ERMENİ SORUNU * “BÜYÜK YALAN” KİTABININ YORUMLANMASI

Von: şükrü Aya [mailto: ssaya01@gmail.com]
Gesendet: Sonntag, 4. März 2018 22:18
AÇIK BİLGİLENDİRME ve TEŞEKKÜR

Konu: “Tarih Kritik, (4) 1 History Critique | Ocak/January 2018″ “

Yazar: Ayşe Kandemir – Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Tarih Bölümü, ayse_kandemir@hotmail.com

Araştırma: Büyük Yalan Şükrü Server Aya İstanbul, Ka Kitap, 2017, 215 sayfa, ISBN: 978-605-82354-2-7

İnternet Erişim: https://yadi.sk/i/4XkqnimE3RdkNN

Değerli Dostlar,

Internet sayfalarını karıştırırken, karşıma “BÜYÜK YALAN” kitabım hakkında, haberim olmadan ve tanışmadığım Bayan Ayşe Kandemir tarafından yazılmış bir dergi makalesi ve dört sayfalık bir kitap özetlemesi ile karşılaştım. Sayın Kandemir’e kitabımın tetkik ve değerlendirmesindeki çok olumlu yaklaşımları veanlatımları için açık teşekkürlerimi ve bu çalışmayı sizlerle paylaşırım. Sayın Kandemir dört sayfaya çok şey doldurmuş ve bazı gerçeklerin bam tellerine dokunmuş.

Bu vesile bilmeyenlere bir itirafta bulunmak isterim. “BÜYÜK YALAN” Türk kamuoyu için Türkçe yazılmış bir kitap değildir. Esas kaynaklar yabancı ve İngilizce olduğundan, ana kitap İngilizce olan “The BIG LIE”dır. “BÜYÜK YALAN” İngilizce kitabın ve tüm belgelerin bire bir Türkçe çevirisidir. Tercümede esas olan içeriği doğru tercümesi olduğundan, Türkçe kitapta bazı ifadelerin tam oturmayışı kaçınılmazdır.

Herkese selam ve saygılar

Şükrü S. Aya

Büyük Yalan
Şükrü Server Aya
İstanbul, Ka Kitap, 2017, 215 sayfa, ISBN: 978-605-82354-2-7

Tarih Kritik, (4) 1 History Critique

Ayşe KANDEMİR

Asıl mesleği dış ticaret olan Şükrü Server Aya, aynı zamanda kendisini -1985’ten bu yana- Ermeni soykırımı iddiaları üzerinde çalışmaya adamış değerli bir araştırmacıdır. Bu alana nasıl yöneldiğini anlatırken hayatı boyunca çok sayıda Ermeni arkadaşının olduğunu ve yaptığı çalışmaların hiçbir milleti, inancı veya kuruluşu hedef almadığını ehemmiyetle belirtmektedir. Onun asıl gayesi;

saptırılmış belgelere dayanan Ermeni soykırımı iddiasını aydınlatmak ve tüm gerçekleriyle halka sunmaktır. Ermeni soykırım yalanını resmi belgeler ışığında incelediği “Büyük Yalan” adlı eseri,Şükrü Server Aya’nın diğer kitaplarının devamı niteliğindedir ve yalnızca Türkçe değil, Almanca,Fransızca ve İngilizce dillerde de yayınlanmakta olan bir araştırmadır.

Şükrü Server Aya, “Büyük Yalan” adlı eserini “Rivayetlerle Yaşatılan Ermeni Soykırım İddialarını İnkârı Mümkün Olmayan Resmi Belgelerle, Yasalara Dayalı Bir İnceleme” olarak tanıtır. Eser bir miktar incelendiğinde dahi bu isimlendirmenin ne kadar yerinde olduğunu görmek mümkündür.Çünkü kitabın en belirgin özelliği, Ermeni soykırımı iddialarının reddedilmesi ve bu konunun belgelere dayalı olarak ele alınmış olmasıdır.

kuyucuların internet üzerinden ulaşılabilecekleri belge araştırma ve tezlerin erişim adreslerine kitapta yer verilmiş ve böylece eserde çeşitlilik ve görsellik de ön plana çıkmıştır. Ayrıca ilk incelemenin neticesinde kitabın kapak resminin de tesadüfen seçilmemiş olduğu anlaşılır. Resimde görülen uzun bir insan burnunun ucundaki havuç, ona ulaşmaya çalışan insanların uçurumdan aşağıya düşmesine sebep olmaktadır. Yani bir yalancının elinde gösterdiği hedef, insanları yanıltmaktan ve onlara zarar vermekten başka bir şeye sebebiyet vermemektedir.

Gösterilen hedef Ermeni soykırımı yalanıdır ve bu insanlar da Ermenilerden başkası değildir. Çünkü araştırmacımızın da görüşüne göre; sözde soykırım iddiaları, Ermeni milletinin bizzat kendisine de zarar vermektedir. 1915 yılında ciddi hazırlık ve yeterli koruma planı yapılmaksızın gerçekleştirilen Ermeni tehcirinde,yiyecek noksanlığı ve hastalık gibi zorluklar sonucunda büyük bir can kaybı yaşanmıştır. Bu tehcirin altında bir soykırım planının olup olmadığı tartışmaları günümüzde gerek tarihçiler gerekse hukukçular tarafından hala sürdürülmektedir.

Tartışmaları netleştirmenin en sağlıklı yolu ise tarihsel geçmişi ve belgeleri incelemek olacaktır. O zaman tarih bize gösterecektir ki Osmanlı Devleti’nin Ermenileri imha etmeye yönelik bir hükümet politikası yoktur ve Ermenilere yönelik ırksal bir nefretin izlerini bulmak da mümkün değildir. Zira Ermeniler, 1910’lardaki Balkan savaşlarına değin Osmanlı bürokrasisinde yoğun olarak istihdam edilmiştir. Gerçekleşen büyük can kaybı şüphesiz bir insanlık trajedisidir, fakat bunun bir soykırım olduğunu söylemek büyük bir yanılgıdır.

Çünkü soykırım yapmak için organize bir planın varlığı gerekir. Ermenilerin bu kadar kayıp yaşamasının sebebi organizasyonsuzluktur çünkü tehcir iyi organize edilememiştir. Öyleyse gerçeklerin saptırılmasının altında bir takım büyük menfaatler aramak yerinde olacaktır.

Büyük Yalan kitabının birinci bölümünde bu büyük menfaatlerden en önemlisini ele alınır:

para aşkı. Şükrü Server Aya, bu bölümde sunduğu kanıtlar ve alıntılar ile Ermenilerin para aşkını ve ABD Hükümetinin yardım bağışları ile milyonlarla oynadığını öne sürmektedir. Yardım bağışları alabilmek için düzenlenen kampanyalarda, birçok propaganda afişi ve posterleri kullanılmış ve yazarımız bunların çoğuna eserinde yer vermiştir.

Haç üstünde Hilal posterinde; Müslüman’ın palasından damlayan kan Hıristiyan insanlık haçını kirletmektedir. Aya, ABD nüfusunun beşte birinin bu yardımlara katıldığını ve bu yardımlar ile Ermenilere silah ve cephane temin edildiğini vurgulamaktadır.

Propagandalar yalnızca yardım kampanyaları afişleri ile sınırlı kalmamış, çarpıtmaları yaymak adına resmi ABD Devlet Posterlerinde, Türk milletinin tümü katil sıfatıyla itibardan düşürülmeye çalışılmıştır. Şekil 2’de görmekte olduğumuz posterde Atatürk, ayağının dibinde bir kız çocuk cesedi ile poz vermiş olarak gösterilmiştir. Oysa fotoğrafın aslında ayak dibinde duranlar Latife Hanım’a gönderilecek olan kedi ve köpek yavrularıdır.

Büyük Yalan eserinin on ikinci bölümünde karşılaştığımız bu çarpıcı görsel, saptırmaların en belirgin örneklerinden birini teşkil etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk Posteri Araştırmacımız, Ermeni soykırımı iddialarının arkasında planlı bir örgütlenme yattığını, kilise ve ruhban sınıfının silah ticareti yaparak bu örgütlenmenin başlıca destekçisi olduklarını iddia eder. Ona göre silah ticareti papazlar için çok karlı bir vatanseverliktir ve papazların, silahları kilisede saklayarak oradan dağıtmaları mümkündür. Aya’nın bu iddiasını destekler nitelikte ortaya koyduğu kanıtlarda;

Ermeni halka daha az yemek yiyerek silah almalarını vaaz eden din adamlarının varlığı ve gerek Fransızların, gerekse İngiltere ve ABD’nin Ermenilere yardım ettiği ortaya konmaktadır. Eserin ilerleyen bölümlerinde ise örgütlenmenin Ermeni okullarında da var olduğu ele alınır. Hiçbir eğitim kurumunda sevgi yerine nefretin öğretilmemesi gerektiğini şiddetle savunan Aya, Ermeni okullarındaki kasıtlı eğitim sistemini eleştirir.

Kitabında sunduğu kanıtlara göre; Ermeni okullarının okuma müfredatında, soykırımın intikamı ve nefreti çocuklara öğretilmekte, Türk nefreti aşılanmakta ve “APTAL TÜRK” adında bir şiir sıklıkla okutulmaktaydı. Bu şekilde soykırım iddialarını gelecek kuşaklara aktarmaları mümkün olur iken henüz iddialar ispatlanabilmiş değildi. Dünya “barbar Türkler” sözü ile korkutulmaktaydı fakat kanıt göstermeleri söz konusu bile olmamıştı.

Bu husus, Şükrü Server Aya’nın kitabının ikinci bölümünde “1.5 milyon Ermeni’nin Katline Ait Kanıt Var Mı?” sorusu üzerinden şu şekilde ele alınmıştır:

“Bu güne dek, Türklerin Ermeni’yi katlettiklerine dair uluslararası komiteler veya tarafsız göz şahitlerine ait otantik hiçbir belge görebilmiş değiliz. Türklerin (?sayıda) Ermeni’yi keyif için öldürdüklerine dair(…yer-…tarih) veya cesetlerin nereye gömüldüğüne ait bir belge veya ‘güvenilir tarafsız göz şahidi’ifadesine rastlanmamıştır. Bu konuda Ermeni arşivlerinde belgeler varsa, bunlar masaya konmalıdır.

1.5 milyon kişiyi 150 günde (sürgün süresi) öldürmek için her gün 10 BİN kişiyi öldürmek gerekir.

Öldürme silahı nedir? Eğer tüfek kurşunu ise 100 ton kurşun gereklidir, buna da üç cephedeki askerler için ihtiyaç vardır.

Her gün 10 BİN cesedi gömmek için kazma kürekli 600 ameleye ve stadyum boyutunda mezarlıklara ihtiyaç vardır. Bu şekilde herhangi bir Ermeni toplu mezarı bulunmuş mudur? Kesinlikle hayır; bulunan mezarlar Müslümanlara aittir ve tarafsız şahitler şahitlerinin huzurunda açılmıştır.”

Özetle “Büyük Yalan”, tüm dünyaya soykırım olarak sunulan Ermeni meselesinin arkasında, büyük örgütlenmeler ve menfaatler varken henüz kamuoyuna sunulabilmiş resmi belgeler olmadığını ortaya koyan bir eserdir. İçerisinde hem yazılı hem de görsel deliller, farklı kaynaklardan alıntılar, örnek gösterilebilecek belgeseller sunar ve yer verilen çeşitli gazete küpürleri ile söz konusu mevzuların dünya basınında nasıl ele alındığını gözler önüne serer. Şükrü Server Aya, geniş kapsamlı çalışmasının sonucunda, soykırım iddiasında bulunanlardan açıklama talep etmiş ve bu kişilere, tüm hesaplamaların nasıl yapıldığı sorusunu yöneltmiştir. Fakat iddia sahiplerinin bu yükümlülüklerini yerine getirmeyecek olduğu, çünkü iddiaların varsayımlardan öteye götürülemediği, eser incelememiz sonucunda tarafımızdan düşünülmektedir.

Büyük Yalan’da gözlemlediğimiz üzere; Osmanlıların Ermeni iddialarının tarafsız olarak araştırılması için gayretleri olmuşsa da bu nafile gayretler gerçekleştirilememiştir. Dolayısıyla bu tarafsız araştırmaları yapmak, araştırma gayreti içinde bulunmak, okumak ve sorgulamak bizlere miras olarak kalmış görevlerdir. Şükrü Server Aya, Ermeni meselesinin iç yüzünü ortaya koymak adına değerli çalışmalar yapmış bir araştırmacıdır ve eserinin içeriği bahsettiğimiz görevi yerine getirir niteliktedir.

Eserin eleştirilebilecek tek yanı biçimsel özellikleri olabilir. İçerisinde kaynakça ve dizin barındırması araştırmacıların işini kolaylaştırıyor olsa da eserin biçimsel özellikleri ve gösterilen delillerin yer yer açıklamalardan fazla olması onu, herkes tarafından kolay okunabilecek bir eser olmaktan uzaklaştırmaktadır. Ayrıca bir başka örneği bulunmayan bu eşsiz çalışmanın daha kolay ulaşılabilir olması adına, tekrar basımının gerçekleştirilmesi ve tüm kitapçılarda satılması gerekmektedir.

Herşeye rağmen incelediğimiz bu kitabın yalnızca Türkler tarafından değil, tarih bilincine sahip olan tüm dünya vatandaşları tarafından objektif bakış açısı ile okunması ve okutulması tarafımızca tavsiye olunur. Ancak bu şekilde, miras kalan görevimizi yerine getirebilmiş olmanın vicdani rahatlığını hissetmek mümkündür.

This entry was posted in ERMENİ SORUNU, Tarih, Yeni Kitaplar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *