BEDEL ÖDEMEDEN “BEDELSİZ ASKERLİK” YAPAN AKP MİLLETVEKİLLERİ * Bedelli mebuslara madalya verilmeli

YORUM

Ferruh Demirmen <fdemirmen@sbcglobal.net> 12.12.2020

2-3 gün önceki AKP’li 3 vekilin bedelli askerlik süresince milletvekili maaşlarını almaya devam ettiği haberi üzerine Yılmaz Özdil’in eski milletvekillerinin ne kadar yokluk ve fedȃkarlık içinde hizmet ettiklerine değinen makalesi aşağıda.
Aslında günümüzde miletvekillerine tanınan imtiyazlar küçümsenecek gibi değil. Sağa dönsen imtiyaz, sola dönsen imtiyaz. Her yıl memurlara ve emeklilere cüzzi miktarda zam yapılırken milletvekillerinin maaşlarında büyük artış oluyor. Maaş kararları Meclis’de bildiğimiz kadar oy birliği ile alınıyor – maaş belirlenmesinde hȃşa, muhalefet yok.
2020 yılında milletvekili maaşı 25 bin TL; “emekli” milletvekiline 15 bin TL ek maaş; ediyor toplam 40 bin TL.
2020 yılında ülkede asgari ücret 2.943 TL (brüt).Türk İş Sendikası’nın Eylül 2020’de yaptığı açıklamaya göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.445 TL, yoksulluk sınırı 7.973 TL. Bu rakamlar çok şey söylüyor; Fransız kraliçesi Marie-Antoinette’nin “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözü akla geliyor.
Ayrıca, milletvekili için seyahata çıksan, imtiyaz.
Pasaport aldığında emekli olsan bile imtiyaz.
Bedelli askerlik yapsan imtiyaz.
Kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı sosyal tesislerin kullanılmasında imtiyaz.
Silah bulundurmak ve taşımakta imtiyaz.
Trafik polisi durdurur veya yanlış yere park edersen ne olacağı şans meselesi;
ancak fazla endişe edilebilecek bir durum yok.
Hastalanırsan emekli olsan bile imtiyaz.
Allah korusun, vefat edersen yakınlarına 12 aylık ödemeyle imtiyaz.
(Öteki dünyada ne olacağına dek bir garanti yok).
Daha ne olsun?
Aldıkları maaş göz önünde bulundurulursa AKP’li 3 milletvekilinin bedelli askerliği her birisi için 10 bin TL’ye mȃl oldu (sigorta primi caba); gariban diğer bedelliler için ücret 35 bin TL idi. Sayın milletvekillerinin maaşları AB meslekdaşlarına kıyasla son birkaç yıl avro bazında oldukça zemin kaybetti; ama bu durumu TL’nin avro karşısında vefasızlığına atfetmek doğru olur.
Doğrusunu söylemek gerekirse günümüzde büyük bir fedakȃrlıkla millete hizmet veren muhterem 584 milletvekiline tanınan bu ayrılacıklar az bile.
(Yaklaşık 332 milyon nüfuslu ABD’de milletvekili ve senatörlerin toplam sayısı 535). İşlerini, güçlerini bırakıp hemen hergün Meclis’e geliyorlar. Zaman zaman uykusuz kalıyorlar. Yumruklandığı günler bile oluyor. Meclis lokantasında yemek, çay, kahve bedava olması gerekirken çok az da olsa ücret ödüyorlar.
Ve milletvekili adayı olabilmek için 18 yaşını doldurup büyük bir meşakkatla ilkokulu bitirmeleri şart! (2017’ye kadar yaş sınırı 25 idi). (Tabii ilkokul diplomasının sahte olmaması şart).
Çok şükür ki, seçimle ilgili olarak Türk siyasi kültüründe rakibin ile TV’de veya bir kamu ortamında tartışma yapmak vb. zorunluğu yok. Ama parti başkanının gözüne gireceksin; listeye girince gerisi Allah kerim!
Yılmaz Özdil milletvekillerine madalya verilmeli önerisinde haklı.
Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi eski mebusların ruhu şȃd olsun.
F. Demirmen

Sözcü / Yılmaz Özdil / 11 Aralık 2020

Bedelli mebuslara madalya verilmeli


Meclis binasının pencerelerinde cam yoktu.
Çatısında kiremit yoktu.
İç sıvası bile yapılmamıştı.
Elektrik yoktu.
Kahvelerden toplanan gaz lambaları tavandan sarkıtılmıştı.
Başkanlık kürsüsünün arkasındaki duvarda yarık vardı,
soğuk giriyordu, Ali Fuat paşa’nın seccadesi oraya çivilenmişti.
Bir okuldan sıralar getirilmişti, odun sobası kurulmuştu.
Ankara’da kiralık ev yoktu.
Zaten para da yoktu.
Milletvekilleri öğretmen okulunda 25 kişilik koğuşlar halinde kalıyorlardı. Karyolalar yetmemişti, yer yataklarını bitiştirip yatıyorlardı. Battaniye benzeri örtü ayarlayıp açık arazide, çayırlarda, ağaç altlarında yatanlar bile vardı, çoğu sıtmaya yakalandı.
Yemek ciddi sorundu.
Adam başı 55’er kuruş toplayıp, tabldot sistemi kurmuşlardı.
Bakkalın manavın malına çökmüyorlardı.
Veresiye talep etmiyorlardı.
Parasını ödemeden ekmek bile almıyorlardı.
Meclis tutanakları dilekçe kağıtlarının arkasına yazılıyordu.
Hatta kese kağıtlarına bile yazılıyordu.
Milletvekillerinin çoğu fiilen cephede vuruşuyordu.
Fırsat buldukça Meclis’e geliyorlardı.
■ Mehmet Akif Ersoy, öğretmen, şair, vaizdi, İstanbul’da tehlikelerden uzak yaşama imkanı varken, hayatını ortaya koydu, Mustafa Necati bey’in davetiyle Anadolu’ya geçti, şehir şehir dolaştı, duygulu konuşmalarla halkı yüreklendirdi, Kastamonu’da Nasrullah Camisi’nde mesela tarihi bir konuşma yapmıştı, “milletler, topla tüfekle zırhlı ordularla tayyarelerle yıkılmaz, milletler ancak ve ancak, herkes kendi menfaatine bakarsa, herkes kendi menfaatini temin etme kaygısına düşerse yıkılır” demişti, Burdur milletvekiliydi.
■ Mustafa Necati bey, bugünkü İzmir Atatürk Lisesi’nin edebiyat öğretmeniydi, direnişin çekirdek kadrosundaydı, milli mücadelenin ilk direniş bildirisini kaleme aldı, işgalden bir gece önce İzmir Maşatlık’ta milli mücadelenin ilk direniş mitingini organize etti, “teslim olmayacağız” diye haykırdı, Manisa milletvekiliydi.
■ Ali Fuat Cebesoy, Kuvayı Milliye’yi Ege bölgesinde Mustafa Kemal’in talimatlarıyla örgütleyen en üst düzey komutandı, İzmit’ten Ankara’ya ilerleyen İngiliz birliklerine ateş açarak, Kurtuluş Savaşı’nı fiilen başlatan ilk komutan oldu, Ankara milletvekiliydi.
■ Alfred Rüstem Bilinski, babası Polonyalı, annesi İngiliz’di, Osmanlı vatandaşıydı, Müslüman olmuş, Rüstem adını almıştı, Washington büyükelçisiydi, Jöntürk’tü, memleket işgal edilince Anadolu’ya geçti, Kuvayı Milliye’ye katıldı, Mustafa Kemal’le birlikte padişahın idam fermanına adı yazılan beş kişiden biri oldu, “Ne Mutlu Türküm Diyene” kavramının simgelerinden biriydi, Ankara milletvekiliydi.
■ Kılıç Ali, Antep’te Maraş’ta direnişi örgütledi, Fransız işgal kuvvetlerine komutanına kuryeyle mesaj göndermiş, “mert ol, kadınlara çocuklara dokunma, yoksa köylere saldıran askerlerini köpek süngüler gibi süngülerim!” demişti, kulaktan kulağa yayılan bu kısacık mesajı Fransızları tir tir titretiyordu, Antep milletvekiliydi.
■ Refik Saydam, Mustafa Kemal’le birlikte Samsun’a çıktı, dünya tıp literatürüne geçen tifüs aşısını geliştirdi, Kurtuluş Savaşı’nın tıbbi cephesini kazanan hekimdi, Doğubayazıt milletvekiliydi.
■ Cafer Tayyar Eğilmez, Trakya Kuvayı Milliye komutanıydı, çarpışırken yaralandı, esir düştü, Edirne milletvekiliydi.
■ Mazhar Müfit Kansu, Osmanlı valisiyken, bir eli yağda bir eli baldayken Kuvayı Milliye’ye katıldı, sırtındaki paltosunu bile satıp, parasını milli mücadeleye kattı, Hakkari milletvekiliydi.
■ Mahmut Esat Bozkurt, İsviçre’de yaşıyordu, Fribourg Üniversitesi’nde doktora yapıyordu, memleket işgal edilince “bana ne” demedi, İtalyan yük gemisine kaçak olarak bindi, gizlice yurda girdi, Kuvayı Milliye’ye katıldı, Ege dağlarında efelerle omuz omuza vuruştu, İzmir milletvekiliydi.
■ Ali Saip Ursavaş, Namık kod adıyla Urfa savunmasını örgütledi, Fransızları şehirden söktü attı, Urfa milletvekiliydi.
■ İsmet İnönü, Edirne milletvekiliydi.
■ Kazım Karabekir, Edirne milletvekiliydi.
■ Refet Bele, İzmir milletvekiliydi.
■ Fevzi Çakmak, Kozan milletvekiliydi.
■ Rauf Orbay, Sivas milletvekiliydi.
■ Kara Vasıf bey, İstanbul’daki gizli direniş örgütü Karakol Cemiyeti’nin kurucularından biriydi, Sivas milletvekiliydi.
■ Kazım Özalp, Kuvayı Milliye’nin en kritik üç albayından biriydi, İzmir’de eli silah tutan tüm yurtseverleri tek tek Ege dağlarına çıkardı, Balıkesir milletvekiliydi.
■ Listeyi çoook uzatmak mümkün.
Birinci Meclis buydu.
Peki ya sonuncu meclis?
Akp’li üç milletvekilinin bedelli askerlik yaptığı ortaya çıktı. Yasaya göre, bedelli olarak askere gidenlerin ücretsiz izinli sayılmaları gerekiyor, ama Tbmm bu üç bedelli arkadaşın hem milletvekili maaşlarını yatırmış, hem sigortalarını yatırmış.
“Gazi” Tbmm’yi tebrik ediyorum.
Tıpkı yukardaki örnekleri gibi, hem mecliste hem cephede görev yapan bu sayın milletvekillerimize “bedeli mukabili” kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası verilmesini teklif ediyorum!
https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/bedelli-mebuslara-madalya-verilmeli-6162618/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
This entry was posted in Yılmaz Özdil, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *