KATLEDİLMESİNİN 20.YILINDA AHMET TANER KIŞLALI’YI SAYGIYLA ANARAK * KEMALİZM GEÇMİŞİN BEKÇİLİĞİ DEĞİL GELECEĞİN ÖNCÜLÜĞÜDÜR * Ahmet Taner Kışlalı: Türkiye’ye adanmış bir ömür…

AHMET TANER KIŞLALI’NIN KİTAPLARINDAN;

Tanrı’yı kim kullanır? Giordano Bruno ne güzel söylemiş:
“Kötüler Tanrı’yı, Tanrı ise iyileri kullanır!..”
***

İktidardaki egemen sınıf temsilcilerinin, bilinçlenmeyen halk kitlerinin isteklerine cevap verebilme olanağına sahip bulunmadığı ülkelerde, açık veya kapalı baskı yollarına başvurmak kaçınılmaz olmaktadır.
***

“Bu ülkede Atatürk’ü yıkarak olumlu bir şeyler yapabileceğini sananların, kendi küçük dünyaları içinde büyük bir yanılgıyı yaşadıklarını sanıyorum.”
***

Tarih devrimi, dil devrimi, harf devrimi, okuma seferberliği, halkevleri, halkodaları, Köy Enstitüleri, folklor araştırmaları, hatta müzik devrimi… Hep -bu ulusallıktan evrenselliğe yönelen- “kendine dönüş”ün köşe taşlarıdır. Atatürk için Batılılaşma bir “amaç” değildi. Sadece bir “araç”tı. Taklidin her türlüsüne karşıydı. Çünkü, “çağdaşlaşabilmek” için “yaratıcı olmak” gerektiğine inanıyordu.Atatürk’ün kültür devrimini “Batılılaşma” sananlar, Kemalizmi hiç mi hiç anlamamışlardır!
***

Laiklik, dini devre dışı bırakmak anlamına gelmez; din adına baskı yapmak, zor kullanmak isteyenleri devre dışı bırakmak anlamına gelir.
***

Gelişmiş ülkelerin devrimcileri, değişmenin arkasından yürürler. Geri kalmış ülkelerin devrimcileri ise değişmenin önünden… Birisi katardır, birisi lokomotif.
***

“Eğer Türkiye’ de bir din devleti kurmak istiyorsanız, Mustafa Kemal’e saldırmanız elbette ki tutarlıdır.Eğer Türkiye’nin bir bölgesini ayırıp ırkçı bir devlet kurmak peşindeyseniz, Mustafa Kemal’e saldırmanın elbette tutarlı bir yanı vardır. “
***

Eğer Atatürk olmasaydı, Kemalizme bugün burun kıvıran, cumhuriyeti numaralama sevdasına kapılan, “referandumla devrim” yapılabileceğini sanan bazı büyük üstatlar acaba ne ile uğraşıyor olacaklardı?


Kışlalı: Türkiye’ye adanmış bir ömür…

Bilim insanı, eğitimci, siyasetçi, aydın Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı ,
bombalı bir suikast sonucu katledilişinin 20. yıldönümü

Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Mustafa Balbay Kışlalı’yı köşesinde anlattı.
Balbay’ın “Kışlalı: Türkiye’ye adanmış bir ömür…” başlıklı yazısı şöyle;

21 Ekim 1999 Perşembe sabahı, 9.45 sıralarıydı. Gazetedeki günlük haber toplantımız bitmiş, Cüneyt Arcayürek’le kahve içimi gündem sohbetine tutuşmak üzereydik.Ahmet Taner Kışlalı’nın komşularından acı bir telefon geldi:

“Kışlalı’nın aracına bomba koymuşlar… Az önce patladı… Hastaneye götürdüler…” Arcayürek’le fırlayıp çıktık. Hastaneye kaldırılmış olması, içimizde bir umut ışığı yaktı; acaba yaralı kurtulmuş olabilir mi?

Soluğu Bayındır Hastanesi’nde aldık. Kapının önündeki görevlilerden umutlu bir haber beklerken, iki kişi sarıp sarmalanmış bir şeyle içeri girdi. Kışlalı’nın kopan kolu araçta kalmıştı! Birden bir yere çarpmışım gibi iki elimi başıma götürdüm…Çok geçmedi görevliler, başsağlığı dilediler.

1990’lı yılların başında art arda yitirdiğimiz Prof. Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun, Doç. BahriyeÜçok, Uğur Mumcu’nun ardından Kemalizm deyince ilk akla gelen isimlerden Prof. Kışlalı da alçakça bir saldırı ile aramızdan koparılmıştı.İlk şokun ardından aklımıza 29 günlük kızı Nilhan Nur, eşi Nilüfer Hanım geldi. Hastanenin üst katlarında bir odada doktor gözetiminde tutuluyordu. Bir ya-kını, “Bebeğini düşün” diyebildi.Yaşama sırası Nilhan Nur’daydı…

Katledilişinden 15 gün kadar önce Batıkent ADD’den Mehmet Ali Gürbüz aramıştı:
“Sen ve Kışlalı Hoca’yla bu akşamoturmak istiyoruz… Önemli bir konuyu paylaşacağız.”

Kışlalı’yı aradım. İşi olduğunu ya da başka bir yoğunluğunu söyleyebilirdi.
Bütün içtenliğiyle, sıcak bir ses tonuyla, gülümser bir ifadeyle şöyle dedi:
“Bu akşam bebeğimi seveceğim…”

Kışlalı bütün özelliklerinden öte, insandı. İnsan kimliğini düşüncelerine 180 derece zıt kişilerden de esirgemezdi. Düşüncelerinde militan, davranışlarında centilmendi. Centilmen bir devrimciydi.

***

Kışlalı’nın kıyımı 1990’lı yıllar karanlığının en acı olaylarından biridir.
Önceki katliamlarla birlikte onun da öldürülmesiyle fikirsel çölleşme daha da büyüdü.

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin kurucusu ve Genel Başkanı Prof. Muammer Aksoy…
Kalpaksız kuvvacı Uğur Mumcu… Kemalizmin kale burcu Prof. Kışlalı…
Atatürkçü olmanın hedef olmakla eşanlamlı olduğu bir dönem…

Devamında AKP iktidarı geldi.
Bugün Kışlalı’yı aramızdan koparılışının 19. yılında anacağız. Kendisini Türkiye’nin aydınlık geleceğine, Atatürkçülüğe adamış Kışlalı’yı unutmamak, unutturmamak hepimizin ortak sorumluluğudur. Atatürk’e, katledilen aydınlarımıza olan borcumuzu ancak onların düşüncesini bu ülkenin yönetimine taşıyarak ödeyebiliriz.

Son noktayı Kışlalı’nın eskimeyen cümleleriyle koyalım:
“Laikliği kabul etmemiş olan İslam ülkelerinin, bilimin ve teknolojinin gelişi-mine katkısı sıfır düzeydedir. Bütün Arap ülkelerinin bu alana katkısı İsrail’in yüzde 4’ü kadardır. Bir zamanlar tersiydi. Batı, Türkiye’yi ne tamamen içine almak ister, ne tamamen dışlamak… İçine alırsa ‘eşit’ hale gelir, dışına alırsa ‘kullanamaz’ olabilir. Kemalizm geçmişin bekçiliği değil, geleceğin öncülüğüdür.”

https://www.gercekgundem.com/guncel/44547/kislali-turkiyeye-adanmis-bir-omur

This entry was posted in FAŞİZM, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *