Tahsin Siret tarafından çizilen “Türk Donanması Manevra Sırasında” isimli tablosu. En önde tasvir edilen zırhlı, Mesudiye zırhlısıdır.
Yazar: Tayfun ÇAVUŞOĞLU – 20 Ekim 2018
Mesudiye zırhlısının acı sonu
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na katılmasının ardından harp filosundan çıkarılarak Çanakkale Boğazı’nı korumakla görevlendirilen Mesudiye zırhlısı, 6 Eylül 1914 günü Sarısığlar Koyu’nda yüzer tabya olarak demirledi; Nusret ve İntibah mayın gemileriyle desteklendi. Mesudiye zırhlısı; 13 Aralık 1914 günü saat 11.58’de, Kraliyet Donanması’na bağlı Yüzbaşı Norman Holbrook komutasındaki B11 denizaltısı tarafından torpillendi. Denizaltının periskobunu fark etmiş olan mürettebatın top atışı yapmasına rağmen torpilden kurtulamayan Mesudiye, kıç tarafından aldığı isabet nedeniyle 10 dakikada sığ suya gömüldü. Geriye yürek burkan bir savaş öyküsü kaldı.[1]
Mesudiye zırhlısını batıran İngiliz denizaltısı B11
1874 yapımı olan Mesudiye zırhlısı, İngiltere’den satın alınmıştı. Oldukça eski olan gemi, Osmanlı Donanma Komutanlığına atanan Amiral Souchon tarafından görevden men edildi. Souchon, geminin yüzer bir kale gibi görev yapmasının ve mayın hatlarını korumasının mümkün olduğunu düşünmüştü. Zırhlı Sarısığlar Koyu’na demirleyerek bu görevi yapmaya başladı. Ancak Mesudiye zırhlısı, demirlediği koyda B-11 denizaltısının hedefi olarak iki torpille batırıldı. Alabora olan gemidekilerden 10 subay ve 25 er şehit oldu. Ters dönen geminin su üstünde kalan karinasına çekiçlerle vurarak, içeride sağ kalan olup olmadığı anlaşılmaya çalışıldı. Bir noktadan cevap geldi. Sağ kalanlar vardı. Bu kısım delinerek dışarıya çıkarılmaları mümkün olabilirdi ama elde gerekli araç-gereç yoktu. Derhal İstanbul’dan oksijen kaynağı ve burgu aletleri gönderilmesi talep edildi.
Mesudiye zırhlısının batmış hali
İstanbul’dan acele gönderilen malzemelerle ertesi gün önce küçük bir delik açıldı, içeridekilerin hava almaları sağlandı. Bu delikten içeridekilerle konuşuldu, süt verildi. 5 subay ve 3 er, geminin makine dairesinde mahsur kalmıştı. Delik genişletildikten sonra da mahsur durumdaki askerler saldırıdan 36 saat sonra gemiden çıkarıldı. Kurtulan Bahriyeliler hemen hastaneye gönderildiyse de, içlerinden biri ertesi gün vefat etti.[2]
Mesudiye zırhlısından ocak ayı sonuna dek uzun uğraşlar sonucu sökülen toplar, Baykuş (Mesudiye) bataryası olarak Boğaz tahkimatının takviyesinde kullanılacaktı. Bir yandan da Çanakkale Boğazı’nın mayınlanmasına ve yeni hatlar döşenmesine devam ediliyordu.
Nusrat mayın gemisi tarafından Kepez-Havuzlar güney arasına 50 mayın daha döküldü. Bu dökülen mayınlardan 7’si infilak etti. Mayınların arası 45, derinliği ise 4,5 metreydi. Çanakkale Boğazı’na 50 mayınlık 7. ve 8’inci mayın hatları döşendi.[3]
Ne var ki -o günlerde kullanılan teknolojinin gereği- dökülen mayınların kimi infilak ediyor, kimi ya birkaç saat ya da birkaç gün sonra hattan kopuyor ve tam anlamıyla “serseri mayın” olarak başıboş dolaşıyordu. Çanakkale Savaşlarını konu alan kronolojilerde, serseri mayın olayları çok sık yer alır. Nitekim Nusrat’ın 17 Aralık 1914 tarihinde mayın döşemesinin ardından üç mayının su yüzüne çıktığı görülür. Bu mayınlar daha sonra Seddülbahir mevkisinin önünden geçip, Boğazdan dışarı çıkacaktır. Çanakkale Boğazı’nın giriş yerinin ilerisinde bulunan İngiliz Donanması’nın Çanakkale Boğazı’nı geçmeye çalışılacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Hattâ müttefiklerin bir deniz saldırısıyla birlikte Boğaz savunmasını karadan yok etmek üzere Saros Körfezi’ne çıkarma yapacağı da tahmin ediliyordu. Bu Saros saplantısı, Liman von Sanders’i derinden etkilemiştir. Liman Paşa, Gelibolu’ya müttefik çıkarması sırasında, asıl kuvvetlerin Saros’a çıkarılacağından çok emin, müttefiklerin o kesimdeki sahte çıkarma manevralarını heyecanla izlerken, yaklaşık 36 saat boyunca ordusuna emir veremeyecek ve Türk birliklerini diğer çıkarma bölgelerinde kendi haline bırakacak hale düşmüştür. Neyse ki Türk ordusunun, üst birimlerden bekledikleri emir gelmese bile, inisiyatif kullanabilen yurtsever subayları vardır.
Osmanlı Genelkurmayı karadan çıkarma, aynı anda da denizden taarruz ihtimalleri çerçevesinde savunmayla ilgili hazırlıklarını sürdürürken, müttefiklerin Boğazdaki mayınları patlatmak için taş yüklü 7 taşıma gemisi ile 30 kadar mayın arama gemisini filoyla beraber bulundurduğu bilgisi de alındığından, her ihtimale karşı teyakkuz halinde bulunulması istendi.
Aralık sonuna doğru Çanakkale Boğazı’ndan geçmesi muhtemel düşman denizaltılarını gözetlemek üzere İstanbul ve Galata yatları da İmralı adası civarında göreve çıkarılacak, bazı savaş gemileri Marmara Denizi’nde denizaltı avına çıkacaktı.