Noyan UMRUK
28.02.2018
AH ŞU BALONLAR…
Ah şu balonlar… İbo’nun dost balonları…
İnsanlar ve de özellikle çocuklar balonları çok severler. Çünkü onlar düşlerimizi, umutlarımızı simgelerler … Aniden patlamalarında ise korku, üzüntü karışımı bir duygusallık gösteririz… Adeta düşlerimiz de, umutlarımız da paramparça olur … Düş kırıklığına uğramamak için çare balonun ne menem bir balon olduğunu bilmektir…
15 yıldır yalnız ve güzel ülkemin semalarında envaı çeşit balonlar uçuşuyor…
Ne var ki; bazı balonlar, ortalığa dayanılmaz kokular, pislikler saçarak büyük gürültülerle teker teker patlayıp, paramparça oluyorlar… Balonların sahipleri ise paranoya ve panik içinde gittikçe hırçınlaşıyorlar…
3Y Balonu
15 yıl önce büyük bir coşkuyla uçurulan “yasak, yoksulluk ve yolsuzluklara son” balonları gelir dağılım yelpazesinin 1/8’den 1/11’e çıkışı ile yükselen yoksulluk,çift haneli işsizlik ve enflasyon oranları, okyanus ötesi ittifakın düğmeye basması ile karanlık ortaklığa son veren dehşetengiz yolsuzluk operasyonu ile patlatılmış, paramparça edilmiş oldu; envai çeşit yolsuzluk gırla… İhale disiplini, ahlakının zerresi kalmadı… Yandaş değilseniz hiç uğraşmayın…
Siz istediğiniz kadar güvenlik bürokrasisini hallaç pamuğu gibi atın, savcıların elini kolunu bağlayın; artık mızrak çuvala girmiyor. Ama yine de bu patlamadan ortalığa saçılan pisliklerin içinde yüzen yiyici, yalaka ve yandaşları dehşetle izlemek yetmiyor. Kanalizasyonun tamamen açılıp, bağırsakların temizlenebilmesi hepimizin ciddi fikri takibine bağlı…
Patlayan ya da Patlamaya Hazır Serseri Balonlar …
Büyük önem taşıyan üç balon daha vardı ki; maazallah patlarlarsa, nükleer infilak etkisi yaratabilirdi, gök kubbe üstümüze bütün haşmeti ile çökebilirdi… Öyle de oldu… Balonlar büyük gümbürtülerle birer birer patlamaya başladılar…
“Çözüm Süreci” balonu
Bunlardan biri hiç bir “asgari müşterek” saptanmaksızın ölçüsüzce şişirilen, “umut ve beklenti” çıtası ha babam de babam yükseltilen, eline geçirenin keyfine göre üflediği “çözüm süreci” balonu…
Nitekim tek yetkili balonu patlatıverince memeleketin bir bölgesi yerle bir edildi, mal ve can kaybı açısından ülkeye maliyeti çok ağır oldu…
Bir diğeri“Sıfır Sorun” Balonu idi…
İmparatorluk düşlerini içeren tuğla kalınlığındaki kitabı ile üne kavuşan, fakat hiçbir diplomasi tecrübesi olmayan, sürekli arkasından itilip, sonra yarı yolda bırakılan şaşkın bir adamın uluslararası semalarımızda uçurduğu bu balon tüm komşularımız ve müttefiklerimiz tarafından oybirliği ile patlatıldı… Parçaları ise kadim müttefiklerimiz(!), AB-D üzerinde tereddüt lekeleri bırakırken, başta yakın komşularımız İran.Suriye, Irak olmak üzere tüm diplomatik ilişkilerimizde iyileşmesi güç derin yaralara yol açtı.
Diğer dehşetengiz balon ise “yükselen güçlü ekonomi” balonu…
Yarattıkları küresel balonun daha fazla şişirilirse patlayacağının, işin karşılıksız dolar basarak daha uzun süre devam ettirilemeyeceğinin nihayet farkına varan FED (Amerikan Merkez Bankası) çareyi, tahvil alımlarını yani piyasaya para saçmayı tedricen azaltmakta ve faiz oranlarını tedricen yükseltmekte buldu.
Böyle bir sürecin ima edilmesinin dahi YP(Yükselen Pazar ) ülkeleri olarak nitelendirilen ekonomileri sıcak para girişi ile nefes alan “BIITS” (en başta Türkiye olmak Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Güney Afrika) ülkelerine sıcak para girişini azaltarak, piyasalarını derinden sarstı… Türkiye’nin bu gelişmelere karşı bir B planı yoktu; olmadığı için de ülkenin canını dişine takarak oluşturduğu varlıkların haraç mezat satılanlarından geriye ne kalmışsa, babalar satılmaya devam ediliyor…Şimdi sıra Cumhuriyetin sosyal fabrikaları, hem de çoğu karlı çalışan şeker fabrikalarında… Hem de halkı organik pancar şekeri yerine bir çok ülkede tüketimi yasaklanan Cargill’in mısır nişastasından elde edilen zehir tekeline mahkum etmek kaydıyla…
Bu süreç devam ediyor… Birkaç bakan dışında işin ciddiyetinin farkında olan da pek yok… Ancak onlar da tüketici kredilerinde kısıtlama, halkın gelir pozisyonunun iyileştirilmesini öngörmeden ulusal tasarrufun artırılmasına yönelik, bizce geç kalmış, içeriği ve yeterliliği tartışmalı laflar ederek karınlarından konuşuyorlar… Döviz paketi hızla yükselir, sıcak para, giderek yerli sermaye çıkışı hızlanırken 2019’a doğru seçimler sürecinde hazretin iyice azmış hışmını üstlerine çekmenin ne âlemi var?
Bu süreçte, vatandaşın her geçen gün ağırlaşan vergiler, kamu mallarının yağması üzerinden, “piyasa ekonomisi” adı altında oynanan karlı ve kirli oyunun sürdürülmesinden çıkarları olanların ve piyasacı/finansçı medyanın tavrı anlaşılabilir bir şey…
Anlaşılamayanı bunca soygun ve hukuksuzluk, ekonomik sorunlar, geçim derdi, kredi kartı borçlarıyla gelecekleri kararan ailelerin dramına rağmen yaşanan çıldırtıcı sessizlik…
Huuu duyuyor musunuz? Bizlere “1600 lira asgari ücret iyi para, gözünüze dizinize dursun..” denilip, maaşlarda komik artış öngörülürken, çoluk çocuğun elinde kayıtsız kuyutsuz milyarlarca dolar dolaşıyor… Farkında mıyız???
ABC GAZETESİ;27.02.2018