BÜYÜKLERE MASALLAR
EY İNSAN, EY RUH!
Sonsuzluğun karanlığı gecelere çöktüğünde;
Ayak sesleri izlerine karıştığında;
Rüzgar daha sert estiğinde:
Bir acıklı hüzün çöker gökyüzüne!
Her adımda ruh uzaklara gider, çok uzaklara…
Atılan tohumları yağmurlar söker götürür
Toprak çorağa döner.
Serçeler aç kalır.
Ey insan, Ey ruh!
Siz bilmiyor musunuz bunları
Hiç gerdeğe girmemiş kadın ana olur mu?
İşte tohumsuz toprak da ana olmaz.
Kime dersiniz Toprak Ana diye
Ve ben dağlardan indim Irmaklar aştım,
İyi insanların beyaz yelkenler açtığını gördüm
Gittiler!..
Dev kuşlar ” Gelecekler!” dedi.
Gelmediler. Gelmeyecekler!
Gelecek olsalardı gitmezlerdi.
Ve insanlar kirletiyor her yeri
Çamuru çirkef yapmayı çok iyi öğrenmişler.
Maçoluğu sanat yapmışlar.
Suçsuz insanları dövmeyi,
öldürmeyi kabadayılık bilmişler.
Isırmayı da öpüşmek zannetmişler.
Ah sevmek!
Kim bilir?
Kaç kadın dayak yiyor,
Kaç kadın öldürülüyor.
Kaç çocuğun ırzına geçiliyor
” Yapma abi feryatları…”
Çamur, Ortalık hep çamur.
Bu zavallı ” acınmışlıkların ” ortasında;
sanki güneşi bekliyor çirkin insanlık.
Kocaman bir aptallık bu.
O çocukların feryadı ki: Cehennemin sesidir.
Gökler yanar
Gümbür gümbür yarılır toprak
Kör kuyulara düşmüş siz zavallıların üstünü Şeytan mı örttü.
Yarattığınız acı feryatları da duymuyorsunuz.
Susuyorsunuz.
Büyük bir korkaklık bu…
***
içimizden biri
asla umutsuzluğu değil
Davut Arslantürk
Adana’nın bilge ozanı *
(Açıklama ; Kalem dostum Davut Arslantürk yazdıklarının altına imzasını atmaz – Adını yazmaz . Adını yazmak benim borcumdur )