Kemal Rastgeldi’den yılbaşı dilekleri
30.12.2018
89 Yaşında bir Atatürkçü yurtsever olarak, ülkemin ortaçağ karanlığına, islamofaşizm bataklığına sürüklenmesine duyarsız kalamadım. Kötü gidişatı görebilme donanımına sahip, yani laikliği, akılcılığı, bilimi önemseyen (fakat ne yazık ki azınlıkta kalan) kesimin duygu ve düşüncelerine tercüman olmak üzere alttaki kısa şiiri 2016 yılbaşında kaleme aldım. Geçen zaman diliminde dileğim henüz karşılık bulmadığı gibi, aksine, durum daha da kötüleşti;
Aydınlara, yazarlara, sanatçılara uygulanan baskı, göz dağı, hakaret daha da arttı. Güncelliğini hala koruduğu için “DİLEĞİM”e yurtseverlerin duyarsız kalmamasını, aydınlık bir Türkiye için (başta laiklik) Atatürk ilkelerine ve çağdaş, bilimsel eğitime sahip çıkılmasını bu Yeni Yılda da canı gönülden dilemekteyim. Endişe verici durumumuzun özetini E. Çölaşanın (FETÖCÜ!) yazısında okuyabilirsiniz.
Biz Atatürkçülerin sarı ineği olan laikliği pençelerine geçirip kolunu, kanadını kırmakla işe başladılar ve (CHP’nin de aymazlığından, “dinsizlikle suçlanma” korkusundan yararlanarak) irticayı hortlattılar. Laikliğin değerini, önemini necip halkımızın anlaması için siyasi dincilerin daha ne kadar acı dersler vermesi, tahribatta bulunması gerekiyor acaba? (Sevgili, Yürekli Bekir Coşkun’un kuzeni) Kemal Rastgeldi
YENİ YILDAN TEK DİLEĞİM
Yeni Yıldan herkes mutluluk, iyilik beklerken,
Ben yıllardır hayırlı bir vefat haberi bekliyorum!..
Laik Cumhuriyeti hangi imam boğup yok etmekteyse,
“Onun kara haberi gelsin, o bana yeter” diyorum.
O müjdeyi kendim için istiyorsam eğer namerdim.
İrtica pençesindeki yurdumun kurtulmasıdır tek dileğim ve derdim.
“Öbür dünya” hayaline kapılanların ayılması için (acaba boşuna mı) bu kadar çok emek verdim!..
31.12.2016 Kemal Rastgeldi
Bekir ÇOŞKUN
30 Aralık 2018
Sarı ineğin hikayesi…
Samsat köylülerinin bir tek fıkraları vardı; eşek fıkrası…
Birbirlerine hep o fıkrayı anlatır gülerlerdi…
Aslına bakarsanız bizim de tek hikayemiz vardır; sarı ineğin hikayesi…
Çok iyi biliyorsunuz ama yine de anlatayım…
O çayırlıkta inekler-öküzler huzur içinde otlanırlardı… Arada birbirlerine boynuz dürterlerdi ama ciddi bir dertleri yoktu…
Bir aslan “Bana sarı ineği verin, yoksa hepinizi yerim” diye çıkageldi…Aslında aslan, açlıktan kaburgaları sayılan, çelimsizin tekiydi… İnekler ise besili, güçlü-kuvvetli ve kalabalıklardı…Ama karşı koymak yerine kıçlarını kaldırmadılar…
İnekler toplandılar…
Siz burasını bilmezsiniz; bu gibi sürülerde, inekler öküzlerin sözüne bakarlar… Siyaseti iyi bilen öküz dedi ki “Bırakalım ne istiyorsa olsun”… Sürünün kurmayı öküz, aslanla iyi geçinmenin emeklilikte işine yarayacağını düşündü “Onun da canı var” deyip çıktı… Sürünün profesörü niteliğindeki öküz “Bize dokunmasın da” dedi… Medya patronu olanı “Bir kere vermekle bir şey olmaz” görüşündeydi… Sürüde adalet dağıtmakla görevli öküz “Bir şey olmamış gibi yaparız” demekle yetindi… Diğer aydın öküzlerden “Yetmez ama evet” diyen de vardı, “Bana dokunmayan bin yıl yaşasın” diyen de…
Sonuçta sarı ineği verdiler…Ve aslan sarı ineği yedikten sonra, her gün bir inek istedi, tüm inekleri yiyinceye kadar asla durmadı…Son öküz o ünlü lafı söyledi işte: “Sarı ineği vermeyecektik…”
Şimdi siz “Sıra Metin Akpınar’a geldi… Sıra Müjdat Gezen’e geldi… Sıra Fatih Portakal’a geldi…” diyorsunuz ya… Sarı ineğin hikayesidir işte… Samsat köylülerinin eşek fıkrası gibi; tektir…
Yeni yıl farklı gelsin…
Uğurlu bir 2019 olsun…
EMİN ÇÖLAŞAN
30 Aralık 2018
Bir yıl daha böyle geçti!
Sevgili okurlarım, kocaman bir yılı daha yarın geride bırakmaya hazırlanıyoruz.Ülkemiz açısından ne yazık ki iyi bir yıl değildi.Gergin, insanların birbirine adeta düşman edildiği, ekonomik açıdan bütün toplumun zorlandığı bir 365 gün geçti.
Adalet kavramı yine çöp tenekesine atıldı.
Hukuk yine ayaklar altında çiğnendi.
Basın özgürlüğü neredeyse sıfırlandı.
Muhalif medyanın sesi soluğu iyice kısıldı. İktidarın hoşlanmadığı yazılar yazan ve yorumlar yapan gazetecilerin başına olmadık işler geldi.Kendi kendimizi sansür eder duruma düştük. Gazeteciliğin en acı yanı budur.
İktidarın taktiği açıktı: Muhalif sesleri, özellikle muhalif medyayı sindirmek, korkutmak,baskı altına almak, ses çıkaramaz ve eleştiremez duruma getirmek.Oysa böyle olmamalıydı.
Memleketin varını yoğunu satmayı bu yıl da sürdürdüler… Aklınıza gelen neredeyse bütün tesisler satıldı ve satılıyor.İşte size Cumhuriyet döneminin simgesi olar şeker fabrikaları…Şimdi Sakarya’daki askeri fabrikaların satışı açıklandı.İnsan silah üreten fabrikaları hiç satar mı?
SEKA’nın bütün fabrikaları özelleştirme altında yandaşlara peşkeş çekildi. Kağıt üretimi sıfıra yakın. Bütün kağıtları dışarıdan ithal ediyoruz.
Dolar yaz aylarında 7 liraya çıktı…Tarım ve hayvancılık kesimi ezildi, yok olma aşamasına geldi. Durumu şimdilik ithalatla idare ediyorlar!
Yıl 2018…
Bütün kesimler ezildi, mağdur oldu.Emekli, esnaf, çiftçi, işçi, memur, ev kadını ve bütün kesimler işi gücü bırakıp fiyat artışlarıyla boğuşmak zorunda kaldı.
Resmi rakamlarda enflasyon yüzde 23…
Ama gerçekte yüzde 30’ları çoktan aştı.
Çok sıkıntılı bir yıl yaşadık.Sanmayın ki 2019 daha ılımlı,yumuşak, adil ve adaletli bir yıl olacak!.. Bu yanılgıya sakın ola ki düşmeyin…
Zira ülkeyi yönetenlerin amacı, gerginliğin sürekli olması…
Çünkü onlar gıdalarını toplumda gerginlik yaratmaktan alıyor.
Yine de âdet yerini bulsun diye klasik dileği yerine getiriyorum:
Yeni yılda sizlere sağlık, mutluluk ve huzur diliyorum…