27 Ocak 2018 Zafer Demir
İkinci Dünya Savaşı’nın 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle başlamasıyla birlikte, zararlı ve ırkçı bir söylence de ona eşlik etti: Geri kalmış ve yetersiz teçhizata sahip Polonya ordusu güçlü Alman savaş makinesinin ilk darbesi karşısında devriliyordu.
Bu söylencenin muhtemel en iyi örneği ise sözde Alman tanklarına saldıran Polonya süvarileridir. Söylence, Almanların başarılı, profesyonel, mekanize olmuş ve durdurulamaz olduğu iddialarına karşın Polonyalıların çaresiz, zayıf, budala ve Napolyon döneminin askerî anlayışına bel bağlamış oldukları şeklinde ileri sürülmüştü. Söylenceye göre, Polonyalılar adına yaşanabilecek en kötü an, küçük bir kasaba olan Krojanty’de Polonya mızraklı süvarilerinin ya tankların sahte olduklarını ya da Almanların dağılıp kaçacaklarını düşünerek atlarını Alman tanklarının üstüne sürmeleriyle yaşanmıştı.
Fakat Almanlar onları yok etmiş ve Avrupa’yı işgal planlarının ilk aşaması olarak Polonya’da ilerlemeye başlamışlardı. Polonyalı asker ve pilotların ülkelerinin işgal edilmesini engellemeye yönelik çabaları, Blitzkrieg efsaneleri lehine bir kenara atıldı. Fakat Polonya’da “Kampania Wrześniowa” olarak bilinen savaşın ilk günlerinde yaşananlar bundan çok daha karmaşıktı.
Öncelikle, tankları hedef alan Polonya süvari hücumu söylencesi, gerçekten bir süvari hücumunu içeriyordu. Bunun sebebi ise basitti; 1939 yılında mekanize savaş sadece teoride mevcuttu. Almanya dâhil olmak üzere Avrupa’daki çoğu ordu atlı süvari birliklerini keşif ve mobil piyadelere sahip olmak amaçlarıyla kullanmaya devam ediyorlardı. Bu birliklerin amacı at sırtında tanklara saldırmak değil, fakat kendilerine ihtiyaç duyulan çatışma bölgelerine hızlıca intikal etmek ve hedeflerine vardıklarında attan inerek tanksavar silahlarıyla düşmana karşı koymaktı.
Almanlar Polonya harekâtı esnasında birçok tanka sahip olsalar da, Alman zaferine ilişkin düşünce dünyamızı domine eden Blitzkrieg’i henüz mükemmelleştirmemişlerdi. Zamanın taktiksel düşüncesi tankların piyadeler ile birlikte kullanılacağı şeklindeydi Almanlar da onları bu amaçla kullanıyorlardı.
Tanklar savaş alanındaki en önemli hareketli savaş aracı haline geldiğinde dahi hem Müttefik hem de Mihver kuvvetleri atları geniş bir alanda önemli görevlerde kullanmaya devam etmişlerdi. Alman ordusunun 1945 sonlarına kadar altı aktif atlı süvari tümeni vardı ve savaş boyunca da iki milyon atı cephede kullanılmıştı. Ve Polonya ordusu tanklara karşı asla bir süvari hücumu gerçekleştirmemişken, kudretli Sovyet ordusu gerçekleştirmişti. Almanya’nın SSCB’yi işgalinin ilk günlerinde beceriksiz ve dalkavuk komutanların Alman zırhlıları üzerine atlı süvari yığınları gönderdiği görüldü. Ne yazık ki hem süvariler hem de atların akıbeti korkunç olmuştu.
Tüm bunlar, Polonyalıların savaşta atlı askerler kullandıkları için geri kalmış olmadıkları fikrini pekiştirmektedir. Aksine Polonyalıların 1939 yılında geçerli olan askeri doktrine son derece uygun bir sistemleri vardı. Ayrıca Krojanty’deki taarruz bazılarının iddia ettiği gibi “tarihteki son süvari saldırısı” da değildi.
Peki, “Polonya süvarilerinin Alman tanklarına karşı taarruza kalktığı” gün ne oldu? Görünen o ki çok az şey olmuştu. Bu, yaklaşık bir ay süren bir harekâttaki sadece küçük bir çarpışmaydı ve diğer birçok önemli çarpışma arasında meşhur olmasının yegane sebebi hızla yayılmış olan bu söylenceydi.
Alman işgali başladıktan sadece birkaç saat sonra Polonya Ordusunun 18. Süvari Alayı’nın iki atlı bölüğü Krojanty yakınlarındaki bir alanda bir Alman piyade birliği yakaladı. Düşman piyade birliğinin dikkatsizliği ve hafif silahlara sahip oluşu, Alman zırhlılarının da gecikmesiyle birleşince Polonya birlikleri hızlıca taarruza geçti.
Kılıçlar çekildi ve saldırı emri verildi. 250 kişilik Polonya kuvveti Alman 76. Piyade Alayı’nın afallamış askerlerine 11 ölü ve 9 yaralı verdirerek saflarını dağıttı. Almanlar panikleyerek tabanları yağladılar.
Fakat Polonya birlikleri mevzilerini pekiştirirken Alman zırhlıları ortaya çıktı ve makineli tüfekler ile 20 mm’lik toplarla taarruza kalktı. Polonya süvarileri, tıpkı Alman piyadelerini açıkta yakaladıkları gibi açıkta yakalanmışlardı. Devam eden çatışmalarda iki düzine kadar Polonya askeri öldürülmüş, geri kalanlar ise dağılmıştı. Verdikleri kayıplara rağmen süvariler görevlerini yerine getirmişlerdi. Almanların ilerlemesini birkaç saatliğine geciktirmişler ve düşman hatlarında paniğe sebep olmuşlardı. Bu Polonya süvarisinin Eylül ayı boyunca gerçekleşen savaşta düşman piyadelerine taarruz etmek suretiyle birçok kez daha tekrarlayacağı bir başarıydı.
Almanların Krojanty hücumunun ardından toplanan Leh miğferleri.
Hemen ardından “Alman tanklarına saldıran Polonya süvari birlikleri” söylencesinin ortaya çıktığı çarpışma Krojanty’deki bu muharebeydi. Atlı birliklerin dağılıp kaçması sonucu Almanlar bölgeyi tekrar kontrol altına aldı ve takviye güç olarak tankları bu bölgeye yerleştirdi. Bu noktada, aralarında İtalyan gazeteci Indro Montanelli ve “Nazi İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Çöküşü” kitabının gelecekteki yazarı olacak olan William Shrier da olan birçok savaş muhabiri, muharebe alanında gözlemlerde bulundu. Kendilerine alanda gördükleri cesetlerin, yine alanda bulunan tanklara karşı atlar ve mızraklarla yapılan saldırıların sonucu olduğu söylendi. Onlarda vakit kaybetmeksizin gazetelerinde bu hikâyeyi tekrar edip, Polonyalıların cesaret ve aptallıklarına değinen yazılar kaleme aldılar.
Özellikle Shirer, tanklara hücum eden atlıların ölüme mahkûmiyeti fikrine kendisini fazlasıyla kaptırmıştı. Saldırıya 1941’de yayınlanan Berlin Günlükleri adlı eserinde yer verdi ve hatta daha da ileri giderek 1959’da yayınlanan Nazi İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Çöküşü adlı eserinde hikâyeden onu daha da süsleyip abartarak bahsetti. Çarpışmanın üzerinden 20 yıl geçmiş ve yazmış olduğu şeyleri doğrulayacak herhangi bir kanıt bulunmamış olmasına karşın, Shirer hikâyeyi neredeyse Homerosvari bir anlatımla aşılamayı sürdürdü ve şunları yazdı:
“Bir noktada, doğudaki Polonya koridoruna doğru ilerleyen Alman birlikleri, Pomorska Süvari Alayı tarafından gerçekleştirilen bir karşı taarruzla karşılaştı. Ve birkaç gün sonra olay yerine varan ve bu satırları yazmakta olan yazar olay yerinde katliamın korkunç kanıtlarını gördü.”
Tanklara karşı atlar! Tankların uzun namlularına karşı süvarilerin mızrakları. Cesur ve gözü pek olmalarına karşın Polonyalılar şiddetli Alman hücumları tarafından ezilmişti. Shrier’ın gördüğünü söylediği şey sadece Almanların kendisine anlattığı şeylerdi.
Nazi Almanyası’nın gençlik dergisi “Der Pimpf”
Leh süvarilerin Alman tanklarına -sözde- hücumunu resmeden, Nazi Almanyası’nın gençlik dergisi “Der Pimpf”. “Tanklara karşı atlar” saçmalığını eşit derecede yaymakla suçlu bir diğer isim de bu olaydan “Bir Askerin Anıları” adlı anı kitabında bahseden ünlü Alman panzer komutanı General Heinz Guderian’dı ve anılarına şöyle yazmıştı:
“Düşmanlarımızın etrafını Schwetz’in kuzeyi ve Graudenz’in batısındaki ormanlık alanda tamamen çevirerek cephede başarılı olduk. Pomorska Süvari Alayı tanklarımızın doğasından bihaber bir şekilde kılıçlar ve mızraklarla saldırıya geçerek büyük bir bozguna uğradılar.”
Bu söylence daha sonra 1943 yılında Polonyalı komutanların idamını emrederken Stalin tarafından, bu komutanların ne kadar güvenilmez, geri kalmış ve emirlerindeki askerlerin kaderini umursamayan savaşçılar olduğu şeklindeki propagandası sırasında tekrar kullanıldı.
Shirer ve Guderian gibi saygıdeğer kişilerin bu söylenceleri pompalamasıyla birlikte, söz konusu uydurmalar daha sonraki yazarlar tarafından çürütülmüş olmalarına karşın, İkinci Dünya Savaşı tarihinin kabul edilmiş bir parçası haline geldiler. 2009 gibi yakın bir tarihte bile İngiltere menşeili The Guardian gazetesinde, bu var olmayan olaya dayanan ve cesaret ile aptallığın karşılaştırıldığı bir başyazı yayınladı ve daha sonra bu yazı düzeltilmek üzere geri çekildi.
Polonya, Alman istilasına karşı koyamamış olsa da, birlikleri düşmana ağır bedeller ödetmeyi başardı. Yaklaşık 45.000 Alman askeri öldürüldü veya yaralandı. İçlerinde 1.000 tank ve zırhlının da bulunduğu 12.000 savaş aracı ile 300 uçak yok edildi. Ve Polonyalı denizci, asker ve pilotlar sürgündeki Polonyalılar olarak 1940 yılında Birleşik Krallık’ı kurtarma çabasında İngiliz pilotlarına savaş alanında büyük destekler vereceklerdi.
Ve bu fedakârlıklar, tarihi modası geçmiş, ırkçı ve yalan yanlış bilgilerle yazma çabalarından daha fazla dikkati hak ediyor.
Kaynak: Mike Rothschild, The Myth of the “Polish Cavalry Charge Against Tanks”, 10 Mart 2014.
Tanklara Karşı Hücum Eden Polonya Süvarileri: Efsane mi, Gerçek mi?