Arşivimi karıştırırken Aralık 2019 ayında kaybettiğim değerli dostum Aydoğan Kekevi’nin göndermiş olduğu aşağıdaki yazısını dostum Kekevi’yi saygıyla anarak anarak paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm.
Naci Kaptan
Ümit Doğan / 01 tem 2019
#Ergenekon’dan konu açılmışken Sevgi Erenerol’dan bahsetmemek vefasızlık olacak. Ergenekon kumpasında tutuklanan Sevgi Hanım’ın esas suçu ATATÜRK’ÜN “BU MEMLEKETE BİR ORDU KADAR HİZMET ETTİ” dediği Papa Eftim’in torunu olmaktı. Papa Eftim’in Ergenekon’la ilgisi neydi?Öğrenelim.
1-Papa Eftim, Yozgat Akdağmadeni’nde Hristiyan bir aileden dünyaya geldi. Ankara’da bir süre baba mesleği olan manifaturacılıkla ilgilendi. Din eğitimi aldı, 1918 yılında Keskin’e metropolit vekili olarak atandı.
2-Bu sırada Fener Rum Patrikhanesi, Yunan mefkuresini hayata geçirmek için Anadolu Ortodokslarını Rumlaştırma politikası izliyordu. Patrikhane “Anadolu’daki Türk Ortodokslarına Yunan Dili Öğretme” faaliyetlerine başlamıştı.
3-Papa Eftim’in yapacağı iki şey vardır. Ya Ortodoks bir din adamı olarak bağlı bulunduğu ruhani merkez olan Fener Rum Patrikhanesi’nin talimatları doğrultusunda hareket edecek, ya da dinen bağlı bulunduğu kurumu karşısına alıp, mensup olduğu Türk milletinin yanında yer alacaktır
4-İşte bu çok zor karar aşamasında Papa Eftim, tereddüt dahi etmeden milletinin yanında yer almayı seçmiştir. 1 Nisan 1918 tarihinde Keskin’de Metropolit Vekili iken Patrikhanenin faaliyetlerini protesto eden meşhur Keskin Beyannamesini yayınlamış ve şöyle demiştir:
5-“ İstanbul Patrikhanesi’nin bize Türklüğümüzü unutturmak ve dilimizi değiştirtmek için aldığı bunca tedbirler hiç kar etti mi?İşte Türk tabiyetimiz ve dilimiz olduğu gibi bakidir. Halis Türk ve Türk evlatları olduğumuzu adet,töre,kültür ve her halimizle bunu ispat etmekteyiz.”
6-Genç bir papazın Anadolu’nun bağrından yükselen haykırışı, “Yunanlı değiliz, şanlı Türk milletinin evlatlarıyız!” deyişi İstanbul’un hoşuna gitmemiştir. Papa Eftim hakkında tutuklama kararı çıkartılacak ancak Kuvvacı Keskin Kaymakamı, onu teslim etmeyecektir.
7-Papa Eftim, delege olmamasına rağmen Sivas Kongresine katılıp Anadolu Türk Ortodokslarının desteğini bildirmiş, Keskin’e dönüşte bir miting yaparak İstanbul Hükümeti’nin tanımadığını ve yalnız Mustafa Kemal Paşa’dan emir alacağını herkese ilan etmiştir.
8-1921’de TBMM binası önünde yaptığı coşkulu konuşmada halkı ve askeri cesaretlendirmiş, Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesini kurarak Anadolu Türk Ortodokslarını Fener’in elinden kurtarmıştır.
9-Anadolu’da Ortodoksluk Sadası gazetesinin yayınlanmasını sağlamış, Anadolu Hristiyanlarının Ankara Hükümetinden zarar görmediğini ve bunu söyleyen Fener Rum Patrikhanesinin Anadolu Ortodokslarının temsilcisi olamayacağını ifade etmiştir.
10-Kapı kapı, ev ev dolaşarak Hristiyan ahalinin milli mücadelenin karşısında olmamalarını telkin etmiş, Türklerden yalnızca dini bakımdan farklı olduklarının unutulmaması gerektiğini sık sık hatırlatmıştır. Onun nüfuzu altındaki bölgelerde Türk-Hristiyan çatışması yaşanmamıştır.
11-Bu hizmetlerinden dolayı Atatürk Papa Eftim’i “PAPA EFTİM BU MEMLEKETE BİR ORDU KADAR YARDIM ETMİŞTİR” ve “PAPA EFTİM BENDEN DAHA TÜRKTÜR” sözleriyle onore etmiştir.
12-Lozan Antlaşmasıyla Partikhane’nin siyasi yetkileri kaldırılmış, burası Fatih Kaymakamlığına bağlı bir kurum haline getirilmiştir. Ancak Atatürk’ün vefatıyla birlikte Fener Patrikhanesi’ne tavizler verilmeye başlanmış, Papa Eftim hükümetler nezdinde gözden düşmeye başlamıştır.
13-Gönülleri ve cepleri Atina’ya bağlı Rum azınlığın girişimleriyle elinden kiliseleri alınmıştır. İnönü’nün Fener Patriğini kucakladığını, Menderes’in Patriğin ayağına kadar gittiğini görmüş, ses çıkartmamıştır.
14-Patrikler lüks arabalarda haşmetle dolaşırlarken o yarım ayakkabı ile azınlıkları tek tek dolaşmaya,onları Türklük yolunda uyarmaya çalışmıştır.Türk Ortodokslarına özel mezarlık isteği kabul görmemiştir.MENDERES DÖNEMİNDE VATANA HİZMET TERTİBİNDEN ALDIĞI MAAŞ BİLE KESİLMİŞTİR.
15-Kıbrıs konusunda milletinin yanında yer alan Papa Eftim, Makarios’u aforoz etmiştir. Fener Rum Patriği Athenagoras’ın da Makarios’u aforoz etmesi gerektiği, eğer bunu yapmıyorsa onunda bir Makarios olduğunu söylemiştir.
16-Atatürk dendiği zaman gözlerinden yaşlar boşanan, hayatının en büyük şerefini bir zamanlar Ata’nın yakınında olmakta bulan bu temiz yürekli din adamı 14 Mart 1968’te vefat etmiştir.Mezar taşında Atatürk’ün “PAPA EFTİM BU MEMLEKETE BİR ORDU KADAR YARDIM ETMİŞTİR” sözü yazılıdır
17-Gelelim Sevgi Abla’ya. Sevgi Erenerol. Papa Eftim’in torunu. Adını Ergenekon kumpasıyla duyduğumuz büyük Türk kadınının tek suçu Papa Eftim’in torunu olmak, Fener’e karşı mücadele etmek, dedesinin fikir ve öğretilerini canlı tutmaktı. Emperyalizmin intikam zamanı gelmişti.
18-Sevgi Erenerol Hristiyan olmasına rağmen, dedesi gibi “önce milletim, sonra dinim” diyerek misyonerlikle mücadele etmeye başladı. Ona göre misyonerlik DİNLER ARASI DİYALOĞUN ÜRÜNÜYDÜ ve emperyalizme hizmet veriyordu.
19-Sevgi Erenerol misyonerlik sorununa dikkat çekmek için çeşitli yerlerde konferanslar verip halkı aydınlatmaya çalıştı. Türkiye’nin Vatikan, Fener Rum Patrikhanesi ve Protestan Kiliseler Birliği’ne bağlı misyonerler tarafından üç koldan kuşatıldığını tekrarladı.
20-Bu üç odağın,hasta ve sakatları,yoksulları,gençleri,özellikle Sakarya bölgesinde depremden etkilenen vatandaşları kendisine hedef olarak belirlediğini, İncil arasında para dağıttığını, yurt dışında okuma imkanı sağlamak vaadiyle misyonerlik faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtti
21-Türk olmakla gurur duyduğunu belirterek, “Önemli olan benim Türklüğümdür. Hristiyan olmam ikinci planda kalır” dedi, Misyonerliğin bir din meselesi olmadığını, böyle düşünenlerin, bu faaliyetleri yönlendirenlerin tuzağına düşmüş olacağını ileri sürdü.
22-Dinlerarası diyaloğa savaş açan Sevgi Erenerol’un faaliyetleri malum yapılanmayı rahatsız etmiştir.26 Ocak 2008 tarihinde gözaltına alınır.Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin örgütün karargahı olduğu ve önemli toplantıların burada yapıldığı haberleri basında yer almaya başlar.
23-Güya, Her hafta Çarşamba günü Türk Ortodoks Patrikhanesi’de toplantı yapılmakta, örgütün gizli belge ve tutanakları burada saklanmaktadır. Esas amaçsa Atatürk’ün kurduğu, onun ilkelerinin yaşatıldığı bu kurumdan yüz yıldır bekleyen intikamı almaktan başka bir şey değildir.
24-Davanın 28. Duruşmasında Sevgi Erenerol, şunları söyler: “Benim terör ve teröristlerle ilgim olmadığını, bu operasyonu yapanlarda bilmektedir. Beni tutuklayarak Türk Ortodoks Patrikhanesi tasfiye edilmek istenmektedir. Tutuklu olmaktan asla yakınmıyorum.
25-Suçlamaları kabul etmiyorum. 11 aydır tutukluyum. Toplum önünde böyle bir suçla karalanmak isteniyor oluşumun nedeni Türk Ortodoks Patrikhanesi’ni yıpratma çabasıdır. Çok sevdiğim Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya teşebbüs etmekle suçlanmak beni çok üzdü.”
26-Bir başka duruşmadaki şu sözleri önemlidir: “Sayın Başkan, bu operasyona benimde dahil edilmemin nedeni,1919’un bir parçasını temsil etmemdir.BİLDİĞİNİZ GİBİ BEN PAPA EFTİMİN TORUNUYUM. YANİ 1919’DA MUSTAFA KEMAL İLE BİRLİKTE BU VATANI ONLARA TESLİM ETMEYEN KİŞİNİN TORUNUYUM.”
27-Sevgi Erenerol aynı şekilde Zekeriya Öz’ün “Siz nasıl bir Hristiyansınız? Konuşmalarınızda Hz. İsa’dan çok Atatürk’ten bahsediyorsunuz.” sorusuna “Çünkü ben Papa Eftim’in torunuyum!” diyerek cevap verir.
28-Yaşananları sevinçle takip eden Fener Papazı Bartholomeos “Sevgi Erenerol bizi çok incitiyordu. Çok aleyhimizde konuşuyordu. Şimdi ortaya çıktı ki orada Ergenekon toplantıları yapılıyormuş.Devlete,hükümete, bize karşı toplantılar yapılıyormuş.” Şeklinde açıklama yapar.
29-Sevgi Hanım’ın davada sona yaklaşılırken yaptığı şu açıklama çok önemlidir: Şayet Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanmamış olsaydı, sanık sandalyesinde Mustafa Kemal ve Papa Eftim yan yana olacaklardı. ++
30- 91 yıl sonra bu operasyonla Türk ordusuna açılan savaşta, Türk Ordusunun Genel Kurmay Başkanı sanık sandalyesinde oturtulurken, onun yanında Papa Eftim’in torunu Sevgi’nin oturtulması bir tesadüf müdür? Asla!