USS Vincennes İran yolcu uçağı airbus a300’ü vurdu
Ahmet Kılıçaslan Aytar / 6.07.2019
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com
BAĞIMSIZLIK GÜNÜ
KUTLAMALARINDA BİR PROVOKASYON
Temmuz 2017’de Başkan D.Trump, Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron ile yaptığı görüşmede, Paris’te Bastille Günü kutlamalarındaki askeri geçit töreninden çok etkilendiğini, Kendisinin de benzer bir geçit töreninin ABD’de yapılmasını istediğini söylemişti.
*
Nihayet bu 4 Temmuz Bağımsızlık Günü kutlamalarında;
Hem Amerikan Milleti’nin kudretinin bir göstergesi olması,Hem Başkan’ın yakın süre önce resmen başlattığı 2020 seçim kampanyası, Hem de 20 Haziran’da Umman Körfezi’nde İran hava sahasını ihlal eden ABD’ye ait RQ-4 Global Hawk insansız hava aracının düşürülmesinin rövanşı için;
*
Farklı eyaletler getirilen 70’er tonluk Abrams tankları ve üretimine 1940’larda son verilen Sherman tankları, Washington’da Lincoln Anıtı’nın arkasındaki yola konuşlandırıldı. Hava gösterilerinde Air Force One’ın bir saat havada kalmasının maliyeti 205 bin dolar, F-35 savaş uçağının ise en az 20 bin dolardı! Gösterilerden ziyade maliyet çok tartışıldı…
*
Halbuki Başkan Trump’ın geçen yıl tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekilmesi ve Tahran yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle, ABD ile İran arasında gerginliğin çok yükseldiği bu sırada; İran’ı savaşa tesvik etmek üzere 3 Temmuz’da insanlı bir ABD keşif uçağına İran hava sahasında uçması emri verildi.
*
Böylece Başkan ve arkasında saf tutan heyet ve Pentagon komutanları, 4 Temmuz kutlamalarının havai fişekleri altında; Amerikan halkına yürüttükleri sonsuz savaşları satmanın, ezilen ülkeleri unutturmanın ve dünyaya kimin patron olduğunu göstermenin fırsatını kullanacaklardı…
*
3 Temmuz 1988’de İran Havayolları’na ait 655 uçuş numaralı A300 Airbus yolcu uçağı, 274 yolcu ve 16 mürettebatıyla, Bandar Abbas Havalimanından Dubai’ye kalktı. Ne ki, ABD Donanmasına ait USS Vincenses Güdümlü Füze Kruvazörü’nden ateşlenen 2 adet Orta Menzilli Hava Savunma füzesi SM-2 (Standart Missile) ile vuruldu. Basra Körfezi sularına gömüldü, 290 insan hayatını kaybetti.
*
Olay anında AEGIS savaş yönetim sistemi ve X-Bant radarlarla donatılı USS Vincennes Kruvazörü İran karasularındaydı. İran yolcu uçağı kalkıştan sonra 380 knot’ta 12 bin feet boyunca yükseliyordu. Uçağın radyo frekansı ile sorgulandığında bir yanıt üreten ve yayınlayan elektronik transponderi açıktı.
*
Ancak Amerikalılar uçağın transponderinin;
İran Hava Kuvvetlerine ait kendilerine doğru gelen F-14 savaş uçağı kimlik koduna işaret ettiğini iddia ettiler. Vincennes mürettebatı, İranlı sivilleri öldürdüğü için madalya aldı. İran, Uluslararası Adalet Divanı’na dava açtı. Dava, ABD’nin özür dilemesi ve mağdur ailelerine 61,8 milyon dolar ödemeyi kabul etmesiyle 1996’da çözüldü.
*
20 Haziran’da Umman Körfezi’nde İran hava sahasını ihlal eden ABD’ye ait insansız bir hava aracının düşürülmesinde, ABD acil olarak olayla ilgili İran’ı tehdit etti. Dışişleri Bakanı M.Pompeo, ABD Merkez Komutanlığı ile olağandışı görüşmelerde bulundu .
Görüşmelerin Trump’ı İran savaşına sokmak için tasarlandığı söylendi. Fakat Başkan Trump, İran ile savaş istemediğini fakat olası bir savaşta İran’ın “yok olmayla karşı karşıya kalacağını” söylemekle yetindi.
*
Ama 3 Temmuz sabahında bir ABD casus uçağı aldığı emirle İran hava sahasına girdi. Uçuş esnasında ara ara kötü niyetli sahtekarlık kodları çıkarıyordu. Ve bu İran Havayolları’na ait A300 Airbus yolcu uçağının düşürülmesinin 31. yıldönümünde gerçekleşiyordu!
*
İran ordusu, o günden beri bu toplu cinayetin intikamının peşindeydi. Bu yüzden ABD casus uçağının İran Hava sahasında uçması büyük bir provokasyondu. İran’ı vurmanın bir oltasıydı…
*
İran uçaklarından birini vurmak için rakiplerin elektronik faaliyetlerini izleyebilen çeşitli karmaşık istihbarat toplama ekipmanı ile donatılmış, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait bir RC-135 istihbarat uçağı muhtemelen Kuveyt’ten geldi. İran toprakları ve hava sahasında Basra Körfezi’ndeki Ebu Musa ve Sirri adaları üzerinde uçtu. Taktik Dijital Bilgi Bağlantısı üzerinden AWACS’ye veya uydu üzerinden istihbarat kanallarına ara ara sahte sinyaller verdi. Bir İran uçağı olduğunun bilgisini yaydı…
*
Sirri Adası’nda 18 Nisan 1988’de ABD donanmasının tahrip ettiği bir petrol platformu, Bir iniş pisti ve bir kaç hidrokarbon tesisi bulunuyor. Ebu Musa ise Hürmüz Boğazı girişine yakın küçük bir adadır. İyi bir hava savunma sistemiyle Boğaz’ı ve batısındaki trafiği kontrol eden stratejik bir konumdadır…
*
Böylece ABD Hava Kuvvetleri (USAF) diğer ülkelerin uçaklarını taklit edebildiğini, Aynı zamanda ABD uçaklarının keşif yaptığı ülkelerde ilgili ülkenin kodlarını taklid ederek sivil uçuşları dahi tehdit edebileceği gösterisinde bulundu.
*
Ama İran ABD uçağını düşürseydi, bir drone değil içinde mürettebatı olan bir keşif uçağı düşürülmüş olacaktı. Başkan ve arkasında saf duran Pentagon generalleri 4 Temmuz Bağımsızlık Günü münasebetiyle ateşli nutuklara tutulacak, ABD medyası intikam almak için çığlıklar atacaktı… Amerikalılar bu 4 Temmuz’un havai fişeklerini sevecek, Gazeteler “Başkomutan Kararlılığını Gösterdi!” başlıklarıyla Trump’ın onay derecesini yüzde 80’in üzerine çıkaracaktı.
*
Şimdi uçuşun bir provokasyon olduğu bilgisinin habere girmesi günler alacaktır. ABD medyası, 655 uçuş sayılı İran uçağına ilişkin kanıtları görmezden geldiği gibi bunu da görmezden gelecektir. Oysa Sirri ve Ebu Musa adaları İran için kullanılamaz hale gelecek, Ayrıca nükleer bombadan kaynaklanan geniş bir çevresel zarar oluşacak fakat ABD’de kimse bunu umursamayacaktı!
*
Ama olmadı!
Bugün bu olayın gerçekleşmesine izin verenler hayal kırıklığı yaşıyor. İran açıkça ABD tuzağına düşmemiştir…Dünya, Abu Musa’daki İran hava savunma ekiplerini disiplinli davranışları için kutluyor…