Naci Kaptan / 04.05.2019
SUDAN NİRE TÜRKİYE NİRE !
BÖLÜM I
Birçok ülke tarafından TERÖRİST olarak ilan edilen ve Amerika’nın da bu konuda çalışmalar yaptığı Moslim Brothers (Müslüman kardeşler – İhvan-ı Müslim)in hatırlı kardeşlerinden olan Recep Tayyip Erdoğan , Sudan’ı dikta ile yöneten Ömer El beşir’in de kankası gibiydi. Bu nedenle Savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten hakkında tutuklama emri çıkarılan ve iktidara 1999’da darbeyle gelmiş olan Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir’le görüşen az sayıdaki devlet yöneticilerinden birisi idi.
Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir, darbeyle iktidara gelmiş ve Darfur’da kendi halkına uyguladığı 200 bin kişinin öldüğü kitlesel katliamlar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten hakkında tutuklama emri çıkarılmıştı . Yaklaşık 20 yıl önce darbeyle iktidara çıkan Beşir, o zamandan beri Afrika’nın bu en büyük ülkesini demir yumrukla yönetiyordu.
Garip olan ise başta Erdoğan olmak üzere Türkiye’yi yönetenlerin demokrasiyle yönetilmeyen geri kalmış ülkelerin Diktatörleriyle yakınlık kurmalarıydı.2018 sonuna kadar Sudan’la toplam 2,24 milyar dolar değerinde projeye imza atıldı. Bu projelerin yarısı, sadece 2018’in ilk çeyreğinde imzalandı.Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye ile Sudan arasındaki ikili ticaret hacmi 2017’de 481,4 milyon dolardı.
TÜRKİYE’DE TARIM ÇÖKERKEN
SUDAN’DA TARIM ARAZİSİ KİRALAMAK
2014 yılında Türkiye tarihinde ilk defa devlet ve özel sektör işbirliğiyle Sudan’dan 99 yıllığına tarım arazisi kiraladı.Yapılan anlaşmayla ülkede bulunan 780 bin dönümlük arazide yetişecek ananas, mango, avakado, pepino jambu, kanola, pamuk ve yağlı tohum gibi ürünlerin ülkemize daha ucuza mal olması düşünülmüştü.
Türkiye’de toprağını sat, Sudan’da toprak kirala!
Ülkenin tarım topraklarını yabancı küresel şirketlere sattıktan; köylüyü ve çiftçiyi banka kredileriyle tutsak ettikten sonra, Sudan’a gidip toprak kiralayarak tarım yapmak çözüm olamaz. Ülke toprakları yabancı kartellere, şirketlere satılarak, tarım yok edilirken; Sudan’dan 3 Mayıs 2012’de arazi kiralamak halkımızın; pancar, pamuk, tütün üreticisinin, patates, soğan, mercimek, buğday, nohut, fasulye, bezelye, meyve ve sebze üreticisi köylümüzün, çiftçimizin yüreğini derinden yakıyor. Çiftçimiz, köylümüz, sütünü güğüm güğüm asfalta boşaltırken, domatesi, patatesi, portakalı kamyon kamyon yollara dökerken Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)’nün Sudan’dan arazi alması, işlerin artık tam bir iflâsa dayandığının göstergesidir.
KÜRESEL ŞİRKETLERE TESLİM
Sudan’da yetiştirilmesi planlanan ürünlerin hepsi Türkiye’de yetiştirilebiliyor. Pamuk ve pancarın da aralarında bulunduğu bazı ürünlerin ithal edilmesinin gerekçesi, aslında üretime konulan kotalar ve fabrikaların özelleştirilerek küresel şirketlere teslim edilmesidir. Arazilerinin rant adına inşaat şirketlerine AVM’ye dönüştürülmesidir. Önemli gerekçelerden biri de Sudan’daki işçiliğin ve sulama giderlerinin maliyetinin düşük olmasıdır. Bu durum, Türk tarımının ölmüş olduğunun tescili anlamına geliyor. Ülkenin tarım topraklarını yabancı küresel şirketlere, kartellere; Cargillere satmak, köylüyü ve çiftçiyi banka kredilerinin tutsağı yapmak, haciz ipotek altında inletmek çözüm sayılamaz.
Sağolsun iktidar vatandaşına adını bile bilmediği ananas, mango, avakado, pepino jambu gibi tropik meyvaları ucuza ye getirerek vatandaşının ağzını tadlandırmayı düşünmüştü . Aradan 5 sene geçti ben şahsen Sudan’da yetiştirilerek getirilen hiç bir tarım ürünü duymadım. Tropik meyvalardan vazgeçtik , yoksul zengin tüm vatandaşların mutfaklarında demirbaş olan soğan ve patates yokluğu başladı . Vatandaş pazardan bile alış veriş yapamaz duruma gelmişti . Türkiye’de ilk kez patates – soğan – domates – patlıcan kuyrukları başlamıştı.
Türkiye, Sudan’da 780 bin hektar tarım arazisi aldı
Türkiye’de tarım gerilerken, AKP Hükümeti Sudan’la anlaşma yaparak bu ülkeden
780 bin 500 hektarlık tarım arazisinin 99 yıllık kullanım hakkını aldı.
Doğu Afrika ülkesi Sudan, 780 bin 500 hektarlık tarım arazisini Türkiye’nin kullanımına bıraktı.Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 9-11 Eylül tarihlerinde Hartum’u ziyaret ederek Türkiye adına ikili anlaşmalara imza attı.
Bu kapsamda Türkiye, devlet ve özel sektör eliyle Sudan’da ticaret, enerji, bankacılık ve tarım alanlarında yatırımlar yapacak. Anlaşma dahilinde Türkiye’nin tarımsal üretimini ülke dışına kaydırması ise en çok tartışılan konu.
PAMUK, SOYA, MISIR, SUSAM, AYÇİÇEĞİ
Euronews’ten Gonca Yağcı’nın haberine göre, Sudan’da kiralanan tarım arazilerinde, iklimsel nedenlerle Türkiye’de üretilemediği veya üretiminin yetersiz kaldığının iddia edildiği tarımsal ürünler yetiştirilecek. Örneğin bu yıl 210 bin dekar alanda pamuk ve soya üretimi yapılması planlanıyor. Toplam 780 bin 500 hektar, Türkiyeli girişimcilerin yatırımına açılacak. Bu topraklarda aşamalı olarak ananas, mango, avokado ve kanola gibi tropikal meyve sebzelerin yanı sıra Türkiye’de üretim açığı olan ayçiçeği, mısır, pamuk, susam, şeker kamışı ve yonca ekilecek.
BÖLÜM II
TARIM ÜRÜNLERİNDE İTHALAT ARTIYOR
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK’e göre, 2016-2017 sezonunda Türkiye’de 2 bin 100 ton kütlü pamuk üretimi yapıldı. Ayçiçeği üretimi ise yılda ortalama 1 ila 1.5 milyon ton.
Yine Türkiye’nin ithal ettiği tarım ürünlerinde mısır önemli bir kalem. Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı rapora göre, 2018’in Ocak ayında mısır ithalatı bir önceki yıla kıyasla 8 buçuk kat artarak 404 bin tona yükseldi.
ATALIK: GIDA EGEMENLİĞİ TEHLİKEYE ATILIYOR
Euronews’e konuşan Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye’nin Sudan’da arazi kiralayarak tarım üretimi yapmasının gelecek neslimizin gıda egemenliğini riske atmak anlamına geldiğine dikkat çekiyor.
Atalık’a göre, “Türkiye’nin bilgi ve teknolojisi ile Sudan halkına destek çıkacak olması takdir edilecek bir durum; ancak Türkiye tarım arazileri ve üretimini hızla kaybederken bir başka ülkede kiralanacak arazilerden ihtiyacımızı karşılamayı hedeflemesi gelecek nesillerin gıda egemenliğini riske atar”.
Atalık ayrıca “Türkiye’nin ağırlıklı olarak inşaat sektörü üzerinden ekonomisini çeviren bir ülke olması nedeniyle Sudan’dan arazi kiralamanın tüm ülke tarım arazileri üzerinde betonlaşma baskısını artıracağı”na dikkat çekiyor.
NE YAPILMALI?
Ahmet Atalık, Türkiye’nin tarım üretimini iyileştirmesi için önerilerini ise şöyle sıralıyor:
Çiftçinin bilgi ve teknolojik hizmet alabilecek düzeyde kazanmasını sağlamalı Atıl tarım arazileri tekrar üretimle buluşturulmalı Sulama yatırımları, arazi toplulaştırma hizmetleri ve mera ıslahları tamamlanmalı.Örnek tarım işletmelerinin ülkemizde de kurulmasına yardımcı olunmalı.Son derece zengin bitki türlerine sahip ülkemizde kendimize yeterlilik düzeyinde tarım politikaları üretilmeli. Bu önlemler alınmazsa yapılan her bir ithalat üretimi geriletecek, tüketicinin daha da yüksek bedeller ödemesine yol açacak.
ÇİFTÇİ SAYISI DA EKİLİ TOPRAK ORANI DA AZALIYOR
Ziraat Mühendisleri Odasının verilerine göre, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısı 2003’te 2.8 milyon kişi iken 2017 yılında 2.1 milyona kadar geriledi. Son 15 yılda çiftçinin ekmekten vazgeçtiği arazi 32 milyon dönüme ulaşarak Belçika’nın yüzölçümünü geçti. Sadece 2017’de Zonguldak ili toplam yüzölçümü kadar tarım arazisini ekmekten vazgeçti.
BAKAN PAKDEMİR’Lİ ARAZİLERİ GEZDİ
AA’nın haberine göre ise Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Sudan’a gerçekleştirdiği resmi ziyaretin son gününde helikopterle ve karadan tarım arazilerini gezerek, şeker ve yem fabrikalarında incelemelerde bulundu. Pakdemirli, büyük bir delegasyonla Sudan’a geldiklerini belirterek, “En sonunda arazimize kavuşmuş olduk, şimdi içindeyiz. Bu araziyi kasım ayından itibaren tamamen Sudan hükümetinden teslim almış olacağız. Türk hükümeti olarak örnek çiftlik ve örnek üretim yapılması konusunda her türlü adımı atmış olacağız” dedi.
Pakdemirli, Türkiye’nin de büyük arazileri olduğunu ancak gıda güvenliğini sağlayabilmek için Sudan’da bulunduklarını ileri sürdü.
‘PAMUK BURADA DAHA KALİTELİ’
Tarım İşletmeleri Genel Müdürü (TİGEM) Ayşe Ayşin Işıkgece de, “Bu gördüğünüz alanda pamuk ekili. Kasım sonu, aralık başı gibi bu ürünler pamuk haline geldiği zaman Türkiye’ye gelecek. Biz bu ürünlerin özel sektör üzerinden satışını gerçekleştireceğiz. Yerel üreticiyle TİGEM arasındaki anlaşmanın sonucu olarak üreticiler bu ürünleri buraya ektiler. Pamuk burada hava koşulları nedeniyle çok daha kaliteli bir şekilde ortaya çıkıyor. Dolayısıyla verimli bir sonuç olacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
BÖLÜM III
MÜSLÜMAN SUDAN’A YARDIM MI
Sudan’daki olay aslında toprak gaspı (land grabbing) kavramı içinde düşünülmeli. Bu konuda halkımız içinde köksüz beklentiler yaratılmaya başlanmış. Meyveleri ucuza yiyeceğimiz falan zannediliyor. Tropik meyveler zaten dünyada çok ucuza satılıyor. Bizde pahalı olmasının başka nedenleri var. Yatırımı yapacak olanlar sıradan halk değil iş adamları. Bunların da Türkiye’nin ucuz meyve yemesi gibi bir misyonu yok. Onlar için çok iyi olabilir, ama Türkiye halkı için bir şeylerin değişeceği yok. Yatırımcıların meyve yetiştireceğini de sanmam.
Tarım Bakanlığı önce Türkiye tarım topraklarının yok olmasını, erozyonla aşınmasını önlemeye çalışmalı. Oradan gelecek gıdaya bel bağlamak çok yanlış. Bu toprak kiralamanın Müslüman Sudan halkına yardım gibi takdim edilmesi ise epeyce yanlış. Sudan’da 2009 yılındaki bir rapora göre aç olan insan oranı resmi istatistikler olarak %26 (Grain, Land Grabbing and the Global Food Crisis, 2009); Güney Sudan 2011’de bağımsız devlet olarak ayrıldığında Kuzey Sudan iyi topraklarının ve petrol gelirinin önemli bir kısmını kaybetmişti. Aç olanların oranı yükselmiş olmalı. Büyük şirketlerin daha verimli tarım yaptıkları bir aldatmadan ibaret. İstihdamın da çok düşük düzeylerde kalacağı dünya deneylerinden biliniyor. Endüstriyel tarımla bu toprakların kirletileceği ise kesin. Türkiye Sudan’a yardım edecekse toprak reformu yapılmasını salık vermeli ki bunu hiç beklemiyorum.
Gıda fiyatlarında başlayan hızlı artışlar arazi gaspı için iştahları arttırıyor. Bu arazileri ele geçiren şirketler ürünü, toprağı, doğayı kirleten, insanları işsiz bırakan endüstriyel tarım yöntemlerini kullanacaklardır. Bu soygun biran önce durdurulmalıdır. Bu soygundan en çok zarar görecek ülkelerden biri de Sudan’dır. Sudan’da insanlar açlıktan ölürken arazilerini başka ülke ve şirketlere vermeye teşvik edilmektedir. Başta La Via Campesina , FIAN, Land Research Action Network, Grain olmak üzere yüzlerce kuruluş arazi gaspına 22 Nisan 2010’da yayınladıkları bir bildiri ile karşı çıktılar.
Türkiye Sudan’dan 780 bin 500 hektar kiralarken Türkiye’de
desteklenmeyen tarım çöküyor çiftçi tarım toprağını terk ediyordu .
“Üretici tüketiciye dönüştü”
2002 yılında 2 milyon 588 bin olan çiftçi sayısının yanlış politikalar nedeniyle 2 milyon 132 bin kişiye düştüğüne işaret etti. Yarım milyon çiftçinin topraklarından geçinemediği için üretimden çekildi , girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle para kazanamaz hale gelen üreticinin topraklarını terk ederek “tüketiciye dönüştü” .
Resmi verilere göre çiftçi borcunun 2002 yılında 530 milyon lira iken 2018 yılı sonunda 101 milyar liraya fırladı “Yani 16 yılda çiftçi borcu 190.5 kat arttı.Çiftçi geçinemez hale geldi.” .Yeni programda çiftçinin girdi maliyetlerini sübvanse etmeye yönelik tek bir cümle geçmediği görüldü:
“Özellikle 2018 yılında dövizdeki zıplama nedeniyle mazot, gübre, yem, ilaç ve tohum fiyatlarında fahiş artış meydana geldi.Gübrenin kilogram fiyatı 2017’ye göre yüzde 112-130 arttı.Tarımsal sulama ile aydınlatma tarifelerine yüzde 70’i aşan zamlar yapıldı.Bakanlığın gübre fiyatlarında yaptığı yüzde 15 indirim ise devede kulak kaldığı için çiftçinin üretimden kopuşu engellenemedi. Mazot fiyatları geçen yıla göre yüzde 25-30 arttı.”
BÖLÜM IV
Türkiye’nin Sudan’da kiraladığı binlerce dönüm tarım arazisi ne olacak?
Erdoğan’ın ‘kardeşim’ dediği Ömer El Beşir’i deviren darbenin ardından, Sudan’ın Türkiye’ye kiraladığı binlerce dönüm tarım arazisinin akıbeti merak ediliyor.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “kardeşim” dediği Sudan Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’in devrilmesinin ardından Türkiye’nin ülkede kiraladığı tarım arazilerine ne olacağı tartışma konusu oldu. Türkiye’nin Sudan’da 99 yıllığına kiraladığı 780 bin 500 hektar arazi bulunduğu belirtiliyor.
Sözcü’den Saygı Öztürk’ün haberine göre, CHP Tekirdağ Milletvekili ve Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. İlhami Özcan Aygun “Yabancı topraklara bel bağlayarak milli tarım yapılamaz. Bakın darbe olur, anlaşmanız çöp olur. Milli tarım milli topraklarda, milli çiftçiye tam destek vererek gerçekleşir” uyarısını yaptı.
AKP’nin tek başına iktidar olduğu 17 yıl boyunca stratejik ve planlı bir tarımsal kalkınma politikası yürütemediğini vurgulayan Aygun, “Eğitim gibi tarımı da yap-boz tahtasına çevirdiler. Strateji, vizyon, planlama ve liyakatten uzak bir anlayışla tarımsal kalkınma olamaz” dedi.
Yarım milyon çiftçinin topraklarından geçinemediği için üretimden çekildiğini kaydeden Aygun, girdi maliyetlerindeki artış nedeniyle para kazanamaz hale gelen üreticinin topraklarını terk ederek “tüketiciye dönüştüğünü” vurguladı. Çiftçinin borcunun 16 yılda 190,5 kat arttığını belirten Aygün “Çiftçi kan ağlamakta, geçinemez haldedir” dedi.
Yeni programda çiftçinin girdi maliyetlerini sübvanse etmeye yönelik tek bir cümle geçmediğinin altını çizen Aygun, tarımdaki çöküşün Türkiye için çok dramatik olduğunu, sadece 2019’un ilk 2 ayında 113,5 milyon dolar canlı hayvan, 409 milyon dolar hububat ithal edildiğini açıkladı. Dolardaki artış nedeniyle ithalatın Türkiye bütçesine maliyetinin arttığının altını çizen Aygun, “İthalatla milli tarım da, milli birlik de olmaz” dedi.
KAYNAKLAR