ERMENİ YALANLARINA KARŞI GERÇEKLER – Bölüm III / IV * ERMENİ MEZALİMİ VE ÖMER NECATİ GÖREN’İN ANLATTIKLARI

Ermeni yalanlarına karşılık Ergüner Gören ve Dr. Ali Nazmi Cora tarafından yazılmış olan bilgilendiren ve günümüzde emperyalist devletlerin rolünü de yorumlayan ERMENİ MEZALİMİ VE ÖMER NECATİ GÖREN’İN ANLATTIKLARI isimli kitaptan bu konuya ait ERMENİ YALANLARININ arkasındaki gerçek bilgilerin okunması, bilinmesi ve yayılması için bu özeti hazırladım.

Naci Kaptan 01.Kasım 2020 / BÖLÜM III –  IV

Bölüm     I – II          https://nacikaptan.com/?p=83329
Bölüm  III – IV        https://nacikaptan.com/?p=83360
Bölüm    V – VI        https://nacikaptan.com/?p=83407
Bölüm VII –  VIII    https://nacikaptan.com/?p=83571

BÖLÜM III

Ermeni çeteler Osmanlı İmparatorluğunu arkadan hançerlemiştir.

Kuşkusuz, Ermenilerin bu haksız suçlamalarını cevapsız bırakmamak lazımdır, ama stratejimizin ağırlık noktası bence bu olmamalıdır.
Stratejimizin ağırlık noktası 100 yıl önce Ermeni çetelerinin vatandaşı oldukları Osmanlı İmparatorluğunu arkadan hançerlemek için neler yaptıklarını ve büyük devletlerden nasıl himaye gördüklerini halka anlatmak ve bir suçluluk psikolojisinden kurtulmak olmalıdır.
Sn. Onur Öymen Bursa’da düzenlenen ermeni soykırım panelindeki konuşmasında, ortada bir siyasi hedef olduğunu, 3T kuralının işlediğini, buradaki hedefin
1-TANIMA-Türkiye’den soykırımın tanıması,
2-TAZMİNAT-Ardından tazminat
3-TOPRAK– Sonra toprak talebi olduğunu açıkladı.
Acaba, 19. Yüzyılın sonlarında neler olmuştu? Ermeniler neler yapmıştı ve dünya bunları nasıl değerlendirmişti?
Pierre Loti’nin “Ermenistan Katliamları” başlığıyla 1918 yılında Paris’te yayınlanan ve Ermenilere yönelik bazı eleştirilerin yer aldığı bölümleri sansürlenen kitaptan bir alıntı yapalım:
“1896’da Anadolu’nun bir şehrinde, Fransız Konsolos luğu’nda olabildiğince çok Ermeni’ye kucak açan Fransa konsolosu dışarıda olan biteni izlemek için terasına çıkar. O sırada arkasından atılan iki merminin kulaklarındaki uğultusuyla geriye döner ve yandaki bir binadan kendisine nişan almış bir Ermeni görür. O Ermeni yakalanır ve sorgusunda şunları söyler: “Bunu Türkler suçlansın ve Fransızlar konsoloslarının ölümünden onları sorumlu tutup Türklere karşı harekete geçsinler diye yaptım.” İşte Pierre Loti bu hikayeyi anlatıyor.
Benzeri bir örnek de şu: 1890 yılında Tiflis’te kurulan Taşnaksütyun partisinin bir temsilcisi Robert Kolejin kurucusu Hamlin’e şunları anlatıyordu:
“Hedefimiz Türkleri ve Kürtleri öldürmek, onların köylerini yakmak, sonra da kaçarak dağa çıkmaktır. Bu saldırılara tepki olarak Müslümanlar da Ermenilere saldıracak ve onları öldürecektir. Rusya bu saldırılara tepki olarak insanlık ve Hıristiyanlık namına müdahale edecek ve Ermenilerin yaşadıkları bölgeleri ele geçirecektir.” Bu ifadelere nakleden Amerikali Profesör Justin McCarty buna benzer daha pek çok olay anlatıyor.
İşte Ermeni meselesinin arkasında yatan gerçek budur. Ermeniler yabancı ülkelerin tahrikleri ve teşvikleriyle vatandaşı oldukları Osmanlı imparatorluğuna karşı ayaklanmışlardır ve Türkiye’nin hasmı olan ülkelere silahlı destek vermiştir.
Pierre Loti de biraz önce sözünü ettiğimiz kitabında 1896 Ermeni Katliamı ile ilgili olarak da şunları söylüyor: “Bu saldırıları Ermeni Devrimci Partisi düzen lemişti. Bir grup genç suikastçı “Bu şehir kısa sürede kuşkusuz külden bir çöle dönecek” yazan afişleri İstanbul sokaklarına yapıştırmışlardı.
Genç Ermeni suikastçılardan bir bölümü Osmanlı Bankasını ele geçirip havaya uçurmaya hazırlanırken diğerleri de Samatya mahallesini kana buluyorlardı. Bunu dehşet dolu 18 saat takip etti. Dinamitler patlatıldı. Her yerde askerlerin başlarına Ermenilerin pencerelerden fırlattıkları bombalar yağdı. Cuma namazı için camiye giden Sultan hedef alındı. Dünyadaki hangi ulus böyle bir saldırıya ibret verici bir cezayla karşılık vermez?
Ermenilerin hedefi Avrupa’da haçlı zihniyeti yaratmak..
Bu gerçekler artık bazı Avrupalı devlet adamlarının da gözünden kaçmıyordu.

Daha sonraki yıllarda Ermeni saldırıları ve propagandaları devam ediyor ama gerçekleri gören Avrupalı bazı yazarlar da bunlara karşı tepkilerini dile getiriyorlar.
Pierre Loti 23 Ocak 1921 tarihinde L’Oeuvre Dergisinde o zamanın Dışişleri Bakanı Aristide Briand’a yazdığı açık mektupta şunları söylüyor: “Ermenistan’da Katliamlar kitabımda kanıtların ve tanıkların desteğiyle söylenebilecek her şeyi söyledim: öldürmelerin karşılıklı olduğunu, Ermenilerin sahip oldukları Hıristiyanlık sıfatını kullanarak Batının bağnazlığını Türkiye’ye karşı kışkırtmak için yaptıkları şikayetlerdeki çılgınca abartmaları anlattım.”

Tehcir, Van Ermeni Birlikler tarafından işgal edildikten sonra başladı..
Peki Türkiye’nin Doğusundaki Ermeniler ne yapıyordu?
1919-1922 yılları arasında Türkiye’yi ziyaret ederek yaptığı araştırmaları ve izlenimlerini Angora isimli kitabında yayınlayan Jean Schlicklin isimli Fransız gazeteci ve yazar, Ermeni çetelerinin Türk ordusunu arkadan vurduklarını, küçük birliklere saldırdıklarını, ikmal konvoylarını ele geçirdiklerini, depoları havaya uçurduklarını yazıyor.
Ve ayaklanma başlattıkları Van şehrini Ruslara teslim ettiklerini anlatıyor. Osmanlıların buna karşı bir tedbir olarak bölgedeki Ermenileri ülkenin iç kısımlarına naklettiklerini ve bu tehcirin Van’ın Ermeni birlikleri tarafından işgalinden sonra başlatıldığını yazıyor.
Schlicklin 1919 yılının sonuna kadar bölgedeki 100 Türk köyünün yakıldığını ve burada yaşayan 135 bin kişinin katledildiğini anlatıyor.
Ayrıca Digor kasabasının 58 köyünün tahrip edildiğini ve orada yaşayan 15 bin Türkün de katledildiğini söylüyor. O tarihlerde Amerikan basını sürekli olarak Türklerin Ermenilere zulüm yaptığı yolunda bir sürü asılsız iddiayı dile getiriyordu.
Devletimizin resmi arşivlerine göre Ermenilerin o yıllarda katlettikleri Türklerin sayısı 523 bin 105 tir.
Bu katliamlar niçin göz ardı edilmiştir? Çünkü Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermenilere yönelik katliam iddiaları özellikle İngilizler tarafından başka amaçlarla yürütülen propaganda çalışmalarının malzemesi haline getirilmiştir. Bu propagandaların hedefi desteklenen tarafın her zaman ve her konuda haklı, karşısındaki tarafın ise her zaman her konuda haksız olduğu inan- cını yaymaya dayanıyordu.
Churchill şöyle demişti: “Gerçek o kadar değerlidir ki, onun yalanlardan oluşan bir korumacılar ordusuyla korunması gerekir!” İngiliz propagandasının başlıca hedefi Amerika’nın kendi yanında savaşa katılmasını sağlamaktı.

BÖLÜM IV

İngiltere’de propaganda yayın bürosu WELLINGTON HOUSE

İngiltere’nin önde gelen 25 yazarını gizli bir toplantıya çağırdı. Aralarında Arthur Conan Doyle, Rudyard Kip- ling ve H.G. Wells gibi tanınmış yazarların da bulunduğu bu gruba İngiltere’nin politikasını destekleyecek kitap ve broşürler yazma görevi verildi.
Bu büro çalıştığı bina nedeniyle hep “Wellington House” olarak anıldı. Wellington House savaş sırasında çok sayıda kitaba ilaveten 1160 broşür yayınladı. En önemli düşman Almanya olduğu için bu yayınlarda öncelikle Almanlar hakkında bir çoğu tamamen gerçek dışı veya abartmalı bilgi ve yorumlara yer verildi.
Alman askerlerinin savaş sırasında Belçika’da büyük zulüm yaptıkları, çocukları süngüleyerek öldürdükleri, bebeklerin ellerini kestikleri, Belçika halkını açlığa mahkum ettikleri gibi iddialar bu yayınlarda işlendi.
Londra’da yayınlanan Financial Times gazetesinin Haziran 1915 tarihindeki bir nüshasında Alman İmparatoru’nun üç yaşında Belçikalı bir çocuğa işkence yapılması için bizzat talimat verdiği iddiasına yer verilmekteydi. Ünlü yazar Rudyard Kipling London Morning Post gazetesinde yayınlanan bir yazısında “Dünyada iki kategori vardır: İnsanlar ve Almanlar” diyordu.
Mavi kitabın propaganda yalanı olduğu itirafı..
Savaş bittikten sonra İngiliz Dışişleri Bakanı Chamberlain 1925 yılının Aralık ayında Avam Kamarasında yaptığı bir konuşmada Almanlara karşı yayınlanan Mavi Kitaptaki dehşet verici iddiaların aslında bir “propaganda yalanı” olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.
Ancak Türkler aleyhinde yayınlanan Mavi Kitap için bunları söylemedi. Biz 23. Dönemde Meclis olarak bu konuda açıklama yapılmasını İngiliz Parlamentosundan istedik. İngilizler bunun bir propaganda kitabı olduğunu itiraf ettiler ancak içeriği hakkında birşey söyleyemeyiz dediler.
1938 yılında İngiliz yazar ve diplomat Harold Nicolson, Parlamentoda yaptığı bir konuşmada “Birinci Dünya Savaşında lanet edilecek derecede yalan söyledik” dedi.
Wellington House’un savaş yıllarında yayınladığı kitaplar arasında “Türklerin, Yahudileri, Slavları, Arnavutları, Arapları ve özelikle Ermenileri nasıl katlettiği” yolunda iddialar içeren 40’a yakın kitap var.
Toynbee’nin kitaplarından birinin başlığı şöyle: “Türklerin Caniyane Tiranlığı”. Kitaplardan biri de Türklerin Ermenilere yaptığı iddia edilen mezalimle ilgili. Kitabın başlığı “Osmanlı İmparatorluğunda Ermenilere Yapılan muamele, 1915-1916.”
Mavi Kitap olarak da tanınan bu kitabın yazarları Arnold Toynbee ve Viconte Bryce.. Bu ve benzeri yayın- larda yer verilen iddiaların kaynağı ise Türkiye de o tarihlerde görev yapan Amerikan Misyonerleri Heyeti.
Misyoner heyet başkanı – bu günah imparatorluğunu yıkmak ahtim olsun…….
Misyonerler Türkiye’ye ön yargılarla gelmişlerdi.1920’li yıllarda İzmire gelen Misyoner Heyeti Başkanının ilk sözü şu olmuştu: “Bu günah İmparatorluğunu yıkmak ahdım olsun”.
1915 ile 1923 yılları arasında Türkiye’de görev yapan misyonerler heyetinin raporlarını okuyanlar “Türklerin hiç bir zaman zulme uğramadığı, hep onların zulmettiği, Türklerin eğitimden nefret ettiği, eğitilmiş insanları kat- lettiği, hiç bir Hristiyanın Osmanlı yönetiminde görev almadığı, ancak Türklerin Hristiyanlara ihtiyaç duyduğu zira Türklerin ırk olarak doktor, dişçi, terzi gibi mesleklere sahip olma yeteneğinin bulunmadığı” gibi gerçek dışı ve küçültücü ifadelere yer verildiğini görürler.
Amerikan halkı Türkler aleyhindeki bütün iddiaları İngiliz kaynaklarından ve İngiliz görüşlerine göre öğreniyor, o zamanlar bunların İngiliz propagandasının bir ürünü olduğunu dahi bilmiyordu.
Bu haberleri Amerikan kamuoyuna Parker isimli bir Kanadalı’nın kurduğu bir teşkilat dağıtıyordu. Parker’in listesinde 170 000 Amerikalının adresi vardı. Bunlar arasında 555 Amerikan gazetecisi de bulunuyordu.

The Nation gazetesi – savaş yıllarında gazetelerimiz propaganda zehiri ile doluydu..
Savaştan sonra gerçekler Amerika’da da anlaşılmaya başlandı. Amerika’da yayınlanan The Nation gazetesi 18 Nisan 1923 tarihli nüshasında “Artık herkes biliyor ki, savaş yıllarında gazetelerimizin sütunları yalanlar ve propaganda zehirleriyle doluydu” diyordu.
Birinci Dünya Savaşının başlarında kurulan İngiliz Savaş Bürosunun varlığı ve çalışmaları hakkında 1935 yılına kadar kamuoyuna hiç bir bilgi verilmedi. Zaten Wellington House’un çalışmaları ile ilgili bilgileri içeren dokümanlar yakılarak imha edilmişti.
Gene de bazı tarihçiler, tesadüfen yakılmamış bazı belge lere ve yayınlara ulaştılar. Justin McCarthy’nin yaptığı araştırmalar Türkler aleyhinde yapılan suçlamaların kaynağında çoğunlukla misyonerlerin ve Ermeni Taşnak Partisi mensuplarının bulunduğunu ortaya koydu.

Ermenilere Osmanlı imparatorluğunda üst düzey görev..
Propaganda belgelerinde yer alan Ermenilere Osmanlı İmparatorluğunda hiçbir zaman üst düzeyde görev veril- mediği iddiasını da Devlet arşivlerindeki belgeler yalan- lıyor. O belgelerdeki bilgiler 19. yüzyılın sonlarında 20. yüzyılın başlarında pek çok Ermeni’nin Osmanlı Devleti ’nin en üst makamlarında görev yaptıklarını gösteriyor.
Birçok Bakanlığın başında Ermenilerin bulunduğunu isim isim biliyoruz. Fakat en ilginci şu: Padişahın şahsi servetini yöneten Hazine-i Hassa Nezaretinin başında 1880-1908 yılları arasında 28 yıl boyunca sırasıyla Hagop Paşa Kazasyan, Mikail Efendi Portakalyan ve Ohannes Sakız Efendiler görev yapmışlardı.
1912 yılında Dışişleri Bakanlığını Kapriyel Noradunkyan üstlenmişti. 1876 yılında Parlamentoda Ermenilerde dahil 46 Gayri-Müslim milletvekili vardı. 1908 Meclisin- de de gene Müslüman olmayan milletvekilleri görev yapıyordu. Osmanlı İmparatorluğunda 7 Ermeni büyükelçi, 41 Ermeni üst düzey subay görev yapmıştı.
Şimdi bu tabloya bakarak Osmanlıların Ermenilere karşı soykırım uyguladığını iddia etmek mümkün müdür? O devirde, Osmanlı İmparatorluğuyla en yakın ilişki içinde olan ve olup bitenleri en yakından görüp tepit eden İngiltere Hükümetine göre mümkün değildir.

KAYNAK;  ERMENİ MEZALİMİ VE ÖMER NECATİ GÖREN’İN ANLATTIKLARI Kitabı
Sayfa  31-32-33-34-35-36-37-38-39-40-41-42-43 özeti

Naci Kaptan 01.Kasım 2020 Devam edecek
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ERMENİ SORUNU. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *