YOBAZLIK VE AHLAKSIZLIK * Kuran kurslarında ve İmam-Hatip okullarında çocuklar neden DİN eğitimi veren hoca kılıklı tecavüzcüler tarafından tacize ve tecavüze uğruyor ? Bu olaylar neden daha çok DİN EĞİTİMİ almış kişiler tarafından yapılıyor ? * Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğunu itiraf eden imam hatip öğretmeni: Şeriata gidelim

İMAM HATİP’TE CİNSEL İSTİSMARA YORUMLAR

YETKİLİLERE MEKTUP 

Eyy Milli Eğitim Bakanı,
Eyy Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı
Eyy Diyarbakır Eğitim Müdürü,

Bu nasıl bir iştir ;

Öğretmen dediğin , Ahlakı , bilgisi , liyakati , duruşu , konuşması , kıyafetiyle öğrencisine örnek olması gerekmez mi ?

Diyarbakır’daki bir kız imam hatip lisesinde Coğrafya öğretmeni olarak, evli ve 3 çocuk babası A.B. (34) hakkında, öğrencisi 16 yaşındaki öğrencisi A.D.’ye cinsel istismarda bulunmuş olan bu sapık kişide bunlardan hangisi var ?

Bu kişinin öğrencisine cinsel tacizde bulunmasından sonra öğretmenlikten ihracı gerekmez mi ?

Davası sonuçlanıncaya kadar başka kurbanlar da olmaması için görevden almak gerekmez mi ?

Tayin ettiğiniz okulda da aynı tacizleri yapmayacağı için kefil mi oldunuz ?

Öğretmen yaptığınız bu kişinin A.B.’nin 2000 yılında kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından ‘Hizbullah terör örgütüne üye olmak’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası aldığı, kesinleşen ceza nedeniyle 2004’e kadar tutuklu kaldığını bilmez misiniz ?

Öğretmen sıfatı verdiğiniz kişi Devletin mahkemelerini de tanımıyor , ŞERİAT MAHKEMESİ istiyor . Bu adamı Devlet kadrolarında nasıl istihdam edersiniz ?  

Kılığına kıyafetine ailesinin giysilerine bir bakın hele !!!
Çocuklarınızı bu kişiye öğrenci olarak teslim eder misiniz ?

İşte bu nedenlerle çocuklarımız tüm evrensel eğitim değerlendirmelerinde sonuncu oluyorlar. Bunun günah ve vebali sizlerin sırtındadır.

Vatandaş Naci Kaptan

Aydogan Kekevi
7.01.2018

“Dünyaya bu “iş” için geliyorsanız obür dünyadaki huriler daha neye?

Öbür dünyada o kadar huri varsa bu dünyadaki bu saldırganlık niye?.”

* * *

Sevgili Naci KAPTAN sağolsun konuyla ilgili çok önemli noktalara değinmiş: Benim dikkatimi bu insanlardaki sayrılık ve saldırganlık derecesine varan bu cinsel ilişki düşkünlüğü çekti:

Öylesine bir düşkünlük ki; resimlerden çıkardığıma göre adamın sağlı sollu iki tane eşi var onlar yetmemiş kız öğrencisine de tecavüz ediyor; hem de kendi ifadesine göre “suç” olduğunu bile bile.

Bunların kendilerini frenleyecek korkuları da yok. Bir başka fren olan “etik/ahlak kurallarına uymak/ayıp/yazık,günah/riza/sorumluluk/toplum baskısında çekince/ eğitilmiş beden ve beyin de bunlar da yok.

Geriye ceza ve tedavi kalıyor.

Tedavi; mesela “Vazektomi” diyeceğim ama onun da gözü dönmüşlük bağlamında bir etkisi olacağını sanmıyorum.

En iyisi bir fetva;

Mesela:

“Bu dünyada o işe ne kadar çok düşkünsen; o şeyini ne kadar çok kullanırsan öbür dünyadaki Huri payın da o kadar azalacak; “o iş” kudretin de sıfırlayacak haberin ola” diye fetva falan verilse yararı olur mu acaba?.

Bir de soru:

“İnsanın düşünebilmesi ve kendini/nefsini tutabilmesi” onu diğer canlılardan ayıran başlıca nedenlerden biri değil midir?

Aydoğan

Cumhuriyet
DHA Yayınlanma tarihi: 06 Ocak 2018 Cumartesi

Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğunu
itiraf eden imam hatip öğretmeni: Şeriata gidelim

Diyarbakır’daki bir kız imam hatip lisesinde Coğrafya öğretmeni olarak, evli ve 3 çocuk babası A.B. (34) hakkında, öğrencisi 16 yaşındaki öğrencisi A.D.’ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 4.5 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddia ardından Lice ilçesinde bir okula atanan A.B., şikayetini geri çekmeyen mağdurun babasına, “Bir hata işledim. Bu suçun Allah’ın şeriati doğrultusunda mahkeme edilmesi gerekir. Davayı şeriate taşımak yerine, Allah’ın yasakladığı tağut ve hükmüne havale ettin. Şeriate gidelim, cezam ölüm de olsa razıyım” mesajı çekti.

A.D.’nin babası, 25 Temmuz 2016 günü Milli Eğitim Müdürlüğü’ne giderek, öğretmen A.B.’nin kızına cinsel istismarda bulunduğunu bildirdi. İddianın iletilmesi üzerine savcılık tarafından soruşturma başlatılırken, A.B., ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Hakkında idari soruşturma başlatılan A.B., daha sonra Lice ilçesindeki bir okula atandı.

“ŞERİATA GİDELİM, CEZAM ÖLÜM OLSA RAZIYIM”

İstismar iddiasının savcılığa taşınmaması için çaba gösteren öğretmen A.B., ikna çabaları sonuçsuz kalınca mağdurun babasına çok sayıda mesaj gönderdi. Mesajlarda davayı ‘şeriat yoluyla’ çözmeyi teklif eden A.B., ‘Devlet’ için ‘Allah’a karşı isyan eden’ anlamına gelen ‘Tağut’ ve ‘Tağutun mahkemesi ifadesi kullandı. 17 Ağustos 2016 günü yazdığı ve 6 kez üst üste gönderdiği mesajda aileyi şeriata davet eden şüpheli, şunları yazdı:

“ALLAH’IN HÜKMÜNE DEĞİL TAĞUTUN HÜKMÜNE MÜRACAT ETTİN”

“Bir hata işledim. Suçun Allahın şeriatı doğrultusunda mahkeme edilmesi gerekir. Allah ve şeriatına iman ettiğini söyleyen biri olarak, davayı şeriata taşımak yerine Allah’ın yasakladığı tağuta ve tağutun hükmüne havale ettin. Şeriatçı biri olarak Allah’ın hükmüne değil tağutun hükmüne müracaat ettin. Gel senin söyleyeceğin bir imama meseleyi götürelim. Allahın hükmü nedir aramızda imam hakim olsun. Şeriat benim ölümüme hükmetsin, eğer ölümden kaçarsam yerlerin ve göklerin laneti üzerime olsun. Kendi elimle tuttuğum parmak izleri bana ait bir silahla canımı sana teslim ederim ki intihar gibi görünüp sana ceza verilmesin.Tağutun hükmü adalet sağlamaz. Seni tağuta müracaattan vazgeçip Allahın hükmüne müracaat etmeye çağırıyorum. Şeriatçılık sözle olmaz, yaşantıda kendini gösterme zamanı. Şeriata gidelim, cezam ölüm de olsa razıyım. Bu rezil ve kötülerin dünyasından bir an önce defolup gitmek istiyorum. Haram olan namusuna zarar verecek bir şey yapmadım. Allahın helalini talep etmekten dolayı bu leke üzerime sürülürse bununla asla yaşayamam. Gençlerinizin bir eline keleş bir eline satır da verseniz geleceğim. Bir hiç yüzünden hayatım zehir oldu. Yaptığınız günah ve iğrençliklerin haddi hesabı yok. Helalinden bir işe yönelik adım attım. Bana zani, cani, vahşi, kafir muamelesi yapıyorsunuz. O Allahtan korkmaz iftiracı, kalleş, yalancı kızına inanarak namusuna zarar geldiğini iddia ediyordun. Bu iş uzadıkça daha çok koku verir. Bu durumda bütün köy, okul ve yakınlarınız öğrenecek.”

‘HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYE OLMAK SUÇUNDAN’ 4 YIL HAPİS

Dosyadaki sabıka kaydında, A.B.’nin 2000 yılında kapatılan Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından ‘Hizbullah terör örgütüne üye olmak’ suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası aldığı, kesinleşen ceza nedeniyle 2004’e kadar tutuklu kaldığı, Topluma Kazandırma Yasası’ndan faydalanıp sabıkasını sildirdiği belirlendi. A.B.’nin Facebook hesabındaki fotoğraflarda ise evine Lübnan Hizbullah örgütünün bayrağı ve Hasan Nasrallah’ın fotoğrafını astığı, en küçük oğluna Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ismini verdiği ve çocuğunun üstüne Hizbullah bayrağı örttüğü ortaya çıktı. Facebook’ta Hizbullah Terör Örgütü’nün firari lideri Edip Gümüş için “Hizbullah cemaati lideri muhterem Edib Gümüş Ağabeyimiz” diye paylaşım yapan A.B.’nin, hesabında IŞİD terör örgütünü övücü paylaşımlar bulunduğu ortaya çıktı.

A.B. hakkında ‘Çocuğa karşı cinsel taciz’ suçundan 4.5 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Şüpheli ve mağdurun 2016 yılında yakınlaşmaya başladığı belirtilen iddianamede, yakınlaşmanın cinsel istismar boyutuna varmadığı kaydedildi. Mağdura cinsel istismar suçunu işlediğine dair kanıt bulunamadığını belirten savcı, eylemin ‘Cinsel taciz’ olarak değerlendirildiğini kaydetti. İddianamenin kabulü ardından A.B.’nin yargılamasına 2017 yılında İlçe Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Sosyal inceleme uzmanı, olay nedeniyle psikolojisi bozulan mağdurun ifadesine itibar edilmesini istedi. Eylemin ‘cinsel taciz’ değil, ‘çocuğun cinsel istismarı’ olabileceğini belirten mahkeme, görevsizlik kararı vererek, dosyayı Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.

“HEM SENİ HEM KENDİMİ ÖLDÜRÜRÜM”

Görevsizlik kararı ardından A.B.’nin dosyası Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. 6 Temmuz günü yapılan ilk duruşmaya katılmayan sanık A.B. hakkında zorla getirme kararı çıkarılırken, Ekim ayında yapılan 2’nci duruşmada avukatı olmadığı için savunması alınamadı. İfadesinde başından geçenleri anlatan mağdur A.D., öğretmenin tacizinin 5-6 ay devam ettiğini, korktuğu için şikayetçi olamadığını “Hem seni, hem kendimi öldürürüm” diye tehdit ettiğini söyledi.

Sanık A.B., genç kız ile evlenmeyi düşündüğü için mesajlaştığını, o sırada ve halen evli olduğunu ifade ederken, “Kendisiyle evlenecektim. Mağdura, ‘Benimle kaçar mısın?’ diye sorduğumda ‘Evet’ dedi. Kendisi mağdur olmasına rağmen, benim psikolojim bozuldu. İntihara bile teşebbüs ettim. Suçlamayı kısmen kabul ediyorum. Cezam neyse razıyım. İyi hal indirimi yapılmasın diye mahkemeye sakallı geldim. Cinsel saldırıda bulunmadım. “dedi.

Davanın son duruşmasında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Remzi Atalay ve mağdur avukatı Gizem Miran, sanığın ‘Çocuğun cinsel istismarı’ suçundan tutuklanmasını istedi. Diyarbakır Barosu Çocuk Haklan Merkezi avukatı Ümit Asye Demir ise öğretmenin açığa alması gerektiğini belirterek, “İddia ispat olana kadar uzaklaştırılması ve tutuklu yargılanması gerekir.”dedi. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin katılma talebini, suçtan doğrudan zarar görme sıfatı bulunmaması nedeniyle kabul etmeyen mahkeme, Cumhuriyet Savcısı’nın bu yönde bir talebi olmaması nedeniyle, tutuklaması istemini reddetti.

MAAŞTAN PARA KESME CEZASI VERİLMİŞ

Sanığın tutuklanması için büyük gayret gösterdiklerini, ancak savcılık görüşü alınmadığı için tutuklanmadığını belirten mağdur avukatı Gizem Miran, şöyle dedi:

“Sanık, evli ve 3 çocuk babası olduğu halde,mağdurla evlenmeyi düşündüğünü söylüyor. Şeriata göre 2’nci kadın olarak, imam nikahlı evlilikten söz ediyor. Müvekkil ve ailesinin güvenleri büyük ölçüde sarsılmış. Travmayı daha fazla yaşamaması için müvekkili duruşmalara getirmiyorum. Milli Eğitim Müdürlüğü soruşturma yürütmüş. Sanığı bulunduğu okuldan alıp, Lice ilçesine göndermişler. 2 veya 3 aylık maaştan para kesme cezası verilmiş. Çocuk istismarının cezasının maaştan kesme cezası olması acıklı bir durumdur. Sanığın gönderildiği okuldaki öğrencilerin tümü lise öğrencisidir. Lise öğrencisi idol veya rol model olarak gördüğü kişiye ilgi besleyebilir, yakınlık görebilir. Adam bunu suç olarak görmüyor. ‘Sizin kanunlarınıza göre suçtur, ama şeriata göre ben bu kişiyle rızaya dayalı ilişki yaşarım.’diyor. Bu durum, toplum açısından büyük tehlike arz ediyor. Maaştan para kesme cezası ve üstü kapatılmış bir soruşturmayla karşı karşıyayız. Dava karara bağlanmadığı için asla öğretmenlik yapamaması, açığa alınması gerekiyordu. Soruşturma her yönüyle eksik yürütülmüş ve sonucu fecaat niteliğindedir. Sanığın tacizden değil, istismardan ceza alması için çalışıyoruz. Çocuğa karşı taciz ifadesini kabul etmiyoruz. Çocuğa yönelmiş her cinsel hareket, istismardır. Sanık,Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını reddeden, şeriatla yaşamak isteyen ve ona göre yargılanmak isteyen bakış açısıyla mesajlar atıyor. Mahkemenin huzurunda ‘Ben şeriata göre uygun birşey yaptım” cümlesini ifade ediyor. Bunlarla baş etmeye çalışıyoruz. Mağdurun ailesi çekingen bir tavırda değil ve çocuklarının arkasında. Bu bizim için toplumda çok zor bulunan bir tavırdır.”

“GAZETECİYİ MAHKEMEYE VERECEK

Öğrencisine cinsel istismarda bulunduğunu itiraf edip Devlet için ‘Allah’a karşı isyan eden’ anlamına gelen ‘Tağut’ ve ‘Tağutun mahkemesi ifadesi kullanan A.B gazeteci Felat Bozarslan’ı arayarak mahkemeye vereceğini söyledi. Olayı twitter hesabından duyuran DHA muhabiri Bozarslan,

“Mağdur ailesini şeriat hükmüne çağıran cinsel taciz sanığı öğretmen, bizi aramış. Haber yaptığım için beni mahkemeye verecekmiş. Cinsel taciz olunca şeriat hükmüne, Felat haber yapınca Tağut dediğin mahkemeye git. Şimdi sen hangi yüzle tanımadığın mahkemeye beni şikayet edeceksin ki? “dedi

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/899666/

This entry was posted in EĞİTİM, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *