Can ATAKLI / 28 Nisan 2019
Siyasetçiler “Eski Türkiye’de” böyleydi
Şimdi her şey çok bozuldu.Tüm değerlerimizin, dini olsun milli olsun içleri boşaltıldı. Siyaset tamamen şahsi çıkarlar için yapılıyor, lidere bağımlılık ve biat adeta “olmazsa olmaz” olarak tanımlanıyor.
Oysa pek çok olumsuzlukları elbette olmasına rağmen “Eski Türkiye” böyle değildi. Eskiden de siyaseti kenti çıkarına kullanmaya kalkanlar vardı ama “haysiyetli siyaset yapanlar” çok daha fazlaydı.İlkeler vardı, omurgalı insanların sayısı omurgasızları fersah fersah aşıyordu.
Bunlardan biri olarak tanıdığım Rifat Serdaroğlu bu tavrı ile sadece kendi neslinin değil gençlerin de çok büyük ilgisini çekiyor.Sosyal medyada yazdığı yazılar elden ele çok büyük kitlelere ulaşıyor. Hatta hatırlayacaksınız bir süre önce “gelen yoğun istekler üzerine” Serdaroğlu’nun çok hoş bir yazısını bu sütunda paylaşmıştım.
Serdaroğlu bir süredir yepyeni bir siyasi harekete öncülük ediyor. “Çoban Ateşi” adını verdikleri bu hareket yakın bir gelecekte somut biçimde ortaya çıkacak.
İşte Rifat Serdaroğlu son yazısında Çoban Ateşi’ne ilgi duyanlara bir müjde verirken bir anısını anlatarak “siyasette haysiyetli duruşa” çok güzel örneklerden birini veriyor.Birlikte okuyalım isterseniz;
T.C. Devletinin, binlerce yıllık birikimden kaynaklanan ve nesilden nesile aktarılan yazılı-sözlü gelenekleri vardır. Bu nimet başka hiçbir millete nasip olmamıştır. Kıymetini biliyor muyuz? İşte orası tartışmalı bir konudur.
Bazen “Kendisini Devlet Adamı” zanneden cahil kişiler demokrasinin bir cilvesi olarak devlet yönetimine gelirler. Bunlar ne devlet adabı, ne devlet tecrübesi, ne de geçmişimiz hakkında hiçbir şey bilmediklerinden, devletin düzenine uymak istemezler. “Sadece ben bilirim” kompleksine kapılıp, yoldan çıkarlar.
Sonuçta bu kişiler, 5-10-20 sene iktidar olup, Türk Devletine ve Türk Milleti’ne zarar verirler.Bilmedikleri şudur; bu yıllar, bu zaman dilimleri, insan ömrü için uzun sayılabilir amma devlet hayatında, okyanusta bir damla gibidir. Türk Devletine ve Türk Milleti’ne, şahsi çıkarları için veya ayıplarını gizlemek uğruna kötülük edenler, unutulur giderler. Ne adları kalır, ne izleri! Unutulup yok olur giderler.
Örnek verelim;
Sağlık Bakanlığı makamında çalışırken, Başbakanlık’tan bir kurye geldiğini söylediler. Kurye, büyükçe biz zarf verdi ve beklemeye başladı. Zarfı açtım, içinde Müsteşar değişikliği ile ilgili 3’lü kararname vardı. Başbakan imzalamış, bana da kurye ile imzalamam için göndermişti!
Kararnameyi yırttım, attım. Kuryeyi de gönderdim. 5 dakika sonra Başbakan aradı; “Sayın Bakan, gönderdiğim kararnameyi yırtmışsınız” diye bir soru. Kendisine nerede olduğunu sordum ve gittim. Gitmeden de istifamı yazdım. Başbakan ile şöyle bir görüşmemiz oldu;
“Sayın Başbakan! Türk Devletinin bir düzeni var. Başbakan olarak siz bunu bozamazsınız. Üçlü kararname şöyle düzenlenir. Bakan olarak ben, Müsteşar Bey’i değiştirmek istersem, kararnameyi düzenler ve size arz ederim. Siz uygun bulursanız Sayın Cumhurbaşkanı’na arz edersiniz. O da uygun bulur ve imzalarsa, kararname Resmi Gazete’de yayımlanır ve yürürlüğe girer.”
Çiller; “Ama ben sizi Bakan yaptım, benim gönderdiğim kararnameyi yırtamazsınız” dedi.
Bunun üzerine istifamı masaya bırakıp dışarı çıktım. Bakanlığın makam aracını bakanlığa gönderdim. Bir taksiye binip Meclis’teki odama döndüm. Bir daha da o bakanlığa gitmedim.
Arkadaşlarımın bazıları, benim davranışımı onaylamamışlardı.Aradan 26 sene geçti! Tansu Hanım’ın siyasette ismi okunmuyor, sokağa tek başına çıkamıyor, AKP mitinglerinden ve Saray’dan başka bir yere gidemiyor!”
Rıfat Serdaroğlu bu örneği verdikten sonra bugünkü iktidarın aynı yoldan çıkmışlığı devam ettirdiğini belirterek hataları sıralıyor. Serdaroğlu yazısını şöyle bağlıyor;
“Türkiye’yi içine düşürüldüğü bu durumdan demokratik yoldan çıkarmak için Çoban Ateşi Hareketi’ni başlattık. Önümüzdeki günlerde neler olacağını birlikte göreceğiz. Yakında bu devir bitecek. Taşlar yeniden yerine oturacak. Parlamenter Demokratik sisteme yeniden dönülecek.Yargı yeniden bağımsız hale gelecek ve yanlış yapanlar Türk Devleti’ne mutlaka hesap verecek.”
Sultan Süleyman’a kalmayan iktidar gücü, AKP’ye mi kalacak?