DEPREM * İZMİR’E VE TÜRKİYE’YE GEÇMİŞ OLSUN * İSTANBUL DEPREMİNİ BEKLERKEN İZMİR DEPREME YAKALANDI * İKTİDARIN BUNDAN DERS ÇIKARMASI GEREKİR

Ege’nin incisi güzel İzmir 6.9’luk depremle sarsıldı. Depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza rahmet,ailelerine baş sağlığı ve sabır diliyorum.

01 Kasım 2020 saat 17.20 itibarıyla can kaybımız 60, yaralı sayısı 940 olmuştur. Halen 8 binada enkaz kaldırma ve enkaz altında kalanları arama çalışmaları devam etmektedir.


DEPREM için halen vergi toplayan fakat İstanbul başta olmak üzere deprem için 18 senedir hiç bir önlem almayan, Depreme karşı korunaksız bölgelerde, dayanaksız binalarda  gerekli önleyici çalışmaları yapmayan, bu konuda toplumsal projeler üretmeyen deprem toplanma ve geçici yerleşim alanlarını rant uğruna yapılaşmaya açan, AKP iktidarı, depreme karşı toplumun can ve mal güvenliğini  önemsememektedir.
İzmir depremi, halkın 21 yıldır ödediği deprem vergilerini yeniden gündeme getirdi. 17 Ağustos 1999 depreminin ardından “geçici” denilerek alınmaya başlanan ve 2002’den itibaren de kalıcı hale getirilen deprem vergilerinden bugüne kadar 70 milyar 895 milyon 689 bin lira toplandı.
21 yıldır, cep telefonu, internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Milli Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok konuda deprem vergisi ödüyoruz. Bu paralar ile binaların güçlendirilmesi ve tüm Türkiye’de deprem güvenliğinin sağlanması gerekiyordu.
Dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM’de yaptığı açıklamada deprem vergilerinin sağlık, eğitim, duble yollar için harcandığını açıklamıştı. Bir önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da “Bu vergiler deprem için getirilmiş olsa, alınır biterdi. Bütçenin ihtiyacı olduğu için toplandı, milleti aldatmanın alemi yok” demişti.
Özellikle büyük yıkımın beklendiği İstanbul depremi için toplanan deprem vergileri AKP’nin rant yatırımlarına gitmiş ve gitmektedir. Bir bölümü de buharlaşmıştır. Böylesine önemli büyük bir tehlike ile karşı karşıya olan istanbul’a DEPREM GÜVENLİK YATIRIMI yapılması gerekirken, kıt olan kaynaklarımız, verimli olmayan, gerekli olmayan ve sadece bir kesime kişisel kazanç sağlayacak rant projelerine yatırım yapılıyor. Toplumun yaşam hakkı çalınıyor.
Deprem, sel, gibi doğal afetler, toplumsal , sosyal sorunlara duyarlı olan ve bu konuda bilgilendirici yazılarıyla bizleri aydınlatan değerli Prof.Dr. Mehmet Ali Körpınar’ın deprem konusundaki yazısını aşağıda okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan / 01.11..2020

Değerli arkadaşlar,
Geçen yıllarda sizlere BİRÇOK KEZ göndermiş olduğum DEPREM ÜLKESİYİZ, UNUTMAYALIM başlıklı yazımı yeniden anımsatmak istedim. Çünkü yaşadığımız depremler bize ister istemez bir deprem ülkesi olduğumuzu anımsatıyor. Nitekim dün İzmirde, 6,9 şiddetli bir deprem oldu ve Bayraklı ilçesinde 17 bina yıkıldı. Ardından da 25 vatandaşımızı kaybettik, 843 vatandaşımız da yaralı. Geçen 21 saatte de 489 artçı deprem oldu (bir tanesi de 5 şiddetinde)
Bu depremler bizi de uyarıyor. Özellikle İstanbulumuzda birinci derece deprem bölgesinde yaşayan halkımızı, bizim de uyarmamız gerekiyor. Bu amaçla sizlere yıllardır deprem öncesi ve sonrası için hazırlık amacıyla alınması gereken önlemler hakkında birçok uyarıcı yazım oldu. Örneğin, aşağıdaki yazımda, özellikle değinmiş olduğum olası bir deprem sonrası halkımıza sunulacak sağlık ve soysal yardım eylemleri için ayrılan boş alanlarımızın korunması çok önemli.
Ne yazık ki İstanbul İnş. Müh. Oda Başk. Cemal Gökçenin açıklamasına göre, 470 adet çadır kurulması için ayrılmış olan boş alanımız 15 yıllık geçen süre içinde 100’ün altına inmiş. Yani bu alanlarımıza alışveriş merkezleri, lüks gökdelenler ve rezidanslar yapılmış.
Umarım, tüm yerel yöneticilerimiz ve danışmanları, bu rant sağlama uğruna elden çıkarılan, olası deprem ve acil ihtiyaçlarımız için gereken toplanma alanlarını en kısa zamanda yeniden üretirler. Aksi halde son pişmanlık fayda vermeyecek ve olası katliamlara çözüm üretmeyecektir.
Sevgi ve saygılarımla (31.10.2020).
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

DEPREM ÜLKESİYİZ, UNUTMAYALIM !!!

Tecrübe çok acımasız bir öğretmen; önce sınavı yapıyor, dersi sonra öğretiyor. (Vernon Law)

Güzel ülkemiz ve çevremiz yoğun bir deprem kuşağı içindedir. Hemen hemen her bölgesinde deprem riski vardır. Bu gerçeği hiçbir zaman unutmamamız gerekir.
1999’da arka arkaya yaşadığımız 2 deprem felaketi sonrası birçok yerel ve kamu yöneticilerimiz ile iş birliği yaptık. Özellikle deprem sonrası yaşanan 72 saatin ne kadar önemli olduğu konusunda görüş birliğimiz oldu.
Hele hele deprem sonrası sağ kalanların konut ve sağlık sorunları için birçok hazırlık yapılması ortaya çıktı. Örneğin, onların yiyecek ve barınma sorunları için çadırkentlerin kurulmasının çok elzem olduğu belirlendi. Bunun için de birçok yerel yönetim, Ataköyümüzde kurulan ve halkın hizmetine sunulan örnek Çadırkentleri kurdu. Şimdi ise olası bir deprem sonrası böyle bir hazırlık yapamayız. Çünkü Ataköyümüzde bu alana ATAKÖY KONAKLARI yapıldı. Ne yazık ki İstanbulumuz ve diğer kentlerimizin pek çok yerinde olası depremler için düşünülen çadırkentlerin de yerleri artık yok oldu. Rant uğruna imara açıldılar ve alanlarımızı kaybettik. Yani olası bir deprem sonrası kullanabileceğimiz boş alanlarımız kalmadı, dolayısıyla depremzadelere acil müdahale için gereken sahra hastanelerini de kuramayacağız.
Ayrıca olası depremlere hazırlık için CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in TBMM de verdiği soruşturma önergesinde belirttiği gibi “1999 Marmara depreminden sonra İstanbul’daki 762 mahalle ve 173 köye, içinde olası bir afette ihtiyaç duyulacak battaniye, çadır, ilkyardım ve kurtarma malzemeleri bulunan KONTEYNERLER yerleştirilmişti. İçinde 960 parça malzeme bulunan seyyar aydınlatma lambası, jeneratör, delici ve kırıcı aletler, hidrolik kriko takımı, kürek, çapa, kazma, battaniye, enkaz eldiveni, ameliyat eldiveni, toz maskesi, lambalı baret, makara, emniyet şeridi, ikaz yeleği, katlanabilir sedye, su bidonu, matara ve iklim çadırı gibi malzemeler bulunmaktadır. Ancak bu deprem sonrası müdahalelere yardımcı olması planlanan konteynerlerin neredeyse tamamı yok olmuştur”. Tanesi yaklaşık 20 bin dolar olan içinde 960 parça malzeme bulunan konteynerlerin şimdi nerede olduğu bilinmemektedir !!!
Değerli arkadaşlar,
Günümüzde DASK geliri için yoğun bir TV reklam programı sunanlar, olası bir depreme karşı alınması gereken önlemler için hiçbir program yapmıyorlar. Sanki DASK ödemesi yapanların, deprem sonrası konut ihtiyacı için hiçbir sorunu olmayacakmış gibi yorumluyorlar. Yani sebeple ilgilenmek yerine sadece sonuçla uğraşıyorlar. Hem de oldukça soyut bir yaklaşımla.
Yine bu sırada yurdumuzda çok yoğun bir kentsel dönüşüm söz konusu. Bu süreçte yapılan binaların olası depremlere karşı ne kadar dayanıklı olduğunu içeren hiçbir açıklama da yapılmıyor. Bence en önemlisi, bu binaları alacak olanların bilgilendirilmesi ve alım sırasında konutların ne kadarlık bir deprem şiddetine karşı dayanıklı oldukları konusunda bir ön koşul dayatması yapmalarıdır. Kazanacak olan hem kendileri hem de aileleridir.
Değerli arkadaşlar,
1999 deprem felaketleri sonrası yaptığımız inceleme ve çalışmalar sonucu yerel yönetimlere sunduğumuz öneriler aşağıdadır. Sizlere de yeniden duyurmak istedim. Çünkü geçen 14 yıllık süreçte özellikle birinci derece deprem bölgesindeki yerel yönetimlerimizin, yazılı ve görsel medyamızın hala yeterince hazırlık yapamadığını üzülerek görmekteyiz.
Umarım, güzel ülkemizde yaşadığımız deprem felaketinden alınması gereken dersi çıkartarak, acil önlemleri en kısa sürede alırız. Karşılaşacağımız kesin olan deprem riskini sadece yıllık anımsamalarla değil; halkımızı, STK’larımızı ve tüm yöneticilerimizi bu felakete karşı uyararak ve olası depremlere karşı hazır hale getirmek için gereken iş birliğini hep birlikte sağlarız. Depremlerde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımız ışıklar içinde yatsın ve yakınlarına da başsağlığı ile sabırlar diliyorum.
Sevgi ve saygılarımla (16.08.2013).
Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

17 Ağustos 1999 KOCAELİ ve 12 Kasım 1999 DÜZCE DEPREMLERİ SONUCU,
ÜLKEMİZDE ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER
1- KISA SÜREDE ALINMASI GEREKENLER:
Halkımıza moral ve destek verici olacak şekilde ve de yeni bir depreme hazırlık amaçlı tedbirlerin alınması:
Her mahallede geçici çadır kurulacak yerlerin belirlenmesi, yerleşecek kişilerin tuvalet ve temizlik ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde alt yapılarının hazırlanması.
Kızılay’dan gelecek olan çadırlardan önce, her mahallede ilk aşamada kullanılmak üzere çadır stoklarının oluşturulması,
Bröşür, el ve duvar ilanları hazırlanarak halkımızı deprem anında ve deprem sonrasında yapması gerekenler konusunda aydınlatmak, (Acil çıkış planı yapmak, dolap, büfe, kütüphane gibi yüksek eşyaların duvarlara monte edilmesi, deprem çantalarının hazırlanması vs.)
Çelik kasalı deprem yardım araçlarının her ilçe için alınması veya üretilmesi, (jenaratörü ile aydınlatma yapabilen, dinleme ve izleme sistemi olan, termografik yöntemle insan belirleyen, oksijen maskeleri ve sedyeleri olan, delici ve kesici aletleri bulunan, bağımsız telsiz sistemi olan)
Her mahallede tam teşekküllü deprem evlerinin kurulması, (içinde delici ve kesici aletleri bulunanı, eldiven, maske, fener ve jenaratör, yağmurluklar, sedyeler vs olan)
Her mahallede içinde ilk yardım yapabilecek şekilde inşaa edilmiş olan sağlık ocaklarının kurulması, uygun sağlık ekiplerinin eğitilmesi,
Hasarların tespiti ve sınıflandırılması için ekiplerin kurulması, eğitilmesi ve sonuçların bilgisayarlara girecek şekilde kodlanması,
Hasarların onarılması ve binaların güçlendirilmesi için ekiplerin kurulması, eğitilmesi ve sonuçların bilgisayarlara girecek şekilde kodlanması,
Şehir içinde doğal gaz akışının olası bir deprem sırasında elektronik olarak kesilmesi için çözüm üretilmesi, olası yangınlara karşı ulaşım ve söndürme projelerinin hazırlanması ve de hemen tatbikatının yapılması,
2- UZUN SÜREDE YAPILMASI GEREKEN ETKİNLİKLER:
2.1 Her yerel yönetim, kendisine teknik danışman olarak bir Üniversite ile yerleşim projeleri üretecek şekilde anlaşma yapmalı, Bu projede;
· Bölgenin jeolojik ve jeofiziksel zemin etüdleri kısa sürede bitirilmeli ve halka ilan edilmeli,
· Bu zemine uygun temel sistemleri belirlenmeli ve her projede bu sistemler şart koşulmalı,
· Projelerde mümkün olduğu kadar çıkmalara yer verilmeyecek şekilde TASK VE KASK hesapları yapılmalı, imar izni, zemine etüdüne bağlı olacak şekilde belirlenip halka açıklanmalı,
· Projeler uygulanırken TUS’lar için, deprem eğitimi aldığını belirten sertifika istenmeli,
· İnşaat yapımı sırasında, bağımsız denetçiler tarafından denetim yapılmalı ve ayrıca zorunlu inşaat sigortaları kurulmalı,
· İnşaatlarda görev alan mühendis ve kalfa düzeyindeki kişilere de deprem eğitimi verilmeli ve sertifika almaları zorunlu olmalı,
2.2 Yeni uydu kentler için zemin etütlerine bağlı daha sağlam yerleşim bölgeleri halka açıklanmalı,
2.3 Bölgede zemin hareketlerinin izlenmesi için her belediyede yeni sismik gözlem istasyonları kurulması mecbur edilmeli,
2.4 Yerel TV’ler ile halkımıza depreme ve diğer doğal afetlere karşı aydınlatan, ilk yardım için alınması gereken basit önlemleri anlatan ve eski depremlerden örnekler verecek şekilde öğretici ve eğitici yayınlar yapılmalı,
2.5 Her yerel yönetim kendi bölgelerindeki binaların olası depremlere karşı dirençlerini en kısa sürede belirlemeli ve risk içeren binaların yıkılıp yerine yapılacak yeni deprem yönetmeliklerine uygun inşaatlar desteklenmeli.
This entry was posted in DOĞA - ÇEVRE. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *