DÜNYA KADIN HAKLARI * TÜM KADINLARIMIZIN KADIN HAKLARI GÜNÜNÜ KUTLUYORUM * Bölüm I – II

Ankara – Hak arayan kadınlar ve hakları !!!

KADININ HAKLARI – I

Adam, sen, adil olabilir misin?

Sana bu soruyu bir kadın soruyor. En azından bu hakkı ondan alamazsın. Söyle bana, benim cinsimi baskı altına alan, kendinden menkul iktidarı kim verdi sana? Gücün mü? Yeteneklerin mi?

Yaratıcıyı hikmetinde tanı. Yakınlaşmayı ister göründüğün doğanın ihtişamı içinde şöyle bir yürü ve eğer cesaret edebilirsen, senin baskıcı egemenliğine kaynak oluşturabilecek bir örnek bul. Hayvanlara git, elementleri araştır, bitkileri incele, evet, doğanın işleyişine bak ve eğer sana bunun için gerekli araçları gösterirsem, kanıtlarımı kabul et.

Eğer yapabilirsen, doğanın düzeni içinde cinsleri ara, araştır ve karar ver. Onları her yerde, herhangi bir ayrım olmadan birlikte görebilirsin; onlar her yerde uyumlu bir topluluk olarak bu ölümsüz şaheseri yaratmak için çalışıyor.

Yalnızca erkek, istisnayı kendisine kural edindi. O, alışılmadık biçimde, kör, bilim cephesinden de destek alarak ve dejenere olmuş bir biçimde, aydınlanma ve aklın yüzyılında görülmedik bir bilgisizlik ve despotizmle, bütün entelektüel yeteneklere sahip bir cinsi boyunduruk altına almak istiyor. O, devrimin getirdiklerinden yararlandığını iddia ediyor; daha fazlasını söylememek için, eşitlik hakkını öne sürüyor.

KADIN VE ERKEK DEĞİL EŞİTLİK
ÜZERİNE ÖNCE İNSAN OLMAK

Tarih 8 Mart 1857 tam 161 yıl önce bugün, New York’taki bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları için greve gitti.Grev, güvenlik güçlerince sert bir şekilde bastırıldı. Çalışanların bir kısmı fabrikaya kilitlendi. Bu arada yaşanan arbedede bir yangın çıktı ve fabrika önüne kurulan barikatlardan kaçamayan 129 kadın işçi yanarak can verdi. Can veren bu kadın işçilerin cenaze törenine on binlerce kişi katıldı.

Yarım asır sonra, 1910’un Ağustos ayında, Clara Zetkin, Sosyalist Kadınlar Konferansında bu tarihin grevde yaşamlarını yitiren kadın işçiler anısına Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdi. Öneri, oybirliğiyle kabul edildi.

Bu şekilde 1911’den itibaren ilk başlarda tam olarak 8 Mart’ta gerçekleştirilmemiş olsa da çeşitli ülkelerde anılmaya başlanan Dünya Kadınlar Günü, Türkiye’de de ilk olarak Ankara’nın bir bağ evinde 1921’de kutlandı. Nihayet 16 Aralık 1977’de de Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edildi.

TÜRKİYE’DE KADINA ŞİDDET TIRMANIYOR

Son 10 yılda 2337 kadın şiddet görerek hayatını kaybederken, en çok boşanmak istedikleri ve kendi hayatlarına dair karar almak istedikleri için öldürülüyorlar. Sorunun çözümü yönünde somut adımlar atılmadığı için cinayetler devam ediyor. 2018 Ocak ve Şubat ayında 75 kadın öldürüldü. En büyük sebep kendi hayatlarına dair karar almak istemeleriydi.

2017 yılında 409 kadın erkekler tarafından öldürüldü 387 çocuk cinsel istismara uğradı 332 kadına cinsel şiddet uygulandı. OHAL ile KHK’lar ile özellikle haklarımıza yönelik saldırıların artmasıyla kadın cinayetleri de paralel olarak artış göstermeye başladı, Aralık ayında tam 45 kadın hayatını kaybetti. Yine OHAL ile beraber sürdürülen savaş politikaları kadın cinayetinde vahşetin artmasına sebep oldu;

Kadın cinayetlerinde faili belli olmayan cinayetlerle karşılaştık. Koruma altında kadınlar öldürüldü. Yaş aralığı düştü, çocuklar öldürüldü. 2017 yılında kadın cinayetinin en çok artmasının sebepleri devletin kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddete karşı önlem alması yerine daha çok artıracak uygulama ve yasaların getirmeye çalışmasından dolayıdır.

Çocuk yaşta evliliklerin önünü açacak olan “Müftülüklere resmi nikah yetkisinin” verilmesi bir gecede apar topar “isteseniz de istemeseniz de geçecek” denilerek yürürlüğe girdi, arabuluculuk gibi hukuk dışı uygulamalar getirilmeye çalışıldı, 6284 zedelenmek istendi. Bu gibi yasa ve uygulamaların geçirilmeye çalışıldığı ekim ayında kadın cinayetinde ciddi oranda bir artış yaşanmış, 40 kadın öldürülmüştü. 2017 buna karşın kadınların örgütlü mücadelesinin de arttığı bir yıl oldu.

Mayıs- Ekim ayları arasında 16 kadın “şort giydiği, açık giyindiği, sigara içtiği” bahanesiyle saldırıya uğradı. Kadınların yaşam tarzına yönelik saldırıların artması ülke genelinde büyük tepki topladı, kadınlar “kıyafetime karışma” dedi.Kadınlar yaşam tarzına yönelik saldırılara karşı mücadele ederken laikliğe medeni kanunlara aykırı çocuk yaşta evliliklerin önünü açacak yasa gündeme getirildi. Bu yıl Meclis’ten apar topar geçirilen Nüfus Hizmetleri Kanun Tasarısı ile Resmi nikâhın müftülüklerce kıyılabilmesinin önü açıldı. Medeni Kanunlara aykırı olan bu yasa ile zaten ülkemizde büyük bir problem olan çocuk yaşta evliliklerin artmasına, çocukların yaşarken hayatlarının ellerinden alınmasına neden olacak.

ÖRNEKLER

İstanbul’da Sultan Taşar ekmek aldığı fırından çıkarken taksici tarafından ‘O şortla ekmek almaya gelmişsin. O ekmek sana haram. Boğazından geçen her şey sana haram, O babana söyle sana nasıl giyineceğini anlatsın’ şeklinde sözlü saldırıya uğradı.Ancak bu saldırıların gerekçesi olarak kıyafeti öne sürenler yaz mevsiminde açık giyilmesini de bahane ediyorlardı. Konunun açık kapalı giyinmekle alakalı olmadığı, kadın düşmanı bakış açısının bir sonucu olduğu saldırıların devam ediyor olmasından belli oluyor.

İstanbul’da Melisa Sağlam ‘Ramazan’da böyle giyinmeye utanmıyor musun’ diyerek Ercan Kızılateş tarafından minibüste saldırıya uğradı.

Yine İstanbul Eminönü’nde bir adam “üstüne başına dikkat et, milleti azdırıyorsun” diyerek Canan Kaymakçı isimli kadına sözlü saldırıda bulundu.

Aralık ayında Ankara’da yaşayan 20 yaşında bir üniversite öğrencisi evine gitmek için indiği otobüsten takip edilip evinin önünde tacize uğradı. Saldırgan sosyal medyadaki dayanışma sayesinde bulundu. Saldırgan ifadesinde “Mini etek giymişti tahrik oldum” dedi.

Sosyal medya hesabından beden eğitimi dersinde eşofman giyen öğrencilerden tahrik olduğunu ima ederek , ‘Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar’, şeklinde paylaşımlar yayınlayan Ayşe Kemal İnanç Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde görevli Felsefe öğretmeni Ercan Harmancı hakkında Konya Milli Eğitim İl Müdürlüğü tarafından başlatılan soruşturma sonucu görevden alındı.

Kadınlar “ayrı vagon, taksi, otobüs” vb.
uygulamalarla toplumdan soyutlanmaya çalışıldı

Kadınların haklarını korumak gerekçesiyle aslında kadınları sosyal hayattan çekmeye yönelik uygulamalar gerçekleşti. Ulaşım içerisinde kadınları tacizden korumak adına “pembe vagon”, “pembe metrobüs”, “pembe trambüs” gibi uygulamalar başladı. bu uygulamaların hiç biri kadına yönelik şiddeti önlemek için değil, kadınları toplumdan dışlamaya yönelik uygulamalardır. Halık büyük tepkisine neden olan Bursa’da kadınlara ayrı vagon uygulaması toplumda yerini bulmadı, toplum o vagonlara karışık binmeye devam etti.

Malatya’da “pembe trambüs”ten sonra kadın yolcular akşam saat 10’dan itibaren istedikleri durakta inmelerini sağlayacak projeye karar verildi. Bu uygulamalar kadını korumaktan da çok kullanan/kullanmayan olmak üzere toplumu bölmeye ve kadınları sosyal hayattan çekmeye sebep oluyor. Toplu taşıma araçlarında kadınlar saldırıya uğramaya devam etti.

Bursa’da kadınlar için “pembe vagon” uygulaması başladı. Vagonların girişine “bayanlar öncelikli” yazıldı. Kadınlar bu uygulamayı protesto edip, “Kadınlar metroda tacize uğruyor, o halde vagonları ayıralım’ demek, tacizi gerçeğini tartışmadan kadını toplumdan izole etmek ve başka bir çözüm olmadığını savunmaktır. Halbuki mevcut yasalarımıza göre hareket edilse biz zaten kadına yönelik şiddeti çoktan engellemiştik.” dediler.

YILLARA GÖRE KADIN CİNAYETLERİ SAYISI

2008 – 80 kadın
2009 – 109 kadın
2010 – 180 kadın
2011 – 121 kadın
2012 – 201 kadın
2013 – 237 kadın
2014 – 294 kadın
2015 – 303 kadın
2016 – 328 kadın
2017 – 409 kadın öldüldü.

Son 10 yılda tam 2337 kadın şiddet görerek hayatını kaybetti.

Yıllara oranla baktığımzda İstanbul, İzmir, Antalya gibi büyük şehirlerde kadın cinayetleri daha fazla. Bu illeri Bursa, Adana, Şanlıurfa gibi iller takip ediyor.

 

KADIN HAKLARI – II

Tam İKİ ASIR 17 YIL önce 1791’de yazılmış olan ;
Kadının ve Kadın Yurttaşın Haklar Bildirgesi

Olympe de Gouges Hakkında…

7 Mayıs 1748’de dünyaya gelen Olympe de Gouges, 1789’da Fransız Ulusal Meclisi’nde okunan ve günümüzdeki İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin esin kaynaklarından biri olan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ne karşı, bu metinde geçen “insan” (homme) sözcüğünün yalnızca erkeği kastetmesi nedeniyle 1791 yılında Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayımlar. Bu insanlık tarihindeki ilk kadın hakları bildirgesidir.

İlk aşamada desteklediği Fransız Devrimi’nin bilhassa kadınlara yönelik duyarsızlığına karşı devrimin en önemli ismi olan Maximilien Robespierre’e yönelik eleştiriler kaleme alan de Gouges, yazılarındaki üslubunu her geçen an daha da sertleştirir. Nihayetinde devrim sonrasında yaşanan terör ve kaos döneminden kurtulmak için bölünmez bir cumhuriyet, federal bir hükümet ya da anayasal monarşi arasında bir seçim yapılması için halk oylamasına gidilmesini önerdiği bir yazısı nedeniyle 1793 yılının Temmuz ayında tutuklanır. Tutukluluk sürecinde kendisine avukat tutma hakkı verilmediği için kendi savunmasını kendisi yapan de Gouges, hakkında verilen idam kararını engellemek için hamile olduğunu iddia etse de, yapılan kontrol sonucunda bu iddiasının doğru olmadığının anlaşılması üzerine 3 Kasım 1793’te giyotinle idam edilir.

Olympe de Gouges, günümüzde kadın hakları konusunda mücadele veren pek çok isim tarafından öncü biri olarak kabul edilmektedir.

KADININ VE KADIN YURTTAŞIN HAKLAR BİLDİRGESİ

Ulusal Meclis’in şimdiki yasama döneminin sonunda ya da gelecek yasama döneminde kabul edilmek üzere sunulmuştur. Metnin alındığı kaynak: Ute Gerhard, Gleicheü ohne Angleichung, MUnchen, Verlag CM. Beck, 1990, s.263-269. 186

OLYMPE DE GOUGES (7 Eylül 1791)

GİRİŞ

ERKEK , adil olma yeteneğine sahip misin sen? Bir kadın soruyor sana bu soruyu; en azından bu hakkını kenara atamazsın onun. Söyle bana? Sana kim verdi, benim cinsiyetimi ezen egemenlik hakkını? Gücün mü? Hünerlerin mi? Yaratıcıyı bilgeliğinde gözlemle; eğer cesaretin varsa yakınlaşmayı istediğin doğanın içinde tüm büyüklüğüyle şöyle bir gezin, senin baskıcı gücüne kaynak oluşturabilecek bir örnek bul bana.

Dön bak (remonter) hayvanlara, [yeryüzündeki] öğelere danış (consulter), bitkileri incele, nihayet organize maddenin tüm dönüşümlerine (modification) göz at; ve sana sunduğum bu apaçık araçları bulduğunda kanıtlarımı kabul et; yapabilirsen şayet, doğanın işleyişinde cinsiyetleri ara, araştır ve ayırt et. İç içe bulacaksın onları her yerde, [çünkü] bu ölümsüz başyapıtı her yerde birlikte ve tümüyle ahenkli bir işbirliğiyle yapıyor onlar.

Yalnızca erkek bu istisnayı kendisine uyduruk (fagoté) bir ilke edindi. O [erkek] bu aydınlanma ve sağduyu (sagacité) çağında, en kirli cehaletle, tüm zihinsel yetileri alıp bir cinsiyet üzerinde despotça komuta etmek istiyor; ve eşitlik haklarını yalnızca kendisi için kullanıp devrimden zevk alındığını iddia ediyor –bu kadarını söyleyeyim, daha fazlasını değil.

KADININ VE KADIN YURTTAŞIN HAKLAR BİLDİRGESİ

Ulusal Meclis’in şimdiki yasama döneminin sonunda ya da gelecek yasama döneminde kabul edilmek üzere sunulmuştur.

BAŞLANGIÇ

Biz Anneler, kızlar, kız kardeşler, ulusun temsilcileri Ulusal Meclis’te bulunmayı talep ediyoruz. Toplumun sefaletinin ve siyasal iktidarların ahlâki çürümüşlüğünün gerçek nedenlerinin, kadınların haklarının tanınmaması, unutulması ya da önemsenmemesinden kaynaklandığı dikkate alınarak, kadınların doğal, devredilemez ve kutsal hakları bir bildirgeyle ilan ediliyor; bu şekilde istenmektedir ki, bu bildirge toplumun bütün üyelerinin gözü önünde dursun, herkese hak ve yükümlülüklerini hatırlatsın;

Kadınların ve erkeklerin iktidarı kullanmaları siyasal kurumlar açısından kıyaslanabilsin ve buna daha çok saygı gösterilsin; kadın yurttaşların basit ve su götürmez ilkelere dayanan şikâyetleri her zaman, anayasanın ve iyi geleneklerin korunması ve herkesin esenliği için etkili olabilsin.

Nihayet, annelik acılarındaki gibi cesaret ve güzelliği ile tanınan kadın cinsi, yüce varlığın himayesinde, kadının ve kadın yurttaşların haklarını bu bildirgeyle tanıyor ve ilan ediyor:

I. Kadın özgür doğar ve erkeklerle eşit haklara sahiptir (demeure). Toplumsal farklılıklar yalnızca genel fayda üzerine kabul edilebilir.

II. Her siyasal toplumun amacı, kadının ve erkeğin doğal ve devredilemez haklarını korumaktır: bunlar özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle de baskıya karşı direnme hakkıdır.

III. Tüm egemenlik ilkesi kadının ve erkeğin birleşiminden başka bir şey olmayan ulustan kaynaklanır: hiçbir kuruluş, hiçbir birey, açıkça bundan [ulustan] gelmeyen bir yetkiyi kullanamaz.

IV. Özgürlük ve adalet başkalarına ait olanı tümüyle [onlara] geri vermektir; erkeğin sürekli uyguladığı zorbalığa karşı, kadının doğal haklarının kullanım sınırı yoktur; bu yüzden bu kısıtlamaların doğa ve akıl yasaları tarafından yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

V. Doğanın ve aklın yasaları, topluma zarar verecek tüm edimleri ortadan kaldırır: bu yasalarca korunan ve bilgelerin ve tanrısallığın yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve hiç kimse bu yasaların açıkça emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz.

VI. Yasa, genel istencin ifadesi olmalıdır; her kadın ve erkek yurttaşın, bizzat ya da temsilcisi aracılığıyla yasaların yapılmasına katılma hakkı olmalıdır; o [yasa] herkes için aynı olmalıdır. Yasa önünde eşit olan her kadın ve erkek yurttaş, yetenek ve erdemlerinden başka bir ayrım gözetilmeksizin, kamu hayatındaki her makam, memuriyet ve mevkilere eşit olarak gelmelidir.

VII. Hiçbir kadın ayrıcalıklı [yasaların dışında] değildir; o [kadın] yasaca belirlenen koşullarda suçlanır, gözaltına alınır ve tutuklanır. Kadınlar da erkekler gibi bu ceza yasasına tabidir.

VIII. Yasa ancak açık ve zorunlu olarak gerekliliği beliren cezaları koymalıdır ve bir kimse ancak suçun işlenmesinden önce kabul ve ilan edilmiş ve kadınlara da meşru biçimde uygulanabilecek bir yasa gereğince cezalandırılabilir.

IX. Her kadın suç işleyebilir; bu durumda [suçlu olan bir kadın olduğunda da] yasa tarafından belirlenen ceza kesinlikle uygulanır.

X. Hiç kimse, temel düzeyde farklı olsa bile inançlarından ötürü tedirgin edilmemelidir, kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahiptir; bu sebepten eylem ve ifadeleri yasa tarafından korunan kamu düzenini bozmamak şartıyla, konuşma kürsüsüne de çıkma hakkına sahip olmalıdır.

XI. Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi kadınların en önemli haklarındandır, çünkü bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına almaktadır. Her kadın yurttaş, barbar bir önyargı tarafından gerçeği gizlemeye zorlanmaksızın özgürce şunu söyleyebilmelidir: ben size de ait olan bir çocuğun annesiyim. Ancak bu özgürlüğün yasada belirlenen kötüye kullanılması hallerinden sorumlu olunur.

XII. Kadın ve kadın yurttaşın haklarının güvencesi, daha büyük bir yararı zorunlu kılar; bu güvence, bu hakların tanındığı kişilerin ayrıcalığı için değil, herkesin yararı için olmalıdır.

XIII. Kamu gücünün devamını sağlamak ve yönetimin masraflarını karşılamak için kadın ve erkekten eşit ölçüde vergi talep edilir; o [kadın], bu yükümlülük ve ödevleri yerine getirdiğinden dolayıdır ki, işlerde, mevkilerde, memurluklarda ve diğer mesleklerde aynı paya sahip olmalıdır.

XIV. Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadın yurttaşlar, yalnızca servetlerinde değil, resmi kurumlarda vergilerin toplanması, bunların kullanılması ve sürelerinin belirlenmesi sürecine de eşit oranda katılabildikleri takdirde bunu [eşit oranda vergi verme ve vergilerin zorunluluğunu] kabul ederler.

XV. Vergi ödemesinde erkeklerle koalisyon içinde olan kadınlar, resmi devlet memurundan mali işlerle ilgili bilgi alma hakkına sahiptir.

XVI. Hakların güvencesinin olmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun anayasası yoktur; biçimlendirilmesinde ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu işbirliği yapmadıysa, o anayasa yoktur ve geçersizdir.

XVII. Birlikte ya da ayrı ayrı, mülkiyet her cinsiyetin hakkıdır. Yasalarca belirlenmiş kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmedikçe, ayrıca adil ve peşin bir tazminat ödenmedikçe, hiç kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.

Olympe de Gouges (7 Mayıs 1748-3 Kasım 1793)

SONSÖZ

Kadın, uyan; artık evrenin her yerinden duyulan mantığın seslerindeki haklarını yeniden tanı. Doğanın güçlü egemenliği, önyargı, fanatizm, hurafe ve yalanlarla çevrili değil artık. Gerçeğin yanan meşalesi budalalık ve zorbalık bulutlarını dağıttı çoktan. Tutsak erkek gücünü toparladı zincirlerini kırmak için, ama [gücü yetmeyince] seninkine de başvurmak zorunda kaldı. Özgürleşirken ise yoldaşına adil davranmadı o.

Ey kadınlar! Kadınlar, ne zaman kör olmaktan kurtulacaksınız? Devrimden kazandıklarınız nedir sizin? Daha çok küçümseme, daha çok hor görme biçimlerinden başka. Yolsuzluk dolu yüzyıllarda erkeğin zayıflığı üzerine yönetildiniz. Egemenliğiniz yıkılmış gitmiş, geriye ne kaldı elinizde? Erkeğin iktidarı, adaletsiz yargılar ve doğanın yüce kararnamelerine dayalı bir şekilde sana ait olanı senden geri istiyor –böylesine iyi bir bağımlılıktan ne diye korkuyorsunuz ki? Cana evliliklerinin kurallarını koyanın nüktesi nedir? Kadınlar, seninle bizim aramızdaki ortak yanı yeniden soran; politik uygulamalarla kandırılmış ve tarihi geçmiş politik yapılarda duran Fransız yasa koyucularından, ahlakı düzenleyenlerden mi korkuyorsunuz? Bunların hepsi senin cevaplaman gerekenler.

İlkelerine aykırı mantıksız sözlerinin yarattığı zayıflıklarını inatla sürdürürlerse, boş üstünlük taslamalarının nedeninin gücüyle cesurca ona [erkeğe] karşı dur; felsefenin standartları altında bir araya gel; varlığının tüm enerjisini ver ve sonra o mağrur erkekleri gör; ayaklarınıza kapanan köleler gibi rezil olmayacaklar fakat yüce varlığın hazinelerini seninle paylaşmaktan gurur duyacaklar. Seni engelleyen ne olursa olsun, kendini özgür kılmak senin ellerinde; sen, yeter ki iste.

* Femisid; embriyodan cenine, bebekten çocuğa, erişkinden yaşlıya kadar tüm kadın cinsiyetteki bireylerin sadece cinsiyetlerinden dolayı ya da toplumsal cinsiyet kimliği algısına aykırı eylemleri bahane edilerek, bir erkek tarafından öldürülmesi ya da intihara zorlanmasıdır. Femisidler salt kadın cinsiyetteki insanların öldürüldüğü cinayetler olarak algılanmamalıdır. Nefretle işlenen bu cinayetlerde, saldırıya uğrayan şey kadın kimliğidir.

Naci Kaptan / 08 Mart 2018

KAYNAKLAR

http://kadincina yetlerinidurduracagiz.net/veriler/2845/kadin-cinayetlerini-durduracagiz-platformu-2017-veri-raporu
https://www.ntv.com.tr/kadina-siddet/son-10-yilda-2337-kadin-siddet-gorerek-hayatini-kaybetti,IlrCsnm8G0KFBXRnyWuE8A
https://www.politikyol.com/1791-kadinin-ve-kadin-yurttasin-haklar-bildirgesi/
dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/297/2716.pdf
This entry was posted in Calisma Dunyasi - Is ve Emekciler, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *