ERMENİ DİASPORASI ve ŞAKLABANLIKLAR ( I )

Kenan Mutlu Gürses / 05 Haziran 2020
Diaspora Ermenilerinin bitmeyen yalanları, iftiralar, bunları destekleyen, teşne olan emperyalist güçler ve onların güdümünde hareket eden devletçikler. Ermenilerin, dünyanın farklı bölgelerine savrulmuş olduklarını, hangi ülkede, hangi sayıda yaşadıklarını, söz konusu ülkelere göç nedenlerini biraz uzun olsa da kalemim döndüğü kadarıyla anlatmaya, satır başları ile de olsa, tarihin derinliğine teolojiye, ilahiyata ve mitolojiye bakarak bazı iddialara da dikkatinizi çekmeğe çalışacağım.

Mesela; Yahudilerin, Hıristiyanların ve Ermenilerin her türlü dinî ve ilmî bilgilere rağmen, Nuh’un gemisinin Ağrı Dağı’na indiği hakkındaki iddiaları gerçekle bağdaşmamakta, maalesef bazı Türkler-Müslümanlar da bu asılsız iddianın peşinden gitmektedirler. “Rrt” kelimesinin Kitâb-ı Mukaddesi çevirisini yapanlar tarafından yanlış seslendirilmesi sonucunda ortaya çıkan Ararat kelimesi (Tekvîn 8/4) hatalı yorumlanmış (Dorme, s.24) ve Nuh’un gemisinin indiği yer olarak AĞRI Dağı gösterilmiştir.[1]
Kur’ân-ı Kerim’e göre Hz. Nuh’un gemisi, tufandan sonra CÛDÎ Dağı’na inmiştir. Bu konudaki AYETİN mealinde “Ve dendi ki; Ey yeryüzü, em suyunu ve ey gök kes yağmurunu ve su emildi ve iş yapıldı bitti ve oturdu CÛDÎ’YE gemi ve uzaklık denildi, zulmeden topluluğa” (Hûd 11/44) ifade edildiği gibi; [2]
“Ve su çekildi. İş bitirilmişti. Gemi, Cudi üzerine oturdu ve haykırıldı: ‘O zalimler topluluğu geri gelmez olsun,” şeklinde de açıklanmaktadır. [3]
Başkaca; “Nuh Tufan’ından sonra, insan neslinin, sadece Hz. Nuh’un üç oğlu vasıtasıyla devam ettiğini iddia edenlerin yanında, gemide bulunan diğer insanların da söz konusu vasıtaya dâhil edildikleri bilinmektedir. Konu insan neslinin üç oğulla devam ettiği görüşü ile bazı çağdaş araştırmacılar, (İsrâ sûresinin üçüncü âyeti)ni de dikkate alarak insan soyunun gemiye alınan diğer müminler vasıtasıyla da devam ettiği kanaatindedirler. İnsanların sadece Hz. Nuh’un üç oğlunun neslinden geldikleri konusundaki rivayetlerin Tevrat’a dayandığı ve bu görüşün doğru olmadığı da belirtilmiştir. Ayrıca, yine bazı araştırmacılar, tufanın küresel değil bölgesel olduğunu, yani bütün yeryüzünü etkilemediğini ileri sürerek insan neslinin devamını sadece Hz. Nuh’un gemisine binen müminlere hasretmenin yanlış olacağına dikkat çekmişlerdir.” Konunun bu yönünü, coğrafya, jeoloji ve jeomorfoloji, gerekse arkeoloji araştırmalarına, bilime bırakılmasından nedense kaçınılmaktadır. [4]
“Moses Khorenatsʻi, Nuh’un oğullarından söz ederken Yafet’in (Yafes’in) çocuklarını şu şekilde sıralar. Bu, aynı zamanda Ermenilerin bugün en çok kabul gören şeceresidir de: Yafet, ondan sonra Gamer, ondan sonra Tʻiras, ondan sonra Tʻorgom, ondan sonra Hayk, ondan sonra Arameneak, ondan sonra Aramayis, ondan sonra Amasya, ondan sonra Keğam, ondan sonra Harmay, ondan sonra Aram, ondan sonra Güzel/Yakışıklı Ara.”
Ya diğer torunları; Kuş, Mizraim, Fut ve Kenan, Arpakşat, Biblical Elam, Asur, Madai’s, Lud, Ziezi, Canaan, Yavan, Put, Magog, Yavan, Gomer, Tubal, Meşek, Madai, Misraim, Turk soyundan gelenler ne olmuştur?
Nuh Tufanı, Tufan sonrası geminin Ağrı Dağı’na inişi, Hz. Nuh’un çocukları ve torunlarından özellikle Hayk’ın hayatı, Ermenilerin Ağrı Dağı efsanesine uymadığı, Cudi Dağı gerçeği göz ardı edilmektedir.
Hayk; “Kaynaklara göre; Asur/ Babil tanrısı Bel’le yaptığı özgürlük mücadelesi sonunda, O’na boyun eğmeyerek, Ağrı Dağı çevresine göçtü ve OVAYA yerleşti. Bütün halkını torunu Gatmos’un idaresine bırakarak, ailesi ile birlikte, kuzey batı da bir yaylada konakladı.” Bu nedenledir ki günümüzde Ermeniler kendilerine “Hay” yaşadıklarını iddia ettikleri bölgeye de “Hayasdan” derler. [5]
Ermeniler için önemli bir figür olan Hayk ile M.Ö. 2540 da (veya M.Ö. 2350 de) Mezopotamya, Babil, Ninova ve Ağrı Dağı çevresi, Ortadoğu Mitolojisiyle birlikte değerlendirilmesi gerekmez mi?
Kısaca, “Ermeniler konusunda yapılan çalışmalar, birbirinden farklı sonuçlar ortaya koymakta, meselenin anlaşılmasını ve “gerçek şudur” denilebilmesini zorlaştırmaktadır. Bundan dolayı tarihî veya coğrafî bir terim olan “Ermenistan” ile bugün, Ermeni ile ilişkilendirilen “Hayk” soyunun ilgisi de henüz ispatlanamamıştır. Bu durum, “Hayk” veya “Ermeni” soyunun ne olduğunu gündeme getirmektedir. Anadolu’da bulunan Ermenilerin büyük çoğunluğunun Türkçe ’den başka dil bilmemesi, örf ve âdetleri bakımından Türklere benzer olması; ‘Türk Harsı ’nın tesirine bağlandığı gibi, Türk soyundan gelmiş ve Hıristiyanlaşmış Türk olmalarına da bağlanmaktadır.” [6]
Revan, (Erivan) konusunu kısmen de olsa daha önce yazmıştım. Anadolu’da, Kafkasya’da tarih boyunca var olduklarını iddia eden Ermenilere sormak gerekir ki; “Afoslar, Agafirsler, Agoritler, Aheyler, Alanlar, Amarantlar, Antlar, Arimaspahlar, Avarlar, Avrunlar, Avsgahlar, Budinler, Daklar, Dandarinler, Didoyetler, Gargarlar, Gargareyalar, Geniohlar, Helenler, Helonlar, Hettler, Hiantlar, Hinkakular, Hunlar, İksibatlar, İskitler, İssidonlar, Kafkaslar, Karastesler, Kerketler, Kimmeriyler, Koitler, Kolhlar, Kolhahlar, Kollar, Korakslar, Lazlar, Legler, Manrallar, Massagetler, Melanhlenler, Meotlar, Moshlar, Nasklar, Nevrler, Ortitler, Psesler, Sakasanlar, Sakslar, Sarmatlar, Savromatlar, Sirakiler, Sindler, Soanlar, Taregetler, Tavrlar, Tindarlar, Toharlar, Toretler, Tuballar, Uzlar, Zigler ve Zincler,” gibi diğer HALKLAR nereler de var olmuşlardır? Nasıl yok olmuşlardır?
“Homer, Herodot, Aiskilos, Euripides, Hippocrates, Platoon, Polybius, Strabon, Çiçero, Plutarkhos, Tacitus vb. antik eserlerinde” bu HALKLARA neden yer vermişlerdir? “Söz konusu antik eserlerde olan bilgiler Bizans kaynaklarında da tekrar edilmekte” olduğu da unutulmamalıdır.[7]
(Devam Edecek)
[1] Hikmet Tanyu, Diyanet İslâm Ansiklopedisi
[2] Abdulbaki Gölpınarlı, Kur’ân Meali
[3] Bülent Pakman, Türklerin Başlangıcı
[4] İbrahim Kutluay, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt, 15-s, 1
[5] Mehmet Yılmaz, “Ermeni Kimdir” Sorusu Hakkında Mitolojik Bir Değerlendirme
[6] Abdurrahman Küçük, “Ermeni Meselesi” ve Ermeni Kilisesi Üzerine Düşünceler
[7] Kamil Veli Nerimanoğlu, Kafkaslar Tarihsel, Kültürel, Etno Sosyal, Politolojik Araştırma
This entry was posted in ERMENİ SORUNU. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *