Ada Lovelace
Makinelere akıl ve dil bahşeden matematikçi
Tarkan Tufan ttufan@gazeteduvar.com.tr
Ünlü şair Lord Byron’ın kızı Augusta Ada Byron, 10 Aralık 1815’te Londra’da doğdu. Ada, matematik konusundaki doğal yeteneğini erken yaşlarda gösterdi. Charles Babbage’ın icadı hakkında bir makale çevirdi ve yazıya kendi yorumunu da ekledi. Üstün yetenekli bir matematikçi olan Ada Lovelace, 1800’lerin ortalarında dünyanın ilk bilgisayar programı için kodlar yazdı. Birçok bilgisayar yazılımının temelini atması nedeniyle ilk bilgisayar programcısı olarak kabul edildi.
Augusta Ada Byron adıyla dünyaya gelen Ada Lovelace, ünlü şair Lord George Gordon Byron’ın tek meşru çocuğuydu. Lord Byron, Ada’nın annesi Leydi Anne Isabella Milbanke Byron ile birlikte mutlu bir hayat sürmüyordu. Leydi Byron, kızları doğduktan birkaç hafta sonra kocasından ayrıldı. Birkaç ay sonraysa, Lord Byron İngiltere’den ayrıldı ve Ada bir daha babasını asla göremedi.
Ada, Endüstri Devrimi’nin arifesindeki 1800’lerin ortalarında, soylu bir kız için alışılmadık bir eğitim hayatı yaşadı. Annesinin ısrarı üzerine, özel öğretmenlerden matematik ve bilim dersleri aldı. Bu zorlu çalışmalar, o zamanlar kadınlar için alışılmış bir durum değildi ama annesi, sıkı bir eğitim almasının, Lovelace’ın babasının karamsar ve dengesiz mizacını devralmasını engelleyeceğine inanıyordu.
SORUNLU BİR BABA, ZORLU BİR BÜYÜME DÖNEMİ
Babası Lord Byron, parlak ama kötü şöhretli bir şairdi; toplumsal alanda çokbilmiş, çılgın, kötü ve tehlikeli olarak anılıyordu. Lord Byron şiir türünün en büyüklerinden biriydi ama dengesiz bir kişiliğe sahipti. Ada’nın annesi çok zeki bir kadındı ve özel öğretmenlerden yüksek seviyede bir eğitim almıştı. Özellikle matematik ve diğer bilimlere büyük bir ilgi duyuyordu.
Ada’nın babası, yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle eşini ve kızını terk etti ve Ada henüz bir aylıkken sonsuza dek İngiltere’yi terk etti. Ada sekiz yaşındayken Yunanistan’da öldü. Ada, Lord Byron’ı hiç tanımayacaktı.
Annesi Leydi Byron’ın da kızıyla sıcak bir ilişkisi yoktu ve onunla birlikte fazla vakit geçirmiyordu. Genç kız, anneannesi ve hizmetkârlar tarafından büyütüldü. Büyükannesi, Ada yedi yaşındayken öldü ve Ada’nın hem çocukluk döneminde hem de sonraki yaşamında sağlık sorunlarından dolayı sıkıntılar yaşadı.
BİR KURTARICI OLARAK MATEMATİK
Annesinin en büyük ısrarı, Ada’nın yüksek seviyede bir eğitim almasıydı. O yıllarda, İngiltere’deki üniversitelerde kızlara yer yoktu. Ancak, varlıklı ve soylu ailelerin kızları, özel öğretmenlerden üst düzeyde eğitim alabiliyordu. Ada da bu şekilde eğitim alacaktı. Annesi, Ada’nın özellikle matematik ve fen bilimleri üzerinde yoğunlaşmasını istedi. Bunun iki temel sebebi vardı: Öncelikle bunlar, onun en sevdiği konulardı; ayrıca, Lord Byron’ın ailesinde sonraki nesillere sirayet eden akıl sorunları mevcuttu ve kızının, babasının tutkuyla bağlandığı şiir gibi edebi uğraşlardan uzak durmasını istiyordu.
Leydi Byron, bilimsel dersler yanında, Ada’nın müzik ve Fransızca dersleri almasını da sağladı; zira müzikal yetenek ve Fransızca, sosyal alanda bir gereklilik olarak görülüyordu.
Annesi Ada’ya karşı aşırı disiplinliydi. Kimi kaynaklara göre, genç kızın derslerine yeterince çalışmadığını düşündüğü durumlarda onu tecritle cezalandıran, tiran ruhlu bir anneydi. Leydi Byron’ın temel isteği, kızının, babasının aksine, aşırı disiplinli, ciddi karakterli bir insan olmasıydı.
Ada Lovelace sayılar ve dil konusunda daha çocukluğundan itibaren yeteneği olduğunu göstermişti. İlerleyen yıllarda, bir sosyal reformcu olan William Frend’den eğitim alacaktı; İskoç bir astronom ve matematikçi olan Mary Somerville’den de matematik ve diğer bilimler konusunda eğitim almaya başlayacaktı. Somerville, Kraliyet Astronomik Topluluğu’na kabul edilen ilk kadınlardan bilimcilerdendi.
BABBAGE VE ANALİTİK MOTOR
Ada 17 yaşlarına geldiğinde, matematikçi ve mucit Charles Babbage ile tanıştı. İkili iyi bir arkadaşlık geliştirdi ve çok daha yaşlı olan Babbage, Ada’ya bir akıl hocası gibi danışmanlık yaptı. Ada, Babbage aracılığıyla, Londra Üniversitesi’nde profesör olan Augustus de Morgan ile ileri seviye matematik çalışmaya başladı.
Ada, Babbage’ın fikirlerinden derin biçimde etkilenmişti. Babbage, ‘Bilgisayarın atası’ olarak bilinen ve matematiksel hesaplamaları gerçekleştirmek amacıyla kullanılan ‘fark motorunu’ icat etmişti. Ada, makine henüz tamamlanmadan üretim sürecini gözlemleme şansı yakalamıştı ve bu buluş onu adeta büyülemişti. Babbage, daha karmaşık hesaplamaları işlemek için tasarlanan ve ‘analitik motor’ adıyla bilinen başka bir cihaz için de planlar hazırlamıştı.
1835 yılında, 19 yaşında olan Ada, 1836-1839 yılları arasında doğan üç çocuğunun babası olacak olan William King ile evlendi. Daha sonra ‘Lovelace Kontesi’ unvanını aldı. Çiftin altı yıllık bir dönemde üç çocuğu dünyaya geldi. William King, eşinin akademik çalışmalarını destekliyordu. Ada ve kocası, dahi fizikçi Michael Faraday ve yazar Charles Dickens de dahil olmak üzere, o dönemin birçok ilginç karakteriyle dost oldular.
Ancak Ada’nın sağlığı, 1837’de yaşanan bir kolera salgınının ardından kötüleşti. Astım ve sindirim sistemiyle ilgili ciddi sorunlar yaşıyordu. Doktorlar ona ‘laudanum’ ve afyon gibi ağrı kesiciler verdiler ve bunun ardından Ada’nın kişiliğinde bir takım değişimler yaşanmaya başladı. Tanıkların aktardığı kadarıyla, ruh halinde ani değişimler yaşanırken, halüsinasyonlar da görüyordu.
1841 yılında, Ada’dan, İsviçre merkezli bir dergi için İtalyan mühendis Luigi Federico Menabrea tarafından yazılmış olan ve Babbage’ın analitik motorunu konu alan bir makale tercüme etmesi istendi. Ada ise orijinal Fransızca metni yalnızca İngilizceye çevirmekle kalmadı, aynı zamanda makine hakkındaki kendi düşüncelerini ve fikirlerini de notlar halinde çeviriye ekledi. Tercüme esnasında yazdığı notlar, orijinal makaleden üç kat daha uzundu. Çalışmaları, 1843 yılında İngiltere merkezli bir bilim dergisinde yayınlandı. Ada, Augusta Ada Lovelace yerine, makalesini “A.A.L.” harfleriyle imzalamıştı.
BİLGİSAYAR ÇAĞININ TEMELİNİ ATAN KUMARBAZ
Ada, notlarında, cihazın harflerle ve sembollerle birlikte sayıları değerlendirebilmesi için gereken kodların nasıl oluşturulabileceğini açıklıyordu. Ayrıca, motorun bilgisayar programlarının bugün kullandığı ‘döngü’ olarak bilinen bir işlem dizisini tekrar etmesi için bir yöntem teorisi geliştirdi. Ayrıca, makalede, daha başka ileri görüşlü fikirler de sunuyordu. Çalışmaları nedeniyle Ada Lovelace, tarihin ilk bilgisayar programcısı olarak kabul edildi.
Ada’ya bilgisayarlar konusunda ilham veren deneyim, annesi Lady Byron’la birlikte buharla çalışan makineleri görebilecekleri ve mekanik cihazlar hakkında bilgi edinebilecekleri fabrikalara düzenledikleri ziyaretlerdi. Bunlar aristokrat bir kadın ve kızı için sıra dışı aktivitelerdi.
Ada’nın eğitimindeki önemli bir sıçrama noktası, Jakarlı dokuma tezgâhının nasıl çalıştığını gözlemlemekti. Jakarlı dokuma tezgâhı, dokunan desenlerle tekstil malları üreten bir makineydi. Makineyi, Joseph Marie Jacquard 1801 yılında icat etmişti.
Jakarlı dokuma tezgâhı, delikli kartlar tarafından kontrol ediliyordu. Bu, makinelerin kullandığı, basit bir dildi; başka bir deyişle makineye kodlar, yani talimatlar veriyorlardı.
BİLGİSAYAR ÇAĞININ ŞAFAĞINDA PARLAYAN FİKİRLER
Ada’nın 1843’te yayınlanan makalesi, yaşadığı dönemde çok az dikkat çekti. Daha sonraki yıllardaysa, kumar oynamak amacıyla bazı matematiksel formüller geliştirmeye çalıştı. Ne yazık ki planları başarısız olacak ve ekonomik bir çöküş yaşayacaktı.
1840’larda, Lovelace hızla bağımlılığa dönüşen bir kumar alışkanlığı geliştirmişti. Şans meselesine duyduğu ilgi, Ada’yı, Lovelace ailesinin mücevherlerini rehin vermeye kadar zorladı. Daha öncesindeyse, hipodromdaki atlar üzerine bahis oynayarak büyük miktarda para kaybettiği söyleniyordu. At yarışları hakkında bir matematiksel formül geliştirmeye çalışsa da Ada’nın hesapları, talihinin dönmesine yardım etmeyecekti.
Ada Lovelace’ın bilgisayar bilimi alanındaki katkıları, ne yazık ki 1950’lere kadar fark edilemedi. Notları, 1953’te Dijital Bilgisayar Makineleri Sempozyumu’nda yeniden yayımlanarak, B.V Bowden tarafından tüm dünyaya tanıtıldı. 1980 yılında, ABD Savunma Bakanlığı, Lovelace’a ithafen, yeni geliştirilmiş bir bilgisayar diline “Ada” ismini verdi.
İki yüzyıl önce doğmuş olan Ada Lovelace, bilişim biliminin öncüsü olmuştu. İlk yayınlanan bilgisayar programının temelini atan ve bilgisayarların sadece hesaplamalardan çok daha fazla işi yapabileceğini kabul eden ilk bilgi-işlem düşünürüydü.
Bunun yanı sıra, Ada Lovelace, müzik, harfler ya da görüntüler gibi sayılara dönüştürülebilen herhangi bir şeyin, bilgisayar algoritmaları tarafından işlenebileceğini kavrayan ilk insandı. Analitik bir motor, sadece matematik dünyasını değil, tüm dünyanın işleme şeklini değiştirebilecek bir potansiyele sahipti. Notlarında, bu konuya dair şunları yazmıştı:
“Örneğin, perdeli seslerin armoni ve müzikal kompozisyon bilimindeki temel ilişkilerinin bu tür ifade ve uyarlamalara açık olduğunu varsayalım, motor… herhangi bir karmaşıklık veya ölçüde bir müzik parçası oluşturabilir.”
Ada’nın çalışması, zihinsel süreçlerinin annesinin katı disiplinli yaklaşımının ötesinde, hayalperest bir mecrada geliştiğini gösteriyordu. Daha ileriyi gören bir yaklaşımla, kendisini daha rahat ifade edebiliyordu. Akıl hocası Babbage, Ada’yı “sayıların büyücüsü” diye nitelendirmişti.
SON YILLARI
Ada Lovelace, muhtemelen rahim kanseri nedeniyle, 27 Kasım 1852’de, henüz 36 yaşındayken öldü. Analitik motor üzerine çalışmalarını tamamladıktan sonra sağlığı kötüleşti ve çeşitli hastalıklar yaşadı. Birkaç yıldır acı çekiyordu ve bununla başa çıkması için doktorları tarafından afyon veriliyordu. Ayrıca ruh halini etkileyecek kadar aşırı miktarda alkol alıyordu.
Ölümünden önce, onu daha bebekliğinde terk eden babasını affetti. Annesinin kasten onu babasına karşı yetiştirmeye çalıştığına inanmaya başladı. Ada, Nottingham’da bulunan Aziz Mary Magdalene Kilisesi’nde, babası Lord Byron’ın yanına gömülmesini vasiyet etti.
Lord Byron’ın en büyük eserlerinden birinde, eşini ve küçük kızını sonsuza dek terk ettikten kısa bir süre sonra yazdığı Childe Harold’ın Hac Yolculuğu’nda, Ada’ya seslendiği şiir şöyleydi:
Yüzün annen gibi mi, benim güzel çocuğum!
Ada! evimin ve gönlümün biricik kızı mı?
Son görüşümde genç mavi gözlerin gülümsüyordu,
Ve ardından ayrıldık, şimdiki ayrılığımız gibi değil,
Fakat bir umutla.