Yeniçağ / Cazim GÜRBÜZ
16 Mart 2019 Cumartesi
Diyanet, fetvalarının altında…
Mustafa Solak, kitabının önemli bir bölümünde sözü edilen fetvaları yayımlıyor, sonra da bunları “devletin kurulu ve kurucu düzeni” ve “Türk Medeni Yasası” ile karşılaştırıyor, aykırılıkları ortaya koyuyor. Bu fetvalar evlenme, boşanma, tanıklık, miras, kadın erkek ilişkileri konusunda. Diyanet bu fetvalarıyla bir başka devlet ve hukuk düzeninin yani şeriat düzeninin savunusunu yapıyor ve bir Cumhuriyet ve Atatürk kurumu olduğunu unutuyor.
Ve başka fetvalar… Bunlar da hayatın her alanını kapsıyor ve Diyanet’in “cami merkezli bir hayat” oluşturma amacını açıkça ortaya koyuyor.
Bu fetvaları ve bu kitabı okuduğunuzda hangi oyunun tezgâhlandığını açıkça göreceksiniz. Tam burada, araya girip kendimle ilgili bir haberi vereyim, hazır söz buraya gelmişken. Ben de “cinsel fetvalar” üzerinde çalıştım, yakında kitap olarak çıkacak Berfin Yayınlarından. O kitaba aldığım, kaynakları ve fetvacıları gösterilen “şahitli-ispatlı” cinsel fetvaların kimisine çok şaşacaksınız, çoğunu okurken yüzünüz kızaracak, kimisine de kahkahalarla güleceksiniz. Dillerinden “El haya-ül vel iman” yani utanma duygusu imandandır hadisi düşmeyenlerin, sıra cinsel zevk ve fantezilerine fetva almaya geldiğinde, hayayı bir yana itip nasıl işi “Şeriatta ar olmaz, soracaksın!”a çevirdiklerini göreceksiniz.
Evet yeniden değerli Solak’ın kitabına dönelim. Solak, Diyanet eliyle milleti yok edip bir ümmet oluşturma çabasına girildiğini ifade ediyor. Diyanet’e verilen yeni yetkilerle olmakta bunlar. İşi mezhep ayrıştırmasına dek götüren Diyanet, bugün “Şeriat Devletinin Din Bakanlığı“na dönüşmüş durumda.
Diyanetin nereden nereye geldiğini de tarihsel sürecin en başına giderek kanıtlıyor yazarımız, Osmanlı’dan başlıyor, Cumhuriyet ve Atatürk‘ün çalışmalarına değiniyor. Neden Diyanet İşleri Başkanlığı’na gerek duyulmuştur, ne amaçlanmıştır? Bunları açıklıyor ayrıntısıyla.
Atatürk‘ün Maturidi-Hanefi anlayış temelinde oluşturduğu bir kurum Diyanet. Yazarımız, Maturidi’ye dair de çarpıcı bilgiler veriyor. Maturidi “Allah vahyi yarattı da, aklı kim yarattı?” diyor, geçerliliğini yitirmiş ayetleri akılla uygulamadan düşürüyor (“zamanın değişmesi ile hükümler de değişir” ilkesi). Diyanet bugün bu anlayıştan uzak, Selefilik egemen…
Mustafa Solak, “Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalı mı?” sorusuna ise “Hayır” yanıtını veriyor. Bu yanıtın gerekçeleri belli, Diyanet olmazsa tarikat ve cemaatlerin eline düşer din vb… Bu gerekçelere asla katılmıyorum. Sevgili Mustafa Solak’ın da kitabında yararlandığı “Kartal Gözüyle Laiklik” kitabımda ben de Diyanet’ten yana tavır almıştım. Ancak bu görüşüm değişti. O kitabı bugün yazsam Diyanet’in kapatılmasını savunurum.