Odatv.com
Murtaza Demir
10.12.2017
Gitti FETÖ geldi Ensar ve Menzil
Ülkemizde 49 bin okula karşılık 112 bin cami var. Alevi köylerine, insansız mezralara dahi devasa camiler yapıldı. Diyanet’in bütçesi 8 milyar liraya yükseldi. Din, “oy”a indirgendiğinden bu yana, cami altın madeni oldu.
Ankara Opera meydanının, “cami yapıyoruz” denilerek gasp edilmesinden sonra sıra Kadıköy Meydanına geldi. Kadıköy Meydanına cami yapılması kararına güçlü bir tepki verilmezse, sıranın Ankara Kızılay meydanına geleceğinden ve nefes aldığımız tek alanının da elimizden alınacağından adım gibi eminim. Çünkü iktidar, ülkenin bölünmesi pahasına bile olsa mezhepçiliğe-Allah’la aldatmaya son sürat devam etmektedir…
Ve iktidar bütün umudunu kaybetmiş, tükenmiş ve istikbalini mezhepçiliğe bağlamıştır!
Bu gerçek karşısında “kubbeler miğfer, minareler süngü” anlayışının, “hücrelerine kadar gireceksiniz kılcal damarlarda dolaşıp devleti ele geçireceksiniz” diyen Fetö’den bir farkının olmadığını ve “Al birini vur diğerine” deyiminin, hiç değilse “menzil” bakımından yerli yerinde olduğunu kabul etmeliyiz.
GİTTİ FETÖ, GELDİ ENSAR VE MENZİL TARİKATI
Sanki meydanlara yakın mesafede cami yokmuş… Sanki bugün boynumuzu büküp dilendiğimiz Alman, Fransız, İngiliz medeniyeti, varsıllığını kiliselere borçluymuş. Sanki büyük camiler işsizliğe, yoksulluğa, ahlaksızlığa çare olacakmış. Volkswagen, Ford ve Mercedes otomobili, uçağı, bilimi, telefonu camide üretecekmişiz gibi mezhebi öncelemeler, “menzilin” göstergeleri!
Devlet ihalelerinin bir kısmı da camilere…
Devlet ihalesini satanların; “şuraya da bir cami yap ya da yardım et” şartıyla, “hayırsever” denilen haramzadelere yaptırttığı, 10 bin kişi kapasiteli lüks-vip camiler… 5 bin araçlık cami otoparkları, mağazalar, işyerleri… Ve cami avlularının üç adım ötesinde dilenen, işsiz, yoksul, aç insanlar…
Her konuşmasına dava açılan muhalefet…
Gerçeği yazmaktan korkan, neredeyse donuna sıçan basın…
Noterden beter havuz medyası…
Mahkemeye bile çıkarılmayan hırsız bakanlar…
Yalan mı?
Hiddetlenip-şiddetlenmeden düşünün, vicdanınızı da dinleyip sonra karar verin; haksız mıyım?
Müfredatın yobazlığı öncelemesi, sayısız imam okulları, Atatürk ilke ve devrimlerinin okul kitaplarında en az kapsama çekilmesi, Alevilik ve diğer inançların ikişer paragrafa düşürülmesi, okullara mescit önerisi, müftülere nikâh yetkisi verilmesi, tecavüzcü Ensar Vakfı zihniyetinin okullarda egemenlik kurması… Dini ders sayısının üçe çıkarılması, Alevi çocuklarına zorla-zulümle Sünnicilik dersi verilmesi, okul sıralarında namaz pratiği yapılması… Ve okulun, camiden farksız hale getirilmesi…
CAMİLER, LÜKS, BAKIMLI, İHTİŞAMLI AMA…
Cami çok, cami lüks, cami ihtişamlı, cami bilmem kaç şerefeli, ama okulları b.k götürüyor. Ahlak ve insanlık sükût… Mevlana Hazretlerinin nefesinde olduğu gibiyiz: “Nice insanlar gördüm üzerinde elbisesi yok, nice elbiseler gördüm, içinde insan yok…”
Otoparklı, havuzlu VİP “camiler hayırsever işadamlarının yardımlarıyla yapılıyormuş!”
Vallahi yalan!
“Hayırsever işadamı” değil, ihale çetesi! Sen onu külahıma anlat! Millet bu ahlaksızların kimler olduğunu biliyor… Tamamının siyasi ortakları olduğunu da… Bu “hayırseverler” Zafer Çağlayan, Zarrab, Çalıklar, anamıza söven Mehmet Cengizler, iktidarın havuz medyasını oluşturup kanımız emenler, rüşvet dağıtan ihale çeteleri değil mi?
Meraklanmayın, ne dindarlık kılıfı altında rüşvet alan, parayı istifleyecek yer bulamayanları görmeyecek kadar körüz, ne de bön bön bakan mal… Gözümüzden kaçmıyor, bunu da bilin…
LAİKLİK HOŞ BİR SEDA OLDU; MUTSUZ VE KIZGINIZ!
Bir cemaatin oyunu almak adına, toplumun tümünün kullandığı bu alanların ellerinden alınıp o cemaatin imtiyazına-inhisarına tahsis edilmesi, o cemaati mutlu etse de; Alevi, sosyalist, demokrat, ateist, gayrimüslim ve laik kesimlerin büyük tepkisine neden oluyor. Kendimizi, hak ve hukukumuza tecavüz edilmiş, ortak alanlarımız elimizden alınmış hissediyoruz…
Ve bu semtlerin neredeyse %80’ler gibi büyük çoğunluğunu, bizler oluşturuyoruz…
Toplumumuz, dini anlamda Alevi – Sünni, Şafii, Şii ve diğer azınlık itikatlardan oluşuyor. Aleviler cemevinde, Sünni, Şafii, Şiiler cami ve mescitte, Hıristiyan-Yahudi yurttaşlarımız ise Kilise-Katedral, Havra-Sinagoglarda ibadet ediyor. Buna karşın devlet olarak sen sokakta, alanda, kışlada, bakanlıkta, genel müdürlük, valilik, kaymakamlık, büyükelçilikte sadece cami veya mescit yapıyorsun.
Peki, ya laiklik, eşitlik, insanlık?
DİN SİLAH GİBİ KULLANILIYOR!
12 Eylül faşist darbesinden sonra Türkeş; “Ben hapisteyim, düşüncem iktidarda” demişti. Olan bitenleri bütünlüklü olarak analiz ettiğimizde ve politik parametrelere baktığımızda, muhtemelen dinci çete lideri FETÖ de; “Ben ABD’de sürgün hayatı yaşıyorum ama düşüncem iktidarda, projelerim hız kesmeden gerçekleşiyor” demiştir.
Özetle kötüyüz dostlar. “Önce ekmekler bozuldu” diyen Oktay Akbal’a rahmet diliyorum ve diyorum ki; tuz da bozuldu, din de bozuldu Oktay öğretmenim… İyi ki, Ankaralıların Kızılırmak’tan gelen lağım suyunu içtiğini görmeden gittin; şanslısın!
Arkadaş;
Ülkenin hali-pür meali böyleyken sen; Mısır, Suriye, Katar, Yemen’e ayar vermeye kalkarsan…
“Ben Büyük Ortadoğu Projesi’nin Eşbaşkanıyım” dediğinde bunun Ortadoğu’nun yıkım projesi olduğundan bile habersizsen… Onlarca yıl önce “Dikkat et, Fetö ABD ajanıdır” diyenlere dönüp; “menzilimiz aynıdır” der, ikaz edenleri süründürürsen… Gümülcine’ye gidip, inanç özgürlüğünden söz edip, kendi ülkende nüfusun %25’ini oluşturan Alevilerin inanç özgürlüğünü çiğnersen…
Filistin’in haklı davasını dahi iç siyaset malzemesi yapıp, avazın çıktığı kadar bağırdığında elin adamı sana saygı duymaz, ciddiye almaz, gülünç duruma düşersin…
http://odatv.com/gitt-feto-geldi-ensar-ve-menzil-1012171200.html