Hikmet Çiçek
aydinlik.com.tr, 23.3.2019
Savcı Doğan Öz’ün sunamadan
öldürüldüğü kontrgerilla raporu
İbrahim Çiftçi, üç kez ölüm cezasına çarptırıldı. Bu kararlar Askeri Yargıtay tarafından bozuldu. Dördüncüsünde ölüm cezası kararı onaylandı, bu sefer de başsavcılık karara itiraz etti. Askeri Yargıtay Daireler Kurulu “delil yetersizliğinden” kararı bozdu. Yerel mahkeme bu bozma kararına uydu. İbrahim Çiftçi, dört kez idam cezasına çarptırılmasına rağmen 5 yıl 1 ay cezaevinde kaldıktan sonra beraat etti.
ÖNCE İLKSAN’A MÜDÜR
Çiftçi, 1984 yılında tahliye olduktan sonra İLKSAN’a müdür tayin edildi! MHP Genel İdare Kurulu üyeliği yaptı, devletten ihaleler alan bir işadamı oldu. Çiftçi, 17 Haziran 1997’de yapılan MHP Kurultay’ında Devlet Bahçeli’nin karşısına MHP genel başkan adayı olarak çıktı!
İbrahim Çiftçi, Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz’ün katiliydi. İfadesinde Öz’ü öldürdüğünü itiraf etmişti. Çiftçi aynı zamanda, Abdullah Çatlı’yla birlikte 9 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler’de yedi TİP’li gencin katillerinden biriydi.
GLADYO İLE MÜCADELENİN SİMGESİ
Doğan Öz, 24 Mart 1978 sabahı Ankara Kızılırmak Sokak’ta işe gitmek üzere bindiği arabasında 6 kurşunla şehit edildi. Cinayetin arkasından Doğan Öz’ün çalışma masasında “Kontrgerilla”ya ilişkin bir rapor bulundu. Doğan Öz, raporu dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e ulaştıramadan öldürüldü. Öz’ün ölümünden sonra eşi Sezen Öz tarafından Ecevit’e sunuldu.
Sezen Öz, eşinin hazırladığı “kontrgerilla dosyası”nı, yıllar sonra Ergenekon davasını yürüten İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne de sundu. Öz, mahkemeye verdiği dilekçesinde şöyle diyordu:
“Doğan Öz olayının devlet içerisindeki derin yapı ile doğrudan bağlantılı bir örgütsel cinayet olduğu aşikârdır.”
ABD’YE DİKKAT
Doğan Öz’ün raporunda, Glaadyo (kontrgerilla) hakkında şöyle deniliyordu:
“Şiddet olayları, anarşik eylemler olarak nitelendirilebilecek kadar basit değildir. Amaç, demokrasi umudunu yok etmek; onun yerine faşist düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurlarıyla yürürlüğe koymaktır. Böylece ABD ve çokuluslu ortaklıklar, Ortadoğu sorununu büyük ölçüde çözmek amacını gütmektedirler. Bize göre bu sonuca ulaşmada CIA, kontrgerilla gibi gizli örgütlerin yönlendirmesi vardır. Bu örgütler, devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun şekle dönüştürerek demokrasi düşmanı akımları iktidar yapmayı öngörmüşlerdir.
“…Bize göre, bu sonuca ulaşmada CIA, AID, İran ve İsrail gizli haber alma örgütleri, kontrgerilla gibi gizli örgütler yönlendirmekte olup; bu örgütler, 1.ve 2. MC ile devlet aygıtını geniş ölçüde kendi amaçlarına uygun bir biçimde dönüştürerek, demokrasi düşmanı akımları iktidar etmeyi öngörmüşlerdir. Geniş halk kitlelerine girmeyi de AP’nin şemsiyesi altında MHP ve onun yan örgütleri olan; Ülkü Ocakları, Ülkü-Bir, Ülkücü Teknik Elemanlar, İşçi sendikaları (MİSK), bazı İşveren kuruluşları ve esnaf dernekleriyle gerçekleştirme çalışmaları içinde görülmektedirler.
“…Şunu öncelikle bilmekte yarar var: Bütün bu çalışmalar içinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla, Genel Kurmay Harp Dairesine bağlıdır. Sivil güvenlik güçleri içinde de MİT elemanları ve 1. Şube görevlileri kullanılmaktadır. Bütün bu çalışmalar, siyasal planda MHP ve onun kadrolarınca yönetilmektedir.”
SİSTEMLE HİÇ UYUŞMADI
Öz, Köy Enstitülü bir babanın oğluydu. 1959 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. İlk tayin olduğu yer Diyarbakır Çermik. Sonra Denizli, Konya, Mardin… Hep halkıyla beraberdi. Devrimci ve yurtsever tutumuyla sistemle bir türlü “uyum” s ağlayamadı.
Irkçı milliyetçi “Yeniden Milli Mücadele” isimli derginin hedefinde Doğan Öz vardır. “Melun Savcı”, “Savcı Doğan Öz’ün akıbeti”, “Doğan Öz şimdi de bölücülük yapıyor”, “Doğan Öz’ün marifetleri” derginin bazı haberlerinin başlıkları… O dönemde Melih Gökçek de “Yeniden Milli Mücadele”nin militanıydı. [1]
Yazıya katkı (Naci Kaptan)
TÜRKİYE ÜZERİNDE TUZAKLAR VE
YABANCI İSTİHBARAT KURUMLARI
Biraz daha gerilere 2010 yılına gidelim
07.01.2010
Öldürülen savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz,kocasının
kontrgerillayla ilgili raporunu kamuoyuna sundu
Kontrgerilla örgütlenmesi üzerine araştırma yaparken 24 Mart 1978’de öldürülen Savcı Doğan Öz’ün eşi Sezen Öz, Habertürk’te Özge Özsağman’ın sunduğu 1 Gün programına katılarak kocasının öldürülmesi ve söz konusu araştırmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Öz programda eşinin, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e sunmak üzere hazırladığı kontrgerillayla ilgili raporu da kamuoyuna sundu.
“Yıllarca içimizde çöreklenen bu acılar inşallah bitsin” diyerek sözlerine başlayan Sezen Öz eşini söz konusu araştırmaya yönlendiren süreci şu sözlerle anlattı:
“Bir öğrencinin öldürülmesiyle igili soruşturmada sanığın ifadeleri sırasında fark ettiği özellikler oldu. Bunlar ifadelerinde kendilerini azmettirenleri söylemiyorlar fakat ne için öldürdüklerine de açıklama getirmiyorlar. Bunlar kafasını işgal ediyor. Eşi olmama rağmen bana da çok fazla açıklama yapmadı. ‘Bu işlerin arkasında bir parti gözüküyor’ dediğim zaman ‘çok çok ötelere gidiyor Sezen, çok tehlikeli’ dediği bir cümlesini çok net hatırlıyorum. Bir kez ben de korkuyorum’ dedi. Çok tehdit alıyordu.”
DAVAYI TAKİP ETMEMEMİZ İÇİN UĞRAŞTILAR
Öz eşinin ölümünden sonraki süreç ve davayla ilgiliyse şunları söyledi:
“Koşullar kötüydü. Kendi soruşturmasını yürüten tarafsız ve cesur bir insandı. Görevini tam layıkıyla yapan bir insandı. Ben bu rapora onu kaybettiğim zaman, adliyesindeki çekmecesindeki ne varsa getirmişlerdi, o zaman vakıf oldum. Okuduğumuz zaman o koşullarda birebir Doğan’ın öldürülme nedenlerinden biri olacağını da düşündüm. Ecevit’ten birebir randevu istedim. Sayın Ecevit beni karşıladı, ‘böyle bir rapor çıktı’ dedim. Sayın Ecevit not aldı. Ondan sonra da ben bunun dile getirildiğini duymadım. Daha sonra öğrendiğime göre Doğan bu bilgiyi kendisi iletmişmiş Sayın Ecevit’e. Ben ona iletildiğini bilmiyordum. Ondan sonra uzun süre faile ulaşılamadı. Can Dündar da bunu Ecevit’e sormuştu. Ecevit de ‘Doğan Öz’den de, başkalarından da bize bu şekilde bilgiler geldi’ demişti.”
Her duruşmaya gidişimiz bir olaydı. Kırmızı arabayla sanık İbrahim Çiftçi’nin annesini taşırlardı. Davayı takip etmememiz için uğraştılar. Arabamın lastiğini bıçakladılar. Dava sürecinde MİT’te Öz’ün dosyası var dendi. Davada sanık olan kişi Bahçelievler’de yedi TİP’li gencin öldürülmesi olayında da sanıktı. Ama bir el çekti.”
Sezen Öz bugünlerde kontrgerillayla ilgili tartışmalarla ilgili olaraksa sürecin olumlu ilerlediği yorumunu yaptı:
“Hukuk devletinde eğer bu kozmik odada bu tarz şeyler saklanıyorsa deşifre edilmesi gerekir. Bu gidişat doğru bir gidişattır ama bu acıyı yaşamamış insanlar ‘aman oray ellemeyin burayı ellemeyin’ diyorlar. Buna izin versinler de yargı süreci tamamlasın. O kadar güzel insanları kaybetti ki… Bu insanları öldürenlere de katil çocuğu diye damga vuruldu, onlar da mağdur durumdalar. Bütün bunlar demokrasi için, umuyoruz arkası iyi gelsin.”
RAPORDA MHP VE CIA’NİN ADI GEÇİYOR
Özge Özsağman programda Savcı Öz’ün iki sayfalık raporundan öne çıkan kısımlarını okudu. İşte rapordaki çarpıcı bölümler:
“Bütün çalışmalar içerisinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla Genelkurmay Harp Dairesi’ne bağlıdır. Kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlerini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir. Bu konuda en çok aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. Sivil güvenlik güçleri içerisinde de MİT elemanları ve I. Şube görevlileri kullanılmaktadır.
Her iki kesimde de gerillaya karşı eğitim (O inanç vardır ki goşist-sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte sonra da bunlara karşı savaşım vererek tabanı kazanmakta ve demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler). (…)Bütün bu çalışmalar siyasal planda MHP ve onun kadrolarınca yönetilmektedir. (…) Gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır. (…) Bu genel çerçevede cinayetleri şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır. Konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkartarak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir. Gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmamayla olanakladır.
Bazı goşist-sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan.” (…) Legal yan kuruluşlarda başarılı görünenler illegal çalışmalara yönelmektedirler.
Bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin TL’den başlayarak ayda 30 ila 40 bin TL’ye kadar varan aylık ücretler de almaktadırlar. Bunun için mali kaynaklar, okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 TL’lik ödentilerle bağışlar, mahalle esnafından ve küçük zanaatkarlardan alınan bağış ve ödentiler, işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı, mahalle arasından evlerden alınan bağışlar, devlet ihalelerinden alınan yüzdeler, silah, afyon kaçakçılığıyla, beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar, bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar, CIA, AİD ve SAVAK gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler.” [2]
ŞAİR DOĞAN ÖZ
Bir şiirinde şöyle diyor, Doğan Öz:
“Dostlar biz ölmeyiz savaşta
Yarının doğması bizden yana
Koş Anadolum kurtuluşa
Koş yoksul uluslarla
Kötülerin savaşına savaş açtık
Hak bizden yana
Gelin dostlar bu da bir teklif;
Savaşa savaş açalım
Çocuklarımızı solukbenizli yapanın savaşına
Kırlarımızı ıssız koyanın
Savaşına
Vietnam’da köy yakanlara
Tüm fukara halkları yıkanlara
Korkarlar inan
Gelin bu işi yapalım
Kuyruklu arabalı
Son model silahlı
İtlerle onların ortakları
Gelin dostlar savaş açalım
Yarının güzelliğini engelleyene”