YSK’nın 2 yedek yargıcıyla birlikte AKP’nin YSK temsilcisi M.vekili ve AKP’nin istanbul seçimine itiraz çalışmalarını yürüten Ali yavuz Amerika’da kol kola. Bu fotoğraf YSK kararının perde arkasını göstermektedir.
YazıyaYORUM
Naci Kaptan / 24.05.2019
YSK BAŞKANI SADİ GÜVEN VE ASİL + YEDEK ÜYELER
ÜLKENİN REJİMİNİ EL BİRLİĞİYLE DEĞİŞTİRDİLER
Yazar Arslan Bulut yazının son bölümünde benim de düşündüğümü dile getirmiş. YSK başkanı Sadi Güven’in SEÇİM YENİLENMESİ kararı bölümünde seçimin yenilenmesine karşı çıktığı görülmektedir.
Sadi Güven , 2017 referandumunda kanuna aykırı olmasına rağmen MÜHÜRSÜZ OYLARIN KABUL EDİLMESİ sonucu Erdoğan’ın kazanmasını sağlayan kararın mimarı ve savunucusudur . Yaklaşık 2.5 milyon MÜHÜRSÜZ OY Referandumun sonucunu değiştirmiştir . YSK’da bu kararı alan başkan ve üyeler Türkiye’nin rejimin tümüyle etkileyerek ANAYASAL PARLAMENTER REJİMİN ipini çekmişler ve Türkiye’nin kaderini değiştirmişlerdir.
Türkiye’nin parlamenter sistemden “Cumhurbaşkanlığı sistemine” geçişini öngören anayasa değişikliği yapılan halk oylamasında Nisan 2017’de kabul edildi.
18 maddelik değişiklikle, cumhurbaşkanının yetkileri yeniden düzenlendi , TEK ADAM rejimi onaylandı ,başbakanlık kaldırıldı ,bakanlar kurulunun atama yetkisi cumhurbaşkanına verildi. sanki bir fonksiyonları varmış gibi milletvekili sayısı 600’a yükseltildi.Bakanlara dışarıdan atanma yolu açıldı ve sekreter gibi oldular.Türkiye OTOKRATİK bir ülke oldu. Ülkemiz TEK ADAMIN buyurganlığına girdi . Bu yapısal değişiklik HUKUK sistemini bozdu . Yargıda biat sistemi başladı. Kamu kurumlarında liyakat yok edildi . Ekonomi çöktü . Demokrasi askıya alındı. Bu durumdan, YSK başkanı Güven ve YSK’nın tüm üyeleri sorumludur .
YSK’nın kuruluş kanununa göre YSK 7 asil , 4 yedek üyeden kurulmuştur. Yedek üyeler ancak asil üyelerin mazeret nedeniyle oylamaya katılamaması halinde , eksik olanın yerine oylamaya katılabilir . Yani kararın 7 ÜYE ile alınması yasa gereğidir. YSK başkanı kanuna uymamış ve kritik oylamalarda yedek üyeleri de KARAR TOPLANTILARINA dahil ederek suç işlemiştir. Bu nedenle hem başkanın hem de üyelerin yargılanmaları ve yaptıklarının hesabını vermeleri gereklidir. Deneyimli ve seçkin yargıç sıfatını taşıyanların yasalara aykırı davranıyor oluşu HUKUK’un geldiği yeri göstermekedir.
Sadi Güven’in kanunlara aykırı davranışı ile YSK Türkiye’nin geleceğini etkileyen , rejimi dahi değiştiren kararlar alınırken , yetkisiz olmalarına rağmen yedek üyeler de karar toplantılarına dahil edilmiş ve AKP ile bağıntıları olan sözde yüksek yargıçlar Erdoğan ve AKP lehine karar alınmasını sağlamışlardır.
SADİ GÜVEN’İN KARARA KATILMAMASI İYİ POLİSİ OYNAMAKTIR
Sadi Güven son kararın alınmasında kanuna aykırı olmasına rağmen YEDEK ÜYELERİ
de oylamaya dahil etmiştir. Bu bir futbol takımın 11 oyuncusunun 3 yedekle birlikte sahaya çıkarak maç yapması gibidir. YSK başkanı bu muhalefetiyle SORUMLUKLARINI ve GÜNAHLARINI silemeyecektir.
Gün olan , Devran döne …
Arslan BULUT / 24 Mayıs 2019
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
Türkiye bu ayıbı 100 yıl geçse temizleyemez!
Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul seçimlerini iptal kararına yazılan gerekçeye muhalefet şerhi koyanlardan Kürşat Hamurcu’nun metni daha net ve daha anlaşılır olduğu için kendisinin de siyah harflerle yazdığı paragrafları biraz da kısaltarak okuyalım:
* “İtiraz edenin, itiraz dilekçelerinde iddialarını ispata yönelik, somut, açık ve doğrudan ulaşılabilir kanıtlarını bildirmemesi, sandık kurullarının teşkiline ilişkin itirazların seçim takvimi içerisinde tamamlandıktan sonra 2 Mart 2019 tarihinde kesinleştirilmiş olması, bazı sandık kurullarında sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması halinde bu durumun seçim sonuçlarına ne şekilde etki yaptığının somut ve açık olarak ortaya konulmaması karşısında, bu hususlar seçimin iptaline gerekçe olamayacağından, 31 Mart 2019 Pazar günü İstanbul ilinde yapılan Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı seçiminin iptali ve yenilenmesi doğrultusundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum..” * “Kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanının, parti temsilcisi olan beş sandık kurulu üyesinin bilgisi ve onayı dışında hangi eylem ve işlemiyle, seçimin dürüstlüğü ve objektifliğine müdahale ettiğine ilişkin somut iddia ve itiraz bulunmamaktadır.” * “Tahmini ve farazî gerekçelerle, seçmen iradesi yok sayılarak salt sandık kurulu başkanın kamu görevlisi olmaması nedeniyle seçimin iptaline karar verilmesinde hukukî uyarlık bulunmamaktadır.” * “Oy kullanma hakkı, kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan haklardandır. Usul hükümlerinden birine aykırılığın, bireye tanınan hakkın özünü ortadan kaldıracak şekilde yorumlanması mümkün değildir.” * “Sandık başında seçimi, siyasi partilerin yaptığı kabul edilir. Oy verme işlemleri, oyların sayımı ve dökümü, buna ilişkin tutanakların tanzimi, beşi siyasi parti temsilcisi olan yedi kişilik sandık kurulu tarafından birlikte gerçekleştirilmektedir.” * “Sandık kurulu başkanının kamu görevlisi olmaması, seçmene yüklenecek bir kusur değildir. Bu nedenle, bu sandıklarda oy kullanan seçmenin oyunu geçersiz kabul ederek iradesinin yok sayılması, en temel yurttaşlık haklarından olan seçme hakkının özüne müdahale anlamı taşır.” * “Seçim hukukuna egemen olan serbest, genel oy, eşit, tek dereceli, gizli oy, açık sayım ve döküm ilkelerinin hangisinin kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanı tarafından ihlal edildiği, hiçbir şekilde ortaya konulmamıştır.” *** YSK Başkanı Sadi Güven’in muhalefet şerhinin son paragrafı da yeteri kadar açıklayıcıdır: * “Sandık kurullarının usulsüz oluşması tam kanunsuzluk halini oluşturmaz. Sandık kurullarının kuruluşuna ilişkin işlemlerin kesinleşmesinden sonra bu kuruluşa karşı yapılacak itirazlar seçimden sonra o seçimlerin iptali için tek başına bir itiraz sebebi olarak ileri sürülemez.” * “5 kişisi siyasi parti temsilcisi olup 7 kişiden oluşan sandık kurulunda siyasi partili üyelerle birlikte görev yapan usulsüz atanmış sandık kurulu başkanının, seçime ilişkin maddi hatalar giderilip geçersiz oyların tamamının yeniden sayılması karşısında, tek başına seçimin neticesine tesir ettiğine ilişkin seçimin iptalini gerektirir tespit olmadığından sayın çoğunluğun seçimin iptali ile yenilenmesine ilişkin kararına katılınamamıştır..” *** Sadi Güven, son kelimede “katılmıyorum” diyebilirdi! “5 kişisi” de denilemez. Türkçeyi istediğiniz gibi eğip bükemezsiniz. Bükerseniz, böyle garip kelimeler kullanırsınız. Sadi Güven, başından beri tereddütlü bir dil kullanmasaydı, yedek üyelerin katılımı ile oylama yaptırmasaydı, İstanbul seçimleri iptal edilemez ve yenilenemezdi. Muhalefet şerhi vermiş olması, tarih ve millet önünde Sadi Güven‘i temize çıkarmıyor. Bu karar, ileride dünyanın bütün hukuk fakültelerinde, hukuk tarihi içinde bir yüz karası olarak okutulacaktır. Bakalım, Türkiye bu ayıbı yüz yılda temizleyebilecek mi? https://www.yenicaggazetesi.com.tr/turkiye-bu-ayibi-100-yil-gecse-temizleyemez-52021yy.htm |