PARLAMENTOSU ASKIYA, DEMOKRASİSİ RAFA KALDIRILMIŞ BİR ÜLKEDE MUHALİF VE İŞSİZ BİR GAZETECİ OLMAK * “9 Eylül” operasyon’u ve/veya Bu haber Odatv’de yok çünkü?!

Hayrullah Mahmud / 10 Eylül 2019 Salı

“9 Eylül” operasyon’u ve/veya
Bu haber Odatv’de yok çünkü?!


Neo Milli Mücadele güncesi!?
9 Eylül akşam’ı, saat 21 civarı.

İstanbul’dan İzmir’e girerken yine çevirme, yine gözaltı.Hakkımda “yakalama kararı” varmış. Savcı’nın dediğine göre, yakalama kararı sisteme düştükten çok kısa süre sonra yakalama gerçekleşmiş.
..
Polis, otobüs’te kimlik kartlarımızı topladı, sonra geri döndü ve beni gözaltına aldı.
Bilgisayar’ın başındaki polis kibarca durum’u izah etti. Valiz’imi almak için otobüse döndüm, ne var ki, bana refakat eden polis memuru ters konuşmaya başladı.

“Neden ifade vermeye gitmiyorsun” vb dedi. İkaz ettim, “önce üslubunu düzelt, artı şahsıma yapılmış bir tebligat yok” dedim ve ekledim: “Yaşça da senden büyüğüm, bu ülkenin şeref’li bir vatandaş’ıyım, birkaç şerefsiz adına üslubunu bozma, canımı da sıkma!”
“Tamam, fazla konuşma yürü” dedi.

İşte o sırada film koptu, “Başlarım senin şah damarına deyip” çantayı yere fırlattım, ortalık bir anda karıştı. Aslında basınç altında sakindim ama o kadar kibarlık da yanlış anlaşılır deyip bastım kalayı.
..
Başıma elinde makinalı silah olan bir polis’i diktiler, sorun’u çıkartan polis’i dışarı aldılar, beni de koltuğa kelepçelediler. Dedim ki, “Gözaltına alınmakla ilgili sorunum yok, yakalama var ise vardır, direnç gösterdim mi, hayır ama bana burada saygısızlık yapmaya kalkarsanız, sonuç’ları ne olursa olsun sonuna kadar giderim, hakkımı ararım. Silah çekecekseniz de çekersiniz, herkes sonuçlarına katlanır. Ölümden korkarak bu mücadeleye girişmedik. İçinizde silah çekecek olan varsa da çeksin, üslup bu ise asla geri adım atmam.”

Bilgisayar’ın karşısındaki polis memuru bu defa özür diledi, “Abi bir yanlış anlama olmuş” deyip kelepçeyi çözdü, çay ikram etti, su içtim. Dedim ki, “Yanlış anlama yok, büyük ihtimal Zapsu adına yapılan bir yakalatma bu! Gözdağı verme operasyonu! İki defa o dosya’yla ilgili ifade verdim, bu işte bir iş var, arkadaşınız da birileri adına bir mesaj iletti. İstanbul Emniyet’te gözaltındayken de benzer lakırdılar olmuştu.”

“Abi, şikayetçi olabilirsiniz!” dedi. Dedim ki, “Olmam, üslubuma uygun değil! Mahkeme’ye versen inkar edecek. Ama kendi üslubumca sormam gereken hesabı da sorarım. Akıllı telefonundan kimlerle konuştu, yazıştı vb. Daha dünkü çocuk. Biz bu kavgaya girdiğimizde o kaç yaşındaydı. Birileri adına şahsıma terbiyesizlik yapacak ise polis üniformasına güvenmesin.”

“Bir kez daha özür diliyorum” deyince, “Burada egomun peşinde değilim, özüre de gerek yok, siz işinizi yaptınız, o terbiyesizlik yaptı, bu sebepten ortalık alevlendi, kaçak göçek değiliz, kim ne sorarsa cevap veririz, ne var ki onlar bizim sorduklarımıza böyle cevap veriyor vs.”
..
Jandarma yıldırım hızı ile geldi.
Gözaltıyı yapan polis memuru kibar bir şekilde “Hayrullah abizimizi üzmeyelim, kendisini karakol’un uygun bir kenarında ağırlayalım, sizce de bir sakıncası yok ise kumandanım” dedi, el sıkıştık ve Jandarma’nın aracına geçtik. Jandarma araç’ında kendimi tanıttım, “işsiz gazeteci”yim dedim, dosya içeriği hakkında fikir sahibi olmadığımı ama Zapsu ile ilgili olabileceğini söyledim.

Sağlık kontrol’ü falan derken Bornova’daki Jandarma Karakol’una geldik, işlemler yapıldı, üst araması vb derken nezarethane’ye konuldum. (Bakımsız, tadilat isteyen bir karakol, bazı araçları dökülüyor, ilgi şart!) Dışarıdan yiyecek, içeçek aldırabileceğimi söylediler, “gerek yok” dedim ve uzandım, sabaha kadar uyudum. Ne sabah ne de öğle bir şey yedim, su dışında bir şey içmedim, “nefis oruç’undayım” dedim.

Kamera’dan izlediler, üst araması vs. İçişleri Bakanı Soylu da izleyebilir o kayıt’ları, Gökçek de, Zapsu da, MİT’çiler de. Yorgundum, uyudum vs.
..
Sabah, mahkeme’ye gitmek için demirparmaklık’ın kapısını açtılar, kapı’nın önüne götürdüler. “Şuraya otur” diye talimat geçen Jandarma görevlisine, “Bir; yaşın benden küçük, iki, benimle emir kipi üzerinden konuşma, daha dosyanın içeriğini bilmiyorsun, üç rica edince oturmayacak mıyız” dedim ekledim:

“Üslup bu ise tak kelepçeyi olsun bitsin!”
“Yakalama var mı, biz ona bakarız” dedi, delikanlı!

“Peki ya yakalama bir gözdağı ise ne olacak” dedim, sustu, cevap vermedi, diğerleri de.
Arabayı hazır ettiler, ayağa kalktım, elini uzat dediler ve kelepçeyi taktılar, arabanın da arka tarafına attılar. Genç’lerle derdim yok, olur böyle şeyler. Çocuk’un hata’sı eksik’i var ise biz’im, yetiştiremeyen büyük’lerin.
“Supleks”.
..
O delikanlı çıkışım karşısında kilitlendi, cevap vermedi, yaşça büyük olanlar çoktan arazi olmuşlardı vs. Neticede bir gazeteci’ye adi suçlu ya da terörist muamelesi yapılmak isteniyor ise Ergenekon kumpas davası nihayetlendi, MİT’e ilk ikaz’ım bu. Zapsu üzerinden bir dönem’in muhasebesi yapılıyor ise süreç’in aktörlerini doğru not etmek elzem, bu da iki.
..
Mahkeme salonuna girdik, bekledik, olmadı, öğleden sonraya kaldı. Sabah’tan söylemiştim, öğleden sonra, 3 ya da 4 gibi biter demiştim, öyle de oldu. Yeniden karakol’a dönük, Bayraklı’dan Bornova’ya, bu defa “bekleme odası”nda ağırladılar, üstüme de kapıyı kilitlediler.

Dedim ki, “Ergenekon’da ağırlaştırılmış müebbet’le yargılandım bir yere kaçmadım, önceki davalarda da çağırdılar gittim, benim bu ülkeden başka vatanım yok, rahat olun Zapsu’nun soruşturmasından da kaçmam.” Sabah elime kelepe takan delikanlı’dan yana bir derdim yok, gönül koymadım, sonra güzelce lafladık.
“Gaza gelme, nedir ne değildir’i atlama” dedim, geçtim.
..
Neticede, o diyalog üzerinden karakol’daki ruh halini de görmüş oldum vs. Ergenekon, FETÖ vb derken, 15 Temmuz sonrası Jandarma diken üstünde. Jandarma’yı tasfiye operasyonu ise hikaye, tasfiye için kurum’u kapatmaya gerek yok, Jandarma’yı jandarma yapan irade’yi yok ettin mi geriye kalan nedir, ne değildir ortada.

Öğleden sonra yine ellerime kelepçe vurdular, bu defa dedim ki, “Ergenekon savcısının önüne giderken bileğime kelepçe taktılar, kilidi bozuktu, polis memurları abi çaktırma medya’nın önünden geçelim, laf etmesinler hemen çıkartırız dediler ve çıkarttılar, 8 ya da 9 kez tutuklandım, hiçbirinde kelepçe takılmadı, nedir sizdeki bu kelepçe takıntısı.”
“Prosedür böyle” dediler, bir şey demedim.

İşini kitaba uygun olarak yapana gönül koymadım ama Jandarma İstihbarat’tan / Jandarma’ya kurum olarak gönül koydum. Bu ilk ayıpları değil! Neyse, karşındakinin anladığı kadar varsın. Dedim ya, Jandarma’nın üslup’u, bakış’ı, derin’liğinden çok farklı bakıyoruz final sahnesine.

Milyon’da 1’iz.
..
Adliye’de Savcı’nın önüne çıktık, iddiaları hızla okuyup, ifademizi verdik. Savcı, anlattıklarım karşısında “Adam anlatıyor, soruşturma savcısı ifadeyi neden kendisi almamış, bana yollamış anlamadım” dedi ekledi:
“Usulen alalım, siz detaylı açıklamanızı yaparsınız!”

Dedim ki, “Bu dosya’yla ilgili soruşturma kapsamında hem polis’e ifade verdim hem de Savcı’ya gidip yazılı olarak ek ifade sundum. Neden yakalama çıkartmışlar anlamadım! MİT, ‘Biz istersek adamı böyle aldırırız’ mesajı geçmiş olabilir. Neticede Ergenekon kumpas’ında kimler kimler içeri toplanmadı ki?!”

Ekledim: “Kaldı ki, Zapsu’ya hakaret etmiyorum, basit sorular soruyorum. Kurnazlık yapıp, Ustura’nın paylaşımları üzerinden algı operasyonu çekmeye çalışıyorlar. Gazetecilik mesleğinin doğası gereği övmek ya da yermek ve/veya çok ağır eleştiride bulunmak da işimizin parçası! Soru sormak, kamu adına cevap aramak! Zapsu, iddialar için asılsız diyor ise cevap vermeli! İtibarsızlaştırma doğru ifade değil! TSK’ya kumpas’a ortak olanın itibar’ı mı olurmuş!? Kaldı ki, Zapsu da o kumpas’ın bir parçası ise adamı anasından çıktığı delik’e sokarlar, gözünün de yaşına bakmazlar. Bu sözler hakaret değil, durum tespiti.”

Savcı, dinledi, dosyaya hakim olmadığı için bunları nasıl yazıya geçireceğini sordu.
Dedim ki, “Önceki yazılı ifademde bunlar var! Ergenekon duruşmalarında 50 milyon dolarlık CD’den bahsetmiştim. Başkahraman Zapsu. Görüşmenin içeriğini yalanlıyor ise duymak, bilmek isteriz. Erdoğan’la, Hilmi Özkök’ün arasını yapması için Wolfowitz’e mektup yazmadı ise açıklama yapması kafi. Asker’in başına çuval geçirilirken Zapsu, Erdoğan’ın istihbarat’tan sorumlu veri danışmanı idi. ‘Dedemin intikamı alındı’ demedi ise ne yaptı, ne dedi?! ‘Bu adamı delik’e süpürmeyin İran’la savaş’ta kullanın’ ricası kapsamında ABD’de söylediği sözler ona ait değil ise kime ait?! Vb.”

Savcı, yazıların hakaret amaçlı olmadığını, “yasaklı” bir “gazeteci” olarak işimin gereğini yaptığımı kayda geçirdi. “Erdoğan kandırıldı ise kim kandırdı, 2008’e kadar veri danışmanı Zapsu olduğuna göre açıklama yapmalı ya da açıklama yapmalı!?”

Zapsu’nun avukatları, Anayasa’da Zapsu için konulmuş “la yüs’el” diye bir madde var ise bizlerle paylaşmalı yok ise sorulara basit cevap’lar nakşetmeli!

CD?!
Kaldı ki, med & cezir. Atatürk Türkiye’sini tasfiye operasyonuna kimler bulaştı ise onlar’ın pkk’dan, Öcalan’dan bir farkı yoktur. Barzan kimler sayesinde devlet’ini kurdu, kanatlandırdı ve/veya Türkiye’de Barzan’la iş tutan sermaye hangisi?!
..
Hasılı:
Cüneyd Zapsu’nun sorulara basit cevap’ları var ise dinlemek isteriz. Neticede, Zapsu başka türlü göstermek istese de, Ergenekon “Terör Örgütü” davası düştü. Ergenekon’a “terör örgütü” diyen veled-i zinaların hesap verecekleri süreç başladı.

İstiklal Marşı “Korkma” diye başlıyor.
Bugünlere “Korkmadan” geldik.Ölmek var, sürünmek var, tarihte yaşayan Atatürk’lerin emanet’inden vazgeçmek yok, dedik, ilerledik.
..
Ezcümle:
1. Zapsu, Erdoğan’ın “veri danışmanı”yken hangi tavsiyelerde bulundu, bugün gelinen noktadaki payı nedir?
2. Almanlar hangi üstün hizmetlerine binaen madalya taktılar, Ergenekon operasyonu, Uzan operasyonu vb?

Nüans?!
MİT’in “9 Eylül operasyon”unu, frişka takkeli 28 Şubat süreci kapsamında, HM eli ile Zapsu üzerinden bir şeyler yapabilir miyiz, çay’ın taş’ı ile çay’ın kuşu vb diye not ettik.
Parmak bir şeyleri işaret ederken, parmak’a bakanlardan hiç olmadık. Erdoğan’a -“Zapsu’gil familya” üzerinden- Erbakan operasyonu!
..
Ex’cümle:
Dün’ün hikayesi dün’de kaldı.
Yeni gün’e dair yeni şeyler söylemek lazım.

Neticede, Zapsu’gillerin adını anmasak, “O adamı deliğe süpürmeyip, İran’la savaş’ta kullanmayı” kabul edip vade açanlar, unutacak mı?!

TSK’ya terör örgütü muamelesi çekilmiş, Anayasa federasyon’a dönüşmüş, Hazine’nin dip’i gayya kuyusu, eksen kayarken Batı Roma “aport”ta. “Acem yaptırımlar” kaspamında içinden geçmekte olduğumuz süreç malum.

İsrail / İran makas’ı.
Brexit / AB makas’ı.
Meteo: 28 Şubat
1 şey değişir, her şey değişir.
Sabah Yıldız’ı.
Nokta.

10 Eylül 2019

This entry was posted in FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *