PARALEL DEVLET * AKP devletin özüyle kavgalıdır. Adıyla kavgalıdır. Devleti kuranlar ile sorunludur. Sonuç olarak;Rejimini değiştiren paralel bir yapıdır. Paralel yapının dışında kalan hiç kimseye yaşam hakkı tanımayan, dışlayan bir yapıdır.

PARALEL DEVLET

Z.Engin Uçar / 22.04.2020
z_eucar@yahoo.com.tr

FETÖ ile birlikte hayatımıza PARALEL DEVLET deyimi de girdi. AKP, FETÖ ile ‘aynı menzile gidiyoruz’ diye, devlet içinde devlet haline getirdi. Ortak hedefleri;
Devleti bütün kurumlarıyla ele geçirmek, Türk Ordusunun kimyasını değiştirmek, yani hizaya sokmak, güvenlik güçlerini kendi görüşünde kişilerin kontrolü altına sokmak… Para gücünü ele geçirmek… Ve sistemi çökertmek..
Birlikte yürüdükleri hedefin kısa özeti budur!..

Hedefe yürürken, yolda ne kadar uyarı levhası varsa kaldırdılar. Uyarı levhalarına sürekli ateş ettikleri için de, ölümcül yol kazaları olağan hale geldi. Kırdılar, döktüler. Sonra çıkar kavgasına düştüler. Çıkar kavgasından sonra, devlet gücünü elinde tutan, ötekine ‘PARALEL DEVLET’ dedi. İyi de, onlar devlete paralel bir devlet kurarken, sen ne yapıyordun? Ben söyleyeyim;
Ülkenin en mahrem yerlerini onlara teslim ederek, paralel oluşumuna el veriyordun. El vermek ne ki? Bütün kapıları ardına kadar açıyordun. Ta ki çıkar çatışmasına düşene kadar…
Ülke çıkarları için çatışmadılar. Kendi çıkarları çatıştığı için kapıştılar. Kavga, ‘ülke üzerine oynayan’ iki kumarbazın, kağıt çaldın kavgası kadar basit fakat VAHİM bir kavgaydı… ‘Türkiye üzerine’ kumar oynarken masayı devirdiler. Bu çatışmaya, FETÖ’nün gazabına uğrayanların bir kısmının duygusallıkla taraf olması, çatışmaya hak edilmeyen bir anlam yüklenmesine neden oldu. Oysa;
iki paralel devlet aynı menzile giderken bir kırılma yaşayıp kesişince, kısa devre olmuştu. Kısa devre olurken çıkan kıvılcıma ne büyük anlam yüklendi değil mi.. O kıvılcımı 15 Temmuz’da yangına çevirdiler. Olan ülkeme oldu.
Bizim kumpas mağdurları yargı sürecinde biraz uyanır gibi oldu. FETÖ’nün hakim ve savcılarının aldığı hafif cezalar vicdanları kanattı. Kozmik odaya girilmesinden sonra, devletimizin yurtdışındaki yabancı istihbarat servisleri ile terör örgütleri içine sızdırdığı 813 vatan evladının tamamına yakını şehit edildi. Peki, bu alçak ihanet nedeniyle açılmış bir dava var mı? Kozmik oda savcıları, polisleri bu ihanet ve ajanlık faaliyetinden dolayı yargılanıyor mu? Yargılansalardı, Bülent Arınç sarayda değil, hapiste olurdu. O hakim ve savcılar sadece bir kumpasta rol almadı. Aynı zamanda casusluk faaliyetlerinin bir ayağı oldu. Kumpas esirlerinin birçoğunun kanserden mezara gitmesi tesadüf olabilir mi? Bu konuyu bile konuşacak, sorgulayacak kimse kalmamış.
FETÖ’nün siyasi ayağına gelince, yargılanmayı bırakın, bir kısmı yüksek maaşlarla saraya bağlandı.

AKP Genel Başkanı;
Muhalif olan herkese, kendilerine ters düşen herkese ‘TERÖRİST’ diyor.
Yerel seçimlerden önce de ‘illet-zillet’ demişlerdi.

CORONA-19 virüsü ile mücadelede yerel yönetimlere çok görev düşüyor. Bu süreçte muhalif belediyelerin yardım kampanyaları engellendi. Yılların aşevlerinin hesaplarına el kondu. Ekmek dağıtmalarına bile yasak geldi. Bu yasakların devlet yönetimiyle bir alakası yoktur. Çünkü devlet bütün kurumlarıyla bir bütündür. Belediyeler devletin çok önemli kurumlarıdır. Devletin kurumlarının bir kısmına ‘PARALEL’ ve ‘TERÖRİST’ damgası vurmak, bölücülüktür. Devlet içinde devlet olduğunun açık itirafıdır. Rüzgara karşı işemektir. Rüzgara karşı işersen, yaptığın gelip suratına yapışır.

Muhalif olan herkese TERÖRİST damgası vurmanın başka sonuçları ortaya çıkar. İşine gelmeyene terörist derseniz, terörist olmayanlara atılan iftira, GERÇEK TERÖRSİTLERİ aklar. Mansur Yavaş’tan, Büyükerşen’den, Vahap Seçer, İmamoğlu’ndan terörist çıkartırsanız… Bir de üzerine PKK yakıştırması yaparsanız… Buna insanlar güler de… Doğuracağı sonuç; ‘Muhalif belediyeler üzerinden PKK’yı aklarsınız’. Artık terörist kavramını kimse ciddiye almaz.
Bütün kavramların içini boşaltarak suç ve suçlu kavramını, suçsuzlar üzerinden aklıyorsunuz.

Muhalif belediyelerin yardımları engellenmiyor. Vatandaşın ekmeğe ulaşması engelleniyor. ‘İyiliği kim engeller’ diye sorun kendinize? Cevabı, engelleyenlerin gerçek kimliğidir.
Muhalefete paralel yakıştırması yapıyorlar ya? Bunlar ne söylüyorsa, kendi yaptıklarından söylüyor.
Biri birine iftira atacakken önce kendi yaptıklarından başlar. (Hint Atasözü)

GERÇEK OLAN İSE; AKP GERÇEK BİR PARALEL DEVLETTİR.
Neden mi?
AKP iktidara geldikten sonra, ülkeyi mevcut kurumları ve rejimi ile yönetmeyi programına asla koymadı. AKP devletin bütün kurumlarını çökertti. Kurumların hafızasını yok etti. Kendi sistemini kurdu.
İşgal Devleti mensupları gibi;
Kendine biat etmeyenlere en ağır hakareti yapmaktan, ekmeği ile oynamaktan çekinmediler. Ele geçirdikleri yargıyı kullanarak, muhalif olan her ismi düşman sınıfına soktular. Birçok ismi özgürlüğünden yoksun bıraktılar. Ülkenin yarısından fazlasını düşman olarak görünce, okul yerine bol bol hapishane yaptılar. AKP’lileri yargı dışına aldılar. Öyle ki, yargı sadece muhalif kesimi susturmak için kullanılan bir SOPA haline geldi.

T.C. Devletine ait fabrika, simge kurumlar, hastaneler bile yok edildi. Aslında;
Devletin içini boşaltanlar, ülkenin yarıdan fazla nüfusunu düşman olarak gören bir yapı, gerçek anlamda bir PARALEL YAPIDIR. Bu çok açık bir gerçektir. Devletin güvenlik güçleri varken… Bu güvenlik güçlerinin yapısıyla oynadıkları halde, yaptıkları operasyonlarla yetinmeyip, kendi silahlı yapılarını da kurmuşsan, sen devleti değil, devlete karşı kurduğun paralel yapıyı temsil ediyorsun demektir.
AKP devletin özüyle kavgalıdır. Adıyla kavgalıdır. Devleti kuranlar ile sorunludur. Sonuç olarak;
Rejimini değiştiren paralel bir yapıdır. Paralel yapının dışında kalan hiç kimseye yaşam hakkı tanımayan, dışlayan bir yapıdır. Yani;
AKP Paralel devletin hasıdır.
Zahide UÇAR (22.04.2020) Alanya
This entry was posted in FAŞİZM, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İrtica, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *