AVRUPA’da İSLAMOFOBİ NEDEN YÜKSELİYOR * Avrupa’da Türkler İçin Zor Dönemler ve Kör Bir Kriz Başlıyor. Öneri ve Çözümler Ne Olmalı?

Fransa’da kendisine soru soran gazeteciyi işten attıran, kendisini protesto eden vatandaşlarına, Fransa sokaklarını dar eden, eski sömürge anlayışı üzerinden politika yapmaya çalışan Türkiye düşmanı Macron, basın özgürlüğü maskesi altında, İslam’a hakareti bir özgürlük alanı olarak savunup, “Cumhurbaşkanı, gazetecilerin editöryel seçimleri hakkında yorum yapamaz.” dedi. Gerçi bu durum yani İslam düşmanlığı Charlie Hebdo için ilk değil.
Derginin örneğin Twitter sayfasındaki paylaşımlarında, İslamofobik unsurlar net fark ediliyor. İslam; sapkın, gerici, terörist üreten bir din; Müslümanlar ise; sadist, saldırgan, medeniyetten uzak, maymuna benzeyen, çocuk tacizcileri olarak gösteriliyor. Dahası yayınladıkları karikatürlerde Müslümanları, uzun sakallı – salyalı, entarili, takkeli veya başörtülü, siyah tenli pis-kirli tasvir ederek “Müslümanlar işte böyle” algısını yaymaya çalışıyorlar.
Fox, CCN gibi devasa medya kuruluşları Müslümanları ya da Arap ülkelerini konu alan bir haberde kullandıkları görüntüler, saçı sakalına karışmış, pek de şık görünmeyen kıyafetler içinde, nedense hep namaz kılan kalabalıklar. Dizilerde ya da filmlerde de durum aynı, kötüler ya da teröristler hep bu tarz kişiler. Yani, Batı medyası üzerinden sunulan ‘cihatçı İslam’ tipi ile sözde Müslüman tasviri sergileniyor ve bu durum İslam fobisinin giderek yaygınlaşmasına neden oluyor.
Peki, tüm bunların yani İslam dininin ve Müslümanların negatif kavramlarla ilişkilendirilmesinin amacı ne olabilir?Neden Batıda Müslümanlar kılık-kıyafetleri, dış görünüşleri itibariyle ötekileştirilmek, dışlanmak isteniyor? İslam dinine (dolayısıyla Müslümanlara) karşı duyulan korku ve nefretin rasyonel bir açıklaması var mı? Kim ya da kimler, neden Batı toplumu üzerinde İslamiyet algısını yönetmek ve bir karşı kamuoyu yaratarak, Müslümanları Batılıdan koparmak istiyor?
https://onedio.com/haber/billur-akturk-yazio-uygar-batinin-somurge-mirasi-ve-islamofobi-920008

Sefa Yürükel: Avrupa’da Türkler İçin Zor Dönemler ve Kör Bir Kriz Başlıyor. Öneri ve Çözümler Ne Olmalı?


Avrupa siyasi elitlerinin bu konuda Erdoğan’a bazı dönemlerde, zaman zaman sadece uyarı yapıtıklarını biliyoruz. Fakat şimdi artık git gide Erdoğan ve ekibine ve taraftarlarına karşı sertleştiler. Söylemden eyleme geçtiler. Bu konuda sıkı önlemler, operasyonlar ve tedbirler yolda. Bir kısmı şimdiden uygulanmaya başlandı.
Avrupa Türkleri bu istenmeyen ve kendi insiyatifleri dışında gelişen bu gelişmeler karşısında çok dikkatli olmalılar. Bu durumda konulara vakıf ve bilgiye dayalı olarak fikir sahibi olmalılar. İnsan hakları ve vatandaş olma halkları çerçevesinde kendi menfaat ve çıkarlarına göre ve akıllı olarak hareket edip, strateji geliştirmeliler. Bu buhrandan çıkmak ve arada sıkışmamak için üçüncü bir çıkış yolu yakalamak zorunda olduklarının farkına varmalılar.
Avrupa Türkleri, özellikle bu günlerde duygusal değil, Anavatan ve bulundukları ülkelerdeki Anayasa ve yasalardan yararlanarak, onlara uygun davranarak, Laiklikten yana tavır alarak, islamcılarla aynı safta durmadıklarını açıkça belirtmeliler.
Ve bu konuda kendi öz deklerasyonlarını yayınlayarak ortada bir yerlerde kalmamalılar. Çünkü bu gibi büyük kırizli konularda gri bölgede durmak diye bir şey olmaz. Aksi taktirde Avrupa ve Türkiye liderleri arasında gelişen iki agrasif siyaset içinde, siyasi kurban olabilirler. Eğer kendi özgün tavırlarını almazlar ise olurlarda.
Unutmayalımki biz Avrupalı Türkler olarak, Anavatan’a ve Avrupa’da ki Yeni Vatanlarımıza karşı her zaman sorumluluklarımız, haklarımız ve görevlerimiz var. Biz her anlamda kendi durumumuzu gözeterek gerçekçi olmalıyız. Mevcut durumda ne Anavatan’dan nede Yeni Vatan’dan vazgeçebiliriz. Böyle bir lüksümüz yok çünkü. Zatende geçmemeliyizde.
Avrupa’da Erdoğanlara karşı izlenen politikalar sonucunda, Avrupa’da herşey bir birine karıştırılarak, Avrupa Türklerine karşıda önümüzdeki dönemde haksız suçlamalar yapılarak, islamcılarla normal Türk’ü bir birinden ayırt etmeden, herşeyi genelleyerek yapılacak olan parti ve devlet politikaları sonucunda, Avrupalı ırkçılar tarafındanda ırkçılık toplumsal düzeyde Türklere karşı körüklenerek, oluşturulacak olan bir kaos ortamında, kimsenin Avrupalı Türkleri kurbanlık koyun haline getirmemesi için, biz Avrupalı Türkler olarak, gerilim siyasetinden değil, akılcı ve yapıcı siyaset, öneri ve çözümden yana tavır almalıyız.
Bizler, İnsan haklarından ve bulundukları ülkelerin Anayasa ve kanunları çerçevesinde barış içinde bir arada yaşamaktan yana olduğumuzu açıkça bir vatandaş olarak belirtmeliyiz.
Evet, gittikçe büyüyen bu sorun Avrupali Türklerin insiyatifinin dışında bir kör kıriz olarak büyümektedir. Ama görülüyorki, kimsenin bundan kendini muaf tutmasıda mümkün değil. Çünkü şu anda bu konuda, Avrupa’da herkesi kapsayan, iyi ile kötü arasında ayrım yapmayan genel bir politika üretilmektedir. Ve bu bizim açımızdan azınlık olarak çok tehlikelidir. Tehdit içermektedir.
Buradan benim Avrupalı Türklere çağrım, her Avrupalı Türk’ün, Türkiye ve Avrupa’da ki yaşadığı ülke ile ikişkilerini yeniden düşünmeleri, gözden geçirmeleri, bu konuda Avrupa’lı Türkler kendi aralarında sağlıklı ve yapıcı bir istişare ile ve tartışma ortamı yaratarak, kendilerine kişisel ve toplumsal olarak zarar verdirmeden ve kendileri olarak kaderlerine karar vermelidirler. Bu konuda zaman geçirmeden sorumluluk ve akılcılık taşıyan net bir tavırı almalılar. Ve en önemliside bulundukları ülkelerde toplum ve siyasilere kararlarını açıkça deklara etmeliler.
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımlar ve terörizm araştırmacısı
This entry was posted in DİN-İNANÇ, DIŞ POLİTİKA, İrtica, SİYASAL İSLAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *