ERMENİ YALANLARINA KARŞI GERÇEKLER – Bölüm V / VI * ERMENİ MEZALİMİ VE ÖMER NECATİ GÖREN’İN ANLATTIKLARI

Naci Kaptan
Bölüm     I – II          https://nacikaptan.com/?p=83329
Bölüm  III – IV        https://nacikaptan.com/?p=83360
Bölüm    V – VI        https://nacikaptan.com/?p=83407
Bölüm VII –  VIII    https://nacikaptan.com/?p=83571
BÖLÜM V

Cartvale – Ermenilerin yok edildiğini kanitlayacak belge yok..
 İngiliz Devlet Bakanı Barones Ramsey of Cartvale 14 Nisan 1999 tarihinde İngiltere Hükümeti adına Avam Kamarasında yaptığı açıklamada şöyle diyor: “…Osmanlı İdaresinin Ermenilerin yok edilmesi kararını kanıtlayacak bir belgenin yokluğu nedeniyle İngiliz Hükümetleri 1915 ve 1916’daki olayları soykırım olarak tanımamaktadır…Bizce 80 yıl önce cereyan etmiş olayların bugünkü hükümetler tarafından değerlendiril mesi uygun değildir. Zira bu olaylar hukuki ve tarihi tartışmalardır.”
Aynı düşünceyi bir başka İngiliz Bakan Beverly Hughes da 24 Ocak 2011 tarihinde İstanbul’da gazetecilere verdiği bir demeçte hükümetinin görüşlerini şöyle dile getiriyordu: “Bir süre önce İngiltere Hükümeti Ermeni iddiaları konusunda sunulmuş olan delilleri gözden geçirdi. 1915 ve 1916’da meydana gelmiş olan olayların belgelerini inceledi. Bu olayların BM tarafından tanım- lanmış olan soykırım tanımlamasına uymadığına karar verdi. Bu İngiliz Hükümetinin tutumudur ve değişmeye- cektir.”

ABD’de 69 bilimadamı Ermeni tezine karşı bildiri yayınladı..
Bu görüşler aynı zamanda dünyaca ünlü bilim adamları tarafından da dile getirilmiştir. Örneğin Amerika’da yaşayan 69 bilim adamı 19 Mayıs 1985 tarihinde yayınladıkları bildiride Amerikalar Temsilciler Meclisin ce hazırlanan bir tasarıda Ermeni tezlerine hak vererek soykırım sözünün kullanılmasına açıkça karşı çıkmışlar ve tarihin tarihçilere bırakılmasını istemişlerdi.
Bu bildiriyi imzalayanlar arasında Heath Lowry, Bernard Lewis, Justin McCarty, Dankward Rustov, Pierre Oberlink ve Stanford Shaw gibi bilim adamları da yer almaktaydı.
Bilim adamlarının bu uyarısı acaba Amerikan hükümeti ve devlet adamları tarafından yeterince dikkate alınmış mıydı? Pek sanmıyorum. Nitekim, Başkan Obama Sena- tör olduğu sırada Ermeni tezlerine hak veren ve soy- kırım kelimesini kullanan açıklamalar yapmıştı.
Başkan olduktan sonra da her yıl 24 Nisan tarihinde yaptığı konuşmalarda soykırım sözünün İngilizcesini kullanmamakla birlikte Ermenilerin aynı anlamda kullandıkları Medz Yegern ifadelerine yer vermişti.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki şöyle diyor: “Uzun süreden beri pozisyonumuz, Osmanlı İmpa ratorluğunun son dönemlerinde ölümlerine yürüyen veya katledilen 1,5 milyon Ermeni’nin katledilmesinin yasını tutma ve bunu tarihi bir gerçek olarak tanımaya yöneliktir.”

Yüzbinlerce Türk Ermeniler tarafından katledildi..
Peki bu iddiaların kanıtı var mı? Bir kere şu 1,5 milyon Ermeni’nin öldürüldüğü iddiaları nereden kaynaklanıyor?
Fransız Dışişleri Bakanlığının resmi yayını olan ve 1893-97 yıllarını kapsayan Sarı Kitapta Anadolu’daki 15 ilin Müslüman, Rum ve Ermeni nüfusu yer alıyor. Bu illerde yaşayan Müslümanları nüfusu 9,5 milyon, Ermeni nüfusu ise yaklaşık 1 milyon. Doğu illerinde de Müslüman nüfusu Ermenilerden çok daha fazla.
İngilizlerin 1917 yılında yayınladıkları resmi istatistik- lere göre Anadolu’daki Müslüman Türklerin sayısı 7,179 bin, Ermenilerin sayısı 576 bin. Doğu illerinde Müslüman Türkler 1,795 bin, Ermeniler 430 bin.
Uzmanların bu ve benzeri istatistikleri karşılaştırarak o bölgedeki nüfus hareketleri hakkında sağlıklı bir sonuca varmaları gerekiyor. İlk bakışta, Ermenilerin yanı sıra Müslümanlarda da büyük bir nüfus azalması görülüyor. Bu azalmanın en önemli nedenlerinden biri kuşkusuz yüzbinlerce Türkün Ermeniler tarafından katledilmesi.

Biz neden Türk kayıplarının hesabını sormayalım?
Ama başında da söylediğimiz gibi bizim esas tartışmamız gereken konular başkadır. Onlar kendi kayıplarının hesabını sorarken biz niçin Türk kayıplarının hesabını sormayalım.
523 bin Türkün öldürülmesinin sorumlusu kimdir? Bu Türkleri katleden Ermeni komutanlardan herhangi biri yargılanıp cezalandırılmış mıdır? Öldürülen Türklerle ilgili olarak herhangi bir Ermeni yetkilisi Türk milletin den özür dilemişmidir, üzüntülerini dile getirmiş midir? Büyük ülkelerin devlet adamlarından herhangi biri 1915 olaylarına değinirken o tarihte Ermenilerce öldürülen Türkler hakkında bir üzüntü beyanında bulunmuş mudur?

Gelelim Ermeni mezalimine… Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Erzincan geri alındığı vakit korkunç bir manzara ile karşılaşıldı. Bölgedeki Türklerin çoğu evleriyle birlikte yakılarak öldürülmüştü. Her öldürme işinden önce muhakkak işkence yapılmış olduğu dikkat çekiyordu. O kadar ki, öldürülmeden önce tecavüz edilmiş olan kadınlardan tenasül uzuv- larına fişek sokulanlar bile vardı.
Ermeniler Erzincan’da Türk köylerini bastılar ve köyün 7–8 yaşındaki kızları da dâhil olmak üzere bütün kadın ların ırzına geçtiler. Bazı yerlerde bir Türk kadınına 30’dan fazla Ermeni’nin tecavüz ettiği oldu.
Ermeni çapulcularından oluşan ve kendilerine Fransız üniforması giydirilmiş olan 400 kişilik bir müfreze Dört yol kasabasına girdi, evleri bastı, her şeyi yağma etti. Ortalık kan gölüne döndü. Bir dere içinde beş yüzden fazla kadın ve çocuk hunharca öldürüldü.
Ermeniler Erzurum’a bağlı Hınıs’ta, her türlü kötülüğü yaptıktan sonra bir Türk kadınının memedeki çocuğunu ateşte kızartarak annesini bu kebaptan yemeğe zorla dılar. Dört Türk erkeği, elleri karınlarına sokulmak sure tiyle öldürüldü, erkeklik organları kesilerek ağızlarına sokuldu.
Van’da kocası öldürülen altmış yaşında bir kadına teca- vüz edildikten sonra, dişilik organına odun sokularak öldürüldü. Bazı yerlerde Ermeniler, Türkleri öldürdük ten sonra köpeklere yedirdiler.

BÖLÜM VI
Hem katliam yaptılar, hem alay ettiler…
Yine Ermeniler, yaralı dört Türk askerinden Birini, gözlerini oyduktan ve “Kalk bak, Osmanlı askeri geliyor mu? dedikten sonra öldürdüler.
İkincisinin sağ tarafından derisinin bir kısmını yüzüp çanta haline getirdiler, ellerini bu çantaya soktular ve “Bu çantada Padişahınızın parası var mı?” dedikten sonra öldürdüler.
 Üçüncüsünü ise erkeklik organını keserek ağzına soktuktan ve “Bu boruyu çal, size Osmanlı askerinden yardım gelsin” dedikten sonra öldürdüler.
Dördüncü askeri, tüfek şişlerini (harbilerini) kızdırarak 24 yerinden dağladılar. Bu askeri ölümden, o sırada olay yerine gelen Rus askerleri kurtardılar. Ermeniler birçok Türkü Murat suyuna atarak boğdular. Boğulan- ların ayakların altında çakılı nallar görüldü.
Ermenilerin birçok yerde Türk kadını ve çocuklarını tekke ve mescitlere doldurarak yaktılar. Ulemadan Şeyh Abdulkadir Efendi, kafasının derisi yüzülmek suretiyle öldürüldü. Bir Ermeni erkeği, tecavüz ettiği Türk kadını- nın yanağını ısırarak kopardı. [1]
Ermeniler Erzurum’da 7 Şubat 1918’de başlattıkları büyük katliamda, daha ilk gün binlerce kişiyi öldür- düler. Çırılçıplak hamama götürdükleri kadın erkek Türklerin üzerinde en çirkin emellerini tatmin ettikten sonra hepsini öldürdüler. Sadece 26 Şubat günü üç bin Türkü öldürdüklerini bizzat kendileri itiraf ettiler. [2]
Muş, Bitlis ve Pülümür civarında ahırlara kapatmış oldukları Türkleri, petrole bulayıp ateşledikleri manda ların hücumuna terk etmek gibi vahşette de bulundular.

şman da şaştı bu mezalime…
Yapılan mezalim öyle boyutlara vardı ki, işgalci diğer düşman kuvvetleri de olan bitenden rahatsız olmaya başladı. Savunmasız Müslüman halka yapılanlara daya- namayan Rus Başkomutanı, “bütün bu hallere son verilmezse Müslüman halka silah dağıtmak zorunda kalacağını” söyledi.
Yine bunlardan birinde Rus Albayı Griasnoff, genç bir Ermeni kızını bir caminin avlusuna götürerek Ermeni- lerin yaptığı mezalimi göstermiş, yapılan iş karşısında üzüleceğini beklediği Ermeni kızın büyük bir zevkle kahkaha attığını ve yapılan işi beğendiğini görünce büyük şoka uğramış ve bu Ermeni kızdan tiksindiğini ifade etmişti. [3]
1] Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekat-ı İhtilaliyesi, İstanbul 1332, s.291-320.
[2] Cemiyet-i Akvam ve Türkiye’de Ermeni ve Rumlar, İstanbul 1337, s.27.
[3] Bolayır, Enver, Talat Paşa’nın Hatıraları, İstanbul 1946, s.99.

Osmanlı Devleti hatta o kadar hassas davrandı ki, harp boyunca evinden yurdundan ayrı kalan Ermeni ve Rum- ları büyük bir güvenlik içinde yerlerine yurtlarına yerleştirdikten sonra, onlardan ayrıca “mallarımın hepsi ni aynen teslim aldım” şeklinde imza aldı[1]. Tüm Ermeni ve Rumların varlıkları kendilerine eksiksiz bir şekilde teslim edildi.
Bunları yazmaktaki amacımız Ermeni düşmanlığını körüklemek değildir. Bir ülkenin dirlik ve düzeni bozul- duğunda ve toplumun arasına fitne girdiğinde, daha da önemlisi insanlar önlerine daha büyük menfaat kapı- larının açıldıklarını gördüklerinde, birçok insanî değeri bir kalemde nasıl sildiklerini göstermektir.
Türkler ne yaptı?
Bilindiği gibi harp devam ettiği süre içerisinde eli silah tutan tüm Türk erkekleri cephedeydi. Böyle olunca cep- he gerisinde sadece kadın, çocuk, yaşlı, yaralı ve sakat- lar kalmıştı.
İşte Ermeni ve Rumlar Türk köy ve kasabalarını böylesi bir güvenlik zafiyeti içinde buldular ve savunmasız bu insanlara akla hayale gelmedik işkence ve zulümler yaptılar.
Ermeniler Anadolu’daki Müslüman halka aklın hayalin almadığı zulmü reva görürken, Osmanlı Devleti Mütare- ke sonrasında evlerine yurtlarına dönen Osmanlı asker- lerinin, geride kalan çoluk çocuğunu öldüren ve evlerini barklarını yakıp yıkan Ermenilere misilleme yapmaması için gereken tüm tedbirleri aldı.
Osmanlı Devleti, Ermeni ve Rumlar tarafından yapılan zulümlere, yine zulüm ile mukabele etmedi, intikam hırsı içinde olmadı, insanına kin ve nefret aşılamadı. Bununla ilgili bir arşiv belgesinde Osmanlı Hükümeti- nin; “Müslümanlarla gayr-i müslimler arasında niza, münaferet (nefret) ve hilâf-ı kanun ahval vukûuna fırsat verilmemesi” konusunda kamu görevlilerine özel bir çaba göstermelerini istediğini görüyoruz.
Ermeni ve Rumlar Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde Müslümanlara ait evleri basıp soyarken, aynı günlerde Osmanlı Hükümeti Ermenilerin iaşe giderleri için Mer- kez’den Anadolu’ya havale gönderdi, kendisini geçin- diremeyecek kadar aciz olan Ermenilere sahip çıkıl- masını” istedi.
Parası olmayan “Ermenilere harcırah verilmesi” için vali- liklere talimat gönderdi. Hâlbuki aynı günlerde Osmanlı Hükümeti; “Belediye memurlarının maaşlarının ödenmesine imkân olmadığını” ilân etmişti. Yine aynı dönemde“ Beş altı aydan beri maaşını alamamış çok sayıda Türk memur” bulunuyordu.
Ermeniler kendilerini siyasi manevralarla hedeflerine yaklaştıra dursunlar, tarih ve belgeler Ermenilerin soykırıma uğramadığını, aksine Ermenilerin Müslüman
halka yönelik ciddi bir katliam gerçekleştirdiklerini ortaya koyuyor.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki kayıtlara göre Ermeniler sadece 1914’ten 1919 tarihine kadar l milyon dan fazla Müslümanı katletmiş. Bu tarihten sonra da katliamın devam ettiğini ortaya koyan belgeler, 1914’ten önce 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus harbi sırasında Kafkasya’da öldürülen binlerce Ahıska Türkü nü bu rakamlara dahil etmiyor.
Aynı şekilde Ermeni zulmünden kaçmak isteyen 2 milyona yakın ahalinin yarısının bu göçler sonucunda öldüğü de sözü edilen verilerin içinde değil. Dolayısıyla bütüncül bir rakamla bahsedildiğinde Ermenilerin kendi uydurma ve abartı rakamlarının dahi çok üstünde Müslüman! katletmiş oldukları ortaya çıkıyor.

KAYNAK;  ERMENİ MEZALİMİ VE ÖMER NECATİ GÖREN’İN ANLATTIKLARI Kitabı
Sayfa 43-44-45-46-48-57-58-59-60-61-62-65

Naci Kaptan 03.Kasım 2020 Devam edecek
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ERMENİ SORUNU. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *