar, Osmanlı topraklarından gayr-i menkul satın alma, yabancı okullar açma fırsatını elde ettiler. Gülhane Hattı Hümayunu ile Osmanlı devletindeki “Ümmet-i Muhammed” anlayışı bitmiş, “kozmopolit Osmanlı” anlayışı yerleşmiştir.
Gülhane Hattı Hümayunu ve devam eden süreçte Osmanlı devleti “azınlıklar cenneti”ne dönüştürmüştür. Gülhane ve Tanzimat Fermanlarıyla imparatorluk içindeki ticari faaliyetler yabancıların eline geçmiş, Müslüman Türkler fakirleşmeye, hor görülmeye, devlet hayatından uzaklaştırılmaya başlamıştır.
Abdülmecit’in ileri düşünceler taşıdığını cesur kararlar aldığını, bu kararların insan hakları ve demokrasi açısından bize katkı sağladığını söyleyenler de vardır. Yarar ve zararlarına bakınca, bu padişahın övülecek birisi olmadığı anlaşılır.
Abdülmecit’in AKP tarafından itibar görmesi, tarihimizin o dönemi hakkında daha çok bilgi sahibi olmamıza yardımcı oldu.

Yusuf DÜLGER-Em.Din Dersi Öğretmeni – Konya /17 Kasım 2011
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN, Tarih, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *