Fatih Ertürk / 14 Nisan 2019
Böyle soygun görülmedi…! (BÖLÜM-1-İSTANBUL)”
“Çiçeği burnunda CHP’li başkanların dudağı uçukluyor;
Daha önce de yazmıştım. AKP neden İstanbul’u vermek istemez diye. Ancak CHP’li yeni seçilen başkanların AKP’den aldığı belediyelerdeki durum gerçekten içler acısı. İnanılmaz bir savurganlık, eş dost kayırmaca ve nereye harcandığı ya da aktarıldığı belli olmayan milyarlarca (eski paraya göre katrilyonlarca) lira para. Hiç uzatmaya gerek yok; öncelikle İstanbul diyelim. Ve İstanbul Büyükşehir belediyesinden başlayalım;
İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ: Henüz CHP’nin eline tam olarak geçmedi ancak belediyede yapılan incelemeler ve dışarıya sızdırılan vurgun dökümleri akılları durduracak ölçüde. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (bundan sonra İBB diyelim) STK başlığı adı altında sivil toplum kuruluşlarına sadece aktardığı para 1 milyar lira (eski paraya göre 1 katrilyon). Bu yıllık meblağ. Peki kim bu STK’lar, nerelere İBB para yardımı yapmış diye baktığınız zaman inanın bana dudağınız uçukluyor. Türkiye’de ne kadar gerici, yobaz, Atatürk düşmanı, Cumhuriyet düşmanı, çocuk tacizcisi, eş-dost-akraba-damat-kız varsa belediyenin önemli kaynakları tümüyle oralara aktarılmış. İşte size ayrıntılı liste;
1-TÜGVA (Türkiye Gençlik Vakfı)- (İBB’den aldığı yardım 74 milyon 276 bin 471 lira): Vakfın kurucusu Sümeyye Erdoğan. Hatta Twitter hesaplarında örneğin vakfın Tekirdağ başkanı Sümeyye Erdoğan ile vakıf konusunda istişare yaptıklarını duyuruyor. Başkanı Enes Eminoğlu. Eminoğlu aynı zamanda İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Gençlik kurulu yöneticisi. Bu vakıf Pakistan’ın Lahor kentinde “Müslüman Kardeşler”’in önde gelen isimleriyle “Şeri hükümlerle yönetime hazırlık” toplantıları yapıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi STK’larda aslan payını bu şeriatçı örgütlenmeye harcıyor.
2-TÜRGEV-(Türkiye Gençlik Ve Eğitime Hizmet Vakfı)-(İBB’den aldığı yardım 51 milyon 593 bin 44 lira)-bu vakıf 1996 yılında Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuruldu. İlk kurucuları arasında yolsuzluktan suçlanan eski bakanlardan Erdoğan Bayraktar, Recep Tayyip Erdoğan’ın çocukları Bilal Erdoğan ve Esra Erdoğan bulunmaktadır. Bu vakfa Suudi Arabistan kültür fonu “Royal Protocol” tarafından 99 milyon 990 bin dolar bağışta bulunulmuştu. Ayrıca Rıza Zarrab’ın da bu vakıfa bağışta bulunduğu mahkeme belgeleriyle açıklanmıştı.
3-T3 VAKFI-(Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı)-(İBB’den aldığı yardım 42 milyon 363 bin 939 lira)– Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın mütevelli heyeti başkanı olduğu Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı’na (T3 Vakfı) İstanbul’da 860 metrekare alan tahsis edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclisinden AKP’li üyelerin oylarıyla geçen karara göre ayrıca belediye vakıf için Maltepe Şehir Parkı’nda 400 metrekarelik bir eğitim merkezi de inşa edecek. T3 Vakfına tahsis edilen yerler ise şunlar oldu: Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nin 240 metrekarelik, Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezi 200 metrelik ve Esenler Prof. Dr. Adem Baştürk Kültür Merkezi’nin 210 kilometrekarelik kapalı alanı. Karara CHP’li meclis üyeleri muhalefet ederken belediye ve vakıf arasında imzalanan protokolün süresi 10 yıl olarak belirlendi.
4-ENSAR VAKFI–(İBB’den aldığı yardım 28 milyon 797 bin 240 lira) – Karaman’daki çocuklara tecavüz skandalı ile adı gündeme gelen Ensar Vakfı RTE/AKP iktidarıyla yıldızı parlatılan vakıflardan. Bilal Erdoğan’ın TÜRGEV’inin de kardeş vakfı. Ensar Vakfı İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kollanıyor ve maddi manevi de destekleniyor. Çünkü kurucuları arasında İBB eski Belediye Başkanı Kadir Topbaş da var
5-OKÇULAR VAKFI–(İBB’den aldığı yardım 16 milyon 640 bin 457 lira)– Başkanı Haydar Ali Yıldız’dır. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanıdır. AKP 26. dönem milletvekilidir. Haydar Ali Yıldız, daha önce AK Parti Beyoğlu İlçe Başkanlığı yapmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hemşerisidir. Yönetim kurulu üyeleri arasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan vardır.
6-AZİZ MAHMUD HÜDAYİ VAKFI–(İBB’den aldığı yardım 16 milyon 476 bin 823 lira)– Vakfa adı verilen Aziz Mahmud Hüdayi; Halvetiyye tarikatının kolu Celvetiyye tarikatının kurucusudur. 9 Ekim 2015’te Cumhurbaşkanı Erdoğan bu vakfı ziyaret etmiştir. Vakfın kurucuları arasında yer alan Topbaşlar; Nakşibendilerin önemli isimleri arasındadır. Al Baraka Türk’ün kuruluşunda ve BİM’in ilk ticaret hayatına atılışında bu ailenin ismi vardır. Vakfın Başkanı Ahmet Hamdi Topbaş’tır.Türkiye’nin şeri hükümler çerçevesinde yönetilmesiyle ilgili yayınları ve kitapları vardır.
Bunların dışında yardım yapılan diğer STK!’ların adı da şöyle; Önder İmam Hatip’liler Derneği (13 milyon 290 bin 324 lira), 15 temmuz Derneği (7 milyon 722 bin 409 lira), Yeni Dünya Vakfı (1 milyon 401 bin 576 lira), Asitane Vakfı (1 milyon 770 bin lira), Birlik Vakfı (758 bin 300 lira),İnsan Vakfı (4 bin 335 lira).
İBB’nin bu yoksul milletin kesesinden bu gerici ve nepotizm kokan vakıflara ödediği belirtilen yıllık toplam rakamı da size vereyim; tam 847 milyon 592 bin 858 lira…
Bakın bu sadece AKP’nin kendisine yakın vakıflara dağıttığı; “sebil, bağış, sadaka” niteliğindeki küçük bir para. Buna bir de İstanbul’un 2 milyar 154 milyon dolar borcunu ekleyin. Bir de 24 milyar liralık yıllık bütçesini de bir kenara koyun. 16 yılda sadece imar ve gayrimenkul rantından gelen kayıt dışı rüşvet ve avanta para olarak 100 milyar dolar’ı ekleyin.
Belki farkında değilsiniz ama; AKP İstanbul’u yeniden “payitaht” yapıp “halifeliği” ilan etmek için İBB’nin tüm ekonomik kaynaklarını ve gücünü sonuna kadar kullanmış ve eğer el değiştirmezse kullanmaya devam edecek…
Ayrıca; rahmetli Uğur Mumcu’nun söylediği gibi “siyaset-tarikat-ticaret” üçgenin üç köşesi de İstanbul’da kurulu. Türkiye’nin gözbebeği İstanbul’da; “şeriat getirilmesi ve laik cumhuriyetin yıkılması” konusunda samimi uğraşan birkaç kişi var ancak; çoğunluğu bu vakıflar aracılığıyla milyonlarına milyonlar katıp bir “rüyalar alemine” dalmış durumda.
Şimdi size soruyorum;
“AKP, Türkiye’yi yakar yine İstanbul’u vermez” sözüme bir kez daha inanmadınız mı…?
Kaynak: “Çiçeği burnunda CHP’li başkanların dudağı uçukluyor; Böyle soygun görülmedi…! (BÖLÜM-1-İSTANBUL)” – Fatih Ertürk
Fatih Ertürk / 11 Nisan 2019
Böyle soygun görülmedi * BÖLÜM-2-ANKARA”
“AKP döneminde başkenti nasıl parsel parsel sattılar…!
Aslında bu yazıya ilk başlangıç sözlerini; AKP’nin ilk kurucularından olan, Başbakan Yardımcılığı, Bakanlık ve hükümet sözcülüğü yapmış Bülent Arınç’a vermek lazım. Ne demişti; 23 Şubat 2015’te hükümet sözcüsü iken;
-“Kendisini Cemaat ile işbirliği yapmakla suçlayan Melih Gökçek’e yanıt veren Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, ‘Gökçek bu yapıya Ankara’yı parsel parsel satmıştır. Zengin işadamlarına okul yaptırmıştır. Yurt yerleri sağlamıştır’ dedi.”
Peki Gökçek döneminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı belediyeye ne kadar zarar verebilmiştir. Bir zamanlar arasının iyi olduğu işadamı Salih Bezci ve yine arkadaşı NATA’nın sahibi Namık Tanık konuşsa da herkes bir dinlese. O cesaretleri buldukları gün aydınlanma ve temizlenme başkentten başlayacak bunu biliniz.
Gelelim Mansur Yavaş’ın “Yandım anam bunlar neler yapmış” dedirten tartışılacak büyük iddialara…
Önce biraz teknik bilgi…Ankara Büyükşehir belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın açıklamasına göre; “Ankara’nın 14 milyar lira yıllık bütçesi var, şimdiye kadar bilinen,önümüze gelen 4 milyar 500 milyon borç var”.
Mansur Yavaş borçların kaynağını da açıklamış; “2019’da 14 milyar TL bütçe belirlenen Ankara’yı 4.5 milyar TL borçla devraldık. Belediyenin Hazine’ye 1.25 milyar, kısa ve uzun vadeli banka borcu ise 2 milyar lira. Belediyenin 3. şahıslara 1.3 milyar lira borcu bulunurken, faiz giderleri de 150 milyon TL’ye yanaştı”.
Yani Demirel gibi “Enkaz devraldık” dese Yavaş haklı…
Peki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları (Melih Gökçek ve Mustafa Tuna) bu belediyeyi iddialara göre nasıl batırdılar.
Gökçek’in görevden alınmasının hemen Ardından göreve gelen AKP’li belediye başkanı Mustafa Tuna bir televizyon programında sadece bir tek konudaki yolsuzluk iddialarıyla ilgili Gökçek’I suçlamıştı;
“AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, katıldığı bir televizyon programında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Tuna, belediyenin hafriyat gelirinin aylık 30 bin Türk Lirası iken, belediyeye devrolduktan sonra ortalama 15 milyon TL’ye çıktığını söyledi. Mustafa Tuna, hafriyattaki gelir artışına dikkat çekerken, isim vermeden kendisinden önceki başkan Melih Gökçek’i eleştirdi.”
Bakın aylık hafriyat geliri 30 bin liradan 15 milyon liraya çıktı diyor Mustafa Tuna. Yani aylık sadece 14 milyon 970 bin liranın her ay (dikkatinizi çekiyorum aylık eski parayla 15 trilyon lira) bir şekilde ortadan kaybolduğunu söylüyor. Bu da sadece hafriyat işinde yıllık; 179 milyon 640 bin lira ortadan yok olmuş anlamına geliyor ki bu eski başkanlar için küçük ama yolsuzluk adına büyük bir adım.
Peki Mustafa Tuna’nın bu iddialarıyla ilgili bir tek savcı harekete geçti mi?
Yok…!
Peki bu iddiayla ilgili her sözünde gözünü yumup avurtları çatlarcasına “Rabbim…!” diye başlayan nutuklar çekip kendinden geçen bir tek AKP’li üst düzey yönetici; “Durun yahu bu kul hakkıdır. İslam’da bunun üzerine daha büyük günah yok. Ben kendim savcılığa suç duyurusunda bulunacağım. Eğer ortada bir hırsızlık varsa bunun partisi olmaz” dedi mi
Yok…!
Peki Melih Gökçek’in görevden alınmasının (Hangi gerekçeyle görevden alındığını bilen var mı…Yok…!) ardından Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna’nın bu uyarısı üzerine devletin denetim kurumları harekete geçti mi…
Yok…!
Peki başka ne var; çakma İslamcı ve Şeriatçı Hamiyet ve İrfan Vakfı var. Merkezi Ankara Hacı Bayram’ında bulunduğu Altındağ’da. Vakıfa inanılmaz bir nakit akışı var.
Peki belediye ile ne ilişkisi var…
2006 yılında Ankara’da kurulan Hamiyet ve İrfan Vakfı (AHİ) Gülen-AKP ilişkilerinin bozulmaya başladığı 2013 yılından bugüne etki alanını genişletmeye devam ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’yle protokol imzalayan vakfın, Ankara başta olmak üzere İstanbul, Konya ve İzmir de çok sayıda öğrenci yurdu bulunuyor. Ankara’nın Batıkent semtinde Büyükşehir Belediyesi tarafından vakfa tahsis edilen büyük bir arazide AHİ’nin öğrenci yurdu bulunuyor. Tabelası olmayan, etrafı yüksek duvarlarla çevrili yurt, çevrede yaşayan yurttaşların tepkisine yol açıyor. Ankaranın keçiören, Batıkent başta olmak üzere hemen hemen bütün ilçelerinde birer kültür merkezi var. En aktif girişimleri 15 Temmuz’da sokağa dökülmek. Aralarında o gece yaşamını yitiren nur öğrencileri olduğu ididaları kendi resmi web sitelerinde var. Nurcu olduğu söylenen bu vakıf bir zamanlar FETÖ denetimindeydi…
Peki başka ne var…
Gökçek döneminde, Gökkuşağı, Demirkafes, Samanyolu Projesi, Ankapark, kullanılmayan üst geçitler, kentsel güvenliği tehdit eden doğalgaz boru hattı üzerine yapılan ANSE alışveriş merkezi, refüjlere yapılan fıskiyeler, ödenmeyen borçların faizleri, otobüs, metro ve billboard’lar için harcanan reklam ve tanıtım giderleri kentin ekonomisini altüst eden ve kamu israfına neden olan uygulamalara dönüştü. 4.5 milyon TL harcanan Gökkuşağı Kamu Pazarı açıldıktan 6 ay sonra terk edildi. Gölbaşı girişindeki Samanyolu rekreasyon alanı için 5.2 milyon TL harcandı ama restoranlar açıklanmadı.
72 milyon TL harcanan Demirkafes’in temeli 2005 yılında atıldı, 2008’e kadar inşa edildi ancak 2013 yılında söküldü. Yerine yine yandaş bir firmaya (Gökkafes bu firmaya nasıl devredildi. Kaç liraya bırakıldı. İhale yapıldı mı, yapıldıysa nasıl yapıldı. Neden kimsenin bu ihaleden haberi olmadı) devasa iki kanatlı bir bina yapıldı. Binanın gizli sahiplerinin kim olduğu tartışıldı ama bir türlü kamuoyuna açıklanamadı.
Peki Gökkafes’te havaya uçan 72 milyon lira ile ilgili bir tek Savcı harekete geçti mi.
Yok…!
Kamuoyunda “Gökçek fıskiyeleri” olarak bilinen ve 15-200 bin dolar harcanarak yapılan fıskiyelerin birçoğu kısa sürede yok oldu. 2002-2003 yılında 1.2 milyar dolar harcanarak yapılan havaalanı yolu da (Bu yolun yapımında neden verilen işler ihale dışına çekildi hangi mütteahitler hangi işleri ne kadara aldı aynı Kızılırmak’tan Ankara’ya su getirme projesi gibi neden bu ihaleler denetimden ve ihale şartnamelerinden kaçırıldı) plansızlık nedeniyle büyük israfa neden oldu. Ankara’ya giriş karayolları üzerine tarihi dönemlerden toparlama, işlevsiz, sanatsız ve tasarımsız kapılar yaptırıldı. Kapılara 31 milyon TL harcandı.
İstanbul’da AKP’nin sadece kendi iktidarı döneminde İstanbul’da (bilinen) 100 milyar dolarlık yasadışı imar ve gayrimenkul rantı yaratıldığını belirtmiştim. Ankara’da bu rakamın yaklaşık 60 milyar dolar olduğu söyleniyor.
Peki; “İmparator” nick name’iyle çağrılan hangi kişiliğin bunun yüzde 20’sine hakim olduğu iddiası var…
Şimdi söyleyin bana;
“Yavaş yavaş Mansur Yavaş bunun hesabını soracak mı…?…Yoksa yine ‘Devr-i Sabık’ yaratmam mı diyecek…!”
Göreceğiz…
Kaynak: “AKP döneminde başkenti nasıl parsel parsel sattılar…!-BÖLÜM-2-ANKARA” – Fatih Ertürk
Fatih Ertürk / 12 Nisan 2019
Böyle soygun görülmedi * BÖLÜM-3-ANTALYA”
“Antalya Büyükşehir Belediyesinin hangi tarikatlarla ilişkisi vardı;
4 bin bankamatik memuru iddiasının bununla ilgisi var mı ?
Türkiye’de Süleymancıların (Süleyman Hilmi Tunahan’ın kurduğu bir tarikat) örgütlendiği iki il vardır. bunlardan ilki ve en önemlisi Antalya, ikincisi ise Denizli’dir. Sağ partiler için bu tarikat önemli bir oy deposudur (Bu tarikat 24 Haziran seçimlerinde AKP’yi destekledikleriyle ilgili bir açıklama yaptı ancak ardından müritlerini İyi Parti’ye yönlendirdikleri ortaya çıktı) . Örneğin son milletvekili seçimlerinde İyi Parti’yi destekleyip AKP’ye bir milletvekili kaybettirdikleri ile ilgil bilgi vardı.
Ancak Süleymancılar’ın lideri Tunahan tarikat için temel bir ilke belirlemişti; “İktidarlar desteklenmelidir”. Yani tarikat siyasetçinin kim olduğuyla değil iktidarla ilgiliydiler. Tabi ki sağ iktidarlardan söz ediyoruz. Demokrat partiden Adalet Partisini oradan ANAP’a son olarak AKP’ye oy yağdırmıştı Süleymancılar.
Bir de Antalya’da eski başkan Menderes Türel’in başını yiyen “Gaye Vakfı” olayı vardır. Hatırlarsanız 2017’de Melih Gökçek ve Kadir Topçu ile birlikte Menderes Türel’in de görevden alınacağı belirtilmiş ve FETÖ ilişkisi iddia edilmişti. Gaye Vakfı Nakşibendi tarikatın liderleri Mehmed Zahid Kotku ve Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi öğretisinde kurulmuş doğrudan AKP’ye ve özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çok yakın bir oluşumdu.
Yönetiminde AKP’li eski Bakan Hüseyin Çelik, AKP’li Milletvekilleri ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in de yer aldığı Gaye Eğitim Vakfı, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ‘FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle OHAL kararnamesiyle kapatılmıştı. Ancak Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince’nin başında olduğu Uluslararası Antalya Üniversitesi’nin kuruluşunu sağlayan vakıf, Resmi Gazete’de yayımlanan Kanun Hükümde Kararname ile yeniden açılmıştı.
Türel’in Süleymancıların önemli bir arazi sorunun çözmesi (Biri Fethullah Gülen’in Arapsuyu mevkiine yapmak istediği çok büyük bir okul bileşkesi ile ikincisi Süleymancı Cemaati’nin 5 M Migros mağazasının altındaki alana villa tipi okul talepleriydi. Ve her iki okulun inşaatını da mühürlemişti. Süleymancı Cemaati ne etti, ne eyledi bilinmez ama bir şekilde okul inşaatındaki mührü kaldırtıp inşaatına devam etmişti. Yani Menderes Türel, çok büyük bir iyilik yapmıştı cemaate) büyükşehir belediyesinin tüm olanaklarını bu iki tarikatın emrine vermesi çok tartışıldı.
Büyükşehirin aldığı kararlarla; AVM, İş Merkezi konuta alanları Süleymancılara tahsis edildi. Değeri 100 milyon doların üzerinde olduğu ididası da vardı. Türel; hem kendisinin dahil olduğu vakıf ve tarikat aracılığıyla Antalya halkının önemli gelir kaynaklarını bu grupların emrine verdi.
Gelelim CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’in iddialarına…
Tekin peşpeşe tweetler attı. İdiialar çok çarpıcıydı. Tekin’in iddiası şöyleydi;
“AK Parti’nin yönettiği her belediye borç batağında. Çalışmadan para kazananlar, ATM memurları Belediyeleri doldurmuş. Milletin parası, belediye kaynakları yolsuzluk ve israfa akmış. Her belediye iflas edecek hale gelmiş. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sn. @BocekMuhittin tam 4.000 bankamatik memurunun işine son verdi.
Adana’da bankamatik memuru sayısı yaklaşık 6.000 Sn. @ZeydanKaralar01 da bu kişiler için gerekeni yapacağını açıkladı. CHP var, milletin sırtından geçinenlere geçit yok. Bu 10 bin bankamatik memuru ne demektir biliyor musunuz? Sadece Adana ve Antalya’da hizmet üretecek, çalışacak, namuslu ve dürüst 10 bin aslan gibi gencin işsiz kalması demektir. Çoluğunun çocuğunun rızkından kesip devlete vergisini ödeyenlerin emanetinin çalınması demektir. Bu 10 bin bankamatik memurunun millete maliyeti nedir? SGK ile birlikte ortalama her birinin maliyeti 2500 TL ise 10 bin kişinin her ay maliyeti: 25 milyon.Her yıl maliyeti: 300 milyon. 5 yıllık maliyeti: 1 milyar 500 milyon“.
Adana ile ilgili ayrı bir başlık açılması gerekir ama Tekin’in bu iddiasına eski başkan AKP’li Menderes Türel’in yanıtı gecikmedi;
“Şu anda belediyede göreve başladınız ve tüm bilgiler elinizde. Antalya Büyükşehir Belediyesinin toplamda taşeron dahil 12 bin personeli var. Bunun Sayın Gürsel Tekin 4 bininin bankamatik olduğunu ve Sayın Muhittin Böcek tarafından işten çıkarıldığını söylüyor.Bu personelin 4 bini bankamatik ise Antalya’da gurur duyduğumuz katlı kavşakları, raylı sistemleri, altyapıyı, üst yapıyı ben kiminle yaptım Allah aşkına.”
Sorulardan biri şu; “Bu bankamatik olduğu idida edilen memurların kaçı tarikat mensubuydu”…
Bu tartışmayı bitirecek isim Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’tir. Siyasi mülahazaları bir kenara itip gerçekleri halkla paylaşmak zorundadır.
Ama asıl sorular şunlar;
1-Sayın Türel Gümüşhaneli bir tarikatta (Gaye Vakfı) yine FETÖ’den suçlanan Fettan Tamimce ile birlikte neden yöneticilik yaptı. FETÖ ile geçmişte iltisakı bulunan dini gruplara hangi kolaylıkları gösterdi.
2-Süleymancılara 100 milyon doları aşan bir arazide mühürlenmiş inşaatları ve imarı yasaklanan bölgeleri hangi gerekçeyle imara açtı ve mühürleri kaldırdı.
3-Sayın Menderes türel Antalya halkının hakkı olar arazi gelir ve rantlarını görev süresi boyunca AKP’ye destek veya kişisel rant adına birilerine pazarladı mı.
Öncelikle soruların yanıtları verilmeli. Çünkü iddialara göre geçen dönem arsa ve arazi imar rantlarının (tutarın 1 milyar doları aştığı ileri sürülüyor) nasıl kullanıldığını halkın bilmesi gerekiyor….