PROF. DR.ÖZER OZANKAYA / 09.09.2019
ADD KURUCU ÜYESİ VE 4. GENEL BAŞKANI
“CUMHURİYETİMİZİ DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRMAK”
SÖYLEMİ,“İKİNCİ CUMHURİYETÇİ” YANILTMASIDIR!
“CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, Bağımsızlık Savaşımızın zafere ulaşmasının 97., CHP’nin kuruluşunun da 100. yıldönümünde ve de kurucusu Atatürk’ün Anıt-Kabir’inde, sık kullandığı bir sözü yazıyor: “100. yılında karşınıza Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmış kadrolar olarak çıkacağız” diyor!
Atatürk’ün Türk Gençliğine “en değerli varlığı” olarak emanet bıraktığı “Cumhuriyet”i, demokrasi olmadığı karalamasıyla gözden düşürmeğe çalışmış olan, “Atatürk cumhuriyet kurdu, demokrasi kurmadı” diyen, ama kendilerine ad olarak bula bula ancak “İkinci Cumhuriyetçi” adını bulabilen BOP güdümlü “ikinci cumhuriyetçi”lerin savı olan bir deyimi Anıt-Kabir’de yineliyor!
Biliniyor ki, Yunanca “demokrasi” (=halkın erk sahibi olması), Arapça “Cumhuriyet” (Halkın yönetimi), Latince “République” (rex publica = halkın erk sahibi olması) hep aynı yönetim düzeninin adıdır.
Atatürk de, başka her devlettekinden daha tutarlı biçimde ve bütün insanlığa örnek olmuş, insanlık tarihinde başka hiçbir siyasetçinin elde edemediği biçimde her ırk, din, mezhep,ulusluk ..tan tüm insanlığın sevgi ve saygısını elde etmiş tek önder oluşunun da kanıtladığı üzere, dört dörtlük bir demokratik devlet ve toplum örgütü kurmuştur.
CHP yöneticilerine düşen, asıl demokrasiden sapanların, Atatürk’ün eserine saldıranlar ve yaşatmayı başaramayanlar olduğunu vurgulamaktır;
Cumhuriyet kurulduğunda çok partili olduğunu ve her isteyenin siyasal parti kurabildiğini kamuoyunun bilgisinde tutarak, özellikle 1924’te Terakkiperver Cumhuriyetçi Parti kurucularının, 1930’da da Serbest Fırka örgütlerini ele geçirenlerin çok partililiği, İzmir Suikastı, Şeyh Sait ve Menemen ayaklanmaları örneklerinin kanıtladığı gibi, cumhuriyeti, yani demokrasiyi yaşatmak için değil, halifelik ve saltanatı geri getirmek için kullanmak istediklerini ve toplumumuzu (asıl kendilerinin ideolojisine uygun düşen) tek partililiğe sürüklediklerini, Atatürk Cumhuriyetinin ise toplumsal yaşamın her alanını demokratikleştiren düzenlemeler yaptığını, her alanda baskıcılığı önlediğini toplumumuzun belleğinde canlı tutmaktır;
Bir de, CHP içtüzüğünün bile demokrasiden saptırılmasını önleyememiş olduklarını gözönüne alıp, Anıt-Kabir’de, “Cumhuriyeti demokrasiyle, yani cumhuriyetle taçlandırmak” gibi Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti karalamaya yönelik 2. Cumhuriyetçi söylemini yinelemek yerine, “Tüm insanlığa örnek olacak uygarlık projesi değerindeki başyapıtınız Türkiye Cumhuriyeti’ni, saptırmalardan ve baskılardan arındırıp, yeniden kuruluş ayarlarına ve öz yapısının doğal gereği olan çağdaş gelişimlere kavuşturacağız.” diye yazmaktır, kanısındayım.