Savaşın özelleştirilmesi ve profesyonel ordu

Bülent ESİNOĞLU / 19.06.2018
bulentesinoglu@gmail.com

Savaşın özelleştirilmesi ve profesyonel ordu


Devletimizin ve milletimizin temeli milli ordudur. Profesyonel ya da paralı ordu; vatan savunmasını özelleştirmek anlamına gelir. Ordu özelleşince savaş da özelleşir.

Savunma ve saldırıyı şirketleştirmek, Amerikan emperyalizminin yaptığı bir iştir. Emperyal yapılara özgü bir yapılanmadır. Emperyalist bir ülke olabilmek için para basıp para satmak gerekir. Biz bir emperyal ülke değiliz.

Bu anlamda şiddetin alınır satılır bir metaa dönüşmüş olması, mafyanın meşru zeminden aldığı payın artması demektir.

NATO içinden ve dışından, çokuluslu şirketlerden Türkiye’ye yıllardır baskı yapılır. İlle de paralı orduya geçin diye…Küreselleşme saldırısıyla birlikte sürdürülen bu propaganda, aslında Amerikan çokuluslu şirketlerinin önerisidir. İsteğidir.

Ordunun şirketleştirilmesinden gaye şudur; Milli olan orduyu milli devletten koparmak ve milli devleti çok uluslu şirketlere bağımlı hale getirmektir.

Milli ordu varken bile, ABD adına, Afganistan v.b ülkelere asker gönderiyoruz. Mehmetçikten Kurulu olmayan, yani milli olmayan bir ordunun varacağı yer; Blackwater Şirketinin vardığı yerdir.

Amerika’nın girdiği tüm savaşlardan yenik çıkması da bundandır. Milli olmayan bir ordu, şirketleşmiş bir ordu; eninde sonunda, finans siteminin elinde olacak bir ordudur. Mutlu azınlığın, mutlu işbirlikçilerin ordusu.

Amerika’da savaşlardan beslenen bir büyük sermaye gurubu vardır. Savaşları da bunlar isterler. Çünkü paralı askerlerine maaş, araç gereç sağlamak için savaşa ihtiyacı vardır. ABD’nin gereksiz savaşlara girmesinin diğer bir nedeni profesyonel askerliktir.

Aslında profesyonel ordu planı; ulus devletleri içeriden teslim alma planının kendisidir. AKP iktidara geldiğinden bu yana, Türk ordusu üzerindeki eylem ve tasarrufları; milli orduyu profesyonel orduya dönüştürme şeklinde cereyan etmiştir. Milli olanı şirketleşme yoluyla gayri mili hale getirirseniz, sonunda şirketleşmiş ordunun kim daha çok para veriyorsa, onun işini göreceği kesindir.

Türk ordusuna silah satmayan, başka yerden silah satın almasına müsaade etmeyen (Çin örneğinde olduğu gibi) Amerika’nın hesabı şudur; ben (ABD) seni komünizme karşı ve Rusya’ya karşı korurum. Ne karşılığında? Egemenlikten fedakârlık karşılığında…

Eğer bugüne kadar TSK caydırıcı olabilmişse, Mehmetçik Düşüncesi ve onun iradesi dolayısıyla olmuştur. FETO’nun kırk yıldır ordunun içine sızmaya çalışması, TSK’yı ABD ‘ye teslim etmek içindir.

ABD’nin Türk ordusuna darbe yaptığını ifade edeceksiniz, sonrada yıllardır, Amerika’nın söyleyip de başaramadığı işi, siz darbeleri önler sanarak yapacaksınız. Amerika profesyonel bir orduyu daha kolay kullanır. Şirket, şirket ilişkisi daha kolay ilerler. FETO’nun bir lafını burada hatırlatmak gerek; biz Özkök’ün albay olacağını bile düşünmüyorduk, genelkurmay başkanı oldu. Demişti.

Feto’nun arayıp ta bulamadığını, şimdi siz vermiş oluyorsunuz. Şiddetin alınır satılır hale getirilmesi, yani savunmanın özelleştirilmesi ülkemize yapılabilecek büyük bir kötülüktür.

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, BÜLENT ESİNOĞLU YAZILARI, DIŞ POLİTİKA, DÜNYA ÜLKELERİ, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *