Naci Kaptan / 03 mayıs 2018
BÖLÜM 1 https://nacikaptan.com/?p=57295
AKP’nin DEMOKRASİ !!! ” TRAMVAYINDAKİ APOLETLİ PAŞA *2*
Dün yazının ilk bölümünde ara iki paragrafta şöyle demiştik ,
Tüm bunlarla birlikte çok üzülerek yazıyorum ki ,Türk Ordusunun yönetim kademesi de bu küresel yeni yapılanmadan derinlenmesine etkilenmiş , bölünmüş , yönetim hiyerarşisi dağıtılmış , emir kumanda zinciri kırılmıştır. Terfi ve atamalarda liyakat ötelenmiş , askerin Terfi ve atamaları siyasetçilerin eline verilmiştir. Bu şekillenmeler TSK’nın öncelikle yönetim kademisini etkilemiştir. Asker POLİTİZE edilmiştir. Kışlaya siyaset girerse , disiplin ve askerlik arka kapıdan çıkıp gider.
Bunun en büyük ve güncel örneği , bugünün Gen.Kur.Başkanı Hulusi Akar’dır . 15 temmuz kalkışmasında Akar’ın rolü henüz tam aydınlanmamıştır. Akar 15 Temmuz’dan sonra ilgili, ilgisiz tüm konularda AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında ayrılmaz olmuştur. Akar’ın asli görevlerini ne zaman yaptığı ise merak konusudur. Bu Çiller dönemindeki “TAK-ŞAK” paşadan bir adım ötesidir. Ülkemizde kirli bir siyaset yürütülmektedir. Akla bir soru gelmektedir ; Hulusi komutanın bir açığı mı vardır ki tak-şak durumundadır ?
CUMHURBAŞKANINA ÖZEL ULAKLIK
Hulusi Akar’ın eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi mesajını götürmek üzere görevlendirildiği ve Gül ile 3 saat gizlice görüştüğü iddiaları bomba gibi gündeme düştü ve tekzip edilmedi . Böylesi bir davranış ilk kez yaşanıyordu .Özellikle CHP’yi askeri vesayet ile suçlayan AKP yönetimi söylediklerinin daha da ağırını yapıyor ve hatta en üst düzey komutanı özel ulak olarak kullanıyor siyasete askeri üniforma giydiriyordu .
Ya Hulusi komutan ??? Aldığı ulaklık talimatını tak-şak yerine getiriyordu . TSK çuval olayının bir benzeri daha bu kez Ankara’da yaşanıyordu. Aslında AKP’li cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dediğini hatırlatmam gerek ;
Erdoğan hani muhalif görüş bildirenlere kızarak der ya ; “cübbeni çıkar da siyasete gir” diye !!! Hulusi Komutana da bunu demesini beklerim ? Hulusi komutanın 2019’da süresi bitecek . Şayet 2018 seçimleri adaletli yapılır da Demokrasi adına AKP dışında başka bir parti kazandığında Hulusi komutanın da çantasını hazırlama olasılığı yüksektir.
Konumuza devam edelim ;
Hulusi paşanın geçmişi birçok yazıya konu olmuştu , geçmişi ortaya döküldükçe gözükenler hiç de iyi değildi. Özellikle Akar ile çalışmış olan emekli ve muvazzaf askerlerin yazdıklarına bakıldığında , Atatürk’çü askerlere eziyet etmiş ve Fetullahi müridlerin TSK’da kadrolaşmasına yol vermiş bir komutan tablosu karşımıza çıkıyordu .
Hulusi Akar,Abdullah Gül,Şükrü Karatepe
Daha da derinlere inildiğinde Lisede disiplin nedeniyle okuldan uzaklaştırılan , geçmişte Dolmabahçe’de ABD gemilerine karşı namaza durmuş olan ,sağcı MTTB yöneticileri Abdullah Gül , ve 10 Kasımlarda Atatürk’ü anma merasimlerine gitmek istemediğini söyleyen, Abdullah Gül gibi Exeter üniversitesinde eğitim almış Kayseri eski belediye başkanı ve bugünün Cumhurbaşkanının başdanışmanı olan Şükrü Karatepe ile daha gençliğinde yakınlık kurmuş olduğu ortaya çıkmıştı .
27 Nisan 2018 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Deniz kavukçuoğlu şöyle yazıyordu ;
TBMM Başkanı İsmail Kahraman o yıllardan övgüyle söz ediyordu. “Şu an Türkiye’yi yöneten kadro Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) Akademisi’nden yetişti. Bizim dönemimizden iki dönem sonra Tayyip Erdoğan, Milli Türk Talebe Birliği kültür müdürüydü. Abdullah Gül, MTTB İcra Konseyi Genel Sekreteriydi. Sami Güçlü, Beşir Atalay, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin. Bugün ülkeyi yönetirken gördüğünüz şu kadro Milli Türk Talebe Birliği Akademisi’nden mezun olmuştur.”
MTTB’den yolu geçenler arasında Ahmet Davutoğlu, Numan Kurtulmuş, Abdülkadir Aksu, Ali Coşkun, Hüseyin Çelik, Kadir Topbaş, Taner Yıldız, Cemil Çiçek, Osman Pepe, Abdurrahman Dilipak, Necati Çetinkaya da bulunuyordu.
MTTB, emperyalizm yandaşı, İslamcı bir gençlik örgütüydü. 1969 yılında İstanbul’u ziyaret eden 6. Filoya karşı solcu öğrenciler tarafından başlatılan protesto eylemlerinde MTTB’lileri kışkırtmış, 16 Şubat günü Taksim’de solcu öğrencilere saldıran emperyalist-İslamcı gençler iki devrimciyi, Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan’ı öldürmüşler, 200 kişiyi yaralamışlardı. ( http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/964924/ )
Hulusi Akar – Abdullah Gül – Necip Fazıl
Hulusi komutanın geçmişini öğrendikçe şaşırıyorduk . Hulusi Akar’ın gençliği Türkiye’ye islam devleti modelini dayatan ve Atatürk ile aydınlanma devrimlerine karşı olan Laik Cumhuriyet karşıtı islamist kişilerle birlikte geçmişti. kader ağlarını örüyor ve Hulusi komutan günü geldiğinde en yüksek makama getirilmek üzere hazırlanıyordu . Ordu istihbarat ise uykuda idi .
Tarih 05.08.2015 ; TSK’nın yeni komuta kademesi şekillendi. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığına ise Salih Zeki Çolak getirildi.
Ve Hulusi Akar’ın yaşamını ve aidiyetini anlatan bir yazı Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ,”İmamların Öcü – Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Cemaat Yapılanması” isimli kitabında gündeme düştü . Bu konu daha sonraları başka emekli muvazzaf askerler tarafından da yazılacaktı . yazıyı okuyalım ;
Hulusi Akar’ın bilinmeyen hikayesi
Cemaat operasyonları kapsamında bugün sabah saatlerinde gözaltına alınan Gazeteci-Yazar Yavuz Selim Demirağ,”İmamların Öcü – Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Cemaat Yapılanması” isimli kitabında Genelkurmay Başkanı olması beklenen Orgeneral Hulusi Akar’ın bilinmeyen hikayesini yazmıştı.
Eski bir asker olarak, gazeteci gözüyle TSK’daki Cemaat yapılanmasını inceleyen kitapta “Su uyur, Hulusi Akar” sözleriyle durumu özetleyen Demirağ, Akar’ın Balyoz davasında ya da komutanlık yaptığı okullarda tercihlerini sorguluyordu. Darbeden 14 ay önce TSK’daki Cemaat örgütlenmesini yazan Demirağ, Genelkurmay tarafından mahkemeye verilmişti.
15 temmuz Darbe girişiminden 14 ay önce TSK’daki Cemaat örgütlenmesini yazan ve genelkurmay tarafından mahkemeye verilen Yavuz Selim Demirağ “İmamların Öcü – Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Cemaat Yapılanması“ isimli kitabında Orgeneral Hulusi Akar’ın bilinmeyen hikayesini yazmış. Kitap yayınlandığında henüz genelkurmay başkanı olmayan Hulusi Akar, aynı zamanda kitabın yazarı Demirağ’ın uzaktan akrabası.
TSK’daki paralel devlet yapılanmasındaki araştırmaların çoğunluğunda yollar Hulusi Akar’ın kavşağında birleşiyor.
Oysa Hulusi Akar bu satırların yazarının hemşerisi ve dolaylı akrabasıdır. Onun adını ilk kez Kara Harp Okulu Komutanlığı’na atandığında duydum. Rahmetli babamın halasının oğullarından İzzet Ünal, generalliğe terfisinde Akar’dan bahsetmişti. Ünal ile akrabalık ilişkilerimiz düğün, bayram ve cenazelerde bir araya gelmenin ötesine geçmediği için fazla bir samimiyetim yoktu. Bu yüzden Ünal, aynı zamanda kayınbiraderi olan Akar’ın Harp Okulu Komutanlığı’ndan sonra yolunun hızla açılacağını söylediğinde fazla kulak asmamıştım” ifadelerini kullanması dikkat çekiyor.
Demirağ, Hulusi Akar’ın harp okulu zamanında arkadaşları tarafından “Su uyur, Hulusi Akar”diye anıldığını da aktarıyor. “Akar, Harbiye’de öğrencilerin sosyal etkinliklerini ve özel hayatlarını mercek altına almıştı. Askeri okulların kültüründe en büyük suç sayılan ‘ispiyonculuk’ neredeyse teşvik edilir hale geldi. Akar öylesine ‘seri’ çalışıyordu ki öğrenciler aralarında ‘Su uyur, Hulusi Akar’ diye şakalaşıyorlardı” cümleleriyle bu durumu aktaran Demirağ, Hulusi Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesi arifesinde ortaya çıkan ordudaki Cemaatçi yapılanmaya ilişkin ipuçlarına da yer veriyor.
Demirağ konuyla ilgili “İmamların Öcü” adlı kitabında şu ifadeleri kullanıyor:
“Harp Okulu’nda Öğrenci Alay Komutanlığı son derece stratejik bir görevdir. 1981 mezunu olan Sadık Üstün Albay beklendiği gibi generalliğe terfi edemedi. Bu durumun sorumlusu olarak Yaşar Büyükanıt, Ergin Saygun ve İlker Başbuğ’u gördüğü bilinen Sadık Albay, emekli olmasına rağmen Hulusi Akar ile irtibatını hiç koparmadı.
Akar’ın Hasdal Askeri Cezaevi’nin de sorumluluk alanında bulunduğu 3. Kolordu Komutanlığı sırasında emekli Albay Sadık, Kolordu karargâhında saatlerce Akar ile bir araya geliyordu. Kapalı kapılar ardında nelerin konuşulduğu elbette bilinmiyor ama bir korgeneralin makamında emekli bir albayla saatlerce sık sık görüşmesinin teamüllere uygun olduğunu söylemek mümkün değil.
Sadık Üstün gibi Kara Harp Okulu’nda Öğrenci Alay Komutanlığı yapıp da generalliğe terfi etmeyen bir albay yoktur.Hilmi Özkök de benim Harp Okulu Alay Komutanım idi ve general olacağını öğrenci olarak biz bile bilirdik. Üstün için devre arkadaşları olan 1981’liler, ‘Halen imamların peşindedir’ diyor.”
AKAR’IN DÖNEMİNDE ALEVİ OLDUKLARI İÇİN ELENDİLER
Demirağ, Hulusi Akar’ın komutanlığı döneminde yapılan Sözleşmeli Subay eğitimi Sınavları’nda bazı personellerin Alevi olduğu gerekçesiye elendiğini de iddia ediyor.Demirağ bu iddiayı “Sözleşmeli subaylar Harp Okulu yerine sivil üniversiteleri bitiren çeşitli mesleklerdeki personelden oluşur. Yazılı ve mülakat sınavlarından sonra kabul edilerek eğitimden geçirilirler. Akar’ın komutanlığındaki sınavlarda birçok sözleşmeli subayın yazılı sınavları geçtikleri halde mülakatlarda ‘Alevi oldukları gerekçesiyle’ elendiklerini de belirteyim” ifadeleri ile dile getiriyor.
AKAR’IN YANINA ATANAN İMAM HATİPLİ KİM
Kitapta Hulusi Akar’ın ilerleyen yıllarda özel kalemi görevini yürütecek Ahmet Erdoğan’dan da şöyle bahsediliyor:”Ahmet Erdoğan 1986 yılında Tokat İmam Hatip Okulu’ndan sivil liseye geçti. Daha sonra askeri liseye giren Erdoğan, Harp Okulu’ndan 1994 yılında mezun olup akademiyi bitirdiği yıl, 3. Kolordu Komutanı Hulusi Akar’ın ‘icra subayı’ olarak görevlendirildi. ‘İcra subaylığı’ bir nevi ‘özel kalem’ ya da ’emir subaylığı’ niteliğindedir. Komutanın bütün irtibatlarını ayarlayan Ahmet Erdoğan’ın akademiden yeni mezun olmuş bir kurmay subay olmasına rağmen buraya atanması hakikaten ilginçtir. Teamüllere göre akademiden yeni mezun subay kıtada ‘tabur komutanlığına’ tayin edilir, yani araziye çıkar. Oysa Erdoğan, nokta tayiniyle Akar’ın yanı başında görevlendirilmiştir.”
Kaynak Yeniçağ: Yavuz Selim Demirağ darbeden önce yazmıştı
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yavuz-selim-demirag-darbeden-once-yazmisti-145742h.htm
Naci Kaptan / 03 Mayıs 2018
Devam edecek