UZATMALI ÇİLE * Cumhur otokratına diyelim ki; Bahçelinin ipiyle sakın gösterdiği kuyuya inme. Zira o seni, işler sarpa sarınca hemen terk edecektir. Çünkü senin gibi sabıka kaydıyla kabarık dosyası yoktur bu nedenle de tuzu kurudur.

Serendip Altındal / 19.04.2019

UZATMALI ÇİLE 


Yerel seçimlerde beklenildiği gibi tipik AKP klasiği ile bitti. Durum malum, e hal böyle olunca da artık son çare, sapı dönen AKP keseri ve Cumhur ittifakı şablonunu terk ederek milli cephede kendisine daha fazla yer açmaya çalışmak ve milliyetçi zincirinin bir ucundan sıkıca tutmak olacaktır herhalde.

İşte epikürist aklını kullanmayı çok iyi bilen Erdoğan’ın bundan sonraki vizyonunun artık bu olduğunu, sizi bilmem; ama ben adım gibi biliyorum. Ve işte o zaman da kara kara düşünmesi gereken Bahçeli olacaktır. Çünkü ona artık ne iktidar ne de muhalefette yer olmadığını, kendisi de çok iyi idrak ediyordur da ondan.

Aslında İmamoğlu’nun seçim sonrası YSK’ya verdiği ’82 milyonun gözü, kulağı üstünüzde ve tarihi bir sorumluluk taşıyorsunuz’ mealindeki mesajı, gayet açık ve netti. 2019 yılının mahalli seçimlerinden sonra bir seçim galibinin şu beyanına bakınca; aşağıda ki alıntıyı neden koymak zorunda kaldığıma empati oluşturmak belki daha kolaylaşır.

Demek ki aradaki 50 yıla rağmen, bilinçli halk kitleleriyle elele, tarihte artık külleri bile kalmayan eskimiş feodal düzeni yok edecek bir Devrim bileşkesinde bir arpa boyu bile yol alamamışız. Yani seçmen kitlelerinde artık varsıl hale gelen iradi uyanış ve bütün iyi niyete rağmen.

Bir de Ticani’nin tepe yaptığı şu dönemde, biraz da sufizm tasavvufuna girmeden olmaz. Hele din sahtekârlığının veba gibi yayıldığı elemli günlerde, gel de şimdi aşağıdaki doğruları yüceltme.

Şair Ahmedî, ibadet için meyhanenin camiden
çok daha uygun bir yer olduğunu belirtiyor:

“Eğer yer ve gök Allah’ınsa, neden burada ibadet etmemeli. Sevenler için ibadet yeri meyhanedir. Oraya içi temiz olanlar gider. Meyhanede ne sahtekârlık vardır ne yalan. Allah’ı aşağılamak istemeyenler meyhaneye gitmelidir. Çünkü ne kadar sahtekâr, kâfir ve imansız varsa hepsi şeriatın çatısı altında toplanmıştır.”

Atatürk’ten sonra feri sönmüş bir nazar boncuğu gibi yakamızda sallanıp duran klasik ataletimizi elimizin tersiyle bir yana itelim ve Cumhur otokratına diyelim ki; Bahçelinin ipiyle sakın gösterdiği kuyuya inme. Zira o seni, işler sarpa sarınca hemen terk edecektir. Çünkü senin gibi sabıka kaydıyla kabarık dosyası yoktur bu nedenle de tuzu kurudur. Anlayacağın ikinizden oluşan cumhur ittifakının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur ve kalmamıştır da. Hele de elini verdiğin ittifakçın, Bahçeli gibi başka da gailesi olmayan bir ikbal tutkunu ise.

Mahalli seçimlerde tarih oldu ve bütün avantajlarınıza rağmen yine de kaybeden taraftasınız. Sonunuz yaklaşıyor artık ve gün sayıyorsunuz hep birlikte bilesiniz. Her yanından su almaya başlayan AKP gemisini batmadan, atlayıp kurtulacak olan uyanık taifeler arasında sadece Bahçeli en temiz ve şaibesiz bir sicile sahiptir aranızda muhtemel ve tek güvencesi de budur aslında. Geride kalanlarınızı tanrının bile terk edeceği, su götürmez ve hakça bir realite olacaktır.

Okulun birinde bir Atatürk yarışması, milli eğitim tarafından yasaklanıyor. İcraatın sahibi şakilerin isimleri, cisimleri kendilerinin olsun. Bize lazım değil. Suçlu da aramıyoruz, çünkü iflah olmazlar için zahmete değmez. Lakin bu Milli Eğitim Müdürünün milli olmadığını iddia etmek hakkımızı da elbette ve en azından mahfuz tutuyoruz.

Bize gelince, sonunda Seferihisarlı da olduk. Göç modasına uyup mekân değiştirmedik. Bizimkisi sadece zorunlu olan bir göçerlikti aslında. Mekânımızla birlikte vatan toprağımızda, sadece çevremiz değişti. Vatan, millet fark bile etmedi; ama bizim için bir hayli şey değişti dostlar. Ne diyelim, hayırlı olur İnşallah.

Bu arada İmamoğlu’na helal olsun demek gerekiyor. Mızıkçıların tekrarlayan sayımlarını defalarca usanmadan birlikte sayıp, oylarına tekrar sahip çıktığı için kendisini de defalarca kutlamak lazım. Cumhurbaşkanı seçimlerinde kazandığı oyları bile eliyle Erdoğan’a teslim eden İnce de, İmamoğlu’nun sebatından, yüksek iradesinden bir şeyler öğrenmiştir İnşallah.

Bazıları için asosyal varlık değerleri kırmızı çizgiye varmıştır. Bu da ‘Bak yolcu yürümekte olduğun yolun sonu çıkmazdır’ uyarısıdır aslında, yanlış yolda yürüyen yolcuya. Yolcu bu uyarıyı ciddiye alır veya almaz, Valla paşa gönlü bilir. Biz hatırlatalım da.

Anıtkabirde ziyaretçi yurttaşlara karşı artan fevri ve kaba davranışlar yoksa kaybedilen mahalli seçimlerin bir rövanşı olarak mı algılanmalıdır acaba? Esasen Damat Efendinin Trump sultasında, konu mankeni olarak, hiç vakit kaybetmeden teslimiyetçi el açışları ve münferit ödünlerin beklenen tezahürleri, elbette Anıtkabir davranışlarına da yansıyacaktı.

Ne ki bu tezahürler, arkadan daha da radikal dozajda artarak gelecek olan emperyalist anti Atatürkçülüğün de habercisiydiler sanki. Yani bir süre daha uzatmalı çileye devamdayız sevgili dostlar. Yani biraz daha ‘çile bülbülüm çile’ anlayacağınız…

Serendip Altındal

serendipaltindal.blogspot.com
serendipaltindal@gmail.com

This entry was posted in Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *