Sabiha Gökçen’in “Atatürk’ün izinde bir ömür böyle geçti” isimli kitabından bir anı.

1937, Hatay sorunu yüzünden Fransa ile aramız artık son derece gerilmiş. Atatürk, evlatlığı Sabiha Gökçen’i çağırıyor: “Tabancanı tak, üniformanı da giy gel!”. Sabiha Gökçen, o sıralar hala savaş pilotu. Peki efendim diyor ve buluşuyorlar.
– Bu gece, Fransız sefirinin gittiği lokantaya biz de gideceğiz. Orada Asım Gündüz (general) bir konuşma yapacak. Sen de ayağa fırlayacaksın, Hatay bizim kanımız, feda olsun canımız diye bağırarak havaya ateş edeceksin. Yapar mısın?
– Yaparım.
– Fakat karışmam sonrasına. Sonra ne olursa olsun, katlanacak mısın? (tutuklama, hapis…) Yapar mısın?
– Emredersiniz, yaparım!
Asım Gündüz, çok yapıcı, uzlaştırıcı bir konuşma yapıyor. Tam o sırada, Sabiha Gökçen bağırarak yerinden fırlıyor;
– Bu çok pasifist bir konuşma, böyle halledilmez! Biz Türk gençliği yerimizde duramıyoruz, Hatay bizim kanımız, feda olsun canımız!
peş peşe tabancası ile tavana sayıyor. Fransız sefirinin surat bembeyaz. Polisler geliyor. Fakat bu Atatürk’ün kızı Sabiha Gökçen. Atatürk’e bakıyorlar, Atatürk “gereğini yapın” diyor. Sabiha Gökçen’i karakola götürüyorlar. Savcı koşarak geliyor, Sabiha Hanımı sorguya çekiyorlar. Sen mi yaptın. Evet. Niye yaptın? Milli hislerim galeyana geldi. Bak iyi düşün, hakkaten mi Yine yaparım, Hatay bizimdir.
Tutuklanıyor ve hapse gönderilirken, bir kadın daha karakola getiriliyor. Atatürk’ün kardeşi Makbule Hanım. Meğer Atatürk ona da aynı direktifi vermiş, o da tabancası ile “Hatay bizim kanımız, feda olsun canımız” tavana ateş etmiş. Derken bir kadın daha, Saniye Hanım, Makbule Hanımın arkadaşı. Üçü de doğru kodese.
Yani Atatürk, 3 Atatürk kadınına, biri kızı, biri kardeşi, diğeri kardeşinin arkadaşı, Fransız Sefirine nazire havaya silah patlattırıyor.
Fransız sefiri ne düşünmüştür ki? Dediğini yapan adamın kadınları ateş ediyor! Hatay’ı savaşla da alırım diyen adam. Yapar mı? Yapar. Mesaj alınmıştır.
Atatürk ancak ertesi gün hapishaneye gidiyor. Hatta onlarla görüşmeden önce, diğer kadın mahkumlarla da görüşüyor. Soruyor, “sen niye hapse girdin?” “Şu yüzden” “Sen?” Hatta birisi kocamı öldürdüm diyor. “Yaa, niye?” “Kuma getirmeye kaktı üstüme”. “Afferin” diyor. Atatürk, “Kadın hakları, ilerde şöyle yapacağız, böyle olacak”, başlıyor izahat vermeye.
Suriye Başbakanı Cemil Mardam apar topar Ankara’ya geliyor. Çünkü Türkiye, Suriye ile dostluk anlaşmasını fesh ettik diyor. Cemil Mardam, dışişleri bakanı, başbakan ile görüşüyor. Atatürk bir lokantada yemek yerken, bunu da aynı lokantaya götürüyorlar. Tesadüf (!) olarak karşılaşmış oluyorlar, Atatürk ile konuşuyor. Kısa keselim, Atatürk, “Mustakil (bağımsız) olun, savaşın. Hatta ordum yok diyorsan, girerim Suriye’ye ordumla, ve çıkarım.” Burada verilen mesaj Suriye’ye değil, Fransa’yadır.
This entry was posted in ATATURK, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *