Necati Doğru / 3 Temmuz 2019
UNUTULMAZ
Kumpas diye yazılıyor. Pusu davasıydı. Pusuya düşürülenler tam bağımsızlıktan yanaydılar. ABD’nin ve AB’nin Ortadoğu’da plan yapıp harita değiştirme isteklerine boyun eğmiyorlardı. Çünkü bu yeni haritada Türkiye küçültülüyordu. Irak’a ABD ordusunun yanında Türk askeri gönderilmesine de bunun için karşı çıkmışlardı. Türk savaş sanayinin geliştirilmesine çalışıyorlardı. Savaş gemileri, güvenli iletişim, atış ve ateşleme alanlarında yerli beyin gücünü harekete geçirmişlerdi.Tam bağımsız kalma anlayışıyla milli sistemler kuruyorlardı. PKK terörünü sıfırlamışlardı. Bölünmez bütünlükten taviz vermiyorlardı. Laiktiler. Pusu onlara kuruldu. 12 yıl önceydi.
Dumanlıydı ortaklık. ABD uşaklığını kabul etmiş Fetullahcı savcılar, hakimler, polisler ile bugün iktidarda olanlar birlikte, beraberdiler. Dönemin Başbakan’ı “bu davanın “savcısıyım” diyerek yüreklendiriyordu. Şimdi YİK üyesi oldu, dönemin bir bakanı, “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye cüce sevinçler içinde övünüyor, kabarıyor, halkı aldatıyordu. Silivri’de “Ergenekon Davası” adı altında pusucu hukukla yargılama başlatan Fetullahçılar, “Ilımlı İslam düzenini” Türkiye’ye çivilemek için yola çıkmışlardı. Şunu dayatıyorlardı: Biz seçilmişler galipleriz.
Siz laikler yenilenlersiniz.
Galipler, yenileni yargılar.
Pusucu gazeteciler peydahlandı. Peydahlatıldı. Pusucu gazetecilik desteklendi, korundu. Onlara, daha dava dosyasına bile dönüşmemiş operasyonlardan savcı ve polis eliyle bilgi sızdırıldı. Toplum yoğun bir “propaganda pususuna” düşürüldü. 2003 yılında yapılmış bir askeri manevra toplantısının konuşmaları, kayıtları 7 yıl bekletildikten sonra 2010 yılında “bir bavul içinde” pusucu gazeteciye; “darbe yapmak için ortam yaratacaklardı. Kendi uçağımızla camileri bombalayacak, kendi uçağımızla kendi uçağımızı düşüreceklerdi” diye getirildi.
Türk Ordusu’nun emekli olmuş generalleri, genelkurmay başkanı, üst düzey komutanları, laiklik yanlısı düşünür, gazeteci, yazar ve sivil toplum yöneticileri yargılanıyordu. “Üçlü dayatma” yapıldı. Laiklik elden gidecek. Sana ne. Bağımsızlık elden gidecek.
Sana ne. Bölünmez bütünlük bitecek.Sana ne.
Pusu hukuku peydahlayıp Silivri Mahkemesi’ni kuranlar;
tutukladıklarını; “seçilmiş bir hükümet varsa; o isterse laiklik de elden gider sana ne… Seçilmiş hükümet isterse tam bağımsızlık da elden gider sana ne… Seçilmiş hükümet isterse bölünmez bütünlük de elden gider sana ne…” diye 4 bin 403 gün yargıladılar.
Pusu çok alçakçaydı.
Yuvalar dağıldı.
Hayatlar söndü.
235 sanık içinde: Türkan Saylan, Kuddusi Okkır, İlhan Selçuk, Kemal Yavuz, Muzaffer Tekin, Arif Doğan, Uçkun Geray, Ali Tatar, Erhan Göksel, Sami Hoştan, Mehmet Koral, Ünal İnanç, Salih Kunter, Hüseyin Görüm, Emcet Olcaytu, Engin Aydın, Murat Özkan, Fatih Derdiyok, Kaşif Kozinoğlu; bu 19 dürüst, namuslu, vatansever, laik düşünceli insan kendilerine kurulan pusunun “resmen çöktüğünü” göremeden hayatlarını yitirdiler.
Unutulmaz.
Unutturulamaz.
Bugün aynı pusu iddianameleri benzeri iddialar ile bize, SÖZCÜ’ye,
kumpas kuruldu. 10 yıl hapisle yargılanıyoruz.
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/unutulmaz-5210708/